By Kapağa Bakıp Oyun Alınmaz!
Kapağına bakıp oyun satın aldığımız zamanlar vardı hatırlarsınız. Vatandaşın asla garipsemediği, zabıtanın elinde boş CD ile gelip “Uzun yola gideceğiz, şuna şarkı yüklesene” dediği, algısı-vergisi tam takır korsan CDcilerden her mahallede en az bir tane bulunurdu. Tabi o zamanlar Steam’den alır, iki saat oynar, beğenmezsem iade ederim yok…
Kapağına bakıp bir anlık heyecan ile oyun alınır, hasbelkader bozuk çıkmayan oyun yüklendikten sonra beklentileri karşılamaz ise “al bu senin olsun” yöntemi ile elden ele arkadaşlar arasında gezinirdi. CDli oyun almanın altın kuralı ise şuydu; Oyunlar asla kapakta gözüktüğü kadar güzel olmaz, olamaz! Bu gerçek, her ne kadar dijitale de geçsek, hayatımıza Steam, Epic Games gibi platformlar da girse maalesef yıkılamamıştı. Oyunların görsel ve yazılı incelemelerini PR çalışmasına çeviren büyük şirketler, on üzerinden dokuzların, dokuz buçukların, onların havada uçtuğu inceleme puanları… Tüm bunlar aradan otuz sene geçse de kapağa bakıp oyun alınmaz dedirtiyordu insana. Gel gelelim ki geçtiğimiz yıl Elden Ring‘in sarstığı bu kural, bugün Baldur’s Gate 3 tarafından yıkılmıştır.
Alışılagelmişin dışında vaat ettiği her şeyi sunmak ne kelime, bir de üzerine koyan, bakınız biz bunları sunacağız dedik ama daha iyisini yaptık diyebilen bir oyun gördük sonunda. Emrinde on binlerce insan çalıştıran, her sene en az üç tane AAA oyun çıkaran şirketlerin de kalkıp “Yahu bu Baldur’s Gate 3 çok iyi oyun, aman diyeyim bizim oyunlarla kıyaslamayın, efenim biz bu kadar iyisini yapamayız” demesi de pastanın üstündeki çilek oldu.
RPG Nedir, Nasıl Yapılır?
Sıradan oyun incelemelerinde oyunun hikayesinden spoilerlı/spoilersız olarak bahsedilir. Bakınız Baldur’s Gate 3 adlı şaheserin ne denli başarılı bir RPG oyunu olduğunu şuradan anlayabiliriz; bu oyunla alakalı spoiler verilemiyor. Oyunun ilk bir saatlik giriş kısmı dışında, kalan her şey verdiğimiz kararlar sonucu gidişatı değiştirebilir. Aynı anda oyuna başlayan iki kişi birbirinden çok farklı iki oyun oynayıp bitirebilir. Dost ya da düşman olmayı seçtiğimiz karakterler, onların hikayelerini ne kadar önemsediğimiz ve ne denli ilerlettiğimiz bir yana, oyunun başından sonuna giderken seçtiğimiz yollar, geçtiğimiz geçitler dahi pek farklı deneyimlere sebep oluyor.
Hikayenin başlangıcından bahsetmek gerekirse şu şekilde özetlenebilir;
Baldur’s Gate şehrinde, sıradan bir günde eşiyle dostuyla oturup: “Yahu bu Mindflayerların arkasında kesin bir üst akıl var, yoksa neden insanları kaçırıp tentaküllü mahluklara çevirsinler ki?” dediği anda kahramanımız kaçırılıyor. Kendisini ansızın üzerinde “Dünya Mindflayer olsun!” yazılı bir gemide bulan bahtsız kahramanın, gözünü açtığı anda fırsat bilen Mindflayerlar tarafından, kafasına böcek yerleştiriliyor ki tam o anda gemi mıcıra kaptırıyor ve bi kaza sonucu özgür kalıyor. Bakınız bu olayların ardından oyuna üç kez başlayan ben, üç farklı gidişatla, her seferinde farklı yol arkadaşlarıyla, üç farklı son gördüm.
Verdiğiniz her kararın ardından ötekinin sonucunu o kadar merak ediyorsunuz ki, oyun daha bitmeden bir sonraki karakterinizi çoktan oluşturmuş oluyorsunuz. Ayrıca diyalog seçimleri de uzun uzadıya dakikalarca okunacak cinsten değil. Oyunda durağan anlar ile aksiyonun dozajı, oyuncunun canını sıkmayacak şekilde ayarlanmış.
Aksiyon Sistemi ve Çeşitlilik
Oyuncuların çok da alışkın olmadığı sıra tabanlı aksiyon, oyuna ilk girişte biraz göz korkutuyor. ”Ben buna alışır mıyım? Becerebilir miyim?” diye tereddüt etmedim değil. Fakat oyun oynamak Tarkan şarkısı dinlemek gibi, bazı eserler göze ve kulağa hoş gelmese de insan deneyimledikçe alışıp seviyor. Oyun sonuna yaklaştıkça zorlaşan kombatlarda elli kere ölüp baştan başlama ihtimaline karşın, yapımcılar sıkılmayalım diye çeşitlilik konusunda cömert davranmışlar. Özellikle büyülerde yelpaze çok geniş, insan kime ne atacağını şaşırıyor. Normal zorluk tam kararında, dengeyi çok iyi yakalamışlar. Ayrıca Türkçe dil desteği olması oynanışı bir hayli kolaylaştırıyor çünkü oyun her şeyi en ince ayrıntısına kadar açıklamaktan çekinmemiş.
Sunum kalitesi izometrik bir rol yapma oyununa göre muhteşem olsa da bugüne dek gördüklerimiz arasında en iyisi değil elbette. Bu oyunun hikaye anlatımı kendi türünden bir örnekle kıyaslandığında olağanüstü diyebiliriz. Beni rahatsız eden tek şey, oyun sonunda bazı kısımların aceleye geldiği anlaşılıyor. Yani açılış kısmındaki ve oyun sonundaki sinematikler arasında bariz bir kalite farkı var. Fakat hiç mühim değil, nazar boncuğu olsun diyerek hasır altı ettim. Larian‘ın her oyununda olduğu gibi, Baldur’s Gate 3‘de de müzikler çok güzel, bunu da araya sıkıştırmak lazım.
Kıssadan hisse… Kendini zamanında masa başı rol yapmalar oynamış zindan ve ejderhacılardan tut, yılda bir kere Football Manager alıp köşesine çekilene kadar herkese sevdirmeyi başarmış bir oyun söz konusu. Bu yılın tüm ödülleri için bir numaralı aday. An itibariyle de iki buçuk tişört parası. Şiddetle tavsiye ediyorum, alınız, oynayınız, oynatınız. Yapanın eline sağlık, tüketene afiyet olsun.
Discord kanalımıza üye olmak için buraya tıklayınız.
DAHA FAZLASI:
Comments