1970 yılında Judy Blume‘nin kaleme aldığı kitaptan uyarlanan Are You There God? It’s Me, Margaret geçtiğimiz Nisan ayında beyaz perdedeki çıkışını gerçekleştirdi. Yönetmenlik koltuğunda The Edge of Seventeen‘den tanıdığımız Kelly Fremon Craig‘in yanı sıra oyuncu kadrosunda Rachel McAdams, Benny Safdie, Kathy Bates ve Abby Ryder Fortson gibi iddialı isimleri görüyoruz.
Kitabın çıkışını yaptığı 1970 senesinde geçen hikayemiz, Abby Ryder Fortson‘un canlandırdığı Margaret karakterinin etrafında şekillenmeye başlıyor. Yaz dönemini geçirdiği kampın bitişinin ardında eve dönen Margaret’ın ailesiyle özlem gideremeden babasının aldığı terfi sebebiyle New Jersey’e taşınacakları haberini öğrenmesiyle birlikte hayal kırıklığına uğraması da uzun sürmüyor. Yeni bir okula başlayacak olmak ve eski arkadaşlarından uzakta olmak Margaret için kabullenmesi zor bir gerçeğe dönüşüyor.
Yeni Bir Başlangıç
New Jersey’e taşınmalarının ardından, her ne kadar isteksiz olsa da, Margaret yavaş yavaş bu değişikliği kabullenmeye başlıyor. Margaret’ın annesi Barbara’nın (Rachel McAdams) da yeni yaşamına uyum sağlamaya çalıştığını gözlemleyebiliyoruz. Karakterimiz, New Jersey’e taşınmadan önce ürettiği sanatı insanlara öğretmekle meşgulken daha monoton bir hayata geçiş yapıyor. Kendisini oyalamak için girdiği okul yönetiminde birden fazla komiteye girerek yapabileceği işlerden çok daha fazlasını almak, karakterimizin düştüğü boşluğu gösteriyor. İki karakterimizin aksine ailemizin üçüncü üyesi Herbert’ın (Benny Safdie) ise gittikleri yaşama hızlı bir şekilde adapte oluyor. Ve yine ailemizin diğer üyelerine kıyasla yaşanılan olaylara ve geleceğe daha iyimser baktığını görüyoruz.
Yeni arkadaşlar, insanlar ve okulun yanı sıra Margaret’ın hayatında yavaş yavaş yeni gündemler oluşmaya başlıyor. Arkadaşlarıyla geçirdiği vakitlerde konuşmalarının ana konusu olan büyümek ve bedenlerinin gelişme süreci, Margaret’ın önceliği olmaya başlamıştır. Yaşıtlarına göre kendini bu konuda geride hissetmesi, arkadaşlarıyla verdikleri ortak kararlarda kendilerini olduklarından daha büyük gösterme hedefine girmelerini sağlıyor.
Hikayenin bir diğer kısmına gelirsek… Margaret, öğretmenlerinin kendilerini tanımak amacıyla onlara verdiği formu doldururken sevmedikleri kısmına “Dini Bayramlar” eklemesi öğretmeninin dikkatini çeker. Margaret ile bunu başbaşa konuştuğunda aile olarak dini bayramları kutlamadıklarını, Margaret’ın büyüdüğünde istediği dini seçebileceği konusunda anlaştıklarını öğreniyoruz. Bunun üzerine öğretmeni, Margaret ile yıl sonuna kadar yapacakları proje ödevinde dinleri araştırması üzerinde anlaşırlar.
Bu noktadan sonra karakter geçmişlerini öğrenmeye başladığımız süreçte Margaret’ın babasının Yahudi olduğu için Barbara’nın ailesinin bu evliliğe karşı çıktığı ve ilişkisini devam ettirdiği sürece artık onunla görüşmeyi kesecekleri kararına vardıklarını öğreniyoruz. Margaret bunu öğrendiği zaman bir şok etkisi geçiriyor adeta. Geceleri sesli bir şekilde, Tanrı ile konuşarak ondan yardım istemenin dışında, din ile fazla alakası olmayan bir çocuk, bir anne ve babanın böyle bir sebep yüzünden kendi çocuklarından nasıl vazgeçebildiklerini mantığına oturtamaz.
Gerçeklerle Yüzleşme
Hikaye’nin kapanış kısmına gelirsek, Margaret’ın karakter gelişimini gözle görülür şekilde fark edebileceğimiz bir noktaya geliyor. Hızlı bir şekilde büyümek için kendince her şeyi yapan karakterimiz, gittikçe olmadığı biri gibi davranmaktan rahatsızlık duyduğunu ve süreci akışına bırakarak gerçekleri kabullenmeye başladığını görüyoruz. Dini seçim yapma konusunda üzerinde baskıları hissetmeye başlamasına rağmen, gözlemlediği insanların birçoğunun kendi inandıkları dini, diğerlerinin inandıkları dine kabul ettirmeye çalışmalarını izlemesi, ortaya çıkan tartışmalara ve anlaşmazlıklara maruz kalması, karakterimizin dinlere karşı olan bakış açısını karamsarlaştırıyor.
Bütün bunların ışığında Barbara, Margaret’ın yolculuğu gibi zamanla olmadığı biri gibi davranmanın zorluklarını yaşıyor. Kendini meşgul tutmaya çalıştığı komite işlerinden uzak durarak eski işine ve hobilerine geri döndüğünü görüyoruz. Barbara’nın, bu değişiklikle kendi özgürlüğünü ve mutluluğunu yeniden keşfettiğini söyleyebiliriz.
Kapanışa Gelirsek
Bir bütün olarak baktığımız zaman Are You There God? It’s Me, Margaret; gerek oyunculuklarıyla, gerek replikleriyle ve gerçek hayattan fırlamış doğal senaryosuyla harika bir yapım olmuş. Sizi dönemin içinde hissettiren havasının yanında kullanılan müzikler, filmden kopmanızı engelleyerek sizi her an içerisinde tutabiliyor. Bence fırsatınız varsa kaçırmamanız gereken bir yapım; düşük temposuna rağmen harcadığınız zamanın hakkını fazlasıyla veriyor.
Ali Can Bartu Sakarya’nın bütün yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Yorumlar