0

Bu hafta maalesef HBO adına kötü bir haftaydı. Kimilerine göre bayram niteliğinde olan HBO’nun hacklenme mevzusunda toplamda 1.5 terabaytlık belge çalındı. Fakat çalınan belgelerin tam olarak ne olduğu belli değildi. Kimileri sadece 4. bölüm ve yeni dizileri olan Room 104’ten birkaç parça olduğunu söylemişti ama bugün düşen görsellerden şunu anladık ki -sızan senaryoya göre- dizinin final bölümünü bile çalmışlar. Çalınan bölüm, daha üzerinde timecode olan, hata yapılıp yapılmadığını kontrol etmek adına alınan 360p’lik bir çıktıydı. Bu maalesef hoş bir şey değil. Özellikle bizim gibi sinema ve televizyon yani çekim işleri ile ilgilenen bir ekibin böylesine bir şeyi tasvip etmesi mümkün değil. Her neyse… Efsane derecesinde sayılabilecek ve birçok savaş filmine taş çıkaracak savaş sahneleri barındıran 4. bölümü konuşmaya başlayalım.

4. bölüm aslında 3 parçadan oluşuyordu: Winterfell, Dragonestone ve Savaş. Bölümü Winterfell’de açtık ki geçen bölümde beklediğimiz şey sonunda gerçekleşti: Arya da geri dönmeyi başardı. Böylece Stark ailesinin -uzaktaki Jon ile beraber- 4 üyesi birleşmeyi başardı. Fakat ailede üniversiteyi kazanamayan tek kişi anlaşılan Sansa olmuş. Bütün hepsi çok ciddi bir yolculuktan sonra Winterfell’de birleşti. Jon, ölümden döndü ve Night King ile karşılaştı. Arya artık iyice Syrio Forell’e bağlamış, Westeros’un görüp görebileceği en iyi kılıç ustası olma yolunda. Bran iyice Interstellar olmuş, boyutlar arası takılıyor falan ama Sansa anlaşılan hiçbir şey olamamış. Bunu gözlerinde, herkese attığı şaşkın bakışlarda görebiliyoruz.

Arya, sanki mahallenin reisi gibi geri döndü. Kendinden fazlasıyla emin ve kararlı bir şekilde. Eminim hepiniz kapıdaki gerzek güvenlikleri indirip indirmeyeceğini merak ettiniz. O kadar emindi ki kendisinin 3 katı boyundaki Brienne’e bile kafa tutmayı başardı, hatta dövüşü kazandı. Herkes savaş sahnesine hayran kalmış fakat bana göre bölümün en güzel kısmı Arya ile Brienne’in dövüş sahnesiydi. Burada dikkat çekmek gereken nokta şu: Brienne’in bunu nereden öğrendin dediğinde Arya “no one” diyerek aslında Syrio Forell’e saygısızlık etti; nankörlük yaptı. Dövüş tekniği, duruşu ve hareketlerinin tamamını hocasından almış olmasına rağmen gidip “no one” dedi. Olsun, o kadar da yüzsüz değil, gelir gelmez ilk babasının heykeline uğradı. Brienne’i de ilk defa böylesine küçük düşmüş gördük. Aynı zamanda Arya, gelecek bölümlerde olası bir Littlefinger-Arya karşılaşmasının mesajını verdi. Belinde Littlefinger’ın Bran’a “tekrar” yalan söyleyerek verdiği hançer ile ona attığı bakış, ileriki bölümlerde Arya’nın listesine bir ekleme yapabileceğinin habercisi.

Tabii ki Arya’nın geri dönüşünü bekliyorduk ama cıvık bir sarılma, ağlaşma olmaması hoşuma gitti. Bütün karakterlerin oturaklı davranışı ile klişe bir Hollywood kavuşması görmedik. Aslında Winterfell bölümünün en önemli kısmı da buydu: Herkesin artık bir misyonu var, hepsi büyüdü. Winterfell’de artık olacak tek şey Jon’un geri dönmesi, ailenin tamamen kavuşması. Ve Bran ile Jon’un her şeyi değiştirebilecek olası konuşması. Bu arada; geçen bölüm Bran acaba 3 gözlü kuzgunun kendisi miydi demiştim ama bu bölümde de 3 gözlü kuzgun’un Bran’ın içine girebilmiş olma ihtimali doğdu.

Dragonestone’da ise Jon’un Khaleesi’yi ikna etme çabalarını gördük. Dragonglass’ın yığınla olduğu mağarada bir tura çıkan ikili ilerde olası bir yakınlaşmanın da sinyalini vermedi değil. Fakat Khaleesi’nin bitmek bilmeyen “diz çök” temalı konuşmaları Khaleesi’ye olan bakış açımızı değiştiriyor. Jon’a dediği “gururundan daha mı önemli” sorusu aslında kendisi için de geçerli. Tahttan daha mı önemi ey Khaleesi?!

Dragonestone’da aynı zamanda Khaleesi’nin savaşın kendisi için hiç de iyi gitmediğini öğrenmesini izledik. Tyrion’ın cilalı taktikleri maalesef Jamie ve Euron’un çakallıkları ile bertaraf edildi ki Khaleesi’nin canına tak etmiş durumda. Daha da kötüsü Tyrion’a olan inancını da kaybetmiş gibi duruyor. Gelecek bölümün fragmanına bakacak olursanız Tyrion’ı artık dinlemediğini de anlayabiliriz. Jon’a öyle ya da böyle güvenmeye başlayan Khaleesi “bana 2 taktik ver tırrek” dedi ama Jon’dan da Tyrion usulü cevap aldı. Bunların üzerine Khaleesi taktiği bir köşeye bırakarak topyekün hücuma geçti ki ona bir sonraki paragraflarda değineceğim.

Dragonestone’da aslında 2 şey daha oldu. Birincisi Davos’un inatla Missandei ile konuşmaya çalışması. Davos, sanki Missandei’nin ağzından bir şeyler almaya çalışıyormuş gibi davranıyor. Eğer kaba tabirle Missandei ile arasında bir kıvılcım aramıyorsa kesinlikle bir şeyler peşinde. Teorilere göre Missandei’nin Khaleesi’nin yanında olan bir ajan olma ihtimali var. Aynısını Varys için de diyorlar. Varys çıksa zaten kimse şaşırmaz… İkinci olay ise Theon’un karaya çıkmasıydı. Jon ve Theon belki birkaç sezon sonra ilk defa karşı karşıya geldiler. Theon, Jon’un karşısında dik durmaya çalışsa da karşısında suratına bakamayacağı bir “king in the north” var. Theon’un Jon ile ortaklığını açıkçası merak ediyorum. Her şey bittiğinde ya da her şey devam ederken acaba Theon, Jon’un elinde kalacak mı?

Winterfell ve Dragonestone sonrası Jamie’nin King’s Landing’e geri dönüş yolculuğuna konuk olduk. Highgarden’daki bütün altınları ve ganimetleri ele geçiren Lannister ordusu parayı Cersei, yani Demir Bankasına teslim etmek için dikkatli bir şekilde yoldaydı. Cersei de anlaşılan Jamie’ye o kadar çok güveniyor ki sanki para gelmiş gibi Demir Bankası ile pazarlık ediyordu. Fakat kimseni planlamadığı hatta bizim bile planlamadığımız bir şey oldu: Khaleesi yeter artık dedi. Bron ve Jamie’nin sakin yolculuğu bir anda korku filmine dönüştü. Suratlı paha biçilemezdi. Dothraki ordusu ve akabinde çıka gelen Khaleesi tabir yerindeyse ortalığı kasıp kavurdular. Yalnız savaş sekansını evet, hepimiz sevdik ama açık bir şekilde şunu da demek gerek: Birçok filme taş çıkaracak kadar harika bir savaş sekansıydı ve belkide sinema tarihinde ejderhaya bu kadar doyduğumuz ilk savaş da olabilir. Televizyon tarihine bakacak olursak da Vikings dizisindeki Paris çıkarması sonrası gördüğüm en efsane savaştı. Özellikle Bron’un Dothraki askerinden kaçtığı 1-2 dakkalık tek plan şaheserdi.

Savaş gerçekten de harikaydı. Khaleesi, dedikoduların bile insanları korkutmaya yettii ejderhalarının gerçekte neler yapabileceğini canlı canlı gösterdi. Dothraki ordusuna yol açarak açılışı yapan Khaleesi ardından bütün teçhizat ve mühimmatı yakarak Lannister ordusunu başıboş bıraktı. Burada kafalar karışmasın, o arabalarda yananlar altın değildi. Altınlar büyük ihtimal King’s Landing’e ulaşacak. Sahnede en dikkat çekici ve tuhaf detaylardan biri de Jamie’nin “ne olu ne olmaz” diye Balista’yı yanında taşıması. “La bunlar bize saldırır mazallah” diyerek Balista’yı da getirten Jamie kullanması için Bron’u gönderdi. İşte burada bir mantık hatası doğuyor; öylesine güçlü bir şeyi tek bir kişinin germesi imkansızdır. Olsun, sahne güzeldi. Bron; maaşallah Hobbit filmindeki Ozan’ın Smaug’u vurduğu gibi ejderhayı vurdu ama ejderhanın da hiç manevra yapmaması gözden kaçmadı. Mermiye kafa atarım tadındaydı.

Savaş, Lannisterların ağır yenilgisi ile bitti. Jamie ise her şeye rağmen savaşı bırakmadı. Burada neden kaçmadı diyenler var? Hatta neden Khaleesi’ye direkt saldırdı diyenler var. Cevap: Huy. Hikayedeki akrabaları da savaş alanında böyle zorda kaldıklarında hiçbir zaman kaçmamış ve ölümüne savaşmıştır. Jamie, GoT tarihinin en salakça hareketlerinden birini yaparak Khaleesi’yi öldürmeye gitti ama Bron kurtarmasa az daha kızartma oluyordu. Ben aslında ejderhanın Jamie’ye kuyruğu ile vurmasını bekliyordum. Daha mantıklı olurdu, Hollywood vari bir kurtarma olmazdı, kimse de sorgulamazdı. Olsun, gölün ne kadar derin olduğunu öğrendik.

4. bölüm, 3 bölümün diyetini ödedi. Ağır ilerleyen dizi bir anda hızlandı ve bundan sonra da duracak gibi değil. Keza Khaleesi’nin bu hareketi ile 3 bölümlük gidişat tamamen tepe taklak oldu. Artık her şey kendisinin lehine. Bundan sonrasını maalesef tahmin etmek zor. Fakat fragmandan gördüğümüz kadarıyla Khaleesi çılgınlıklar yapmaya devam edecek gibi.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Bir Park Chan-wook Filmi: The Handmaiden

Previous article

Game of Thrones – 7. Sezon 5. Bölüm Analizi

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply