0

Netflix’in Altın Madeni

Castlevania: Nocturne duyurulduğu ilk andan itibaren dikkatleri üzerine çektiğini söylemek pek de yanlış olmaz. Kalitesinden hiçbir şey kaybetmeden dört sezonda sonlanan ilk animasyon serisi, hem oyunların hayranlarını hem de yeni izleyicileri tatmin etmiş ve herkesi daha fazlasını bekler halde bırakmıştı. Kaldı ki daha ilk dizinin son sezonu yayınlanmadan Netflix’in aynı evrende geçen yeni bir spin-off dizisi planladığı söylentileri dolanmaya başlamış, dizinin finalinden bir ay sonraki Netflix Geeked etkinliğinde de Nocturne’ün ilk detayları paylaşılmıştı.

New Castlevania: Nocturne trailer shows the future of the Belmont clan - Polygon

Hayranların Rondo of Blood ve Symphony of the Night oyunlarından tanıyacağı Richter Belmont’un hikayesine odaklanacak dizi, Fransız Devrimi döneminde geçecek ve ilk dizinin animasyon tarzını devam ettirecekti. Netflix’in elinde etkisi kanıtlanmış bir formül, onu yeniden uygulayacak bir ekip ve hazır bir izleyici kitlesi vardı, dolayısıyla Nocturne’ün başarısı için her şey hazırdı.

Unutulup Giden Bir Ana Karakter

Sekiz bölümlük ilk sezonunda Fransız Devrimi’nden Antik Mısır mitolojisine, soylu seri katillerden Afrika dinlerine pek çok konuya değinmeye çalışan Castlevania: Nocturne, taşımaya çalıştığı bu ağır yükün altında eziliyor. Açılışını, ana karakteri Richter Belmont’un çocukluk travmasını izleyiciye sunarak yapıyor dizi.

Hype Alert! Castlevania: Nocturne debuts Teaser Trailer - Internet Freaks Out — The Geekly Grind

İlk Castlevania’da izlediğimiz Trevor Belmont ve Sypha Belnades’in soyundan gelen Richter’ın hikayesi, olabilecek en sıradan şekilde aktarılıyor. Klasik bir intikam arayışı için arka plan sunmasını beklediğimiz ilk sahneden sonra, dokuz yıl ileriye atlıyor ve 19 yaşındaki Richter’ın Fransız aristokrat vampirlere karşı mücadelesini izliyoruz. En iyi (tek?) bildiği şey olan vampir avcılığıyla hayatını sürdüren Richter’ın intikam macerası bile tesadüfler sonucu başlıyor. Karakteri ancak sezonun ikinci yarısında sürdüreceği gelişim yolculuğuna iten olay o kadar geç gerçekleşiyor ki, o zamana kadar Richter’ın ana karakter olduğunu unutuyoruz.

Richter’ın görece arka planda kalan bir ana karakter olması, hatadan ziyade başarısızca uygulanmış bir karar muhtemelen. Zira tanıttığı onlarca “yan” karakter ve bu karakterlerin arka planlarına ayırdığı ekran süresiyle birçok daldan birden ilerleyen bir anlatı kurmayı deniyor Castlevania: Nocturne. Bu tekniği başarıyla uygulayan Game of Thrones, The Expanse ya da Black Sails gibi dizilere ek olarak, ilk Castlevania’nın devam sezonlarının da çok perspektifli bir anlatı tercih ettiği söylenebilir. Fakat bahsedilen tüm örneklerin aksine, izleyiciye ana karaktere ve çevresindekilere bağlanma fırsatı tanımadan bu işe kalkışıyor Castlevania: Nocturne.

Castlevania: Nocturne Arakat Mag

İlk Castlevania’nın 4 bölümlük ilk sezonunu hatırlayın. Ana karakter Trevor Belmont, ilk bölümün son 3 dakikasında karşımıza çıkıyor ve o zamana kadar ki süre hikayenin baş kötüsü olan Dracula’yı ve motivasyonunu aktarmaya harcanıyor. Benzer şekilde ilerleyen sezonlarda ana karakterler haline gelen Sypha üçüncü bölümde, Alucard ise sezon finali olan dördüncü bölümün son kısmında izleyiciye tanıtılıyor ancak. Nocturne’ün bir anda onlarca karakteri ve pek de nedensellik içermeyen olay örgülerini üstümüze fırlatması, özellikle sezonun ilk yarısında izleyici olarak kaybolmamıza yol açıyor.

Sahne Çalan Yan Karakterler

Anlatı yapısındaki sıkıntılara rağmen, ilginç karakterler de yok değil. Özellikle Rondo of Blood’daki “kurtarılacak kadın” rolünü üstlenen Anette karakteri, oyunlardaki haline olan benzerliği ismiyle sınırlı kalacak şekilde ciddi bir değişim geçirmiş. Haiti Devrimi’ne bağlanan arka plan hikayesi, tanrıların soyundan gelmesiyle açıklanan büyü yetenekleri ve Richter’la bile yarışacak ekran süresiyle, belki de en detaylı işlenen karakter Anette. Kötü diyaloglar ve anlamsız karakter kararlarından payına düşeni alıyorsa da, Thuso Mbedu’nun etkileyici performansıyla birlikte bir dahaki sezonda görmeyi en çok beklediğim karakterlerden.

Castlevania: Nocturne Arakat Mag

İlk Castlevania’nın hikayesine kötü adamını tanıtarak başlama kararının aksine, Nocturne büyük kötüsü olan Erzsebet ancak sezon sonuna yakın karşımıza çıkıyor. Kısıtlı ekran süresi nedeniyle karakter gelişimine dair bir şey söyleyemesek de 650’den fazla insanı öldürdüğü düşünülen tarihi figür Elizabeth Bathory’nin (ki karakterin bir varyasyonu da Castlevania: Bloodlines oyununda Elizabeth Bartley olarak görünüyordu) konsepte uygun bir uyarlaması olduğunu söylemek mümkün. Erzsebet’in sahnedeki eksikliği Drolta, Vaublanc ve Olrox ile tamamlanıyor.

Drolta ve Vaublanc derinlikleri olmayan, jenerik kötü karakter portreleri çizerken Olrox motivasyonunu ve tarafını her daim gizli tutarak izleyicinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Tıpkı Anette örneğinde olduğu gibi, Olrox’ın da karakter gelişimine ayrılan ekran süresi diğer karakterlerinkine kıyasla hayli fazla. Zach McClarnon’ın seslendirme performansı, karakterin sinsi ve kurnaz doğasını başarıyla yansıtıyor ve Olrox’ı ilerleyen sezonlarda daha da çok göreceğimizi garantiliyor.

Karakter Tasarımında Ders Niteliğinde!

Hazır Olrox’tan bahsetmişken, Nocturne’ün belki de övgüyü en çok hak eden kısmına, karakter tasarımlarına kısaca değinelim. Tıpkı ilk Castlevania’da olduğu gibi Nocturne’de de karakter tasarımlarına büyük bir özen gösterilmiş. Tepeden tırnağa değişen birkaç karakter dışında hemen her karakter piksel piksel referansların dizinin görsel dilinde yeniden canlandırılışı gibi görünüyor.

Aralarında akrabalık ilişkileri olan karakterlerin fiziksel benzerlikleri ve oyunlarda hayatlarının farklı dönemlerinde gördüğümüz karakterlerin dizideki görünümleri tasarım departmanının ne kadar ince eleyip sık dokuduğunu gösteriyor. Ayrıca kostüm tasarımları ve renk seçimleri dizinin geçtiği dönemin atmosferine katkı sağlamanın yanında ilk Castlevania’nın gotik görünümüyle, kullandıkları ortak görsel dili bozmadan, bir tezat yaratabilmeyi sağlıyor.

Animasyon Kalitesinden Taviz Yok

Castlevania: Nocturne, ilk diziyle aynı animasyon tarzını kullanıyor. Belmont soyunun imzası haline gelen kırbaç saldırıları ve element temelli büyü hamleleri aksiyon sahnelerinin aynı evrenin parçası olduğunu doğruluyor. Yeni karakterlerin farklı güçleri içinse tatmin edici görsel karşılıklar bulunmuş. Ne var ki özellikle sezonun ilk yarısındaki aksiyon sahneleri ilk Castlevania’dakilere kıyasla özellikle koreografi bakımından sınıfta kalıyor.

Neredeyse her hamleden sonra kesilen planlar, aksiyon sekanslarını kurgularken akıcılıktan çok her gücü veya hareketi net şekilde göstermeyi önceliklendirdiklerini işaret ediyor. Ayrıca muhtemelen bütçenin büyük kısmı sezon finalindeki sahnelere ayrıldığından ilk yarıdaki dövüşler biraz aceleye getirilmiş hissettiriyor.

Tek başına izlendiğinde hala etkileyici bir seyir deneyimi sunsa da ara verip ilk Castlevania’dan bir bölüm izlerseniz koreografilerde ne kadar geriye gidildiğini daha net fark edebilirsiniz. İki boyutlu animasyonla üç boyutlu animasyonu sık sık birlikte kullanan dizi, yer yer bu teknikte gösterişe kaçacak kadar aşırılaşsa da animasyon kalitesinin en üst seviyede olduğunu söylemek mümkün.

Yeni Ama Tanıdık Melodiler

Nocturne’ün müzikleri, görevlerini başarıyla yerine getirse de akılda kalıcı melodiler olmaktan bir hayli uzaklar. Epik sahnelerde daha etkili olan müzikler, duygusal sahnelerde ya kullanılmıyor ya da yalnızca arka plan sesi olma görevini üstleniyorlar. İlk Castlevania’nın müziklerini birlikte besteleyen Trevor Morris ve Trey Toy ikilisi Nocturne’de de işin başında fakat ufak bir değişiklikle. Yıllardır birlikte çalışan bir mentor rolünü üstlenen Trevor Morris, burada Trey Toy’a biraz daha özgürlük tanımış gibi görünüyor.

Castlevania: Nocturne Season 1 Episode 1 Recap

Oyunlardaki müziklerden bazılarının remixlerini de soundtracke dahil eden ikili, dizinin geçtiği Fransız Devrimi dönemini de müziklerinde hissettirmeye çalışıyorlar. Karakterlerin tema müziklerini bestelerken her karakterin hikayesini de göz önünde bulundurmaya çalıştıklarını belirten Trey Toy, her fırsatta kaynak materyaldeki melodileri işin merkezinde tutmaya çalıştıklarının altını çiziyor.

Warren Ellis’in Eksikliği Hissediliyor

Castlevania: Nocturne’e dair son bir noktaya değinmek istiyorum. Daha önce de belirttiğim üzere, dizinin en büyük sıkıntısı, anlatısındaki düzensizlik. Yazarlar karakterlerin hikayelerini, olay örgüsündeki kilit olayları ve anlatı boyunca işlenecek temaları başarıyla yaratmış olasalar da bunları izleyiciyi yaklayacak bir şekilde aktarırken sorunlarla karşılaşmışlar.

Castlevania: Nocturne season 1 recap guide: All 8 episodes reviewed - Page 4

İlk Castlevania’nın kötü ünlü yazarı Warren Ellis’in eksikliğinin belki de en çok hissedildiği alan, anlatı akışının planlanması. Çizgi roman türünde yarattığı eserler dolayısıyla parçalı anlatılarda hayli tecrübeli olan Ellis, Castlevania’da hikayesini aceleye getirmeden, her adımda izleyicinin ilgisini ekranda tutmayı başararak aktarıyordu. Nocturne, ayrı parçalar halinde deneyimlendiğinde keyifli bir hikaye sunuyor fakat bu parçaları işleyen bir bütün haline getiremiyor. Anlatı akışındaki bu teklemeden olabilecek en düşük düzeyde etkilenmek adına diziyi tek oturuşta izlemenizi öneririm.

İlk Sezon Hakkında Son Karar

Castlevania: Nocturne, beklentinizi doğru şekillendirdiğiniz sürece keyif alacağınız bir eser. İlk sezonuyla çok fazla şey anlatmaya çalışıp bir kısmına istediği ağırlığı veremese de ucu açık sezon finaliyle umut vadediyor. Özellikle Cadılar Bayramı döneminde Fransız Devrimi arka planında bir vampir komplosu izlemek istiyorsanız, kesinlikle şans verin. Zorlama diyaloglar ve karmaşık anlatı düzeni başta biraz canınızı sıkacaktır, ama sezon finaline yaklaştıkça kendini toparlayan bir dizi Nocturne. İlk Castlevania kadar sağlam bir açılış yapamamış olsa da piyasadaki en iyi animasyonlardan bir tanesi ve ilginizi hak ediyor.

Tuncer Haydarlar‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Canavarların Dünyası: Hellsing Ultimate

İnsanlığın Ötesinde: Ghost in the Shell

Tuncer Haydarlar
Bilimkurgu, fantazya ve korku edebiyatı tutkunu. Sinema sever. Çizgi roman çevirmeni, editörü ve okuru. Çakma YouTuber.

Filmekimi Başlıyor!

Previous article

Talk To Me sevenlerin bayılacağı 5 korku filmi!

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.

More in Anime