0

Ken Loach‘un nihai ve büyük olasılıkla son filmi; The Old Oak şu an Filmekimi kapsamında seyirciyle buluşuyor. Büyük ölçüde yönetmenin mirasını belirleyecek olan bu filmin, ne kadar iyi olduğu tartışılır lakin izleyicisine üzerine konuşulacak çok fazla şey sunuyor. 

The Old Oak Film İncelemesi.

Bir Göçmen Hikayesi, Ama…

Yaşı kemale ermiş yönetmenlerin hayata umutlu bakan filmleri her zaman hoşuma gitmiştir. Bunun çok bariz bir nedeni var. Hayat tecrübesinin benden daha fazla olduğuna inandığım kişilerin, hayatta benim göremediğim şeyleri gördüğüne inanırım. Bu düşünce genelde beni yanıltsa da, doğru çıktığında da çok mutlu oluyor ve rahatlıyorum. Ken Loach tam da böyle bir yönetmen. İçinizde bir duygu yaratmayı çok iyi biliyor. Sorry We Missed You ve I, Daniel Blake gibi filmlerinde de İngiltere’nin sosyal ve bürokratik birçok gerçek sorununu acı-tatlı bir işleyiş ile sunup, bunları duygusal bir neticeye ulaştırabilmişti.

The Old Oak, Suriyeli mülteci bir ailenin göç etmek zorunda kaldığı İngiltere’nin bir kasabasında, neresi olduğu tam kesin olmasa da tahminim Durham, yerel bir barın sahibi olan TJ Ballantyne’in hikayesini konu alıyor. Hikaye birçok açıdan tanıdık bir zemine oturmuş durumda. Ken Loach, bu ailenin ve kasabanın yaşadığı zorlukların paralelliğine dikkat çekiyor.

Film için iki katmanlı demek doğru olur. Bir katmanında bu ailenin hikayesi varken, diğer katmanında TJ Ballantyne’in hikayesi var. Bu çift katmanlı ilerleyen hikaye, tıpkı ana karakterin kasaba halkı ile mülteci aile arasında kalması gibi, ne birbirinden tamamen kopuk ne de tamamen bir arada. Bunun yerine yavaş ilerleyen, düşüp kalkan, kararlar alan ve sorumluluk alan ve bir noktada birleşen bir ilerleyişi var. 

Büyük oranda toplumsal olan anlatının yanı sıra, filmin bireysel bir yanı olduğunu söylemek de mümkün. Bu anlatı dahilinde yönetmen elini korkak alıştırmamış desek, hiç yanlış olmaz. Eleştirilerin gözlemlendiği kısmın bu katmanda olması hikayenin bir noktasına kadar ana karakteri edilgen kılsa da, İngiltere’nin birçok sosyo-ekonomik problemine bu kısımlarda değiniliyor. 

Tartışmalı Bir Oryantalist Anlatı

Yukarda bahsettiğim gibi, filmde iki farklı topluluk arasında bazı paralellikler kurulmuş durumda. Bazı ortak etmenler bulunmakla beraber, iki tarafın ortak bir zeminde olduğunu görmek büyük bir saçmalık. Ken Loach, bariz şekilde Orta Doğu’da yaşanan ama bu yazıda yer vermeyeceğim meselelerden çok etkilenmiş durumda. The Old Oak özellikle son yarım saatinde rahatsız edici boyutta didaktif bir hal alıyor. Bir yönetmenin çıkıp bu sorunlardan bahsetmesi gerekiyor, bu doğru. Burada eleştirdiğim şey yapılan iş değil, yapılma metodu esasen.

1978 yılında Filistinli yazar Edward W. Said, aynı isimli kitabında oryantelizmi yeniden tanımlamıştır. Ona göre batı toplumunda yaşayan herkes, yetişme gereği oryantalist olmak zorundadır. Bu bireysel olarak katılmadığım bir görüş olsa da Ken Loach adına doğru hissettirdi. Bunun nedeni, filmi yeterince sert bulmamış olmam. Tam tersine batı ülkelerinde mültecilerin yaşadığı ırkçılığı indirgemeci buldum hatta. Bu nedenlerle film “ırkçılık kötü bir şeydir” demekten öteye geçemiyor, gerçek bir konuyu romantize ediyor.

Tabii, şunu da söylemek gerekir ki, bu film oldukça ılıman ve kapsayıcı. En kibar tabiriyle, temelini gerçekler üzerine kuran kurgusal bir inşaat.

Geriye Bırakılan Miras

Son olarak, yönetmene bir saygı duruşu yapmak istiyorum. Ken Loach bu filmden önce de Britanya’nın en değerli yönetmenlerinden biriydi. The Old Oak ile beraber ne azaldı, ne de alçaldı. 60 yıldan fazla süren kariyerini iyi hatırlayacağız. Onun yaptığı işi, özellikle onun gibi yapan çok fazla kişi kalmadı. Britanya toplumsal gerçekçiliği için anlamı çok büyük. 

Uğurcan Çağlayan‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Madalyonun İki Yüzü: The Zone of Interest

Keşif Serüveni: Homecoming

 

7

Uğurcan Çağlayan

Madalyonun İki Yüzü: The Zone of Interest

Previous article

Pandora Kadar Tekinsiz: Black Box

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like