0

Çok uzun bir süredir beklediğimİz House of the Dragon’un ilk bölümü geçen hafta yayınlandı. Game of Thrones finali sebepli herkesin ön yargılı yaklaştığı yeni dizi tüm ön yargıları kırdı. Çok özlenmiş bir arkadaş gibi geri dönen dizi daha ilk bölümünden gücünü ve sezon boyunca yaşatacağı keyfi göstermeyi başardı. İlk bölümde konunun genel tanıtımını yapan dizi ikinci bölümde Game of Thrones entrikalarına başladı bile. İkinci bölüm, politika ile güç arasındaki düello üzerine odaklanan, birbirinden farklı karakterlerin güç gösterisini bizlere gösteren, biraz da karakter tanıtımı havasındaki güzel bir bölümdü. Hadi gelin şimdi bölümü detaylıca inceleyelim.

Konuyla Alakalı: Birinci Bölüm Analizi

Sessizlikle Başlayan Kaos

Viserys’in eşi Aemma’nın ölümünden henüz 6 ay geçmemiş durumda. Kendisine yeni bir eş bulması gerektiği sürekli vurgulanıyor. Özellikle Velaryon’lar, kızları Laena’yı kral ile evlendirmekte niyetli. 2 büyük hanedanın birleşmesi krallığın gücünü herkese gösterecektir. Lakin kral bölüm sonunda eş tercihini Alicent Hightower’dan yana kullanıyor. Bu da Otto Hightower’ın oyunlarının başarılı olduğu gerçeğini gösterir. Politik savaşlara girmeden önce birkaç detaydan bahsedeyim.

Kral Viserys, odasında Valyria’nın maketini yapıyor. Valyria, Targaryen ve Velaryon ailesinin yaşadığı muhteşem bir krallıktı. Valyria, bir gün nedeni belli olmayan bi sebeple yok olur. Targaryen ve Velaryon’lar da oradan kaçıp Dragonstone’a yerleşir. Westeros yakınında olan bu adadan ejderhası Balerion ile yola çıkan Aegon tüm Westeros’u ele geçirir. King’s Landing ve Red Keep’i yaptıran da Aegon’dur. Tam olarak bu sebeple de Targaryen’ler Westeros’u yöneten tek hanedandır.

Viserys, maketi yaparken elindeki ejderhayı düşürüyor. Zorlama olacak ama bu, Targaryen’lerin düşüşüne dair bir mesaj olabilir. Alicent’ın ejderi tamir edip getirmesi de ona bir sürü ejderha vereceğinin mesajı olarak yorumlanabilir. Ki öyle de olacak.

Viserys ile Laena arasında geçen bi sohbete de dikkat çekmemiz gerek. Laena, ejderha Vhagar’dan bahsediyor. Kayıp olduğunu söylüyor. Viserys ejderhaların da bazen yalnız kalmaya ihtiyacı vardır diyor. Bu bana Daenerys öldükten sonra ortadan kaybolan Drogon’u hatırlattı. Bu sahnenin önemli olmasının sebebi şu: Viserys, 12 yaşında olduğu için Laena ile evlenmek istemiyor. Lakin herkes ona itinayla “büyüyecek” diyor. Buradaki “büyüyecek” vurgusu çok önemli çünkü Vhagar, ileride ortaya çıkacak ve Laena, antik Valyria’dan kalan son ejder olan Vhagar’a binecek isim olacak. Vhagar ve Caraxes, gelecek sezonların en belirleyici isimleri olacaklar. Çünkü Laena’nın sahipleneceği Vhagar, ileriki sezonlarda ortalığı yangın yerine çevirecek olan ve dizinin son bölümüne kadar bizle kalacak deli Aemond Targaryen’in ejderhası olacak.

Politika ve Güç Arasındaki Mücadele

İlk bölümde de yazdığım gibi, dizinin tüm gidişatını masadaki kararlar belirleyecek. Her konu bir şekilde masaya taşınıyor. Bunun ana sebebi yine yazdığım gibi Otto Hightower. Otto, masaya taşındığı sürece her şeyi çözebileceğine inanıyor. Zaten bu sebeple Corlys ve Rhaenys kral ile dışarıda görüşme ihtiyacı duydu. Konu masaya geldiği zaman Otto, istediğini almayı hep başarıyor. Şu ana kadar özgür şehirlerle savaştan uzak durdular, Daemon’u kovdurdu ve en önemlisi ise kızını krala yeni eş yapmayı başardı. Grand Maester ve Lord Lyonel Strong, Corlys’in önerdiği Laena ile evlenme fikrine sıcak baksa da, Otto yine ne yapıp ne edip istediğini almayı başardı.

Bu bölüm aslında politika ile gücün arasındaki amansız savaşla alakalıydı. Hatırlarsınız, Cersei bir keresinde Petyr Baelish’i karşısına alıp güç nedir diye sormuş, sonrasında da “güç güçtür” demişti. Kim güce sahipse, istediğini alır. Viserys, şuan için bunun farkında değil ve Daemon’ın da bölüm sonunda tekrarladığı gibi krallara layık hareket etmiyor. Fakat Daemon da, kızı Rhaenyra da onun gibi değil. Rhaenyra, toplantıda araya girerek “güç” ile sorunların çözülebileceğini söylemekten hiç çekinmedi. Bu onun kendini tutamayan karakterine bir örnekti. Ejdere sahip olan sorunları da çözer. Otto her şeyi kelimeleri ve arka plandA döndürdüğü oyunları ile çözmeye çalışsa da karşısındaki rakipleri güç kullanmaktan çekinmeyecek isimler. Karakterler arasındaki farkı bir sonraki sahnede de görmek mümkün. Rhaenyra, muhafızlar için daha önce savaş görmüş güçlü bir karaktere sahip olan Criston Cole’u seçmek isterken Otto araya girip seçimin “politik” önceliğe dikkat edilerek yapılmasını istiyor. Fakat sonunda her şey Rhaenyra’nın istediği gibi oluyor.

Yine aynı şekilde Rhaenyra ve Rhaenys arasında geçen sohbet de politika ve güç arasındaki amansız savaşın eseriydi. Rhaenys, kızını krala vermeyi  aslında istemiyor olmasına rağmen oyun olarak değerlendirdiği sistemi doğru yönlendirmek için kızını krala vermekten başka bir çare göremiyor. O da Otto gibi oyunu doğru oynamak istiyor. Fakat Rhaenyra, 172 sene sonra doğacak akrabası Daenerys gibi ben bu çarkı bozarım mottoso ile yaklaşıyor her şeye. Bölüm boyunca “kadın” olduğu için geri plana atıldığının farkında olan Rhaenyra, göründüğünden çok daha fazlası olduğunu ve siyaset yapmadığını sadece verdiği cevaplarla değil, Dragonstone’a giderek resmen kanıtladı.

Targaryen Çatışması

Deamon Targaryen, görünüşe göre Dragonestone’u ele geçirmiş durumda. Krallığa yazdığı mektupta da “tahtın varisi benim” demekten hiç çekinmemiş. Onun bu tavrı, çok net bir şekilde isyan anlamına geliyor. Fakat Otto burada da masadaki gücünü konuşturup Viserys’in Dragonstone’a gitmesini engelliyor ve Criston Cole’u yanına alarak kendi gidiyor. Buraya ufak bir not düşmek istiyorum, izlerken dikkat edin, Otto Hightower sürekli yan duruyor. Komik bir detay ama görüntüde hoş durduğunu söyleyebilirim.

Otto ve Daemon arasındaki karşılaşma ikilinin arasındaki uzun yıllar sürecek çatışmanın başlangıcı oldu. Otto, Deamon’ı da eşi Mysaria’yı da aşağılamaktan çekinmedi. Bu sahnede Criston’ın Deamon’a çarptığı laf da Criston’ın hiç de az olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Fakat karşılıklı laf dalaşı, bulutların arasından çıka gelen Rhaenyra ile son buldu. Yukarıda da bahsettiğim gibi, Rhaenyra, politika yapacak biri değil. Sorun varsa direkt olarak çözme taraftarı. Fakat bu sahnedeki en önemli olay, Rhaenyra’nın Daemon’ın karşısına korkusuzca çıkması değil, Otto’nun esas düşmanının kim olduğunu anlamasıydı. Rhaenyra giderken Otto’nun arkadan ona bakışı, esas rakibinin kim olduğunu anlaması olarak yorumlanabilir. Rhaenyra, sıradan bir kız değil ve ileride birçok sorun çıkaracak.

Savaş Başlıyor

Corlys Velaryon, daha ilk bölümden beri Triarchy tarafından desteklenen ve sahile bağladığı insanları yengeçlere yem yapan Craghas Drahar sorunu için çare arıyor. Bölümün açılışında Triarchy’nin, Corlys’in donanmasından 4 gemisini yaktığını öğreniyoruz. Triarchy; 3 özgür şehir olan Myr, Lys and Tyrosh tarafından kurulmuş bir donanmanın adı. Kimileri onları Kingdom of the Three Daughters olarak anarken kimileri ise onları kabaca Kingdom of the Three Whores olarak anıyordu. Anlamadığım tek kısım, Targaryen’ler henüz bu korsanları kimin desteklediğini çözememiş gibi ya da adını anmak istemiyorlar. Viserys’in Pentos ve Volantis’e elçi göndermesini de buna yormak istedim.

Craghas denilen bu kişi, Triarchy donanmasının lideri ve dar denizin ortasında bulunan ve birçok adadan oluşan Stepstones’u ele geçirmiş durumda. Oradan geçen herkesten de haraç kesiyor. Fakat bu haracın miktarı günden güne artmakta ve artık Corlys’i, denizlerin kralı olarak gören kendisini rahatsız etmekte. Kral Viserys, özgür şehirlerle Westeros arasında savaş çıkarmak istemediği için Corlys herhangi bir harekette bulunamıyor. Fakat Viserys’in gelin olarak Alicent’ı seçmesi, her şeyi değiştirdi.

Corlys, Deamon ile ortaklık yaparak sıradaki bölümden itibaren savaşı başlatacak. Hatta bölüm sonunda sahildeki korsanların yukarıya bakmasının sebebi büyük ihtimal Caraxes’in gelişinden ötürü olsa gerek. Triarchy’nin kaç sezon kalacağını bilmiyorum ama ilk sezonun tamamında bizimle beraber olacaklar. Çoğu savaş sahnesi de Triarchy ile Daemon arasında gerçekleşecek. Hatta ileriki zamanlarda Otto Hightower, özgür şehirlere gidip onlarla Rhaenyra, Deamon ve Corlys’e karşı savaşmaları için anlaşma yapacak. Sadece o da değil, Triarchy’nin kaçırdığı bazı karakterler dizide önemli roller oynayacak.

Bazı Güzel Detaylar

Bölüm başında öldüğü açıklanan Ryam Redwyne, Westeros tarihinin en önemli şövalyelerinden biri. Orijinal dizide karşılaştığımız birçok kişi Ryam’ı saygı ile anar ve onun gibi olma hayalleri kurar. Jon Snow çocukken Winterfell’de Rob Stark ile oynadığı oyunlarda hep Ryam Redwyne olurdu. Bran Stark’ın da hayallerinde Ryam gibi bir şövalye olabilme hayali vardı. Ryam, 1 sene boyunca kralın eli de olmuştu fakat denilene göre var olan en kötü kralın eliydi. Zaten en fazla 1 sene sürmüştü. Görünen o ki Ryam, politikada çok iyi değildi ama iş fiziksel güce geldiği zaman efsanevi bir isimdi. Bu da bölümün temasına çok ama çok uygun bir mesaj olarak zihinlere kazınıyor.

Otto Hightower ve adamları Dragonstone’a geldiğinde ilk gözüme çarpan Dragonestone’da yer alan devasa kapı oldu. Orijinal dizide bu kapı yoktu. Bu kapıya ileriki sezonlarda bir şey olacak olsa gerek ki yerine daha küçüğünü yapmışlar.

Deamon’ın Mysaria’ya sarıldığı sahnede gözlerim meşhur masayı aradı ama bulamadı. O masa aslında Aegon tarafından yaptırıldı. Yani uzun süredir var olan bir masa. Sahnede küçük bir masa olmasının sebebini ise anlayamadım. Masa nerede?

Yine aynı sahnede Daemon ile Mysaria arasındaki sohbet bana orijinal dizideki Shae’yi hatırlattı. Shae’nin de tek derdi korkmadan yaşamaktı. Mysaria da tam olarak bunu istiyor. Bunun için de ilk yazımda bahsettiğim gibi sorun çıkarmaya hazır olacak.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

The Sandman: Rüyalar Gerçek Oluyor

Previous article

House of the Dragon – Second Episode Review

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.