0

Phase 4 ile yepyeni bir evreye geçen Marvel, ön plana çıkmamış, çıkamamış karakterlerinin hakkını vermeye başladı. Wanda, Falcon, Loki, Black Widow, Hawkeye ve tabii ki mahallenin dostu Spider-Man. Diğerleri aslında en başından beri Marvel serüveninin bir parçasıydı fakat Spider-Man hikayeye sonradan dahil oldu. Amazing Spider-Man projesinin elde patlaması ve 2. filmden sonra iptali ile yepyeni bir Spider-Man’e yönelindi. O şansı da Tom Holland yakaladı. Civil War ile beraber perdeleri ağları ile süsleyen yeni Spider-Man solo filmleriyle de kendini tanıtmaya devam etti. Ama daha önce de yazdığım gibi, Homecoming, benim için ciddi bir başarısızlıktı. Spider-Man efsanesini Iron Man’in oyuncağı haline getirmiş bir projeydi. Bu sebeple ben dahil birçok seyirci bundan rahatsız olmuştuk. Fakat zaman geçiyor, genç Peter Parker da büyüyor. Sevgili Iron Man, bizlere veda ettiğinden beri Peter, kendi ayakları üstünde duruyor ve ne yalan söyleyeyim, artık o aradığımız mahallenin dostu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. No Way Home, herkesin beklediği apartmanda yaşayan genç ve mahalle dostu Spider-Man’i bize sonunda kazandırmayı başardı.

Okumak İçin: Spider-Man Homecoming

Dizileri ve filmleri sonrası Phase 4’ün Multi-Verse konseptini işleyeceği belli oldu. Multi-Verse, heyecan uyandırıcı bir fikir çünkü sayısız değişkene sahip evrenler silsilesinden bahsediyoruz. Bu evrenler içerisinde daha önce tanıştığımız karakterlerin binlerce farklı modeli olabilir. Spider-Man’in Jetix’teki çizgi serisini baştan sona izleyenler bilirler, Multi-Verse hikayesi orada da işlenmiş, başka Peter Parker’lar ile karşılaşmıştık. Tabii buradan yola çıkınca film adına oluşan en büyük merak konusu da “Acaba Başka Peter Parker” görecek miyiz idi. Aslında filmin ne anlattığı ve nereye bağlanacağı hiçbirimizin umrunda değildi. Tek bilmek istediğimiz şey diğer Peter Parker’lar ile karşılaşacak mıyızdı?

Film üzerine konuşmaya başlamadan kısaca bir konusuna değinelim… Mysterio, Spider-Man’in kimliğini açık edince, Peter Parker bir dünya meselesi olur. Bir öğleden sonra Charlie Chaplin kadar ünlü olan Peter, bir taraftan onu suçlayanlar ile mücadele ederken öbür taraftan da onun kahramanlıklarıyla övünenlerle boğuşur. Kameraları dert etmemeye çalışan Peter, maskesi yüzünden MIT’den red yiyince sinirlenir ve çareyi Dr. Strange’de arar. Herkesin onun kimliğini unuttuğu bir büyü yapmasını isteyen Peter’ın bitmek bilmeyen istekleri yüzünden büyü mavi ekran verir ve başka evrenlerden “bazı” isimler Peter’ın evrenine giriş yapar. Ne tesadüf ki, giriş yapanların hepsini yakından tanıyoruz.

Okumak İçin: Spider-Man Far From Home

Öncelikle Marvel’ı tebrik etmek istiyorum. Şahane bir Fan Service filmi yapmakla kalmadılar, 20 yıllık bir külliyatı zekice bir şekilde toparladılar. Benim gibi Tobey Spaydicisi olan biri için ikinci Spider-Man çok saçmaydı. Üçüncüsü de Homecoming eleştirimde de anlattığım gibi hayal kırıklığıydı. Fakat Marvel, Multi-Verse fikri ile aslında tüm filmlerin ayrı bir evren olduğu açıklamasını yaparak biri bitti, öbürü başladı fikrini ortadan kaldırmış oldu. Tek kelimeyle dahiyane. Kim hangi Peter’ı seviyorsa, sevmeye devam edebilir. Çünkü hepsi varlar, üzerine yenisi gelmedi, sadece başka bir evrene konuk olduk diyebiliriz artık.

Şimdi gelelim asıl sorumuza: Filmde diğer Peter Parker’lar var mı? 2021’de birçok güzel film izledim, birçok şahane olaya tanık oldum, haftaya da bir Matrix maceramız var ama şunu söylemem gerek: Andrew Garfield ve Tobey Maguiere’ın portaldan içeri girdiği sahnelerde tüylerim diken diken oldu; kopan alkışlar arasında gözüm dolmadı değil. Dile kolay, 19 sene önce 11 yaşındayken izlediğim mahallenin dostu bir daha karşıma çıktı. Hafif yaşlanmış ama hala o sempatik gülüşe sahip Tobey ve nüktedan yanı ile Andrew. Tarif edilemez bir duyguydu. 3 farklı Spider-Man’i aynı anda görmek, onları beraber düşman tekmelerken izlemek pahabiçilemezdi. Bu sebeple Marvel’a ne kadar teşekkür etsek azdır. 2.5 saat de olsa 11 yaşıma geri döndüm ve perdede yaşananları hayranlıkla izledim.

Film, eski karakterlerin birbirlerine sataşması ile çok güzel mesajlar veriyor. Bu konuda işte film tam bir Fan Service. Tobey’nin Andrew için sürekli “Amazing” demesi, sırt ağrıları çektiği için ikinci filmi az daha bırakmak üzere olan Tobey’nin sırtını ikinci Spider-Man’e kütlettirmesi, Elektro’nun Andrew’a “belki bir yerlerde siyahi bir Spider-Man vardır” demesi gibi birçok nükte vardı ki hepsi salonu baştan aşağı güldürmeyi başardı. Fakat benim en ilgimi çeken şey Tobey’nin ağ atmasına takılmalarıydı. Çizgi Filmi izleyenler bilirler, Spider-Man karakteri ağını kapsüller sayesinde atar. İkinci ve üçüncü Spaydi de aynı çizgi filmlerdeki gibidir. Gel gelelim ilk aşkımız Tobey’nin Spider-Man’i ise kapsül kullanmaz, ağ vücudundan çıkar. Bu durum o zamanlar çok eleştirilmişti. Filmde sürekli bunun üzerine gidilmesi de o zamanki eleştirilere bir gönderme niteliğinde olsa gerek.

Okumak İçin: Spider-Man Into the Spider-Verse

Filmi güzel kılan şey, karakterlerin hepsi farklı özelliklere sahip olsa da motivasyonları aynı noktada. İlk Spider-Man, daha melankolik ve kişisel problemler yaşayan biriyken ikinci Spider-Man olan Andrew daha nüktedan biriydi. Yeni Spider-Man ise henüz bir çocuk ama büyümeye devam ediyor. Fakat hepsi, mahallenin dostu olmaya çalışan ve sorumluluklarının bilincinde karakterler. Gel gelelim kötüler öyle değil. Hepsinin farklı bir motivasyonu mevcut ve hepsi belirli amaçlar doğrultusunda hayatta kalmaya çalışıyorlar ya da zarar verme peşindeler. Aralarında sadece tek bir kişi motivasyonunu derin bir karanlıktan alıyor: Green Goblin. Joker sonrası perdelerdeki en saf kötülerden biri olan Goblin’in filmin ana kötüsü olması da şaşırtmadı. Willem Dafoe’nun muhteşem oyunculuğu sayesinde film, çok ayrı bir noktaya ve seviyeye taşınıyor.

Bir paragrafı da Jon Watts’a açmam gerek. Filmi izlerken bir Sam Raimi projesi izliyorum sandım. Spider-Man’in sezilerine özellikle odaklanarak bize ilk Spider-Man’den esintiler yaşattı. Hikaye tabii ki geliştirilebilirdi. Fakat yönetmenlik kesinlikle çok başarılı. Böylesine duygusal bir filmde yönetmenliği ile Jon Watts’ın katkısı büyük.

Sözün özü… Spider-Man No Way Home; Multi-Verse konseptinin başlangıcını yapmış oldu. Loki ile beraber Phase 4 serüveninde bir Multi-Verse temasında olduğumuzu anlamıştık. Spider-Man ile beraber bu konseptin başlangıcını yapmış olduk. Marvel bu başlangıcı o kadar iyi değerlendirmiş ki sırf bunun için bile bir alkışı hakediyorlar. Fakat asıl hikaye Dr. Strange ile beraber başlayacak. Kısa bir duygusal maraton sonrası gerçek karambol gelecek sene mayıs ayında. Ortalık karışmadan önce de Marvel, hikayeyi hepimizin kalbine oynayacak bir yerden işleyerek 19 senelik bir hayali gerçekleştirmiş oldu. Büyük ihtimal salondan mutlu ayrılmayan kimse yoktur. Öylesine güzel, öylesine özel bir film.

8

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Spider-Man: No Way Home – Film Review

Previous article

Gençlerin İdolü: Hawkeye

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply