0

Will Smith, Akademi Ödülleri gecesinde komedyen Chris Rock‘a tokat atmasından iki yıl sonra, sahnedeki yıldızını yeniden parlatmak için Bad Boys serisine geri döndü. Bu durum düşününce kabul edilebilir olsa da tuhaf da gelmiyor diyemeyiz. Kendi hayranlarına tutunmak isteyen Smith’in, rol arkadaşı Martin Lawrence ile filmin yönetmenleri Adil El Arbi ve Bilall Fallah’ın çabasıyla kotarılan Bad Boys: Ride or Die gösterişçi olduğu kadar kaotik bir şakaya benziyor.

Karakterler artık yaşlandıklarının farkındalar ve hayatlarının bu aşamasında düzenli bir yola girmek istiyorlar. Ancak istedikleri gibi gitmeyen olaylardan sonra kendilerini adeta bir bilgisayar oyununda buluyorlar. Dur durak bilmeyen hareketli kamera kullanımı ve FPS (First Person Shooter) oyunlarını hatırlatan bir şahıs bakış açısıyla ilerleyen aksiyon döngüsü… Bunlara ek olarak önceki filmlerden birkaç doneyi çorba yaparak karşımıza sunuyorlar. Böylece Bad Boys’un yeni filmi ortaya çıkıyor.

Bad Boys: Ride or Die Film İnceleme Arakat Mag

Ciddiye Alınamayacak Kadar Alaycı

Üçüncü Bad Boys filmi, George Floyd cinayetinin Black Lives Matter protestolarını tetiklemesinden birkaç ay önce, 2020’nin başlarında gösterime girse de; bu film bazı açılardan Michael Bay’ın geçmişinden ve polis şiddetinin yarattığı tahribatın köklerinden dolayı özür diliyor gibi görünüyor. Ancak filmi bu kadar ciddi bir noktaya oturtturduğumuz anda, filmin sürekli kendisiyle dalga geçen alaycı komedi sahneleri ve Will Smith’in karakterinin romantik komediye dönen ruh hali gözümüze sokuluyor.  Öte yandan Martin Lawrence’ın filmin başında bir ölüm deneyimi yaşayıp, hayata dönmesiyle beraber Weir’in Fearless’ındaki sendrom ile geri dönerek kendini ölümsüz hissetmesi oldukça cringe ve fazla karikatürize edilmiş sahnelerin ortaya çıkmasına neden olmuş.

Bad Boys: Ride or Die,  yan karakterlerin etkisiz hikayeleri ve filmin senaryosunun bir pembe diziyi andırır şekilde sakız gibi uzatılması sonucunda, hikaye olarak pek içine giremediğiniz bir şablon ortaya çıkarıyor. Filmi izlerken sanki aksiyon sahnelerinin ara bölümlerine esprilerin ve hikayenin serpiştirildiği hissi uyanıyor. Bu durum da bir noktadan sonra seyir zevkinin sekteye uğramasına neden oluyor.

Bad Boys: Ride or Die Film İnceleme Arakat Mag

Gereksiz Sahneler Konusunda Fazla Cömert

Son dönem Hollywood sinemasında karşımıza çıkan normal şartlar altında kurguda atılması gereken sığ sahneler, sanki filmin kurtarıcısıymışçasına uzun ve tahammülü zor sahnelere dönüştürülüyor. Yaratılan kötü karakterlerin iki boyutlu arka planları ve filmi yükseltecek auraya sahip olmamaları sebebiyle hikayenin tıkandığı noktada oyuncular da filmi kurtaramıyorlar.

Kimi sahnelerde yapılan korkunç ışıklandırmalar ve görkemli çatışma sahneleri abartılı senaryonun bir dışa vurumu gibi, gözümüzü gece vakti rahatsız eden karşı yoldan gelen arabanın farlarına benziyor. Geri kalan kimi detaylar ise artık yaşlandığını kabul etmemiz gereken ana karakterlerin fantezileri gibi yorumlanabilir. Terk edilmiş bir eğlence parkına yapılan heyecan verici baskın sahnesinde albino bir timsahın varlığı bile filmin kendi içinde halüsinasyon gördüğünün kanıtı gibi. Filmin yönetmenleri karakterlerin ruh hallerini yansıtması için filmin farklı sahnelerinde ani ton değişimlerini kullanarak yaratıcılık katmaya çalışsalar da bu serinin miladının dolduğunu artık kabul etmemiz gerekiyor.

Bad Boys: Ride or Die, aksiyon meraklılarını bir yere kadar oyalayacaktır. İki saatlik süresince çerez film kavramına hizmet eden akışı kafa dağıtacaktır. Ancak öncül filmlerini izlemeyen yeni neslin bu filmin içine girmesi biraz zor gibi görünüyor. Günümüz anlayışından uzak ve demode kaldığını söyleyebiliriz. Bu film Will Smith‘in tokat sonrası ömür boyu kötü çocuk olarak kalacağı anlamına geliyorsa, seyircinin bu filme benzer daha fazla acı çekeceği kesin gibi görünüyor. Belki de yeni serilerin başlangıçları yapılmalı diye düşünüyorum. Michael Bay’in bile ancak cameo rolde filme katkıda bulunması bile filmin ne kadar umursanmadığının altını çizen bir nokta gibi kabul edilebilir.

Haktan Kaan İçel’in, diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Hit Man: Yeni Kimlik, Yeni Yüz, Yeni Ben

The Garfield Movie: Yeni Nesil Obur Kedi

Haktan Kaan İçel
2008'den beri sinema yazarlığını sürdürüyor.

    X-Men ’97: Hem Nostaljik Hem Orijinal

    önceki yazı

    The Watchers: Seni İzleyenlerden Saklan

    sonraki yazı

    Yorumlar

    Yorumlar kapatıldı.

    Bunlar da ilginizi çekebilir