0
Bizi Instagram'da Takip Et

House of the Dragon, ikinci sezonunun ikinci bölümü yayınlandı! Tartışmalarla geçen bir haftanın ardından, ilk bölüm kimilerinin sempatisini kazansa da büyük bir kısmın nefretini toplamayı başardı. Sözü fazla uzatmadan, bölümle ilgili düşüncelerime geçmek istiyorum. Açıkçası, konuşulacak çok fazla şey var. Unutmadan, yazının devamı bölüm hakkında bolca spoiler içeriyor. Keyfinizin kaçmasını istemiyorsanız, önce bölümü izlemenizi tavsiye ederim.House of the Dragon 2. Sezon İkinci 2. Bölüm İncelemesi Arakat Mag

Kraliyet Cenazesi

İkinci bölüm, hiçbir zaman atlaması olmadan ilk bölümün hemen akabinde başlıyor. Yaşanan trajediyle birlikte saray halkının sarayın içerisinde panik havasında olduğu görülüyor. Hemen ardından başlayan konsey sahnesi ise bölümün kalanının hangi tonlarda geçeceğini izleyiciye gösteriyor. Hızlı bir durum değerlendirmesi yapmak için toplanan konsey ile Aegon’un düşüncelerinin farklı olması da bu bölümün önemli detaylarından.

Geçirdiği öfke nöbetinin yanında Rhaenyra’dan bahsederken kullandığı sözler kitaba ufak bir selam gönderiyor. Elbette Aegon’un “Saldıralım, intikam alalım.” gibi düşüncelerinin aksine Otto’nun farklı fikirleri bulunuyor. Trajedinin boyutu ne olursa olsun politik zekasını kullanmayı başaran karakterimiz, şehrin içerisinde bir cenaze merasimi düzenleyerek halkın desteğini arkalarına alma fırsatını geri tepmiyor.

Otto’nun stratejisi ile gerçekleştirilen cenaze töreni, Rhaenyra’nın bugüne kadar çizmek için uğraştığı “Halkın Kraliçesi” imajını tamamen taca çıkarıyor. Cenaze sırasında ve cenazeden önce yaşanan Alicent ve Helaena sahneleri ise biraz can sıkıcı. İki sezon boyunca çocuklarıyla normal bir ilişki kuramadığını gördüğümüz Alicent’ın bu konuda değişmediğini ve değişmeyeceğini bölüm içerisinde birkaç defa görüyoruz. Bölüm boyunca kendi iç hesaplaşmasıyla uğraşmasının yanı sıra çocuklarından sakındığı ilgisi ise sıklıkla kınadığı Rhaenyra ile arasındaki temel farklardan bir tanesi.House of the Dragon 2. Sezon İkinci 2. Bölüm İncelemesi Arakat Mag

Siyah Konsey

Siyahlar cephesine geçtiğimizde ise büyük bir endişe olduğunu görüyoruz. Diyardaki lordlar tarafından hoş karşılanmayacağı özellikle belirtilse de Rhaenyra, kendi konseyini ikna edebilmiş değil. Lucerys’e karşı yapılan bu hamle, basit bir intikam hareketi olarak görülse de bunca zaman oluşturulan haklılık paylarını suya atan bir hamle olarak belirtiliyor. Herkesin fikrini belirttiği masada sessiz kalmasına alışık olmadığımız biri var elbette. Konsey boyunca rahat ve alaycı tavırları gözden kaçmayan Daemon, belli ki Rhaenyra’nın da dikkatinden kaçmıyor ve benim bölüm içerisindeki favori sahneme geliyoruz.

Sahnenin başlangıcında, Daemon’un alışılagelmiş umursamaz tavırlarıyla birlikte yaşananlardan dolayı hiçbir sorumluluk kabul etmediğini görüyoruz. Kritik sahneler bundan sonra başlıyor. Elbette, ilk sezon özelinde izleyicinin kafasında beliren “Daemon, Rhaenyra’ya aşık mı, yoksa amaçları uğruna kullandığı bir araç mı?” sorusu, belli ki bunca yıl boyunca Rhaenyra’nın da cevabından emin olmadığı soruların başında geliyormuş. Birbirlerine onca şey söyleyip zayıf noktalarından vursalar da bu ikilinin, kelimelerinin aksine karşılıklı güveni yitireceklerini pek düşünmüyorum. İkilinin arasındaki ilişki aslında anlaşmalı bir evlilik gibi. Bu noktadan sonra artık bir tanesi olmazsa diğerinin varlığını sürdürmesi pek olası değil.

Driftmark sularına geçtiğimizde ise bizi yeni bir karakter karşılıyor. İlk bölümde gördüğümüz Alyn karakterinin kardeşi olarak diziye dahil olan Addam’ın akıbetinin ne olacağını öngörmek pek zor değil. Özellikle uzun zamandır görmediğimiz Sea Smoke’un başıboş şekilde süzüldüğünü görmek, izleyiciye geleceğe dair olacakları işaret ediyor.

İkizler Düellosu

Kralın Şehri’ne geri döndüğümüzde ise olaylar biraz daha karışıyor. Aegon’un, krallığa bağlı bütün fare avcılarını öldürtmesi Otto’yu çileden çıkarıyor. Otto’nun halkı arkasına almak için yaptığı bütün politik hamleleri tek bir hareketiyle boşa çıkarmasının yanı sıra insanları karşısına almayı tercih etmesi ikili arasındaki ipleri koparıyor. Otto’nun, yıllarca manipüle ederek iyi niyetinden faydalandığı merhum Kral Viserys’i onurlandırdığı birkaç repliğin ardından Aegon’a söylediği “Baban senin hakkında yanılmamış.” cümlesi, ikili arasındaki bağı kopararak Kral’ın Eli rozetinin Criston Cole’a gitmesini sağlıyor.

Peki Criston Cole rahat durur mu? Elbette hayır. Onuruna ve yeminine bağlılığından şüphe duymadığımız karakterimiz, Kraliçe ile olan uygunsuz ilişkisi yokmuş gibi Sör Arryk’e giderek onurdan ve şereften bahsediyor. Kardeşinin bir hain olduğunu ve bu yüzden getirdiği utancı temizlemesinden bahsederek seri boyunca duyduğumuz en parlak fikri ateşleyiveriyor. Dediğine göre Sör Arryk Ejderhakayası’na giderek ikizi gibi davranacak ve şüpheleri üzerine çekmeden Kraliçe Rhaenyra’yı öldürecek. Aegon’a böyle bir Kral Eli ile bol şans diliyorum.

Bir şekilde Rhaenyra’nın odasına kadar sızmaya çalışsa da kardeşi Erryk tarafından durdurularak bizlere Clegane kardeşler havasında bir sahne izletiliyor. Sahnenin kurgulanma biçimi ve olayın ciddiyeti iyi yansıtılsa da duygu olarak bana pek geçmedi. Game of Thrones‘da bunu izlerken karakterleri tanıyacak bolca vaktimiz vardı fakat House of the Dragon yan karakterleri işleyecek vakti hiçbir zaman yaratmadı.

Toparlamak Gerekirse

Tartışmalarla biten ilk bölümün ardından gelen bu bölüm, House of the Dragon severlerin rahat bir nefes almasını sağlamıştır. Genel olarak bütün hatlarıyla temposunu hiç bozmadan ilerleyen bölümümüz, sağlam diyaloglar ve tartışmalarla sezonun kalanına bir zemin oluşturmayı başardı. Bölümün sonunda pastanın üzerindeki çilek misali öğrendiğimiz Daeron Targaryen’in Hightowerların yanında bulunduğu bilgisi ise sevenleri için uzun zamandır sordukları soruya bir yanıt olmuştur. Özellikle Aegon’u canlandıran Tom Glynn-Carney ve Rhaenyra’yı canlandıran Emma D’Arcy‘ın oyunculukları sezona damgalarını vurmaya devam ediyor.

İkinci bölümünü de geride bıraktığımız House of the Dragon‘da son altı bölüm! Olayların kızışmaya devam edeceği sezon finaline doğru ilerlerken, muhtemelen bundan sonra temponun daha hızlı olduğu bölümlere geçiyoruz. İlk bölüme göre kıyasla oldukça beğendiğim ikinci bölüm, görünüşe göre çoğunluk tarafından da olumlu tepkilerle karşılanmış. Haftaya yeni bir House of the Dragon bölümünde görüşmek üzere!

Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

House of the Dragon 2. Sezon: Birinci Bölüm İncelemesi

Ali Can Bartu Sakarya
Dizi, film, oyun ve çizgi roman bağımlısıyım. Popüler kültür içeriklerini derinlemesine tüketiyorum.

I Used to be Funny: Acının Tatsız Tebessümü

önceki yazı

Return to Reason: Jarmusch’dan Ray’e Renkli Dokunuş

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir