0

   “Bütün evlerin en mükemmel hatasıdır baba”

Bir toplumun sosyo-ekonomik ve politik izlerini sürebilmenin bir yolu da o toplumun sanat eserlerine bakmaktan geçer. Toplum içerisindeki bireyleri tek tek analiz etmenin mümkünsüzlüğünü sanat eserinin persfektifinden bakarak mümkün kılarız. Sinema da bu sanatlardan biridir. Saeed Roustayi’in 2022 yapımı Leyla’nın Kardeşleri (Baradaran-e Leila) filmi bu eserlerden biri olarak karşımıza çıkar.

Filmde İran toplumunun geleneksel aile yapısı içerisinde bireylerin varlık mücadelesini izlerken; mevcut eril düzene başkaldırı olarak “Leyla” imgesi ile kadının bu coğrafyada var olma mücadelesini de seyretmekteyiz. Genç yönetmenin üçüncü yapımı olan Leyla’nın Kardeşleri büyük merakla beklenmiş ve ilgi ile izlenmiştir. Film daha sonrasında her ne kadar yönetmenini hapse göndermiş olsa da olay örgüsü ile birçok usta yönetmeni geride bırakarak 75. Cannes Film Festivali bünyesinde FIPRESCI ödülüne layık görülmüştür. Film MUBI aracılığı ile izleyicisi ile buluştu.

Filmekimi ~ 13-22 Ekim 2023 İstanbul ~ İstanbul Kültür Sanat Vakfı - Sonbahar Film Haftası

Erilin hakimiyetinde ve kendine makul direktifleri ile oluşturulmuş erkek egemen toplumlarda kadın olarak var olmanın zorluğu her zaman aşikâr olmuştur. Ataerkil normlar çerçevesinde oluşturulmuş toplumsal cinsiyet rollerinden sıyrılıp kadınlık rollerini yeniden inşa etmek, erkeğin egemen olduğu toplumlarda kadınlar için devrim niteliği taşımaktadır. Yönümüzü bu film ile doğuya dönerken bu varoluş mücadelesinde “Leyla”yı izlemekteyiz. Doğu toplumlarının en sevdiği koşulsuz şartsız itaatkar kadın algısını Leyla’ ın annesi ile izlerken sisteme bir başkaldırı olarak da Leyla’yı görmekteyiz.

Yönetmenin Ortadoğu’da ne istediğini bilen bir kadın olarak var olabilmenin temelinin toplumun en küçük birimi olan ailede nasıl şekillendiğini geleneksel yapıdaki bir İran ailesi üzerinden vermesi ise hikayenin gerçeklik algısını yükseltiyor. Örneğin; izleyici koltuğundaki birçok kadın filmi izlerken filme mevzu olan altınları çalma planları yaparken bulur kendini.  Film boyunca erilin aslında olmayan varlığı boğazımıza haksızlık eliyle yapışırken, tüm yalnızlıklar üstüne Leyla’nın annesi tarafından da eril bir dil ile ötekileştiriliyor olması ise Leyla’nın kalabalıklar arasında nasıl bir sıkışmışlıkla yaşadığını hissetmemize yeter de artar bile. Film boyunca Leyla’ya bu kadar fedakar olduğundan dolayı kızdım. Neden bir insan bir diğeri için kendinden bu kadar vazgeçmeyi seçer ki üstelik senin verdiğin değerler karşı tarafta senin verdiğin şekliyle algılanmıyorken…

Erilin Sağ Eli: “BABA”

Gerçekçi İran sineması geleneği ile karşımıza çıkan yönetmen İran toplumu için güçlü bir manevi değer olan aile olgusu ile temellendirilmiş bir görsellik oluştururken elbette baba figüründe güçlü bir oyuncu yer alması gerekir demiş olacak ki İran sineması için büyük ve usta oyuncu Saeed Poursamimi yer vermiştir. Saeed Poursamimi tüm profesyonelliği ile Esmail Jourablou karakterine hayat verirken izleyicisini de ekrana kilitlemeye başarmıştır. Bana kalırsa zaten bir oyuncu izleyicisinde insan doğasında varolan herhangi bir duyguyu gerçek kılmıyorsa oyunculuğu tek ayak üzerinde ilerlemeye mahkumdur.  Güçlü oyuncu Poursami’ mi film boyunca tüm öfkemizi diri tutarak ayakları yere sağlam basan oyunculuğuna bizleri de ikna etmeyi başarmıştır.

Baba tüm toplumlarda aile içerisindeki her şeyin temeli olarak şekillenmiştir. İyiye dair ne varsa baba ile filizlenirken kötüye dair ne var ise yine baba gölgesinde varlık bulmuştur. Bu biz istesek de istemesek de toplumun geneli tarafından babaya yüklenmiş bir yargıdır, doğruluğu ise tartışılmalıdır en azından benim için. Filme baktığımızda yoksullukla savaşan bir aile içerisinde kendi hazları uğruna tüm aileyi yok sayan bir bencillik ile kötünün yansıması bir “BABA” izlemekteyiz. Esmail kendi benlik savaşını başaramamış ezik vasıflarda küçük adam hesapları ile büyük bir aşirete reis olmak peşindedir. Kendi benliğinde ve çekirdek ailesinde kazanamadığı saygınlığı aşiret reisliği sayesinde kazanabileceğinin hayalini kurup bu uğurda savaş verirken aslında aile içerisinde ne gibi büyük hatalar yaptığı gerçeği ile de Leyla’nın “Baba” figürüne attığı tokat ile yüzleşecektir.

Film boyunca kırılmaz inadı ve tüm bencilliği ile aileye kan kusturan Esmail’in aile için mutlu günde kapı eşiğindeki baba ile özdeşleşen bir koltukta sessiz ve sakin ölüşü ise yönetmenin izleyicisine film boyunca yaşattığı huzursuzluğun ardından vaad ettiği huzuru sağlamaktadır. Yani aslında bu kadar kolay ölünebilen bir dünyada bireysel hırslar için savaşmanın “üstelik bir ailede kocaman travmalar bırakarak” ne denli yersiz ve nafile bir çaba olduğunu bizlere hissettirmiştir. “Leyla’nın zaferidir bu sessiz ölüm…” Film sonunda babasının öldüğünü anlayan Leyla’nın yüzündeki tebessüm ölümün Esmail ve eril için yenilgi ama Leyla için bir zafer sayılması filmin en ironik sahnelerinden biri olmuştur.

Gücün Akis’i : “LEYLA”

İlk olarak dar bir mekanda küçük bir daire içerisinde acılı bir yüz ile izleriz Leyla’ yı tıpkı bu coğrafya mensubu tüm kadınların yüzünün özeti gibidir bu yüz. Dar bir coğrafyada kadına verilen küçücük bir varlık alanı gibi. Leyla işçidir ve artık bel ağrıları bu ağır işi reddetmenin sinyalidir tedavi için de sedyede uzanmaktadır. Bu işi yapmak zorundadır çünkü;  4 erkek kardeş ve bir babanın olduğu evde tek maaşa sahip “KADIN” bireydir.  Kadının çok fazla şeyinin mahrem sayıldığı ve mahremiyetinden taviz verdiğinde koşulsuz yargılandığı bir coğrafyada parası yenilebilen kadındır üstelik (!). Filmin bu kısmında Leyla’ yı aile içerisinde söz sahibi bir güç olması gerekirken erilin gölgesinde varlık mücadelesi veren bir kadın olmasını izlemekteyiz. Bizi ise Leyla’ nın görmediği ilgi film boyunca rahatsız etmektedir. Ailesinden gereken destek ve sevgiyi alamayan Leyla’nın buna rağmen kardeşlerini var edebilme çabası ise Leyla’ya öfkemizi artırmaktadır. Ama her şeyine rağmen ataerkin karşısındaki bükülmez bileğini de içtenlikle sıkmaktayız.

Leyla erkeğe verilmiş para kazanma rolünü bir kadın olarak inşa ederken erilin söz söyleme ve karar verme rolünden ise yoksun bırakılmıştır. Zaten yönetmen Leyla’ nın belini bükenin işçilik değil bu yük olduğunu ise biz ileyicilerinin zihnine film boyunca işlemiştir. Güçlü, temeli sağlam bir özgüvenle izleriz Leyla’yı babası Esmail ve 4 erkek kardeşinin aksine Leyla tüm benlik savaşlarının çoğunu galibiyetle kazanmış bir birey olarak karşımızdadır. Cesur, aktif ve realitenin ışığı ile aydınlatmıştır kendini. Bir nevi doğunun batıya bakan ama kilitli olan penceresidir diyebiliriz Leyla için. Ailenin en güçlü figürü baba Esmail’ in pasifliğine karşıt bir rol yüklemiştir yönetmen Leyla karakterine. Lakin Leyla temsil etmesi gereken gücün sadece gölgesi olabilmiştir film boyunca. Ortadoğu’da kadın olabilmenin makusu bu mu sorusunu bırakmıştır biz izleyicisine de?

Leyla’nın Kardeşleri

Film her ne kadar bize Leyla’nın kardeşleri Ali Rıza, Ferhad, Perviz ve Manuçehr’in, babaları Esmail’e karşı gelerek kendi yaşamlarını kazanma mücadelesi olarak aktarılmış olsa da aslında Leyla’nın eril tayfa ve yoksulluk karşısında mücadelesinden başka bir şey sunmaz bize. Ali Rıza’yı kalabalık içinde herkesin hakkını almak için tabir caizse savaş verdiği bir kaosun içinden kaçarken izleriz ki bunun Ali Rıza’ ın ilk kaçışı olmadığını daha sonra yıllar önce sevdiği kadını kapı eşiğinden izlerken de anlarız.

Bir erkeğe kaçmanın en yakışmadığı yerlerde kaçan bir Ali Rıza vardır Leyla’nın cesareti bulaşmış olacak ki daha sonra fabrika camlarını indirerek erkeklik sınavını bir nebze vermiş sayıldı biz izleyici gözünde. Bir de Leyla’ya olan desteği ile tabi. Perviz; evin büyük abisi deyim yerindeyse baba yarısı olması gerekirken büyük cüssesine karşın tüm ezikliği ile sadece midesini düşünmektedir. Güçlü bir vücudun çevik bir zeka barındırmadığını yönetmen Ferhad ile işlerken  film boyunca baba Esmail’ e karşı kılını oynatmayan Ferhad’ ın Leyla’ ın babasına attığı tokat sonrası  aslana dönüşmesini ise gücün ve şiddetin sadece kadına yettiğini göstermiştir Saeed Roustay’ i bizlere.

Konu saygı ise eğer bence Leyla’nın Kardeşleri filminde sonsuz derece saygıyı hak eden tek kişi Leyla’ dan başkası değildi. Manuçehr ise diğer erkek kadeşler gibi bencilliğinin barındırdığı hazları uğruna aile yaşamını yok saymış bir bireydir. Yine bir erkeğin kaçışını da Manuçehr’de de izlemekteyiz. İşlediği suç sonrası kardeşlerinin yardımı ile illegal yollarla aileyi ve ülkeyi terk ederken görürüz dördüncü kardeşi. Ayrılıktan sevinç duyulabileceğini ise bu sahnede anlarız çünkü kaçışın sonu kurtulmaktır, umuttur aile için. Bu kadar çok sayıda erkeğin olduğu bir aile yapısında tüm maddi ve manevi sorumluluk görünmez bir el ile sanki Leyla’ ya yüklenmiştir. Leyla’ ya ise tüm bu savaşı verdiren şey kadının güçlü iradesi ve sonsuz şefkat duygusundan başka bir şey değildir. Yani kısaca tüm erile size rağmen yine sizin için der gibi oynamıştır Taraneh Alidoosti “Leyla” rolünü.

Yönetmen,  Esmail ile tek güç benim, son söz bana ait diyen ama realitede vazifesini yapmayan içi boş bir erili, Perviz ile ailedeki rolü  baba yarısı olması gerekirken sadece mide odaklı yaşayan erili, Ferhad ile fiziksel gücü olan ama kaslarının dolgusu sadece kadına işleyen erili, Manuçher ile erkek kardeş olma rolünden uzak sadece farazi hayaller peşinde koşan erili, Ali Rıza ile ise haklarını savunmaktan aciz, duygu ve düşüncelerini ifade etmekten yoksun ve tüm kayıplarına göz yuman ezik bir erili temsil etmiştir. Saeed Roustayi bizlere bu beş karakter üzerinden tüm coğrafyanın genel eril profilini ince ustalık ile özetlemiştir.

Bakış açım değişsin, süresinden büyük mesajlar versin, yüzüme tokat gibi insin, cinsiyet eşitsizliği ve kadın erkek rollerinin yeniden inşâsı konusunda beni kendime getirip bana yeni bir bakış açısı kazandırsın diyorsanız eğer Leyla’nın Kardeşleri filmini kesinlikle izlenmenizi tavsiye ederim.

İyi seyirler…

Zehra Çelik’in diğer yazılarına bakmak için buraya tıklayınız.

İntihar Üzerine Bir Deneme: Safe Place

İlk Kalp Kırıklığı Büyümekmiş: You Are So Not Invited to My Bat Mitzvah

Zehra Çelik
Radyo- TV- Sinema /scholl

    İntihar Üzerine Bir Deneme: Safe Place

    Previous article

    İnsanlığın Ötesinde: Ghost in the Shell

    Next article

    You may also like

    Comments

    Leave a reply