0

Filmekimi’nin 2. gününden herkese merhaba.

Benim Sinemam: Tanrının Unuttuğu Yer (Godland) 2022.

2019’daki Filmekimi seçkisinde A White White Day ile tanıdığımız, kendine has nordik tarzıyla damakta tat bırakan Hlynur Pálmason, Tanrının Unuttuğu Yer ile bizi bambaşka diyarlarda yolculuğa çıkarıyor. Süresi çok uzun, yer yer de sıkıcı fakat bu sinema, kesinlikle benim sinemam.
Bu sene izlediğimiz filmlerin maalesef çoğunda fazladan bir yarım saat sorunu var. Filmler bitmek bilmiyor ve tam potansiyellerini kullanmakta zorluk çekerek etkileyiciliklerini finale doğru kaybediyor. Tanrının Unuttuğu Yer de bir başka başyapıt olabilecekken sündükçe sünüyor. Onun dışında eşsiz sinematografisi ve ilham aldığı olayla birlikte iyi bir filmin üstüne biraz olsun çıkabiliyor.

İyi Gibi: R.M.N.
2022.

Şimdi baktığımda daha önce hiçbir filmini izlemediğimi fark ettiğim Cristian Mungiu’nun son filmi R.M.N. de final bölümünü iyi kullanıyor sonunu anlamsız bırakıyor.

Soğuğu hissetiren renk paleti ve mizahı filmin hikayesine doğru hizmet ederken, göçmen sorununa etkili bir biçimde karşılık vermesini iyi bilen yönetmen, yan hikayelerini uzattıkça uzatıyor ve bazen bir aşk filmi izliyormuşuz hissini de götürebiliyor. Zira In the Mood for Love’ın eşsiz müziği Yumeji’s Theme’i de kullanması bunu kanıtlar nitelikte duruyor. Ben dahil salondaki seyircimizin filmi ortalama bulduğu konusunda eminim ve toplumumuzun günümüzde sınavından geçtiği bu politik durum bizi de kapsasa da R.M.N.’in aklımızı başımıza getireceğini kesinlikle düşünmüyorum.

Seçkinin En İyilerinden: Savaş Atı
(War Pony) 2022.

Oyunculuğuyla, güzelliğiyle ve yaptığı her işle yıllardır aşık olduğum Riley Keough’un, Gina Gammell ile yönetmen koltuğunu paylaştığı War Pony’e ne yalan söyleyeyim izleyene kadar hiçbir ilgim veya umudum yoktu fakat gördükten sonra anladım ki bu seneki Filmekimi seçkisinin en  iyi filmlerinden biri kesinlikle Savaş Atı.

İki ana karakterinin hikayesini birbirine paralel şekilde anlatan ve filmin sonuna kadar bunu devam ettiren Savaş Atı, çocuk oyuncularının performansları ile de kendisine hayran bırakıyor. Riley Keough ve Gina Gammell filmleri  114 dakika gibi kısa bir süreye sahip olmasına rağmen yer yer tekrara düşseler de her duyguyu film boyunca tattırmayı iyi başarıyorlar. Filmin şu anlık bir Türkiye dağıtımcısı olmamasına rağmen en kısa zamanda görmeniz dileğiyle. Ben ise filmde çalan şarkıların yer aldığı resmi bir çalma listesi bekliyorum şu anlık.

Rezalet: Kadın Kral (The Woman King) 2022.
14 Ekim’de de vizyona girecek olan Kadın Kral, şu ana kadar gördüğüm filmler arasında açık ara farkla en kötüsü. Viola Davis dışındaki her oyuncunun karakterlerini ciddiye almalarını bırakın o dönemin ve bulundukları konumun şartlarına uygun davranmayışları bile bu filmin çok kötü olması için büyük bir sebep. John Boyega ve Lashana Lynch ise bu fiyaskoda performanslarıyla en çok göze batanlardan.
Festivalin 144 dakikalık süresiyle en uzun 3-4 filminden biri olan The Woman King; daha önce çokça gördüğümüz bir hikayenin farklı bir dönemdeki taklitlerine benziyor ve klişe olmaktan öteye geçemezken, kendine bir şeyler katmaktan olabildiğince uzak duruyor.
Umut Tiryaki
Genel yayın yönetmeni ve yazar.

Filmekimi Günlükleri, 1. Gün – Hayvanlar, İşe Yaramazlar, Yakın ve The Menu

Previous article

The Menu – Film Review

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.