0

Not: Bu yazı, filmi izleyen kişilere ithafen yazılmıştır. Filmi izlemeyenler de bittabii yazıyı okuyup, filmi izleyip izlememe kararında kullanabilirler. Fakat yazı, çok açık olmasa da ufak tefek spoiler bilgiler içeriyor olabilir, olmayabilir de.

İlk Escape Room filmi 2019 yılında izlediğim en güzel filmlerden biriydi. Çok büyük ümitlerle izlenmeyen ama akılda yer eden bazı filmler vardır. Escape Room da onlardan biri. Cube ve Testere karışımı bir fikir ile yola çıkan Escape Room, seyircisine her anında gerilim vaat eden oldukça başarılı bir aksiyondu. Gördüğüm kadarıyla filmi seven benim gibi yüz binlerce insan olsa gerek. Bu gibi underdog başarıların kaçınılmazı, devam filminin gelmesidir. 9 milyon dolara çektiğiniz bir film 150 milyon dolar hasılat elde ederse, ikincisinin gelişi kaçınılmazdır. Ama işte her ikinci film maalesef ilkinin izinden gidemiyor.

Kısaca konusuna değinelim… Zoey ve Ben, Zoey’nin ısrarı ile Escape Room’u kuran kişilerin peşine düşer. Fakat sıradan vatandaş olarak koca bir şirket ile mücadele edemezsiniz. Onlar şirketi ararken, şirket onları bulur. Kaçırılan ikili kendilerini yeni bir oyunda bulur ama bu sefer daha önce bu ölümcül oyunu oynayıp kurtulanlarla beraberlerdir. Tüm şampiyonlar, bir öncekinden çok daha tehlikeli bir oyunun içindedir ve kurtulmak için tabii ki de beraber hareket etmeleri gerekir.

İlk film başarısını, hiç durmayan geriliminden alıyordu. Para kazanmak için oyuna gönüllü olarak gelen kişiler, kendilerini ölümcül bir oyunun içinde buluyorlardı. Kurtulmak için birlikte hareket edip, her biri birbirinde ilginç odalarda çıkışı bulmaya çalışıyorlardı. İlk film hakkında yazdığımı okuyarak filmi neden sevdiğimi daha detaylı öğrenebilirsiniz.

Cube ve Testere Birleşirse: Escape Room

İkinci film, ilk filmin izinden gitse de bir şeyi eksik yapıyor maalesef. Aslında eksik değil, fazla yapıyor. Bu sefer odaların mimarları ile tanışıyoruz fakat tanışma hikayesi maalesef -en azından benim için- etkileyici değil. Ucuz bir aile kavgası yerine über zengin gizli bir şirket ile karşılaşmayı tercih ederdim. Bu kadar zekice dizayn edilmiş odaların arkasında bir baba kız kavgası görmek ciddiyeti düşürdü.

İkinci film, oda tasarımı olarak ilkinin epey bir üzerine çıkıyor. Çok daha çılgın ve çok daha sürreal odalar. Puzzle seviyesinin zorluğunu da Medium’dan Ultra Hard’a almışlar. İşte bu durum benim için bir sorun doğurdu: Puzzle’lar fazla karmaşık. İlk filmin güzel yanı, odalar ne kadar yaratıcı olursa olsun, karışık değillerdi; çözümleri basitti. İkinci filmde çözümleri seyirci olarak takip etmemiz mümkün değil. Olan biteni bizim çözmemiz neredeyse imkansız. Bu sebeple de yarışmacıların gerilimine maalesef ortak olamıyoruz, sadece izlemekle kalıyoruz. Bu fazla abartılı puzzle’lar da maalesef gerçekçiliği biraz öldürüyor.

Gördüğümüz kadarıyla Escape Room, 3. filmi ile devam edecek. Bu puzzle’ların çılgın yaratıcısı, sapık düşüncelerinden yeni puzzle’lar doğurmaya devam edecek. Çılgın mimar fikri ne kadar kulağa hoş gelse de bu fikri uyduruk bir aile kavgası ile oluşturmaları filmin hikaye kısmını zedeliyor. İlk filmde herhangi bir hikaye yoktu, sadece aksiyon vardı. Bu sefer bir hikaye eklenmiş ama maalesef iyi yazamamışlar.

Sözün özü… İki filmin de yönetmenliğini yapan Adam Robitel, yönetmenlik adına yeterli ve keyifli bir iş çıkarsa da senaristler bu sefer aşırıya kaçarak güzel başlattıkları evrenin önüne ket vurdular. Kötü film mi? Hayır değil. Ama maalesef ilki kadar etkileyici değil. Karakterler arası bağ kurmada zorlanan, puzzle’ları abartılı ve finali maalesef vasat olan bir film. Doğru bir villain tercihi ile film baştan aşağı değişebilirdi ama senaristler hikayeyi ucuz bir aile kavgasına çevirerek filmin ciddiyetini zedelemişler.

5

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Bir Gün Daha: Free Guy

Previous article

Garip Bir Elma Hikayesi: Mila

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply