By 2023 Animasyonların Yılı!
2023’ün sinema için mükemmel bir yıl olduğunu anlamak için uzun uzun düşünmeye gerek yok. Aynı yıl içinde Martin Scorsese, Ridley Scott, Christopher Nolan, Wes Anderson, Denis Villeneuve ve David Fincher’dan filmler izleyecek oluşumuz bir yana, WGA ve SAG ortaklığındaki grev sayesinde sonunda sektör emekçileri için daha iyi şartlara kavuşma şansı da kapıda. Live-action filmler ve dizilerde süper kahraman furyası yavaş yavaş silinirken, kendilerine has temaları ve görsel dilleriyle animasyonlar, tüm stüdyoları şaşırtacak başarılara imza atıyor.
Süper Mario Kardeşler Filmi 1.35 milyar dolarlık gişesiyle yılın en çok kazandıran filmi. Spider-man: Across the Spider-Verse 100 milyonluk bütçesinin karşısında 682 milyon dolarlık gişesi ve muhtemelen (Bu kısım önemli!) ekibe kazandıracağı ikinci Oscar’ıyla Örümcek Adam severlerin ille de live-action aramadığını kanıtlıyor. Pixar’ın yeni filmi Elemental şimdiden gişede bütçesini ikiye katladı ve Bluesky’ın kapanışının ardından Netflix tarafından kurtarılan Nimona, platformun en çok izlenenler listesinde yukarı tırmanmaya devam ediyor! İşte tüm bu animasyon filmlerinin yanında bir tanesi var ki, 70 milyon dolarlık makul bütçesi ve yürüttüğü sakin pazarlama kampanyasına rağmen hem yüksek bir gişe hasılatına hem de potansiyel bir Oscar’a göz kırpıyor.
Yine Yeni Yeniden
Filmi ya da fragmanını izlemiş olanlar için malumu ilan ederek başlayalım, Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası çok iyi bir film. Kaplumbağaların uzun zamandır herhangi bir formatta gördüğümüz en orijinal hallerini, müthiş bir görsel ve işitsel şölen eşliğinde izleyiciye sunuyor. Seth Rogen ve Jeff Rowe hem karakterlerin bildiğimiz ve sevdiğimiz hallerini korumuş, hem de kendilerinin de belirttiği üzere bugüne kadarki uyarlamaların belki hepsinde eksik kalan “teenage” kısmını öne çıkarmayı başarmış. Tüm bunları yaparken odaklandığı temayı bir an olsun unutmayan film, şimdiden bir devam filmini bir de animasyon dizisini garantileyerek evrenini farklı hikayelerle genişleteceğinin de sözünü veriyor.
Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası’nın yapımcısı ve senaristi Seth Rogen, filmi şöyle tanımlıyor: “a comedic action movie with heart” (samimi bir mizahi aksiyon filmi). Bu tanımlamanın size Jackie Chan filmlerini hatırlattığını düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Zira filmin temel ilham kaynaklarından biri, kaplumbağaların ilk dövüş sahnesinden de açıkça anlaşılacağı üzere Jackie Chan filmleri. Bruce Lee filmlerinin Ninja Kaplumbağalar’ın yaratılışında Kevin Eastman’a da ilham verdiği düşünüldüğünde, filmin kaplumbağaları yeni bir jenerasyonla tanıştırma misyonundaki bu adım daha da anlamlı bir hale geliyor.
Gençler İçin Gençlerle
Bu modernleştirme yaklaşımı, filmi bu zamana kadar ki tüm Ninja Kaplumbağalar uyarlamalarından ayıran şeylerin de temelinde aslında. Seksenler sonunda yayınlanan ilk çizgi diziyle karakterlerle tanışmış eski hayranları da unutmasa da, aslında çocukluğunu 2000’ler ve sonrasında yaşamış “genç” hayranlar için yapılmış bir film Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası.
Bu yaklaşımın etkilerini filmin her alanında görmek mümkün, ama belki en bariz olanı seslendirme performansları. Filmin yönetmeni Jeff Rowe, karakter tasarımları yapıldıktan sonra karakterlerin yazımını seslendirme sanatçılarının kişiliklerine göre yaptıklarını özellikle belirtiyor. Yine pek alışık olmadığımız bir şekilde, baş rolleri oldukça genç bir film var karşımızda. Sırasıyla Donatello, Michelangelo, Leonardo ve Raphael’i seslendiren Micah Abbey, Sharon Brown Jr, Nicholas Cantu ve Brady Noon; 17, 18, 19 ve 17 yaşlarında. Karakterlerin bu genç hallerinin bu zamana kadarki uyarlamalarda gördüğü eksikliklerin başında geldiğini söyleyen Seth Rogen, bu sefer seslendirme sanatçılarının gerçekten gençlerden seçilmesi konusunda ısrarcı davranmış.
Yine alışılagelmişin aksine 4 seslendirme sanatçısının kayıtları aynı stüdyoda birlikte alınmış. Sanatçıların birbirleriyle gerçekten samimi olmalarının, kaplumbağaların gerçek bir aile gibi hissettirmesi için ön koşul olduğuna inanan yaratıcı ekip, bu sayede bir sürü doğaçlama fırsatını da yakalamayı başarmış. Filmde 4 kaplumbağanın birden karede olup hep bir ağızdan konuştuğu sahnelerin bolluğunu düşünürseniz, bu uygulamanın yaratıcı sürece olan katkısını daha net anlaşılacaktır.
Animasyonun Sağladığı Tüm İmkanları Kullanıyor
Filmin görsel dili, kaplumbağaların yaşadığı çevre ve filmin odaklandığı hikayeyle uyum içinde olacak şekilde eşsiz. Jeff Rowe ile Mitchell vs. the Machines’de birlikte çalışmış ve Spider-Verse ile iyice popülerleşen Christopher Miller, daha sonra da bahsedeceğim “Neden TMNT: Mutant Kargaşası’nı sinemada izlemelisiniz?” konulu tweet (X?) dizisinin ikinci tweetinde filmin görsel dilini şöyle betimliyor:
“Asit tonlu yağlı boya kil-animasyonu”
Bunun yerinde bir betimleme olduğu söylenebilir. Özellikle de 2 boyutlu bir resim tekniği olan yağlı boyayla üç boyutlu bir animasyon tekniği olan kil-animasyonunu (claymation) bir arada barındırdığı için. Spider-Verse filmleriyle birlikte adeta yeni trend haline gelen, Mitchells vs. the Machines, Puss in Boots: The Last Wish ve Nimona’da da örneklerini gördüğümüz üç boyutlu animasyona iki boyutlu çizimlerin eşlik ettiği bir teknik kullanılıyor bu filmde de. Yaratıcılar, filmin görsel dilinin herkesin gençliğinde defterinin bir köşesine yaptığı karalamaları hatırlatacak şekilde hafif orantısız ve dağınık olmasını özellikle tercih ediyor. Hem görsel dildeki hem de animasyon tekniğindeki bu tercih, gerektiğinde absürtleşebilmeye olanak sağladığı için sahnelerin etkisini artırmada etkili bir araç haline geliyor.
Kaplumbağa Gücü
Mekan tasarımları ve aksiyon animasyonları da pürüzsüz fakat esas takdiri karakter tasarımlarının hak ettiğini de söylemek gerek. Ten ya da göz bandı rengi farklılıklarına gerek kalmadan, her kaplumbağanın hangisi olduğunu bir bakışta anlayabiliyorsunuz. Üstelik bu özen sadece ana karakterlere de gösterilmemiş. Superfly’ın mutant tayfasındaki tüm yan karakterler, ekran sürelerinin kısalığından bağımsız olarak mükemmel tasarımlara sahip.
Çift Oscarlı Trent Reznor ve Atticus Ross ikilisinin elinden çıkan müzikler de, hikayenin en iyi şekilde aktarılabilmesi için sahneyi hazırlıyor. Belki hiçbirini ayrıca açıp dinlemeyecekseniz de, film süresince arkaplan melodileri olarak gayet iyi işliyor ve aksiyon sahneleri başta olmak üzere tempoyu tanıtmada önemli bir rol üstleniyor. Synth ağırlıklı müzik seçkisi, filmin geçtiği dönem ve odaklandığı kitle düşünüldüğünde nokta atışı bir tercih.
Filmin animasyon tekniğinin yanında kurgusunun da hakkını vermek gerek. Sahne geçişlerindeki pürüzsüzlük ve özellikle aksiyon sekanslarındaki yüksek tempolu kurgu, izleyicinin ilgisini diri tutmayı başarıyor. Bu kadar doğaçlamanın olduğu bir filmde hangi kısmı dahil edip hangisini dışarıda bırakacağına karar vermenin de zor olduğunu göz önünde bulundurursak, son işin 1.5 saatin biraz üstünde kalabilmesi şaşırtıcı bir başarı.
Son Olarak
Filmin potansiyel gişe başarısının önemine kısaca değinmek istiyorum. Christopher Miller’ın tweet dizisinde de belirttiği üzere, Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası’nın stüdyoya finansal olarak tatmin edici bir sonuç götürmesi, animasyon ekibinin yaratıcı kararlarının izleyicideki karşılığının bir göstergesi olacaktır. Sinemada AI kullanımının gündemde olduğu ve stüdyoların sanatçılara haklarını ödememek için kırk takla attığı şu günlerde, stüdyolara rağmen verilen kararların somut çıktıları her zamankinden önemli. Dolayısıyla yediden yetmişe keyifle izlenecek bu filmi en az bir kere sinemada izlemenizi ve popülaritesine olabildiğince katkı sağlamanızı önermiş olalım. (Ayrıca filmin yönetmeni Jeff Rowe, yakaladığı görünürlüğü her fırsatta bu filmi mümkün kılan teknik ekibe övgü yağdırmakta kullanıyor, neden bizim de çorbada bir tuzumuz olmasın?)
Spider-man: Across the Spider-Verse’ün başarısına ufak da olsa gölge düşüren kötü çalışma koşulları söylentileri, Akademi çevrelerinde yeterince etki gösterirse, Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası bu senenin En İyi Animasyon Filmi Oscar’ı kazanabilecek bir film. Ama hepimizin çocukluğuna bir şekilde dokunmuş yarım kabuklu kahramanları beyaz perdede izlemek için bir ödüle ihtiyacınız yok. Cowabunga!
Tuncer Haydarlar’ın bütün yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Comments