2

Dune ve Dune: Part Two‘nun kendilerinden sonra çıkan uyarlama eserlere etkisini gördüğümüz dönemin daha başındayız. Uyarlama eserler, özellikle oyunlardan uyarlanan eserler, genelde hiç iyi anılmazlar. Bunun başlıca sebebi ise oyunların, bir sinema filmi veya diziye kıyasla hikayesini anlatmak için çok daha fazla vakti olmasıdır. Yönetmenler ise ya tüm hikayeyi bir WinRar dosyasına sıkıştırmaya çalışırlar ve bu nedenle bir şeyler eksik kalır ya da uyarladıkları eserin içinden belli başlı temalar seçerek kendileri yorumlar ve bu da genelde eserin özünün iyi yansıtılamaması ile sonuçlanır. Denis Villeneuve ise bunu yıktı, doğru uyarlamanın nasıl yapılması gerektiğini herkese gösterdi ve onun ışığında şu an bu muhteşem uyarlamanın incelemesini okuyorsunuz: Fallout.

Fallout 1. Sezon İncelemesi Arakat Mag Prime Video

Sam Amca Seni İstiyor!

2018’de çıkan Fallout 76‘nın yarattığı hayal kırıklığı, serinin hayranlarında çıkacak tüm yeni işlere önyargıyla yaklaşma dürtüsünün oluşmasına sebep oldu. Bu nedenle dizinin ilk duyurulduğu 2020 yılında, seriye göbekten bağlı hayranlar da dahil olmak üzere herkesin kaşları şöyle bir kalkmıştı. Çorakdiyarlar’ın hikayeleri dizi formatına çok uygundu, bu doğru fakat bu işi de Todd Howard‘ın mahvetmesi çok muhtemeldi. Bu sebeple kimse bu işe heyecanlanmadı, serinin hayranları sessizce oturup süreci izledi ve nihayet çıkış tarihi geldi çattı.

Şunu baştan söyleyeyim, eğer serinin meşaleli bir taraftarıysanız, bu uyarlama sizin bile takdir edebileceğiniz fikirler barındırıyor. Dizinin her bir parçasında, bir tutku işi olduğunu görebilmek mümkün. Jonathan Nolan dizinin ilk üç bölümünü yönetiyor fakat sezonun tamamında yönetici prodüktörlüğünü yapıyor. Onun haricinde House of the Dragon‘dan tanıdığımız Clare Kilner da, yönetmenlerden biri.

Dizinin sadece yönetici kadrosu değil, ekibin işin ehli olduğunu bildiğimiz kişilerden oluşuyor. Game of Thrones (2011-2019)‘dan tanıdığımız besteci Ramin Djawadi‘nin muhteşem besteleri dışında dizide, oyunlarda da kullanılan 40’lar ve 50’lerden kalma birçok popüler parça da bulunuyor. Dizinin sanat yönetmenliğini ise Joker (2019), The Irishman (2019)‘dan tanıdığımız Ann Bartek üstlenmiş. Kendisi de Fallout‘ın çökmekte olan retro-fütüristik Amerikan estetiğini kusursuz şekilde yansıtmış.

Fallout 1. Sezon İncelemesi Arakat Mag Prime Video

Çorakdiyar’da Yaşam Zordur

Fallout ilk sahnesinden neye odaklanması gerektiğini çok iyi anladığını size kanıtlayan bir sahne ile açılıyor. Soğuk Savaş’ın 1991’de bitmediği, dönemin nükleer paranoyasının devam ettiği 1950’lerin estetiğinde başlıyor. Eski televizyon yıldızı Cooper Howard (Walton Goggins), bir doğum günü partisine katılmak zorunda kalmıştır. Kızıyla olan ilişkisine değinirken, aslında evrene aşikar olan izleyiciler neler yaşanacağını tahmin edebiliyor. Paranoya gerçeğe dönüşüyor, partinin yakınlarına bir atom bombası düşüyor ve bir mantar bulutu yükseliyor. Bu vurucu sahne her anlamıyla , Fallout‘ın üzerine kurulduğu şu sözü insana acı şekilde öğretiyor: 

Savaş. Savaş asla değişmez.

İşte insanlar da, kendilerini nükleer tehlikeye hazırlamak için sığınakları inşa ediyor. Sığınaklar, nükleer felaketle yıkılmış ABD’nin yeniden kurulması için çok önemli görülüyor. Nükleer savaşın ardından geçen 200 yıl sonra, Sığınak 33 ve sakinleri ile tanışıyoruz. Ana karakter Lucy MacLean (Ella Purnell)’in komşu sığınaktan biriyle evlenme talebiyle başlıyor sığınak hikayesi. Jonathan Nolan‘ın eklediği “komşu sığınaklar” fikri hikayeye güzel yedirilmiş, oyunlarda olmayan bir eklenti. Sığınak 32’den gelenlerin komşuları değil de yağmacılar olduğunu anladığımızda ise, her şey için çok geç oluyor. Ana karakterin yolculuğu, babası Hank MacLean’in (Kyle MacLachlan) kaçırılması ile başlıyor.  Tabii bu, bildiğimiz yolculuklardan değil. Lucy, mizacı ve olaylara tepkisiyle her anlamda bir Fallout karakteri olmuş.

Üçüncü ve son ana karakterimiz ise, Maximus (Aaron Muten). Küçük yaştan itibaren The Brotherhood of Steel’a yeminli bir şövalye olmak isteyen karakterimiz, diğer iki ana karakterin yanında oldukça sönük kalıyor. İlk bölümlerdeki olaylar karşısında biraz saf olan Maximus, sabit kalan bir karakter değil kesinlikle. Üçlü arasındaki en zayıf karakter gelişimine sahip olsa da, yine de bir gelişimi var. Bu gelişimi takdir etmekle beraber, pek ikna edici olduğunu söyleyemem. Sezon sonunda Maximus oldukça değişiyor fakat hikayesinde eksik bir şeyler hissediliyor. Aslında sezon boyunca Lucy’nin hikayesinde bir yan karakter olması da çok şey anlatıyor karakter adına.

Kafanızı Kaybetmeyin!

Fallout evreni, tek bir sezonda tamamının gösterilmesi için çok büyük ve içinde nice hikayeler barındırıyor. İlk sezonun çoğu bölümü, kendi içinde başlayıp biten ve bir bütünün parçası olan hikayelere sahip. Bu da, serinin hayranlarının fark edeceği gibi, bir RPG görev zincirini andırıyor. Seriye aşina olmayanlar için izlemeyi eğlenceli kılarken, hayranlar için oyun oynuyormuş hissiyatı yaratıyor.

Oyunun dünyasını fiziksel hale getirmek belki de işin en zor kısmıydı. Bu konuda da Amazon elini cebine atmış. Dizinin görsel efektleri ve prodüksiyonu, Fallout‘ın nevi şahsına münhasır estetiğine hayat vermiş her anlamda. Burada özellikle övülmesi gereken sığınak tasarımları, neredeyse santim santim gerçeğe taşınmış. Prodüksiyon, evrene yabancı izleyicinin bile izleyip takdir edebileceği düzeyde ince bir işçilik barındırıyor. Bu ince işçilik, Fallout ile özdeşleşmiş güç zırhlarında da görülebiliyor. Güç zırhlarının ağırlığı, yapısı, mühendisliği ve görünüşü hikaye içinde bir unsur hale gelmiş. Bu da evrene olan ikna ediciliği (immersion) çok büyük oranda arttırıyor.

Fallout‘un en belirgin özelliklerinden olan, acımasızlığın ortasındaki absürt ve çoğu zaman hiciv dolu tonudur. Eserin özünü yakalamasıyla, oyun uyarlamalarında The Last of Us ile birlikte öncü eser olmuş durumda. Dizi yalnızca bir adaptasyon değil, aynı zamanda oyunlara bir devam hikayesi de oluyor. Fallout hayranlarının yıllarca tartıştığı “ilk bombayı kim attı?” gibi sorulara yanıt veriyor. Bu nedenle cüretkar bir uyarlama olduğunu söylemek doğru olacaktır. Dizinin showrunner’ı Graham Wagner, bir röportajda konuyla ilgili: 

Oyunlardaki karakterlere bağlı bir hikayeden başlamak istemedik. İşleri sonraya ayarladık. Kendimizi bir nevi bunun Fallout 5 olduğuna inandırdık.

Fallout 1. Sezon İncelemesi Arakat Mag Prime Video

New Vegas ve Hayranlara Not

Bu incelemeyi ne kadar uzun tutarsam tutayım, mutlaka eksik kalan bir şey olacaktır. Bu nedenle tam burada ikinci sezona olan heyecanımı paylaşmak isterim. Sezonun kapanış sahnesi, eminim benim gibi Fallout: New Vegas seven hayranları kalbinden vurmuştur. Çorakdiyar’ın maceraları ikinci sezonda bizler için ne hazırlıyor, tahmin etmek çok zor. Benim tavsiyem, dizinin zaman çizelgesindeki ve ufak detaylardaki hatalarını görmezden gelip tadını çıkarmak.

Epeydir bu evrene dair kaliteli içerikten yoksun olan biz hayranlar, dizi bu evreni daha fazla kişiyle tanıştırdığı için mutlu olmalıyız. Fallout yıllar içinde sadece tür olarak değil, kategori olarak da değişikliğe uğradı. Bu nedenle bunu en iyi şekilde kabul etmek de hayranlara düşüyor. Kim bilir, belki bu yeni bir Fallout oyununun gelmesine bile vesile olur? Thumbs up!

Uğurcan Çağlayan‘ın diğer yazılarına bakmak için buraya tıklayınız.

Bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Sinema ve Televizyon Takvimi

Invincible 2. Sezon Finali: Kan ve Gözyaşı

 

 

8

Uğurcan Çağlayan

The Greatest Hits: Bir Plak, Bir Anı

Previous article

Knox Goes Away: Prensipli Bir Tetikçi

Next article

You may also like

2 Comments

  1. […] Fallout 1. Sezon: Savaş Asla Değişmez […]

  2. […] Fallout  FRAGMAN […]

Comments are closed.

More in Televizyon