0

Zaman akıyor. Kazan artık iyice kaynıyor. Bu bölümde taşmaya başladı. Kazan öyle bir titriyor ki devrilmesine az kaldı. O devrilme için de son bir kişinin daha ölmesi gerek. O kişinin de kim olduğunu biliyorsunuz. Bölüm, Game of Thrones’un o acı ama heyecanlı entrika tadını sonuna kadar yaşatan Shakespeareyen bir piyes gibiydi. Artık taraflar ve bu taraflara ait kişiler belli oldu. Karakterin motivasyon yüklemeleri de bitti. Kimin neyi neden yaptığını, kimi sevip kimden nefret ettiğini biliyoruz. Bundan sonra her şey aksiyondan ibaret olacak.

Bölümü 6 başlığa ayırıp size son karakter yüklemelerinden bahsedeceğim. Artık taraflar belli olduğu için bu bölümde son kez karakterlere yatırım yapıldı. Bundan sonra, yatırımların karşılığını alacağız.

BİRİNCİ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
İKİNCİ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
dördüncü BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
BEŞİNCİ BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
altıncı BÖLÜM İNCELEMESİ İÇİN TIKLAYIN
İÇ SAVAŞIN TÜM TARİHİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
hıghtower ailesini OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Biz Bir Aileyiz

Viserys aslında kötü bir adam değil. Ama Westeros gibi entrikanın günlük spor olduğu bir diyarda iyi niyet kötü sonuçlara yol açar. Viserys aslında iyi bile yaşadı. Ömrü uzadıkça, gerilimin büyümesine sebep oldu. Cenazeler, birçok kültürde küslerin barıştığı bir yerdir. Fakat bu cenaze, bir ailenin dağılmasının resmiyete kavuşmasıydı. Birbirlerinin yüzüne bile bakamayan, herkesin birbirinden rahatsız olduğu ultra gergin bir ortam vardı.

Viserys’in ömrü uzadıkça, kişiler arasındaki nefret ve gerginlik de büyüdü. Erkenden ölseydi belki Targaryen’lere hiçbir şey olmayacaktı. Görüyoruz ki, zamanla çocuklar bile birbirine karşı çekingenleşmiş. Rhaenyra’nın çocukları artık babalarının Harwin olduğunu biliyor. Oldukça da üzücü bir durum var ortada aslında. Anneleri, çocuklarını Velaryon kızlarına güzel bir şey söylemesi için gönderiyor halbuki onların da babası yakın zamanda öldü. Fakat acılarını içlerine gömmek zorundalar çünkü kimse bilmemeli.

Bu bölümün 2 çarpıcı kısmı var. İlki, kralın Alicent’a Aemma diye seslenmesi. Aralarında olmayan sevginin bunama sebepli ortaya çıkışıydı bu. Alicent’ın da aslında hiç sevilmediğinin çıkarımını yapabiliriz. Kendisi için üzülüyorum aslında. Kendisinin de itiraf ettiği gibi, yapması gerekenleri yaptı ve buna rağmen onu kimse sevmiyor. İkinci çarpıcı kısmı ise son başlığa sakladım.

Deli Aemond

Geçen bölümde Aemond’ın büyük ejderlere olan merakını yazmıştım. En büyüğünü alacağını da söylemiştim. Gıdısından da anlayacağımız üzere Vhagar, evrenin en eski ejderlerinden biri. Fatih Aegon, Dragonstone’a geldiğinde doğmuş, 100 küsür yıldır hayatta. Aemond’ın Vhagar’a gittiği ve ona bindiği sahne gerçekten şahaneydi. Aemond’ın oynayan Leo Ashten da iyi iş çıkarmış. Vhagar, öylesine güçlü bir kitle imha silahı ki, Aemond’ın dediği gibi bir gözü kaybetmeye değer.

Orijinal kitapta Aemond’ın Vhagar’a bir merakı olduğu için Rhaenyra’nın çocukları karşısına çıkıyor ve ona dokunmasına engel olmak istiyor. Aynı dizide olduğu gibi de Aemond, onlara piç diyerek hakaret ediyor. Birbirlerine giriyorlar ve Lucerys bıçağı ile Aemond’ın bir gözünü bir daha açılmayacak şekilde kesiyor. Normalde kavga sadece Aemon, Lucerys ve Jacaerys arasında geçiyordu ama kavgaya Velaryon kızlarını da ekleyerek safları sıkılaştırmak istemişler.

Çocukların Driftmark salounda birbirine bağırdığı sahnede çok güldüm. Daemon’ın da onlara bakışı beni ayriyeten güldürdü. Aslında güzel de bir sahneydi. Çünkü bu çocuklar ileride birbirine girip iç savaşı sürdürecek yegane kişiler şuan.

Ben Beklenenden Başka Ne Yaptım?

Bir itiraftı aslında bu. Mutsuz olduğunun itirafı. Dördüncü bölümde size özet geçmiştim aslında.

“Şimdiki paragrafım gelecekte yaşanacak her şeyin özeti aslında. Rhaenyra, kralın kızı. Özgürlüğü benimsiyor ve Daemon’ın gazıyla da istediğini almayı mantelite haline getiriyor. Üstüne Valyria kanı taşıyor, ejderha binicisi. Birçok kadının gıpta edeceği biri. Ne kadar şehirdeki tiyatroda gördüğümüz gibi halk “kadın” lider istemese de Rhaenyra’nın gücü ve namı yadsınamaz. Fakat Alicent, sadece kralın bölümde de gördüğümüz gibi tohumlarını ekmek için arada odasına çağırdığı ve tam da Rhaenyra’nın dediği gibi kale duvarları arasında sıkışmış bir bebek yapma makinesi.”

Westeros tarihi, kişisel nefretleri yüzünden birbiriyle savaşan aileler, kişilerle dolu. Blackwood’lar, Bricken’lar, Bittersteel’lar ve daha birçoğu. Bu kişiler, kendi kişisel mutsuzlukları için peşinden sürükledikleri insanların ölümüne sebep oldular. Alicent’ın da bu kişilerden hiçbir farkı yok. Yıllar geçiyor olmasına rağmen hala manipüle edilebilir küçük bir kız. Üç çocuk annesi bir kraliçe olmasına rağmen babası onu hala, tıpkı yıllar öncesindeki gibi kralın yanına teselliye gönderiyor. Halbuki Alicent, gece çıkardığı rezilliğinden ötürü pişmandı. Fakat babası Otto yine zehir dolu dilini kızının üzerine saldı. Ve kötüsü, Alicent’ın kontrol edilebilir olduğunu herkes biliyor. Artık mesela ne zaman Larys’i görsem eyvah diyorum, acaba bu sefer onu nasıl kandıracak diye merak etmeye başlıyorum.

Alicent gibi Criston Cole da büyük bir nefretle yanıyor. Kraliçenin emri ile Rhaenyra’nın çocuklarından birine saldırmaya hazırdı. Muhafız komutanı Ser Herrold Westerling ile Criston Cole arasındaki soğuk gerilim de gözlerden kaçmıyor. Herrold’ın nasıl öldüğünü bilmiyoruz lakin ölümünün arkasında Criston Cole çıkarsa şaşırmam. Dizi, şu ana kadar satır aralarını harika bir şekilde dolduruyor çünkü.

Bu bölümün aslında en güzel kısmı, artık tarafların resmi olarak belli olduğunu görmemizdi. Alicent, Rhaenyra’nın elini kestikten sonra kamera Rhaenyra’nın elini yakın planda gösteriyor ve tam arkasında onun elini tutan Corlys Velaryon’u görüyoruz. İleride onun eli olacak adamı. Sonra kamera Alicent’a dönüyor ve Criston Cole ile onu yan yana görüyoruz. Kamera karşıya döndüğünde ise Rhaenyra, Corlys ve Daemon’ı görüyoruz. Bu çekimler tarafları belli etmek adına özellikle yapılmış ki Rhaenyra bir sonraki sahnede “yeşiller” diyerek artık bir taraf olduğunu da doğruluyor.

Tarih İsimleri Hatırlar

Birbirlerini çok sevdiğini gördüğümüz Corlys ile Rhaenys’in de bu bölümde arasının açıldığını gördük. Aslında tam bir Game of Thrones bölümüydü. Corlys eşi Rhaenys’i bile karşısına alıp Rhaenyra ve taht için mücadele edeceğini söyledi. Rhaenys ise ona esas kan olan Daemon’ın çocuklarını desteklemeleri gerektiğine inanıyor. Fakat Corlys, tarihe damga vuracak bir cümle ile cevap veriyor.

Tarih isimleri yazar, soyları değil.

Ve aslında doğru da bir laf. Tarih sadece isimleri ve kazananları yazmıştır. Kazandıkları sürece soylarının ve kanlarının kimse için bir önemi yoktur. House of the Dragon’u çok beğenmemin ana sebeplerinden biri de karakterlerin motivasyonlarını saptırmadan işliyor olmaları. Corlys, daha ilk bölümden beri tahtın peşinde ve hala da mücadelesini veriyor. Rhaenys ise ilk günden beri huzurumuz kaçacak diyor ve maalesef korktuğu başına gelmek üzere. Cenazede yüzüne bakmadığı Rhaenyra yüzünden yakında tüm diyar aklını kaçırmış gibi birbirine girecek.

Sana İyi Bir Eş Olamadım

Onca olay olurken Laenor, kardeşini kaybetmenin acısıyla büyük ihtimal bir yerlerde geziyordu. Odaya girip de eşini eli kesilmiş çocuğunu da dayak yemiş bir şekilde görünce beni bi gülme tuttu. Dizideki boşluklardan biri olan neden çocukları olmadığına dair cevabı da burada alıyoruz. Denemelerine rağmen olmamış. Lakin Rhaenyra, buna rağmen ona hiçbir şey demedi. Her şeye rağmen Laenor’u sevdiğini de dile getirmekten geri durmadı. Fakat Laenor, Rhaenyra için artık bir engelden başka bir şey değildi. Çünkü Daemon, artık bekardı ve Rhaenyra, çocukluk aşkını öyle ya da böyle elde etmeliydi.

Orijinalde, Laenor’un kaçamaklarından biri tarafından kıskançlık sebepli öldürüldüğünü biliyoruz. Fakat dizi, bu sefer satır arası doldurmak yerine beni de ters köşe yaptı ve Laenor’a bambaşka bir hikaye yazmış. Onu öldü gibi gösterip sevdiği ile kaçmasını sağlamışlar. Bu radikal değişiklik diziye hizmet ediyor mu? Hayır. Lakin gelin görün ki beni hem şaşırttı hem de çok mutlu etti. En azından birileri mutlu olacak. Bu da HBO’nın değişiklik işte böyle olur diyerek bize ders vermesiydi.

Biz Birlikte Yanmak İçin Yaratıldık

Daemon’ın Stepstones kahramanlığı için verilen yemekte genç Rhaenyra, gözlerini ondan alamayıp kalabalıklar arasında onu takip ediyordu. Tabii ki Daemon’ın da gözü onun üzerindeydi. Aradan 10 yıl geçse de bir şey değişmemiş. Cenaze sırasında Rhaenyra’nın gözleri yine Daemon üzerindeydi. Yıllar geçse de ona olan aşkı hiç bitmemiş. Öyle ki eşi Laenor’u bile bu aşk için ikna etmeyi başarmış. Deniz bir kaçıştır dedi Rhaenyra. Hiçbirimiz tahmin edemedik. Meğersem Laenor’un kaçışını kafasında planlamıştı bile.

Bu bölümün sanırım en sevdiğim kısmı, Daemon ile Rhaenyra arasında geçen yüzleşmeydi. Daemon’ın neden olmadığına dair itirafları taşları yerine oturttu. Arada bir kıvılcım olduğu aşikardı lakin Rhaenyra’nın çocuk olması büyük bir engelmiş meğersem. Gerçi babası o gün şatoda Rhaenyra’yı verseydi engel falan olmazdı ya, neyse. Rhaenyra’nın ben artık çocuk değilim cümlesi bölümüne en vurucu kısımlarından biriydi. Karakterlerimiz artık büyüdü ve karakterleri de oturdu.

Aralarındaki mütevazi geleneksel evlilik törenine hayran kaldım. Çekiminden oyuncuların hareketlerine kadar her şey sanat diye bağırıyordu. Valyria dilinin üreticisi olan David. J. Paterson’ın dediğine göre, ikisinin alınlarına kanla çizdikleri simgeler Valyria oymalarını sembolize ediyor. Rhaenyra’nın alnındaki sembol ateş, Daemon’nınki ise kan anlamına geliyor. Birbirlerine söz verdikleri kimi ateş ve kanla birleştiler. Rhaenyra, her zaman olduğu gibi istediğini aldı. Alicent ise tüm nefreti ile şatosuna geri döndü.

Bazı Güzel Detaylar

Rhaenyra, fazla derecede naif bir kadın. Affedici bir yanı var. Geçen bölümde de dediğim gibi kavgadan ve savaştan uzak duruyor. Kitaplarda gördüğüm Rhaenyra, saldırgan ve güçlü bir karakterken, dizideki Rhaenyra biraz çekingen, insanların gözüne bakmaktan çekinen bir kadın. Başkalarında da kötü niyet aramak istemiyor. Öyle ki Harwin’in ölümünden ötürü Harrenhal laneti diyor. Daemon ise ondan daha realistik biri; ölümlerin arkasında birilerinin olduğuna emin.

Harrenhal, içinde yaşayan herkesin acılarla ölmesinden ötürü lanetli olarak adlandırılıyor. Fatih Aegon, Harren the Black’i ejderi Balerion ile içerideki yüzlerce kişi ile cayır cayır yakmış, Quenton Qoherys kaleye lord olduktan, Rhaena Targaryen oraya yerleştikten ve Lyonel ile Harwin Strong da kaleye geri döndükten sonra ölmüştü. Harroway ve Towers ailesi de Harrenhal’a lord olduktan sonra kısa sürede ebediyen yok oldu.

Alicent, Rhaenyra’ya kral Viserys’in o meşhur bıçağı ile saldırdığında kamera bıçağa yakın çekim yapıyor. Kılıcın arkasında şömine ateşini görüyoruz. O sırada Rhaenyra da bıçağa göz atıyor çünkü o bıçağın üstünde ısındığı zaman yazılar çıktığını biliyor.

Vaemond Velaryon’un Laena için dua ettiği sahne Daemon gibi beni de güldürdü. Vaemond’dan size bahsetmiştim. İleride önemli bir rol oynayacak. O da Alicent gibi duyguları ile hareket eden biri. Öyle ki dua esnasında Rhaenyra’ya “bizim kanımız temiz” diyerek laf sokacak kadar da nefret dolu. Vaemond’ın laf çarptığını kral da Rhaenyra da hemen farkediyor. Vaemond devam edip bizim soyumuz hiçbir zaman zayıflamayacak deyince de Daemon’ı bir gülme alıyor.

Ne demiştik? İlk sezon 9 ejder göreceğiz diye. Sırasıyla bakalım. Rhaenyra’nın ejderi Syrax. Daemon’ın ejderi Caraxes. Rhaenys’in ejderi Meleys. Laenor gittiği için Seasmoke boşta kaldı. Aemond, Laena’dan boşta kalan Vhagar’a kondu. Jacaerys geçen bölüm Vermax ile tanıştı. Helaena’nın hiç kullanmayacağı Dreamfyre Dragonpit içerisinde duruyor.

Gel gelelim kralın gemisi King’s Landing’e geri dönerken havada üç ejder vardı. O ejderlerden biri büyük ihtimal Aegon’un ejderi Altın Sunfyre. Bölüm esnasında 4 saniye de olsa görme imkanı yakaladı. Geriye kalıyor tek bir ejder. O son ejder de büyük ihtimal gelecek bölümde doğacak olan ve Lucerys’in bineceği Arrax olacak.

Aegon II’nin kitapta gençliğine dair çok fazla bir detay yok. Senaristler onu biraz vurdumduymaz tasarlamış. Tahtta gözü yok. Kraliyet ailesinden olduğu için istediğini yapmak isteyen şımarık ve ukala bir çocuk. Kardeşi Helaena ile dalga geçmekten, onu aşağılamaktan geri durmuyor. Aemond ona “ileride senin eşin olacak” diyor. Aegon ne kadar istemese de gelenekler belli. Deli dediği kız, ileride Aegon’a eş olacak.

Son kısmı da Laenor’a ayırmak istedim. Dizi, Velaryon’ları siyahi yaparken güzel bir seçim yapmış aslında. Bir Velaryon çocuğunu anlamak oldukça kolay. Siyahi ya da beyaz saçları varsa, Velaryon’dur. İnsanlar, Rhaenyra’nın çocuklarının ondan olmadığını saçından anlıyor. Ha keza Game of Thrones’da Eddard Stark da Cersei’nin çocuklarının Robert’dan olmadığını böyle anladı. Saç, belirleyici bir unsur. Bu sebeple de Laenor, saçını kazıtmış.

Senaristlerin bu fikri nerden bulduğu da çok belli. Tabii ki Dunk ve Egg’den. İç savaştan sonra şövalye olmak için yola çıkan Dunken adında bir adam, kendisine Egg diye bir yaver alır. Bu yaver keldir. Atıldıkları birçok maceradan sonra öğreniriz ki Egg aslında tahtta iddiası olan Aegon V imiş. Şövalye olmak isteyen Aegon, saçlarını kazıtıp şehirden ayrılıyor ve maceraya atılıyor. Haliyle altın sarısı saçları olmayınca da kimse onun Aegon olduğunu o itiraf edene kadar anlayamıyor.

Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Aegon V’in tahtta iddiası olmasına rağmen onu seçmek istemezler. Çünkü Aegon’un köylülere eşitlik ve hak tanımak gibi soylulara deli saçması gibi gelecek fikirleri vardı. Özünde Aegon da iyi biriydi. Tıpkı Laenor gibi.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Utanç Duyulası Bir Dönem: Blonde

Previous article

Blonde – Film Review

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.