0

Hırçın : İstanbul Film Festivali. 7 Nisan, 2023.

42. İstanbul Film Festivali, 7 Nisan itibariyle başladı. 19 Nisan’a kadar sürecek olan festivalde, 12 gün boyunca 14 bölümde 84 ülkeden 160 yönetmenin 134 uzun ve 29 kısa metrajlı filmi gösterilecek. Geçtiğimiz Filmekimi’nde yıllardır hayal kurduğum bir şeyi gerçekleştirerek 50 filmlik seçkinin 36’sını da izleyerek bir çılgınlık yapmıştım ama İstanbul Film Festivali; yılın Nisan ayına, vize haftama ve yıllık izne sahip olmadığım bir döneme denk gelince, maalesef bu sene boş günlerim ve ilgimi çekebilenler üzerinden düzenleyerek sadece 13 film seçebildim kendime. Bugün ise izlediğim 2 film var; biri Otobiyografi, diğeri ise birazdan size hakkında yazacak olduğum Hırçın. 

Michael Fassbender’ın da yapımcılarının arasında olduğu Hırçın (Scrapper), daha önce birkaç kısa ve sadece 1 uzun metraj film çekmiş yönetmenimiz Charlotte Regan’dan ve biricik festivalimizin açılış filmi. 

Seçki yayınlandığında ‘’bu festivalin Aftersun’ı’’ diye bir söylenti çıkmaya başlamıştı. Filmi büyük bir merak içinde geldim ve gördüm. Benzer özellikleri olduğunu söyleyebilirim ama Hırçın’ı daha sıcacık ve kendimden buldum. Neden? 

Hepimiz bir çocukluktan geçtik. Birer çocuk olduk. Şu an bunu okuduğunuz sırada kaç yaşında olduğunuzu bilmiyorum. Ama yaş ortalamamızın da 18’in üzerinde olduğunu düşünüyorum. Çocukken dünyamızın nasıl olduğunu hatırlıyor musunuz? Ebeveynlerimizden kazandığımız karakteristik özelliklerimizi… bizde bıraktıkları etkileri? Bizi nasıl yetiştirdiklerini? 

Çocuklar çok tatlılar ama sadece karakterlerine göre değil yaşadıklarına göre de şekilleniyorlar bence. Duygularını net olarak ifade etseler de, hala ediyor olsak da içimizde hep bir sıkıntı, hep bir keşkeler ve hayaller var. Film de tam buradan Georgie’nin gözünden anlatmaya başlıyor bize bunları. Tatlı 12 yaşında bir kız var karşımızda, annesini daha yeni kaybetmiş, daha önce hiç babasıyla tanışmamış. Babasız 12 kayıp sene, sadece annesi ve kendisi. 

Georgie, filmin isminden de anlaşılacağı üzere hırçın bir kız ama onu diğer çocuklarla ve bizimle buluşturan birçok ortak noktası var. Charlotte Regan, bir çocuk kadar tatlı, iç dünyamıza yakın, yıkıcı ve duygusal 80 dakikacık tadında bir film sunuyor. 

HırçınEn son Ruben Östlund’un geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazanan filmi Triangle of Sadness’da gördüğümüz Harris Dickinson gerçekten iyi bir oyuncu. Çocuk yaşta baba olmuş, hayatında hiçbir sorumluluk almamış ve doğalı 12 yıl olmasına rağmen kızıyla hiç iletişime geçmemiş. Hala genç bir baba ama baba olmak istememiş. Bunu gayet iyi yansıtıyor seyirciye. Komik karakteri filmin mizahi yönünü taşıyor. 

Hırçınımızı, küçük Georgie’mizi canlandıran Lola Campbell ise bu ilk rol aldığı filmde ne kadar başarılı ve tatlı bir çocuk olduğunu gösteriyor. Daha ilk rolüne rağmen yetenekli bir çocukla karşı karşıyayız. Taklit yapabilmesi, mimiklerini doğru şekilde kullanabilmesi ve diyaloglarına hakim olabilmesi gerçekten takdire şayan.

Yönetmenimiz Charlotte Regan, babası rolünü canlandıran Harris Dickinson ve en başta ailesi çok güzel desteklemişler kendisini. Ülkemizdeki yetenekli çocuklara da (ailesinin maddi durumu iyi olanlar da dışında) bu tür imkanların devlet tarafından sağlanabilmesi keşke mümkün olsa. 

Yaş aldıkça çocukların gözünden izlediğimiz filmleri daha çok sevmeye başladım. Onları kayırmıyorum. İçimdeki çocuk da hala yaşıyor ve bu yüzden bu tür filmlerle kolayca bağ kurabiliyorum sanırım. Aftersun’da bunu başaramamıştım, belki de babamla hiç tatile çıkmadığım için onunla bir yakınlık kuramadığımdan da kaynaklanmış olabilir. 

Sözün özü.. Hırçın’ın, festivalin neden açılış filmi olduğu apaçık belli aslında. Tatlı, sıcak ve samimi. Seyirciyi güzel bir yerden yakalamayı başarıyor, bizi çocukluğumuza da götürüyor. Çocuklar kadar tatlı ama hepimizin iç dünyası kadar yıkıcı. Babası ve kızı arasındaki diyaloglar film ilerledikçe yüzde tebessüm ettirse de bazıları iç yakıyor. İşte bu yüzden Hırçın, benim için baya iyi bir film.

Ülkemizde dağıtımcılığını MARS Film’in yaptığı Hırçın, festivallerdeki gösterimin ardından vizyona girecek mi? Henüz belli değil ama Eylül’e doğru Filmekimi’nden önce, belki de tam bir sene sonra sinemada izleme şansı bulabilirsiniz umarım. Ya da festivalde izleme şansı bulabilirseniz kesinlikle kaçırmayın.

Sinemayla kalın. Daha iyi filmlerde görüşmek üzere.

42. İstanbul Film Festivali hakkındaki yazılarımız;

42. İstanbul Film Festivali Programı Belli Oldu!

Umut Tiryaki
Genel yayın yönetmeni ve yazar.

LCV : Lütfen Cevap Veriniz – Film İncelemesi

Previous article

Nisan’da Başka Sinema’da!

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.