0

DC, 2019’daki yeni dizileriyle adından epey bir söz ettiriyor. Sinemada istediğini bulamayan DC, dizileriyle hem kendi istediği kıvamı yakaladı hem de seyirciyi etkilemeyi başardı. Dürüst olmak gerekirse de o aradığımız havayı sonunda bulduklarını söyleyebiliriz. Karanlık, vahşi ve absürt. DC’nin sevilmesinin sebebi ya da seyircinin beklentisi, onları Marvel’dan ayıran temalarıydı. Titans ve Doom Patrol bunu harika bir şekilde yaptı diyebiliriz. 15 bölümlük ilk sezon oldukça başarılıydı ve eminim ki izleyen de herkes fazlasıyla beğenmiştir. Diziyi yorumlamaya geçmeden önce Doom Patrol ekibinin tarihini okumak isteyenlere aşağıya sitemizdeki linki bırakıyorum.

OKUMAK İÇİN: Doom Patrol Kimdir?

Kısaca ilk sezonun konusuna değinelim… Niles Caulder adında çılgın bir bilim insanı, diğer adıyla The Chief, toplumla sorunları olan ya da topluma çıkamayacak kadar büyük sorunları olan insanlara ev sahipliği yapıyor, onlara “hayatta kalabilmek” için imkan sunuyor. Evinde olan herkese de babalık yapıp, yeteneklerini ya da onlara göre “sorunlarını” kullanabilmeleri için destek veriyor. Evdekiler de epey ilginç isimler. Sırayla bakalım.

Cliff Steele, araba kazasında ölen bir NASCAR yarışçısı. The Chief, onun beynini alıp bir robota koyarak hayata geri döndürür. Robotman olarak hayatına devam eden Cliff, dizinin en eğlenceli karakteridir. Ağzı yüzü hiç oynamamasına rağmen hiç susmayan ve her şeye atılmaktan zevk alan, 3 kelimesinden 4’ü küfür olan bir karakterdir. Rita Farr, eskiden ünlü bir oyuncuydu ama geçirdiği kaza sonucu vücudu deforme olur. Sakin kaldığı zamanlarda eskisi gibi güzel gözüken Rita, stres yapmaya başladığı anda acayip bir şeye dönüşüyor. Crazy Jane, 60 kadar kişiyi kafasında barındıran bir şizofreni hastasıdır. Her bölümde birden farklı karakter olarak karşımıza çıkabiliyor. Larry Trainor, diğer adıyla Negative Man, geçirdiği uçak kazası sonrası tüm vücudu yanmış bir pilottur. Kaza sonrası içine giren elektrik akımı sayesinde hayatta kalan Larry, hayatını içindeki “başkası” ile beraber geçirmek zorunda kalır. Ve bu çılgın kadroya sonradan Cyborg eklenir. Niles Caulder’ın, Mr. Nobody adlı çılgın bir kötü adam tarafından kaçırılması ile Cyborg, babası gibi sevdiği Niles’ı bulmaya, evdeki herkesi birleştirmeye gelir. Eğlence de zaten bundan sonra başlar.

Ekipteki kimse süper kahraman değildir. Olmaya da niyetleri yoktur zaten. Acayip güçleri olmasına rağmen bunu kullanabilen isimler değiller. Aslında hepsi, kendisi ile ciddi problemler yaşayan, affedemediği ya da alışamadığı yanları olan insanlar. Diziyi izledikçe hepsinin pişmanlıkları ve sorunları ile tek tek karşılaşıyoruz. Çizgi roman ile dizi arasındaki başarılı bağlantı da burada kuruluyor. Doom Patrol, dışlanmışların toplandığı bir ekiptir. 15 bölüm boyunca eğlence yanında drama da tanık oluyoruz. Ve bu dram kısımları da izleyiciyi sıkmayan cinsten; başarılı bir şekilde işleniyor.

Çizgi romanın en önemli bir diğer özelliği, kendilerinin ve maceralarının aşırı absürt oluşudur. Yukarıda verdiğim linkteki tarihçeyi okursanız, Doom Patrol’un hep ilginç düşmanları olmuştur. Daha da ilginci, Doom Patrol kötülerini “dünyayı yok etmek” gibi dertleri de yoktur. Daha başka amaçlar peşindedirler. 15 bölümlük dizi bu absürtlüğü ve kötülerin motivasyonunu harika bir şekilde veriyor. Her türlü manyaklık, saçmalık ve gariplik dizide mevcut ki diziyi en başarılı kılan yanı da bu. Yol gösteren Unicornlar, T-Rex kafalı adamlar, evrene hükmetmek isteyen hamamböcekleri, konuşan sokaklar, kaslarını sıkarak sihir yapan adamlar ve daha fazlası ile dizide her türlü manyaklık, acayiplik mevcut.

Titans; DC’nin o aranan karanlık havasını, ölümleri ve aksiyonları verirken Doom Patrol karanlık kısmı absürtlük ile değiştiriyor. Vahşetten ve aksiyondan geri kalmayan diziyi, var olan tüm dizilerden ayıran bir diğer özelliği de: 4. Duvarın kırılması. Dizinin anlatıcısı olan süper kötü Mr. Nobody, konuşurken sizin diziyi izlediğinizi biliyor ve zaman zaman sizin gibi heyecanlanıp artık görmek istediklerinizi dile getirerek, duygularınıza tercüman oluyor. Böylesine bir yaklaşımı daha önce hiç görmediğim için de sevdiğimi ve diziyi biraz da Mr. Nobody’nin neler yapacağını merak ettiğimden izlediğimi söyleyebilirim.

İLİŞKİLİ: Titans Nasıl Bir Dizi?

Uzun lafın kısası… DC, Titans sonrası başarılı bir işe daha imza atarak çizgi romanı ile neredeyse aynı olan bir Doom Patrol ile karşımıza çıktı. İlginç karakterleri, absürt anlatımı ve sizle sohbet eden kötü adamı ile dizi ilginç maceralarla dolu bir karnaval tüneli gibi. Sizi eğlendirmeyi başarıyor. DC’nin sıradaki projeleri Pennyworth ve Swamp Thing de şimdiden iştah açmaya başladı. Onları da artık sabırsızlıkla bekliyorum.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Eli Roth ve Bol Kanlı Filmleri

Previous article

Devletin Soğuk Eli: The White Crow

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply

More in DCU