Abang Adik dünya adil bir yer değil diye mırıldanırken dünyanın hiç de adil bir yer olmadığını haykıran bir yapım olarak karşıma çıktı… Yönetmeni Jing Ong‘un ilk yönetmenlik denemesi olan bu film tüm neo noir‘liği – ki benim arzumda bu- ile ruha dokunan bir film olmuş.
Malezya yapımı bu suç- drama filmi Kuala Lumpur’un Pudu bölgesinde kimliksiz yaşayan Abang ve Adik’in birbirine tutunma çabaları özelinde yabancı göçmenlerin hayatta kalma mücadelesini konu almakta. Yönetmen iyi ile kötü, uysal ile asinin tezatlığında insanın insana, insanın sevgiye tutunma çabasını kan bağı olmayan iki kardeş üzerinden derin bir şekilde işlemekte.
Film gerçek hayatta göçmen işcilerin yaşama dair zorlu mücadelesini yansıtırken bu iki kimliksiz kardeş üzerinden Malezya halkının toplumsal anlamda ötekileştirilmiş olmasını da gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda film sadece Malezya değil tüm dünya üzerinde kimliksiz, belgesiz, vatansız, göçmenlerin umutsuz hayatlarına empati yoluyla dokunmamızı sağlıyor.
Tezatlığın Denkleminde Muazzam Denge
Abang sağır ve dilsizdir. Kamu düzeni içerisinde istikrarlı ve azimli şekilde çalışarak para kazanma peşindedir. Adik ise Abang’in aksine kaderine isyan bayrağını açık aşikar çekmekte ve Pudu’dan kurtulma yolları ararken yasa dışı tüm yolları denemektedir. Adik’in dağıttığı her şeyi ağabey Abang toparlamakta bir nevi kurtarıcısı olmaktadır. İki kardeş arasındaki bu sonsuz güven beklenmedik bir olay ile sarsılacaktır. Bu noktada yönetmen insanın insandan vazgeçme eşiğindeki vicdan sorgusunda tüm değerlerin yeniden inşa etmesine bizleri de şahit tutmaktadır.
Film kovalama sahnesi ile başlıyor asiliğin sembolü Adik’i ilk burada kırmızı tişört ile görüyoruz. Dünya üzerinde insan yaşamının ne kadar ucuz olduğu yıllarca tartışıla dursun yönetmen ilk dört dakikada polisten kaçan bir göçmen işçinin ölümü ile çok da pahalı bir şey olmadığını bizlere kanıtlamakta. Bu kanıtı ilerleyen dakikalarda göçmen çocukların (!!) daha onurlu bir yaşam için intiharı tercih etmesiyle de cilalamakta. Bunlar yönetmenin film boyunca ben öldürmek için sıktım dediği sahnelerden sadece birkaçı.
Yönetmen Ong, filmin gerilimini, sosyal hizmetler görevlisi Jia En’en öldürülmesi ile arttırmakta. Bu noktada ise biz izleyiciye bireysel çıkarlar söz konusu olduğunda kardeşlik sevgisi yada kardeşlik bağı güven üzerine ne kadar inşâ edilebilir sorgusunu sunmaktadır. Filmin başından buraya kadar sağır ve dilsiz olmasına rağmen Adik’ i koruyan kollayan onun tüm kanun dışılığını ve hırçınlığını absorbe eden Abang’ i bu yol ayrımında onu yavaşca omuzlarından indirişini izleriz. Bireyin tüm mahkemelerden kurtulsa da vicdan mahkemesinden kurtulamayışını, yönetmen filmi bir cinayet iki suçlu denkleminde işleyerek bize sunmuş. Neo-noir tarzı, dingin müzikleri ve dinlendirici uzun sessizlikleri ile de Ong filmin ruh halini güçlendirmeyi başarmış.
Değerler Siteminde “Nesne ve Davranış”
Değerler sisteminde bir duygu-düşüncenin anlam derinliği onu ilişkilendirdiğin nesne ile anlam bulur. Yönetmen Ong izleyiciye bunu vermek istemiş olacak ki filmde nesneler ve davranışlar üzerinden ilişkilere yüklediği anlam ile olay örgüsüne başka bir duygusal boyut katmış. Film boyunca iki kardeşin kafaları üzerinde yumurta kırmaları, Abang’ın ise idam edilmeden önce son isteğinin yaşamı boyunca en anlamlı bu şey olması… (Adik ile ilk tanıştığıda onun ağlamasını durdurmak için bunu yapmıştı). İnfazından önce o manevi tatmine ihtiyaç duyma ihtimalini yükseltmiştir.
Adik’in filmin ilk sahnesinde asiliğin simgesi kırmızı tişört giymiş olması ile biz izleyiciden Adik’in öfkesine ve hırçınlığına psikolojik bir anlam yüklemenizi istemiştir. Abang’in Adik’e sakinliğin sukunetin, dinğinliğin simgesi mavi gömleği hediye etmesi ona değişimi ve iyi insan olmayı teklif etmesi olarak sunulmuştur. Film sonunda Adik’in üzerinde bu gömleği son kez görürüz ki zaten Adik artık iyi insan olmayı seçmiştir fakat gömleğin kolundaki yırtık ve yaşamındaki bu hasar ile. Diğer anlamlı nesne Abang’in Su için aldığı fular. Su’nun pazar yerinde elbise ve fuları beğenmiş olmasına rağmen Abang’ in fuları almayı tercih etmesi. Yarım kalmışlığa boyun eğişinin göstergesidir ki Su Pudu’yu terk ederken Abang sadece onu izlemek ile yetinmiştir. Tıpkı bir fuların küçük bir esinti ile gökyüzünde uçuşunu izlemek gibi.
Profesyonel Oyunculuk
Sağır ve dilsiz Abang karakterini canlandıran Tayvanlı aktör Wu Kang-ren unutulmaz oyunculuğu ile “2023 En İyi Başrol Erkek Oyuncu Altın At Ödülünü” almış bulunmakta. Sergilediği performans ile biz izleyiciyi bir an olsun farklı noktaya bakmak zorunda bırakmamış olması bu ödülü sonuna kadar hak ettiğini kanıtlamakta.
Kanunsuz, nizamsız, asi çocuk Adik karakterinin cesurca tepkileri, ebeveyn eksikliğinin o evrensel öfkesi, Abang’i kaybetme, sadakat ve güven korkusunu öfkeyle harmanlayışı ve dürtüsel tüm tepkileri ile izleyiciyi ekranda sürükleyebilmesi açısından Jack Tan oyunculuğunu da takdir etmek lazım.
Filme Dair
İnsanlığın tüm zamanlarında var olmuş kimlik, vatansızlık, eşitsizlik üzerine harmanlanmış bir film Abang Adik. Filmin ana karakteri Abang üzerinden insanın daha onurlu bir varoluş için çabalamasının bir örneği sadece.
Abang ve Adik’ ‘ in otobüs ile kaçış sahnesi nefes aldırırken Abang’ in infaz öncesi sakinliğini bozarak tüm öfkesi ile kaderini sorgulaması da Tanrı’ nın ellerini boynumda hissettirdi. Tan ağırırken ölmeden önce Abang’ in çocukluğunu karşısına alıp saçlarını taratması Nietzsche’ nin “çocukluğunu geri kazanma arzusu” olarak adlandırdığı kişinin yaşamın kaosundan merhamet ve güven limanı olan çocukluğuna son kez sığınma çabası ise boğazıma çözülmez bir düğüm attı.
Abang Adik, çaresizlik, yoksulluk, umut, bir nefes alımlık aşk, kaçış, kurtuluş, sadakat, kaybetme, güven, kardeşlik temalı, karakter odaklı izlenmeyi gerçekten hak eden bir film olmuş. Filmin zihnimde bitmemiş olması beni bir tık rahatsız etmiş olsa da yönetmen bu sonu filmin ruhuna daha yakın bulmuş olacak ki ben Abang’in ölüm sahnesini beklerken Ong, MS. Money’ in balkon ipinden Su için aldığı fuların rüzgarda uçuşunu izleterek Abang’a veda ettirmeyi tercih etmiştir. Tüm yarım kalmışlığı ve yaşanamamışlığı ile süzülen bir fuları seyrettirerek…
Tayvan’da gösterim rekorunu kıran ilk Malezya filmi olan Abang Adik, merak edenler için Netflix kütüphanesinde.
Zehra Çelik’in diğer yazılarına bakmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar