0

Yönetmenliğini Panos Cosmatos’un yağtığı, Cannes film festivalinde ilk gösterimini yapan ve bitişiyle beraber 5 dakika ayakta alkışlanan bir film Mandy. Çok klişe bir yaklaşım olacak ama Cannes seyircisinin ayakta alkışlayacağı bir filmin görsel olarak zengin ve doyurucu olması gerek. Sadece bu bilgiyle bile filmin ağır görsel şölen olacağını tahmin edebiliriz. Öyle de olmuş. Yönetmenin 2. uzun metrajı olan Mandy, görsel olarak “ben ne izledim” dedirtecek kadar enfes bir şölen. Fakat filmin hikayesi görselin yanından bile geçmiyor ki yönetmenin bir şey anlatmak istemediği apaçık ortada. Yönetmen, görsel şov yapmak istemiş; ve yapmış.

Filmekimi kapsamında gösterilen Mandy’nin konusuna değinecek olursak: Kendi halinde yaşayan bir çifte durduk yere, sırf “istedikleri” için bir tarikat dadanır. Sonu ölümle biten bu buluşma uzun bir intikam yolculuğuna dönüşür. Öyle uzun ki Gretel’in yol boyunca bıraktığı misali kat edilen bütün yol kan ile süslenir.

Aslında basit bir intikam filmi olmasına karşın yönetmen Panos bizi Sin City vari etkileyici bir görsel yolculuğa çıkarıyor. 80’lerden Sam Raimi ve David Cronenberg çıkıp gelmiş de tek vücut olup film yapmış gibi bir havası var filmin. İçerik olarak da renk olarak da oldukça başarılı bir tasarım söz konusu. Yönetmeni burada diğerlerinden ayıran 1-2 detayı var ki değinmek gerek: Panos, çoklu renk kullanımı yerine ağır tek renkler kullanarak filmin mekanına göre özel temalar tasarlamış. Nicolas Winding Refn gibi çoklu led ışıklar değil, tek, özellikle kırmızı basılmış temalara yönelmiş. Aynı zamanda kurguda “Glow” denen efekte yüklenerek yüksek ışıkların daha da parlamasını sağlayarak göz kamaştırmış. Daha da ilginci; yönetmen, yüksek ışıkların hepsini gren doldurarak modern film ile eski film arasında bir garip kompozisyon oluşturmuş.

Görseline, renklerine özene bezene uğraşılan filmin aslında çok basit bi konusu var. Böylesine bir göz çalışması olmasa bırakın alkışlanmayı Cannes’a bile davet edilmez. İçerik olarak saf vahşet üzerine kurulu film, Eli Roth misali parçalanan bedenler, yağmur gibi akan kanlar, iğrençlik üzerine kurulu mekanlar ile dolu. Yönetmen sizi görsel olarak bir şovla beraber iğrenç bir vahşet yolculuğuna da çıkarıyor. Garip kısmı ise, insanların çılgınlar gibi öldüğü filmlere aşık biri olarak niyeyse Mandy’ye pek ısınamadım. Bunda, olması için olmanın etkisi çok büyük.

Fakat filmde kanlı panayır tadındaki görselinin de önüne çıkan en harika detay var: Nicholas Cage. Bu sene yer aldığı Mom and Dad filmiyle de beni etkilemeyi başaran aktörün bu filmdeki performansı da olağanüstü. Panos’un aslında tarikat liderini oynamasını istediği Cage, kendisinin yaşlı adam olması gerektiğini söylemiş ve karakteri öyle bir özümsemiş ki ortaya yılın en çılgın oyunculuklarından birini çıkarmış.

Sözün özü… Mandy, Filmekimi gibi festivaller için gerçekten de güzel bir seçki olsa da üzerine çok durulacak, hatırlanacak bir film değil. Yönetmen, görsel tercihleri ile filmin her şeyinin önüne geçmeye çalışmasına rağmen basit hikaye filmin hatırda kalınabilirliğini azaltıyor. Dev sinema perdesinde vahşi bir intikam yolculuğu izlemek adına keyifli olabilecek filme sadece Nicholas Cage’i izlemek için bile gidebilirsiniz.

3

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Dwayne FuKing Johnson: Skyscraper

Previous article

Espri Yapan Uzaylı: The Predator

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply