0
Yönetmen Rebecca Zlotowski’nin yönetip kaleme aldığı Başkalarının Çocukları prömiyerini 2022 Venedik Film Festivali’nde yapmıştı. Filmi izleyen hemen hemen herkesin ortak düşüncesi, bu filmin izleyen herkeste farklı duygular yaratan kişisel bir yapım olması. Yönetmenin kendi deyişiyle filmi kendi türündeki filmlerden ayıran nokta, yan karakter profilli bir karakteri merkezine alması.

Film, kırklı yaşlarına gelen Rachel’ın (Virginie Efira) erkek arkadaşı Ali’nin (Roschdy Zem) çocuğuna zamanla bağlanarak kendi hayatındaki eksikliği fark etmesini konu alıyor ilk etapta. Filmin hemen başlarında Rachel’ın lisede öğretmenlik yapmasının, çocuklarla olan iletişiminde pozitif bir rol oynadığının gösterilmesi ve Victor Lefebvre’nin canlandırdığı “Dylan” karakteriyle kurduğu ilişki, Rachel’ın karakteri hakkında bize hızlı şekilde ipuçları veriyor.

Rachel’ın geçmişiyle ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse, karakterimiz henüz çocukken annesiyle birlikte bir trafik kazası geçiriyor ve annesini kaybediyor. Kazadan sonra babası ve küçük kız kardeşiyle birlikte büyüyen karakterimizin aile bağlarının güçlü olması son derece doğal bir durum. Yaşı ilerleyen karakterimiz Ali’nin kızı Leila ile olan bağının gittikçe artmasına rağmen, Leila’nın annesi olmadığının farkında olması ve kendisini ailenin tam bir bireyi gibi hissedememesi, bir süre kendisini sorgulamasına sebep oluyor. Bu sırada çevresinde gelişen olaylar, doktorunun ona artık yaşının ilerlediğini ve doğurganlık döneminin yavaş yavaş geride kalacağını hatırlatması, kardeşinin sürpriz hamileliği derken, karakterimizin kendini geç kalmış bir noktada bulmasına sebep oluyor.

Başkalarının Çocukları Arakat Mag

Tek Kişilik Şov

Muhtemelen filme dair yapılabilecek ilk yorum, 104 dakikalık şahane bir Virginie Efira performansı izliyor oluşumuz. 104 dakikanın neredeyse her sahnesinde yer alan Rachel karakteri, izleyiciler için duygusal yakınlık kurmakta ve empati yapmakta zorlanmayacağı bir kişilik. 2023 Lumiere Ödülleri’ni dağıtan dostlarımız da aynı fikirde olsa gerek ki oyuncuyu en iyi aktris ödülüne layık gördüler.

Ne yazık ki kadronun kalanı için aynı övgülerden bahsedemeyeceğim. Kalan isimler kendilerinden ne isteniyorsa tam olarak onu vermişler, ne eksik ne fazla, çünkü oyunculara verilen replikler ve ekran süreleri onları parlatmaya yetecek şekilde değil. Ali rolünü canlandıran, vitrininde 2006 Cannes En İyi Erkek Oyuncu ödülünü bulunduran başarılı oyuncu Roschdy Zem ise filmi izleyenler için hayal kırıklığı olabilecek gibi görünüyor. Performansından ziyade oyuncunun canlandırdığı karaktere yazılan replikler, belirttiğim gibi ön plana çıkmasını engelliyor ve yeteneklerini tam anlamıyla sergilemesini zorlaştırıyor.

Victor Lefebvre’nin kısıtlı sürede sergilediği performansını ise potansiyelli buldum. Oyuncunun portfolyosuna baktığımız zaman yükselişte olan bir kariyeri var. Bundan birkaç sene sonra baktığımızda kendinden söz ettirebilmesi ve onu daha fazla yapımda görmemiz mümkün duruyor.

Sonuçlara Katlanmak

Bu tür karakter hikayeleri konu alan yapımlara baktığımızda genellikle yavaş başlayıp temponun kontrollü bir biçimde yükseldiğini ve finale doğru patlama yaptığını görürüz. Başkalarının Çocukları belli aralıklarla hızlansa da temposunu yükseltmekten kaçınan bir film. Bana kalırsa filmin en büyük problemi, kendini yerleştirdiği güvenli alandan çıkmamak. Zlotowski’nin ayakları yere sağlam basan bir film ortaya çıkartmak için bunu bilinçli olarak yaptığını gözlemlemek mümkün, ama verdiği bazı kararlar ne yazık ki filmin olduğundan çok daha iyi bir hale gelmesini engellemiş.
Başkalarının Çocukları Arakat Mag

Sanatsal Kısımlar

Sinematografik olarak Fransız kültürünü hissedip biraz da etrafa göz atmak istiyorsanız, bu noktada biraz hayal kırıklığına kapılabilirsiniz. Filmin görselliği tatmin ediyor olsa da, çevreyi tanıtmak için bir çaba gösterilmemiş.
Çoğu kısımda olduğu gibi bu noktada da ana karakterimiz Rachel’a odaklanılarak ilerlenmiş. Müzikler açısından özellikle filmin başlarında sahneyle uyuşmayan biçimde müzikler kullanılması, sahnenin geçirmek istediği duygunun yoğunluğunu azaltsa da, filmin ilerleyen kısımlarında bu durum tam tersine dönüyor. Özellikle filmin ilerleyen kısımlarında yavaş temposuna rağmen, hala filmin içerisinde merakla kalmamızı sağlayan bir numaralı etken kullanılan başarılı müzikler.

Toparlamak Gerekirse

Bir bütün olarak baktığımızda, yazımın başında belirttiğim gibi “Başkalarının Çocukları” tamamen kişisel bir film. Bugün bu filmi izlediğim ben ile bundan on sene sonra bu filmi izleyecek olan benin filme dair hissettikleri ve düşünceleri arasında bir uçurum olacağına eminim.

Yaşamımızın kalanında, “Ya geç kaldıysam veya ya hata yapıyorsam?” diye düşünerek vereceğimiz kararlardan korkmaktansa, aldığımız kararların bize tecrübe olarak döneceğini kabullenmeliyiz. “Başkalarının Çocukları” belli açılardan eksikleri olsa da genel olarak, hem izleyenler için kişisel bir yolculuk hem de yönetmen Rebecca Zlotowski’nin kariyerini tekrar yükseltecek bir yapım olmuş.

Diğer film incelemelerimize ulaşmak için buraya tıklayınız.

Yakıcı ve Yıkıcı Güç: Oppenheimer

Insidious the Red Door: Babalarımızın Mirası

Ali Can Bartu Sakarya

Daha Genç Daha Orijinal: Ninja Kaplumbağalar : Mutant Kargaşası

Previous article

Bilinç, Kitle Ve Kararlarınız Üzerine 3 Kitap

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply