Hit filmleri The Priest ve Svaha: The Sixth Finger sayesinde burada Güney Kore tarzı kült filmlerin avangard yönetmeni olarak bilinen Jang Jae-hyun, Kore şamanizminin korkunç uygulamalarını tasvir eden yeni filmi Exhuma, Güney Kore’nin yıldız oyuncuları Choi Min-sik ve Kim Go-eun’in özlenen başarılı oyunculuklarıyla seyir zevkini üst düzeye taşıyor. Ayrıca Güney Kore sinemasının yükselişteki genç yıldızlarını da filme dahil ederek, son dönemde Güney Kore sinemasındaki en iyi cast seçimlerinden birine imza atılmış görünüyor.
Exhuma, önemli miktarda para karşılığında zengin bir ailenin mezarının yerini değiştirme işini üstlenen bir grup şeytan kovucu, bir cenazeci ve bir feng shui uzmanının gelişen olaylarını konu alıyor. Büyük ölçüde iki bölüme ayrılan filmin ilk bölümünde, grubun mezarı bulunduğu yerden kaldırma görevini yerine getirmesi sırasında meydana gelen olaylar anlatılıyor. İkinci bölüm, grubun çıkardıkları tabutun altında uğursuz bir sırrın saklı olduğunu keşfetmesiyle ortaya çıkan hikayelere odaklanıyor.
Filmin konusunu okuduğumuzda özellikle ritüellerin varlığıyla beraber yakın dönem korku filmlerinden The Wailing ile akrabalık bağlarının olduğunu keşfetmek çok da zor olmuyor. Film bizi karmaşık bir olay örgüsüne boğmak yerine, daha küçük öykülerden yola çıkarak, basit bir konuyu ayrıntılı ve ilgi çekici bir şekilde araştırılmasına dayalı bir şekilde ilerleyen bir kurguya sahip diyebiliriz. Bu yaklaşım sayesinde filmdeki olaylara yavaş yavaş ısınabiliyoruz. Böylece aşina olmadığımız bir curcunaya havadan inmişçesine bir kafa karışıklığına maruz kalmıyoruz. Her bölümünde dokunaklı doneleri ilgi çekici gizemler ekerek, senaryoya kendimizi kaptırmamız sağlanıyor.
Yavaş Ama Derinden İlerliyor
Exhuma korkuya yenilikçi dokunuşlarla dokunmasa da, folk horror öğelerini doğru bir şekilde kullanarak bir atmosfer kurması filmin en takdir edilesi yanı diyebiliriz. Film ucuz numaralarla korkutma işini bir kenara bırakarak; sizi hikayenin derinliklerine çekerken aynı zamanda gergin tutan atmosferik klasik korku anlatımını tercih ediyor. Bunu yaparken zekice uygulanan bir korku filmi hamleleriyle korku ve merak unsuru dengesini tutturmayı başarıyor. Adil olmak gerekirse, anlatının biraz kopuk hissettirdiği ve takip etmeyi biraz zorlaştırdığı anlar var. Ancak filmin kurtarıcı niteliği sizi her saniye hayaletlerle görsel bir bombalamayı reddetmesinde yatıyor. Hikayenin nefes almasına ve doğal bir şekilde ortaya çıkmasına izin vererek filmi içselleştirmenizi sağlıyor.
Yönetmen Jang‘ın, geleneksel mezardan çıkarma süreci ve başıboş ruhları yatıştırmak için düzenlenen şamanik ritüelleri gibi Kore şamanizmini tasvir eden süper gerçekçi, ayrıntılı sahneler sunma yönündeki dikkatli çabaları sayesinde; günümüzde pek düşünülmemiş basit temelli korku filmi denemelerinden ayrışması sağlanmış. Bu özenli tasarlanan şamanik ritüel dokunuşları sayesinde, Koreli feng shui uzmanlarının görevlerini yerine getirme yöntemlerini, dikkatlice tasvir ederken anlaşılır olabilmeyi başarıyor. Bu ikna edicilik sayesinde filmin seyirciye sunduğu mistik alanı kabul etmemiz kolaylaşıyor. Örneğin toprağın kalitesini belirlemek için kiri tatmak gibi detaylar sayesinde, Korelilerin aşina olduğu ama bu toplumun dışındakiler için oldukça otantik kabul edilebilecek bu hamlelerin seyir kalitesini arttırdığını söyleyebiliriz.
Ritüeller ve Detaylar Filmin En Büyük Silahı
Deneyimli oyuncuların varlığını böylesine zor bir konuyu anlatırken yönetmene kolaylık sağlamış gözüküyor. İnandırıcılığı sağlayabilmek adına performansların önemi bu bağlamda büyük önem kazanıyor. Özellikle genç şeytan kovucu Hwa-rim’i canlandıran Kim Go-eun, dehşet uyandıran şarkıları, kehanetleri ve dualarıyla seyirciyi büyüleyici bir dünyaya sokmayı başarıyor.
Bunca artısına rağmen Exhuma iki anlatı akışı arasında birbiriyle pek iyi bağlantı kuramıyor. Filmin ilk kısmı korkuya odaklanırken, ikinci kısmı Kore Yarımadası’nın tarihi boyunca yaşadığı travmayı tasvir etmeyi tercih ediyor. Hikaye ilerledikçe ana kötü adam da böylece değişmiş oluyor. İki bölümünde arasındaki yaratılan boşluk da filme farklı duygularla yaklaşmamıza neden olabiliyor.
Sonuç olarak Exhuma için sıradan bir korku filmi değil diyebiliriz. Zamanınıza saygı duyan ve deneyimlemeye değer bir hikaye sunan bir yolculuk demek daha tanımlayıcı bir ifade olabilir. Bu nedenle folk horror meraklılarının karşı koyamayacakları bir film karşımıza çıkıyor. Tüyler ürpertici hikaye anlatımı ustalığını benzersiz kılması sebebiyle de izlenmeyi sonuna kadar hak ediyor.
Haktan Kaan İçel’in, diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar