0

Ne Marvel delisiyim ne de DC sempatizanıyım. Bardağın altından bakarak tüm objektifliğim ve filme özel nüktedanlığım ile yazmaya çalışacağım. Iron Man ile Captain America satrançta karşı karşıya gelse 100 milyon dolar net gişesi var; o kadar da merak edilen bir filmdi. Kahramanların birbirine girecek olması, diğer kahramanların da filme dahil olup kavganın bir parçası olacak olması ile büyük bir beklenti yaratıldı. Hakkını da ama başarılı ama başarısız alacaktır, rekor kırması işten bile değil. Buna herkes kesin gözüyle bakıyor. Yalnız sorum şu: Rekoru hakeden bir film mi? Batman v Superman gibi bir sene boyunca pohpohlandığı kadar iyi mi? İşte o konuda şüphelerim yok değil. Marvel’ın son Avengers filmindeki kameraya oynayan kahramanları beni o kadar rahatsız etmişti ki Civil War’da da aynı şeyin başımıza gelmesinden korktum. Fakat şok şükür öyle olmadı. Marvel ciddiyetin dozunu biraz daha arttırmış. Bu sevindirici bir gelişme ama eşitlemek için de esprileri arttırmışlar. Yepyeni bir sürü kahraman katmışlar, aksiyonu arttırmışlar ama maalesef senaryodan da kısıp komediye ağırlık vermişler.

2016 senesi nedense süper kahramanların evcilleştirilmeye çalışıldığı bir sene olarak ilerliyor. DC’de Superman, Marvel’da Avengers ekibi emir altına alınmaya çalışıldı. Kurtarmaktan çok zarar verdikleri için artık hükümetler onları kendi çatısı altına almak ister. Peki bu konuya nasıl geliyoruz? Avengers ekibi Nijerya’da çıktıkları bir görevde sivillerin ölmesine sebep oluyor. Bu ölümler sonucu 117 ülke birleşerek Avengers ekibinin BM’e bağlı olmasını istiyor ve bir sözleşme hazırlıyor. Bu bağlılık sözleşmesi de ekibin bölünmesine sebep oluyor çünkü Captain America kimsenin emrinde olmak istemiyor -tipik muhafazakar- fakat Iron Man kontrol edilmeleri gerektiğini, direksiyonu iki ele değil tek elle tutmaları gerektiğini düşünüyor. Bu fikir ayrımı da Bucky ortaya çıkınca daha da büyüyor çünkü Bucky aynı Batman v Superman’de olduğu gibi büyük bir organizasyona saldırı düzenliyor ve bütün dikkatleri üstüne çekiyor. Captain America, saldırıları gerçekleştiren kişinin  Bucky olmadığını düşünüp peşine düşüyor, Iron Man ise yapanın o ya da bu olup olmadığına bakmaksızın Captain America’nın artık kalkanını indirmesi gerektiğini düşünüyor. Bu kutuplaşma da takımların oluşmasına sebep oluyor.

En başta şunu belirteyim filmin Civil War yani Türkçesi ile İç Savaş ile zerre alakası yok. Filmin adı: Avengers Aile İçi Kavga olsa daha iyi olurdu. Çünkü filmin sivillerle çok fazla alakası yok. Falcon’u oynayan Anthony Mackie’nin dediği gibi film Avengers 2.5 olmuş. Aile bir sebeple bölünüyor, miras kavgası varmışcasına da başka kahramanlar tee uzaklardan gelip kavgaya dahil oluyorlar. Filmin sanırım en çok bu yanını sevdim. Ülkede yaşanan kaos ortamı bütün süper kahramanların olaya dahil olmasına sebep oluyor. Hepsi hakkaniyet göstererek el atmak istiyorlar. Sonuçta yaşasın Amerika!

Filmin tabii ki de en beğenilen yeri tüm süper kahramanların birbirine girdiği anlar. Açıkçası bu savaşa kadar gelen süreci beğendiğimi söyleyemem. Çok oldu bittiye geldi kavga, altı iyi doldurulamadı. Zaten filmin ilk yarısı yavaş ve hikayeyi bir türlü toparlayamıyor. Süper kahramanların savaşı da tabii ki filmin yönetmenleri Russo kardeşlere düşüyordu. Filmin başındaki bazı dövüş sahneleri hariç bütün dövüş sahnelerini harika çekmişler. Kareografiler çok başarılı. Takım dövüşü sahnelerini de fevkalade çekmişler. Merakla beklenen takım dövüş sahnesinin özeti de esasında şöyle: League of Legends tabirleri ile açıklarsak süper kahramanlar Team Fight’a giriyor fakat sonuç bir Team Kill ile değil, esasında support yani destek olması gereken Ant-Man’in bir anda ADC’ye dönüşerek takımını taşıması ve diğer oyuncuların da ana mekanı patlaması ile sonuçlanıyor. Spoiler vermemek için çok detaylı anlatmıyorum ama izleyenler dediğimi zaten anlamıştır.

Takım dövüşü bütün karakterleri bir arada görmemizi sağlıyor. Bunların içinde merakla beklenen “yeni Spiderman” de var. Herkesin aksine yeni Spiderman’i beğenmedim. Döngü gibi 3. kez karşımıza çıkacak ve Ben amcanın tekrar ölecek olması zaten canımı sıkıyorken bir de bunca süper güçlü adam arasında bir tıfılın yer alması bence çok absürd olmuş. Özellikle Spiderman’in filme dahil olma şeklini çok başarısız buldum, hiç yakışmamış kendisine. Spiderman’in “yeni” solo filmini izlemek istemeyeceğim kesin fakat Black Panther için aynısını söyleyemem. Marvel tarihinin en iyi kostümüne sahip diyebilirim. Ant-Man’e de saygılarımı sunuyorum. Metamorfoz yaparak ortalığı dağıttı ve eminim ki izleyen herkesi güldürmeyi başardı.

Film, “Tarafını Seç” mottosu ile karşımıza çıktı. Ortada bir takım savaşı olacağı için tabii ki taraf seçme durumunda kalıyor insan. Çoğu kişi eminim ki duygusal yaklaşarak izledi filmi. Zaten filmin temeli “duygusallık” üzerine kurulmuş ki benim gözümde filmi hem yücelten hem de bitiren nokta bu. Adı üstünde SÜPER olan kahramanların duygularına yenik düşerek hareket etmesi gayet başarılı bir temel. DC bu konuyu en iyi işleyendir şu anda. Filmografilerinde Watchmen diye bir film var, duygusal süper kahramanları en iyi işleyen ve bence hala sinema tarihinin en iyi süper kahraman filmidir. Duygularına yenik düşen kahramanlar iyi hoş da duygularına yenik düşüp sadece 1 senelik araştırma ile dünyada sadece 3-5 kişinin bildiği bir sırra ulaşan sıradan bir adam resmen rezillik. Bu da Marvel’ın bitmek bilmeyen berbat kötü kahraman seçimini tekrar gözümüzün önüne seriyor. Zemo, Deadpool’daki kötü adam sonrası ki Deadpool süper kahraman filmi değil, gördüğüm en kötü “kötü adamdır”. Filmi taşıyan yegane şey, bütün kahramanları tek bir filmde görebiliyor olmamız. Başka bir şey değil. Yani: Duygusallık.

Spoiler için tık tık

Tarafınızı seçtiyseniz ve tarafınız Iron Man ise çok mantıklı birisiniz demektir. Akılcı, kontrolcü ve mantığına göre hareket eden birisiniz. Şayet tarafınız Captain America ise Emperyalist Amerika’dan hiçbir farkınız yok demektir. İşin şakası bir yana neden böyle diyorum? Captain America açık bir şekilde haksız. Film, en başta iki tarafı da kendine göre haklı gösteriyor. Iron Man artık yıkım bitsin diyor Captain America ise devleti istemiyor üstüne dostu olan Bucky’nin suçsuz olduğuna inanıyor ki kısmen de haklı. Fakat film ilerledikçe Captain America, sözde adalet sağlayıcı olan kişi adaletten uzaklaşarak “duygularına” yenik düşüyor ve bir suçlu olan Bucky’yi koruyor. Bucky, ne kadar bilinçsiz bir şekilde onca şeyi yapmış olsa da sonuçta hepsini o yaptı. Kendisi de bunu söylüyor zaten.

Filmde duygularına hakim olabilen bir kişi hariç kimse yok. Vision dahil. Iron Man, filmin sonuna kadar duygularına hakim olabilen tek ismi. Duygularına hakim olması onu “vahşi” biri olmaktan alıkoyuyor. Captain America ise dostu için herkesi satabilecek konumda ki satıyor da. Captain America nasıl haksız derseniz: Iron Man’i satıyor, bir suçlu olan Bucky’yi savunuyor, devlete karşı geliyor ve kendisine kalkanı veren Howard Stark’ı öldüren adamı savunarak Howard’a da ihanet ediyor. Iron Man ise ailesinin ölümünü görene kadar duygularına hakim oluyor ki meşhur Captain America ve Bucky dövüşünde bile çıldırmış olmasına rağmen “kontrollü” davranarak kimseye zarar vermemeye çalışıp sadece etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Fakat Captain America, vahşi gibi Iron Man’i az daha öldürüyordu.

[collapse]

Russo kardeşler ve çizgi roman tabii ki Captain America’nın kazanmasına izin verecekti. Sonuçta Amerika her zaman kazanır. Captain America’nın “Kötülerle mücadele ederken iyiler de ölür. Mücadele etmezsek herkes ölür” cümlesi, günümüz Amerika’sını açıklamak için özet gibidir. Savaşırken ölen “sivillerin” meşrulaştırılması durumu bu. Captain America’nın zaten bunu demesi çok normal. Kendisi 100 yaşında, eski kafa bir muhafazakar. Dediğim dediktir. Mantık onun tercihi değildir. Bu sebeple Iron Man ile anlaşması da mümkün değildir.

Gelgelelim filmdeki detaylara. Marvel, detaycı filmler yapar. Filmlerinde gördüğünüz sayılar, semboller kesinlikle bir anlama sahiptir. Gizli üssün kapısına girilen hatırladığım kadarıyla 6 haneli şifre, büyük ihtimal filmin çıkış tarihi ya da başka bir şey olabilirdi. Takip edemedim maalesef ama bir anlamı olduğuna eminim. Çünkü son sayı 6 idi. Gizli üs de Watchmen’daki gizli üsse benziyor. Bilinmeyen bir yerde karlarla kaplı demir kapılar. Dünyayı yok edecek bütün sırlar karların altındadır falan filan… Filmde Martin Freeman’ı görmek beni güldürdü. Kendisini ne zaman görsem gülesim geliyor. Sevimli bir tipi var. Onun olduğu sahnelerde Dell bilgisayarlar gözümden kaçmadı. Konu dışı: Dell git gide “iş bilgisayarı” olmaya evriliyor ve gizli üstteki bütün bilgisayarların Dell olması acaba bir pazarlama virali miydi diye düşünmeme sebep oldu. Bir Marvel filminde Stan Lee’yi görmemek olmazdı lakin kendisini bir FedEx çalışanı olarak görmek şahsımı sesli güldürdü.

Sözün özü… Aksiyon filmi olarak ve kahramanlara doyabilmek adına başarılı bir film olan Avengers 2.5 maalesef senaryo ve gerçekçilik konusunda şüphelere düşürüyor. Takım kavgası ne kadar iyi olsa da oraya gelene kadar ki süreç çok yavan işleniyor. Kavganın altı tam doldurulamadan kavga başlıyor ve bir taraf seçiyoruz. Bana beklediğinin karşılığını aldın mı diye sorarsanız? Eh derim. Tüylerim diken diken olmadı izlerken ama Batman v Superman’deki gibi sıkıldığımı söyleyemem. Eğlendim, güldüm ki espriler gerçekten iyiydi. Russo kardeşler savaş sahnelerini ufak tefek çakallıklar harici çok iyi çekmişler. Sonuçta bütün kahramanları tek kadrajda görebildim. Fakat çıkarken kendime şunu sordum: Devamını merak ediyor muyum? Infinity War’da ne olacak acaba diye heycanlanacak mıyım? Cevabım çok kesin: Maalesef, hayır.

6

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Tanrı Var ve Brüksel’de Yaşıyor: The Brand New Testament

Previous article

The Second Mother – Film Eleştirisi

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply