0

Kanada’dan sadece beyfendiler değil güzel yönetmenler de çıkıyor. Jean Marc Vallee; iddiasız, senaryosu güçlü filmleri ile ön plana çıkan bir isim. Kendisiyle alakalı dikkat çekici nokta kendisi C.R.A.Z.Y. ve Cafe de Flore harici hiçbir filminin senaryosunu yazmamıştır. O da David Fincher gibi senaryosu güçlü filmleri iyi seçerek seyri güzel filmlere imza atıyor. Gerçi Fincher’ın eli bir kez bile -hiç- kaleme gitmemiştir.

Özellikle filmografisini 2005’ten sonra iyice güçlendiren yönetmen senaryosuyla akılda kalıcı filmleri ile karşımıza çıktı. Bu filmlerden 5 tanesi kesinlikle izlenmesi gereken ve izleyince zihinde farklı tatlar bırakan filmlerden. Konularında genel itibariyle eşcinsellik temasını işleyen ya da işlemezse bile ucundan gösteren yönetmen genel itibariyle filmlerinde tek kişinin değişimini ya da kendisi ile yüzleşmesini anlatıyor.

C.R.A.Z.Y (2005)

Kanada sinemasının en güzide örneklerinden biri olan bir aile filmi. 5 çocuklu bir ailenin hayatını tek bir çocuğun üzerinden ilerleyerek anlatan film eşcinsellik kavramının bir aileyi nasıl karıştırdığını, fikir ayrılığına götürebileceğini anlatıyor. Film, adını filmde sürekli çalan Patsy Cline’ın şarkısından ve çocukların baş harflerinden alıyor. Sıradan, aile reisi bir babanın istediği gibi büyüyen evlatlar zamanla kendi yönelimlerini tercih etmeye başladığında aile de sallanmaya başlar. Gençlerden birinin eşcinselliğe yönelmesi, bir başkasının da kendini uyuşturucuya vermesi ile ailenin temel taşları yıkılır. Çünkü klasik bir çekirdek yapıya sahip olan aile, bu tarz farklılıklara alışık değildir. Alıştıkları “normal” dışına çıkıldığı anda nasıl baş edeceklerini bilemezler. Senaryosu ile akıp giden film yıllar geçirerek bir ailenin çocuklarının nasıl değişebileceğini ve kim olabileceğini gözler önüne seriyor.

The Young Victoria (2009)

Dönem filmlerini seviyorsanız 2010’un en iyi kostüm Oscar’ını alan başarılı bir film olduğunu söyleyeyim. Emily Blunt’ın baş rolünde olduğu ve acemi Kraliçe Victoria’yı canlandırdığı film dönemden çok Victoria’nın kişisel hayatına odaklanıyor. Birçok kraliçe filmine nazaran çok ayrı bir noktası olmayan filmin belki de en büyük avantajı baş rolünde Emily Blunt olması. Ne kadara acemi olursanız olun güç ego getiriyor. Victoria’nın hareketlerine odaklanan film güzel bir sinematografi, hoş bir oyunculuk ve güzel bir karakter sunuyor.

Dallas Buyers Club (2013)

İçerisinde Matthew McConaughey’yi barındıran; eşcinsellik ve işletmecilik üzerine ilginç bir film. Jared Leto’nun kadın olarak karşımıza çıktığı ve belki de birçok kadından daha iyi oynadığı film, AIDS hastalığına yakalanmış insanlara kaçak yolla çare satan adamın hikayesini anlatıyor. Hasta olduğunu anlayan Ron Woodroof, kendisini iyileştirecek olan ilaçları satışa çıkarır ve bunu ticarete dönüştürür. Yan taraftan da eşcinsel olan Rayon ile ilişkisini anlatan film 2014’te 6 dalda Oscar adayı oldu ve en iyi erkek oyuncu ödülünü alarak herkesi şaşırttı.

Wild (2014)

Jean Marc Vallee’nin filmografisindeki belki de en başarılı ve en spritüel film. Reese Witherspoon’un baş rolünde olduğu film tek kişilik bir senfoni gibi. Hayatında yaptığı yanlışlardan ötürü kendini cezalandırmak isteyen Cheryl, bunu 1.100 mili tek başına yürüyerek gerçekleştirmek ister. Sırtında çantası ile hesaplaşma yolculuğuna çıkan Cheryl, yol boyunca hayatında yaptığı yanlışları düşünerek iç huzurunu arar. Aynı şekilde bir şehir kızı olarak arazide dağlarda ilk defa yürüme cesaretinde bulunduğu için ortamla mücadele veren Cheryl, yol boyunca stop noktalarında tanıştığı insanlarla iletişim kurar. Tek kişilik bir film olmasına karşın başarılı flashback sahnelerine sahip olan film mutlaka izlenmesi gereken filmler arasında.

Demolition (2015)

Jean Marc Vallee’nin seçtiği en iyi senaryo diyebiliriz. Baş rolünde Jake Gyllenhaal’un olduğu film bir değişim hikayesini anlatıyor. Karısını araba kazasında kaybeden Davis, ilginç bir şekilde buna gereken tepkiyi -üzülerek- göstermemiştir. Karısının ölümünden sonra “neden üzülmedin” baskılarına maruz kalan Davis zamanla bunu dışavurmaya başlar fakat dışavuruş şekli yıkım ile olacaktır. 1 saat 41 dakikalık filmde her kelime, her sahne birbiriyle bağlantılı ve hiçbir soru hiçbir cevap açıkta kalmıyor. Jake Gyllenhaal’ın efsane oyunculuğu ile süslenen film, vizyona girdiği 2016 senesinin belki de en iyi filmlerinden biri.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Game of Thrones – 8. Sezon 5. Bölüm Analizi

Previous article

Game of Thrones – Final Analizi

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply

More in Sinema