Dört bölümdür bahsettiğim karakter yüklemelerinin bu bölüm sonuna geldik. Artık karakterleri iyi bir şekilde tanıyor, kimi neye göre sevdiklerini biliyoruz. Dört bölümün sonunda bütün karakterlerin artık ne istediğini ve nasıl insanlar olduklarını öğrendik. Şimdi bizi 10 yıllık bir zaman atlaması bekliyor. Bu 10 yıllık süreçte aslında bütün karakterler bıraktığımız gibi kalıyorlar fakat hepsi gerçekleri ortaya dökmek için doğru zamanı bekliyor. O doğru zaman da neredeyse gelmek üzere. Bu bölümü sizler için 6 başlığa ayırdım. Sonuna da gözüme takılan gözden kaçan detayları koyup biraz da fragmandan bahsedip bitireceğim. Hadi başlayalım.
BİRİNCİ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
İKİNCİ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
dördüncü BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
İÇ SAVAŞIN TÜM TARİHİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Koyundan Daha Güzel
Bölümü, 4 bölümdür adını sadece “Bronze Bitch” olarak duyduğumuz Lady Rhea ile açıyoruz. Çok fazla da ekranda kalamadan veda ediyoruz. Yolunun üstünde Daemon yani eşiyle karşılaşan Rhea, yanlış bir oyun oynayarak kocasını kışkırtıyor. Daemon, onunla Rhaenyra arasında girecek en önemli sorunu ortadan kaldırırken bir taraftan da hiç çocukları olmadığı için Vadi’nin üzerine çökmüş oldu. Orijinale bakacak olduğumuzda Rhae farklı bir şekilde ölüyor ve ölümünün sebebi Daemon değil. Fakat dizi, Daemon’ın ne kadar ileri gidebileceğini gösterek ufak bir değişikliğe gitmiş.
Yolcu Kalmasın
Ardından kameramız Velaryon’ların adası olan Driftmark’a giden Targaryen gemisine dönüyor. Kral artık iyice hasta bir şekilde yeni eli Lyonell Stong ve kızı Rhaenyra ile damat istemeye gidiyorlar. Burada onları ikinci bölümde 12 yaşındayken tanıştığımız Laena Velaryon karşılıyor. Savannah Steyn’in canlandırdığı Laena maalesef sadece bir bölüm kalabilecek çünkü o da 10 yıllık zaman atlaması sebepli değişen isimlerden biri olacak. Öbür tarafta da Laenor Velaryon’u Joffrey Lanmouth ile görüyoruz. Kitabı bilenler zaten konuyu direkt anlamışlardır.
Kral, Corlys’ten Laenor Velaryon’u kızına resmen istiyor. Fakat Corlys’in bir şartı var: Tahta geçecek sıradaki kişinin soyadı Velaryon olacak. Viserys, ne kadar hasta olsa da bunu kabul etmiyor. Taht ejderha kaldı ejderha gidecek diyor. Corlys’in ikinci bölüm sonunda hayıflandığı konu da tam buydu aslında. Targaryen’ler, ejderhalarının sayesinde her daim herkesin üstünde kalmayı başardılar. Bu bölümde zaten Targaryen’lerin artık gitmesi gerektiği üzerine çok ciddi vurgular vardı. Onlara da değineceğiz.
Kral, Corlys ile anlaşıp tekrar gemiye dönerken Rhaenys, durumdan memnun olmadığını gergin bir tonla belirtiyor. O da ikinci bölümde açık açık tahta bir kadının geçemeyeceğini, buna izin vermeyeceklerini söylemişti. Şimdi de üstüne oğlu, ileride çıkacak olası bir savaşın içine çekilmiş oldu. Rhaenys, her zamanki gibi politikacı olarak olaylara bakıyor. Corlys ise “adalet” vurgusu yapıyor. Kimin haklı olduğunu birkaç bölüm sonra göreceğiz.
Aegon’u Hazırla
Alicent, babasının hala yalan söylediğini düşünerek ona veda etmeye gelse de babası artık içindekileri tutamaz ve dizinin bütün geleceğini belirleyecek o sözleri söyler.
Viserys bir gün öldüğünde, savaş çıkacak. Tahtta bir kadını istemeyecekler. Rhaenyra da tahttaki iddasını güçlendirmek için çocuklarını kılıçtan geçirecek.
Alicent’ın ileride Rhaenyra’nın tahtını çalmak istemesinin tek ve yegane sebebi, ne kıskançlık ne de hırs. Sonunda hepiniz öğrendiniz. Alicent’ı, Rhaenyra tahta gelirse senin çocuklarını öldürür diyerek yıllarca dolduracaklar. Bunu da en başta Otto yapacak.
Eğer Rhaenyra tahta gelirse, hepimizi öldürür düşüncesi ile dizide sürekli karşılacaksınız. Birçok kez tekrarlanacak. Karar tabii sizin. Yetişkin Rhaenyra ile de tanıştıktan sonra öyle biri olup olmadığını göreceksiniz. Şuan spoiler vererek tadınızı kaçırmak istemiyorum ama Rhaenyra’nın yıllar sonra Alicent ile tekrar karşılaşmasında kuracağı bir cümle var ki bu cümle üzerine ileride uzun uzun konuşacağız.
Görev Adına Evlilik
Rhaenyra’nın değişimi gerçekten çok başarılı tasarlanmış. Çabuk öğreniyor ve gördüklerini de uyguluyor. Geçen bölümde Daemon’dan öğrendiği “Evlilik bir zorunluluk ama bu istediğini alman için engel değil” mantelitesini uygulamaya başlamış bile. Zaten Laenor da dünden razı. Çünkü Laenor, ailesinin de bildiği üzere gay. Arkadaşı Joffrey Lanmouth ile beraberler. Kitapta, Laenor’un gay olduğu iddia edilirken bunun kesinliği üzerine hiçbir şey söylenmiyor. Senaristler, satır aralarını doldurup Laenor’u direkt olarak gay ilan etmiş, üstüne Rhaenyra’nın önünü açmışlar. Rhaenyra’nın evlenelim ama arka planda istediğimizi yapalım fikri Laenor’un da aklına yatıyor. Zaten bu sebeple ikisi düğünün en çok eğlenenleri. Hem taht onların olacak hem de istedikleri kişilerle sevişecekler.
Yalnız bu düşünce herkes için uygun değil. En başta Criston Cole için. Anladığımız kadarıyla Criston, Rhaenyra’ya aşık olmuş. Onu, Esos’a kaçmaya davet ediyor. Bu kısım benim için önemliydi. Geçen bölümkü yazımda sormuştum acaba kim kime açılacak diye. Demek ki senaristler Mushroom’un hikayesini kullanmamışlar. Criston açıldı ve maalesef Rhaenyra’dan istediğini alamadı. Halbuki birinci bölümde Rhaenyra, tahttan bana ne ben Esos’a gidip kek yemek istiyorum diyordu. Nerden nereye…
Evet, Rhaenyra onunla hala devam etmeyi kabul etse de Criston’ın aradığı şey sadakat. Geçen bölümde de yazdığım gibi, Criston’ın sevişmeden önce beyaz pelerinini katlayarak koyuşu, onun pelerinine ne kadar önem verdiğini gösterir. Zaten o da pelerinin ne kadar önemli olduğunu bizzat itiraf etti. Onurlu bir adam olarak yaşamak istiyor. Verdiği sözleri tutabilmek. Maalesef Rhaenyra karşısında diyara verdiği sözünü tutamadı. Lakin onun taraf değiştirme sebebi, karşılık alamaması değil. Senaristler burada da harika bir satır arası doldurması yapmışlar.
Bahçedeki Yabancı Çiçekler
İkinci bölüm yazımda size söylemiştim, Larys Strong karakteri belki dizinin final bölümünde bile bizimle olacak. Sanırım bu bölüm nedenini anlamışınızdır. Evet, Littlefinger da tehlikeli bir adamdı ama Larys kadar açık sözlü değildi. Oyunlarını arkadan oynardı. Larys, bodozlama bir şekilde hikayeye dahil oldu. Ağzına geleni söylemekten de hiç çekinmiyor. Gel gelelim esas kısım çiçeklerdi. Kraliçe ile karşılaştığı sırada kokladığı çiçeklerin Braavos’tan geldiğini ve aslında burada olmamaları gerektiğini söyledi. Bu, çok açık bir şekilde Targaryen’ler artık gitmeli mesajıydı.
Larys, Alicent’ı o kadar güzel doldurdu ki, babasının ardından bir tek fitilinin ateşlenmesi kalmıştı sadece. Ki Larys’in yalan söylediğini de iddia edemeyiz. Asıl yalan söyleyen Rhaenyra’nın gerçeklerini fısıldadı sadece. Alicent, patlamaya hazır bir bomba olarak Criston Cole’u yanına çağırdı. Bomba da burada patladı işte. Criston, canım benim, tam bir saf. Aşk çocuğu. Biraz daha beklese, kraliçe Rhaenyra ile Daemon arasında bir şey var mı diyecekken çat diye itiraf etti. İşte bu kısım da senaristlerin başarılı satır arası doldurmalarından biri. Daemon, yalan olmasına rağmen gerçekleri söylemezken Criston gerçekleri saklayamayan biri.
Criston, eğer kraliçe onu şehirden sürerse ya da idam ederse razı olacaktı. Lakin Alicent onu affetti. Criston Cole’u canlandıran Fabien Frankel, gözlerini harika kullanıyor. Criston’ın Alicent’ın ona gidebilirsin dediğindeki bakışı, neden yeşilleri seçeceğinin kanıtı niteliğindeydi. Canını bağışlamış olan ve bölüm sonunda da ölümden döndürecek olan bir kadını bırakması artık mümkün değil. Böylece Criston’ın da Alicent ile beraber tarafı belli olmuş oldu.
Güzel bir dipnot bırakayım. Game of Thrones’un dördüncü kitabı olan Kargaların Ziyafeti kitabında Arianne Martell ile Arys Oakheart arasında geçen bir sohbet vardır. Arianna, iç savaşı Criston’ın başlattığını söyler. Ateş ve Kan’da tam olarak böyle olmasa da senaristlerin konuyu nasıl işleyeceğini merak ediyorum.
Ah O Westeros Düğünleri Yok Mu?
Öncelikle dizinin bu bölümüne teknik anlamda yaklaşmak istiyorum. Şahane bir iş çıkarmışlar. Velaryon donanmasının gelişinden salona girişlerine, danslardan gerilimi arttıran yönetmenliğe kadar her şer muhteşemdi. Bu bölüm, dizi tarihine altın harflerle kazınacaktır. Velaryon’ların girişi, ardından Daemon’ın gelişi en sonunda da Alicent’ın ortaya çıkışı… Tek kelimeyle enfes.
Şimdi bu bölüm kitaptan biraz ayrılıyor. Normalde bu bölümde yaşananların çoğu, kralın bahsettiği turnuvada gerçekleşmeliydi. Bu turnuvaya Alicent yeşil, Rhaenyra da siyah kıyafetler ile gelir. Criston Cole yine herkesi tek tek yener. Joffrey Lenmouth’u da 6 gün sonra öleceği bir komaya sokar. En sonunda da Cole kraliçe Alicent’ın karşısına gelir ve Alicent ona çiçek atar. Böylece taraflar iyice belli olmuş olur.
Lakin senaristler demişler ki, Westeros’un düğünleri şahane olur, biz turnuvayı düğünün içine eritelim, her şeyi orada anlatalım. Yine başarılı bir satır arası okuması yapmışlar. Bu bölümde konuşmamız gereken 3 önemli nokta var.
İlki, Daemon’ın Laena Velaryon ile yakınlaşması. Bölüm içerisinde Rhaenyra’dan istediğini alamayan Daemon, ileide Laena ile evlenecek. Çok da mutlu olacaklar aslında. Tabii, bir zamana kadar. Onları ileriki bölümlerde göreceksiniz.
İkincisi ve belki de en önemlisi, Alicent’ın içeri yeşiller ile girmesi. Alicent, yeşilleri giyerek tek taraflı savaş ilan etti. Normalde yukarıda bahsettiğim gibi karşılıklı olması gereken bir durum varken senaristler ilk olarak Alicent’ın taraf seçmesini istemişler. Oldtown’da savaş ilan edileceği zaman Hightower kulesinde yeşil ışık yanar. Zümrüt yeşili kıyafeti ile Alicent, resmen savaş çağrısı yaptı. O yürürken ayağa kalkan Hightower ailesi de bu savaşta biz de varız dediler. Ki bunu bizzat da belirttiler. Senin yanındayız diyen Hobert Hightower’ı da not edin. Onunla da ileride bol bol karşılaşacağız. Westeros tarihinin en şerefli ölümlerinden birine imza atacak. Bu bölümün 2 şahane kısmı vardı. Alicent geldiğinde herkes ayağa kalkarken Daemon’ın kalkmaması. Gerçekten tam bir karakter. Ve Alicent’ın Rhaenyra’ya üvey kız demesi. Küfür etkisi yapan sözlerde başa oynar.
Üçüncü önemli bölüm tabii ki Joffrey’in ölümü. Adı Joffrey olanların sanırım düğünlerden uzak durması gerek. Joffrey ve Laenor, yukarıda bahsettiğim bir hatayı yaptılar. Gizli kapaklı oyunlar herkes için değil. Laenor ve Joffrey için belki arka planda aşk yaşamak sorun değildi ama gidip de Criston Cole’a bak her şeyini biliyoruz demek resmen intihar girişimiydi. Sonucunda da Criston, bir diğer Oberyn Martel vakasına daha imza attı, çocuğun kafasını pestile çevirdi. Tabii hikayede böyle bir şey yok o sebeple Criston’ın nasıl kurtulduğunu merak etmiyor değilim?
Düğün sonunda Rhenyra ile Laenor resmen evlendi. İkisi, planladıkları gibi bir hayat da sürecekler. Lakin işler istedikleri gibi gitmeyecek. Kral ölmeye doğru gidiyor. Kral öldüğünde, ortalık feci karışacak.
Bazı Güzel Detaylar
Driftmark, Velaryon’ların yaşadığı adanın adı. High Tide da kral Viserys’in girdiği kalenin adı. Corlys, gezgin bir adam olduğu için anılara önem veriyor gibi. Kalesi bir sürü enteresan eşya ile dolu. Bazılarının ne olduğunu anlamak için tekrar kitap arşınlamak gerek. Esos’tan gelen daha doğrusu Esos’a ait olduğu belli olan bir sürü eşyası var. Dikkat ederseniz 2 bölüm önce Stepstones’da savaştıkları Drahar’ın maskesini de kalesine almış. Keza kalenin içine Velaryon’ların savaşları ile alakalı bir duvar resmi de çizdirtmiş, yanlarına da Esos’luların isketlerini koymuş. Yine gözüme çarpan bir diğer detay da taht odasında, evrenin tamamının çizildiği devasa bir harita var. Batıda Westeros’tan doğudaki kemik dağlarını geçecek kadar büyük, detaylı bir harita.
Biraz zorlama bir yaklaşım olacak belki ama yakın çekim kullanmalarını buna bağlıyorum. Geçen bölüm Criston, Rhaenyra ile sevişmeden önce pelerini katlayıp koltuğa koydu. Bu bölümde ise kraliçenin odasında aynı benzer bir koltuğa oturan Criston bu sefer koltuğa kılıcını dayadı. Teknik bir sebep de olabilir ama bu benim kafamda Rhaenyra’ya aşkını, kraliçeye ise sadakatini verdiği mesajını oluşturdu.
Laenor ile Rhaenyra’nın 3 çocuğu olacak. Yani, orası biraz karışık ama hadi oldu diyelim. Rhaenyra’nın bölüm sonundaki gözyaşlarından da anlıyoruz ki o da Joffrey’nin ölümüne oldukça üzülmüş. Tam olarak bu sebeple de üçüncü çocuğunun adını Joffrey koyuyor olsa gerek.
Dört bölümdür kralın hangi hastalığa yakanaldığı herkesin dilinde. Bu bölümü izleyenler Greyscale hastalığına yakalanmış olduğunu bile düşünmüşlerdir büyük ihtimal. Kitaplarda aslında böyle bir hastalık yok. Lakin dizi, kralın yaşadığı stresi aktarmak adına bir hastalık eklemiş. Bu hastalığın adı da Leprosy yani Cüzzam. Bizzat kralı canlandıran Paddy Considine tarafından açıklandı.
İlk sezon 9 ejder göreceğimizi söylemiştim. Şu ana kadar Syrax, Craxes ve Seasmoke’u gördük. Bu bölüm bir dördüncüsü eklendi. Rhaenys’in ejderi Meleys. Sıradaki bölümde de beşinci ve en heybetlisi geliyor: Vhagar.
Dizi, bugüne kadar hep orijinal karakterler kullandı ve onlar üzerinden ilerledi. Bu sezon gözümden kaçmadıysa ilk defa bir karakter ekleme ihtiyacı duymuşlar: Gerald Royce. Böyle bir karakter olmamasına rağmen eklenmiş olması, onun ileride kilit bir rol oynayacağı anmalına gelir. Belli ki bir noktada eksik görmüşler ve ekleme ihtiyacı duymuşlar.
Gelecek bölümde 10 senelik bir atlama yapıyoruz. Çoğunuza yabancı gelecek. Alicent’ın çocukları büyüyecek, Rhaenyra’nın ve Daemon’ın da çocukları olacak. Ortalık çocuk bahçesine dönecek resmen. Fakat bu çocuklar, bu dizinin en kilit isimleri olacaklar. En çok da Rhaenyra’nın çocukları. Çünkü fragmanda da göreceğiniz gibi, Rhaenyra’nın çocukları ne Targaryen’lere benziyor ne de Velaryon’lara. Biz seyirci olarak Rhaenyra ve Laenor arasında neden çocuk olmayacağını biliyoruz. Lakin halk bilmiyor. Ve bu çok ciddi bir sorun doğuracak. Çocuklar kimin çocukları?
Yorumlar