0

Amazon’un Orlando Bloom ve Cara Delevingne’in başrolünde olduğu fantastik dizisi Carnival Row, 4 senelik aradan sonra geri döndü. İlk sezon eleştirimde yeni sezonun gelmeme ihtimalinin olabileceğinden bahsetmiştim. Anlaşılan o ki Amazon, dizisine güvenmiş ve ikinci sezonu için yatırım yapmış. Açıkçası ilk sezon, içinde sorunlar barındıran harika bir fikir üzerine kuruluydu. Fikrin dizaynı ne kadar başarılı olsa da çevresinde kurulan iş çok da yaratıcı değildi. Lakin ikinci sezon, ilk sezonun yapamadığını yapıp heyecan kısmını arttırırken kendi altyapsını kullanarak yaratıcı bir hikaye kuruyor. Gelin biraz diziden bahsedelim.

Filmin Konusu

Kısaca dizinin konusuna değinelim… İnsanlar tarafından bir köşeye itilen ve mülteci gibi yaşamaya zorlanan mitolojik varlıklar bir seri katilden henüz kurtulmuşken şehre yeni bir katil daha gelir. Sadece o da değil, şehirde insanlara karşı bir isyan başlamak üzeredir. Durumlarından memnun olmayan periler savaş çıkarma hazırlığındadır. Bu da yetmez, The New Dawn, başka bir şehir de ayrıca Carnival Rown’a savaş açmaya hazırlanmaktadır.

İlk sezonun en başarılı olduğu kısım karakter ve set tasarımıydı. İnsanlar ve yaratıklar arasındaki ırkçılık üzerine kurulu olan acınası düzeni dizi, harika bir şekilde aktarmıştı. Lakin bu kurulu düzen çevresinde mültecilik dışında herhangi yaratıcı bir konu kuramamıştı. Dizi daha çok The Alienist’e benziyordu. Bir katil geceleri kurbanlarını kovalarken polisler de onun peşindedir. Fakat şehri dışlanmış olan bir dedektif kurtarır. Oldukça klasik ve yaratıcılıktan uzak.

“Yeni sezon daha politik bir hal alıp daha gizemli bir taht oyununa dönüşmüş.”

İkinci sezon ise ilk sezonda kurduğu bazı temellere yenilikler katarak hali hazırda var olan ırkçılık hikayesini genele yaymayı başarmış. Yeni sezon daha politik bir hal alıp daha gizemli bir taht oyununa dönüşmüş. Başlamakta olan 2 farklı isyanı da içine kattığımızda ikinci sezonda bitmek bilmeyen bir aksiyon var. Aksiyonların da “dışlanmış” kesim üzerinden kurulması, ırkların birbiri ile savaşı ve bu sefer konuya dahil olan katilin “ırk” ayırmaksızın cinayet işlemesi ve daha da iyisi bu “katilin” temelinin yine hali hazırda var olan yaratık ırklarının geçmişine dayalı kurulması diziye, en azından benim beklediğim tutarlılığı getirmiş.

Dizinin set tasarımı, oyunculukları ve efektleri tartışılmayacak kadar başarılı. Amazon’un birçok üst düzey dizisinin efektlerini göz önüne aldığımızda Carnival Row, birçoğunu geride bırakıyor. Sadece esas başroller de değil, David Gyasi, Tamzin Merchant, Karla Crome ve Jamie Harris de oyunculuk adına harika bir iş çıkarıyor. Dizi zaten ilk sezon da görsel ve tasarımsal anlamda hiçbir sorun yaşamıyordu. Tek sorun, ortaya atılmış güzel ve yaratıcı fikri doğru işleyememiş olmaktı. İlk sezon beni yakalayamayan dizi ikinci sezonda bu sorunları çözerek ilgimi sonuna kadar çekti.

Sözün özü… Carnival Row’un ikinci sezonu, ilk sezondaki hatayı yapmayıp ortaya koyduğu orijinal fikrini, kendi içinden çıkan hikayeler ile süslüyor. 3 farklı koldan ilerleyen hikaye bir şekilde ortada buluşup finali oldukça heyecanlı kapatıyor. Üçüncü sezon için çok fazla açık kapı kalmadı. Lakin devamı gelirse eğer ikinci sezonun bıraktığı yerden devam edecek. Bu bakımdan olası bir üçüncü sezonu da zevkle izleyeceğimi söyleyebilirim.

Valerii Ege Deshevykh‘in önceki yazılarını incelemek için;

Görsel Bir Araç, Amaç İse Eksikti: Ant-Man and the Wasp: Quantumania

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Insidious: The Red Door, 7 Temmuz’da vizyonda!

Previous article

National Theatre: Frankenstein

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.

More in Televizyon