0
8

Her ne kadar ilk oyunun hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünmesem de, yıllar sonra gelen ikinci oyun ile birlikte Dragon’s Dogma markasının insanların gözünde yükseleceğinden artık eminim. Capcom tarafından geliştirilen Dragon’s Dogma 2, geçtiğimiz günlerde çıkış yaptı. Çıktığı günden itibaren iyisi ve kötüsüyle gündeme oturan serinin devam oyununa dilerseniz birlikte bir göz atalım.

Hikayenin Başlangıcı

Aksiyon-rol yapma oyunlarını tüketmekten keyif alan bir oyuncuysanız, Dragon’s Dogma 2 sizin için biçilmiş kaftan. Oyunun hikayesinden başlamak gerekirse, esir olarak başladığımız oyunda gelişen olaylar sonucu aslında basit bir esir olmadığımızı, Dragon tarafından seçilmiş Arisen’ın ta kendisi olduğumuzu öğreniyoruz. Arisen, krallığı yönetmesi gereken gerçek hükümdar, ilk oyundan da bildiğimiz kadarıyla “pawn” olarak adlandırılan hizmetkarların lideri. Hikayeyi ilginçleştiren nokta ise yaşadığımız dünyada zaten bir “Arisen“ın Krallığı yönetmesi. Çünkü evren kurallarına göre dünyada sadece bir tane “Arisen” var olabilir. Dragon’s Dogma 2‘yi değerlendirirken her ne kadar memnun olsam da hikayesini ön sıralara koyacağımı söyleyemem. İnişleri ve çıkışları belli olan ortalama bir hikayeyi oyunun üst düzey teknik özellikleriyle harmanlamışlar.

Oyunun sırtını yasladığı bir nevi yoldaşlarımız olan “pawn”lar, oyunun sürükleyiciliğini arttıran en büyük yapı taşlarından. “Pawn” sistemini açıklamak gerekirse, bize olan sorgulanamaz sadakatlarıyla ve açık olmayan görevleriyle hizmet eden, benim için yol arkadaşlarımız olan oyunumuzun tatlı yapay zekaları. Her Pawn’ın kendisine has özellikleri olmasıyla birlikte onları kendi içerisinde değerlendirebilme fırsatını bize sunuyor. Ayrıca yapay zekalarının sadece etrafta koşuşturup durmaktan çok daha fazla olması gerek savaşlarda yanımızda sundukları destekleri gerek diyaloglara olan katkıları oyuncunun bir rol yapma oyunundan daha fazla keyif almasına ve dünyasının arka planda yaşıyor olmasına olan inancını artırıyor.

Oynanış ve Teknik Detaylar

Dragon’s Dogma 2′nin övülmesi gereken bir diğer yanı ise sınıf çeşitliliği. Oynayış biçiminizi üzerine kurduğunuz sınıf sistemi Dragon’s Dogma 2′de kesinlikle özenle yapılmış. Aslında her biri klasik olan dört temel sınıfımız bulunuyor: büyücü, okçu, hırsız ve dövüşçü. Dört sınıf ile sınırlı gibi görünse de oyunda geçirdiğimiz süre ilerledikçe yapacağımız gelişmeler ile birlikte dört temel sınıfımızı geliştirebiliyoruz. Bunun yanı sıra oyun bize sınıflar arası geçişlerde hiçbir zorluk çıkarmıyor; aksine, bu geçişlerde işimizi kolaylaştırıp oyuncunun bütün combat sistemini tecrübe etmesini teşvik ediyor.

Oyunun yapay zekasına tekrar dönmek gerekirse, Dragon’s Dogma 2 açık dünyasıyla birlikte tamamen keşfe dayalı bir oyun. Haritanın her bir noktasının dolu dolu olması, zorlaştırılmış hızlı yolculuğa rağmen bir noktadan diğer noktaya yürürken sizi canlı tutmaya yetiyor. Oyunun yapımcılarının da yaptıkları açıklamalardan öğrendiğimiz kadarıyla açık dünya konusunda kendilerine GTA serisini örnek aldıklarını belirtmişler. Diğer yaptıkları açıklamalardan da anladığımız kadarıyla, zaten oyuncuların Dragon’s Dogma 2‘nin dünyasını bol bol keşfedip her noktasını keşfetmelerini istiyorlar. Her ne kadar bunu isteseler de, oyun içerisinde hızlı yolculuğu sağlayan bir özelliği ek olarak ücretli bir biçimde satışa çıkarmaları oyuncular tarafından fazlasıyla tepki gördü.

Aradan geçen yılların ardından ilk oyunun kat kat üzerine çıkmayı başaran Dragon’s Dogma 2, grafik konusunda neredeyse kusursuz. Her ne kadar grafik ve oynayış konusunda AAA bütçesinin fazlasıyla hakkını verse de, optimizasyon konusunda sınıfta kaldı. Konsol ve PC platformlarında dalgalanan performans problemleri oyunun şu ana kadar eleştirilebilecek en büyük yanı.

Son Sözler

Her ne kadar optimizasyon sıkıntısı yaşansa da, yılın ilk üç ayına ve kalan süresinde gelecek işlere bakacak olursak, Dragon’s Dogma 2 Game Awards ödüllerinde yılın oyunu olma konusunda, performans problemlerine rağmen en büyük favorilerden bir tanesi. Capcom’un bugüne kadar yaptığı en iyi oyunlardan bir tanesi olmayı başaran oyunumuzu oynayabileceğiniz ilk fırsatta deneyimlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Rise of the Ronin: Antiemperyalist Ninjalar

Elden Ring Kısım 1: İlahların Peşinde Bir Yolculuk

Ali Can Bartu Sakarya

X-Men ’97: 3. Bölüm İncelemesi

Previous article

43. İstanbul Film Festivali Seçkisinden 20 Film Önerisi!

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.