Late Night with the Devil, dünya prömiyerini 2023’te South by Southwest Film Festival’da (SXSW) gerçekleştirdi. Hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin büyük beğenisini toplayan film Türkiye prömiyerini ise 43. İstanbul Film Festivali‘nde yapıyor ve 17 Mayıs’ta da vizyondaki yerini alacak. Filmin hem yönetmenliği hem de senaryo yazarlığı, isimlerine aşina olmadığımız Cameron Cairnes ile Colin Cairnes‘e ait.
1977 senesinde, Night Owls with Jack Delroy programının Halloween özel bölümünde, Jack Delroy programını kurtarmak ve reytingleri arttırmak için pişman olacağı bir karar verir. Delroy temaya özel olarak şeytan tarafından ele geçirildiği iddia edilen bir kızı canlı yayına çıkartır. Şeytana inanmayan herkes için unutulmaz bir deneyim olacaktır.
Yazının bundan sonraki kısmı filmi henüz izlemeyen okurlarımız için spoiler içerebilir.
Korkuyu Besleyen Nostalji
Late Night with the Devil, orijinal senaryosu ve kendine has aktarım biçimi ile ön plana çıkıyor, başarısını da büyük oranda buralardan sağlıyor. Sitges Film Festival‘da En İyi Fantastik Film Senaryosu ödülünü almış olması şaşırtmıyor. 70’lerde ABD’de patlak veren şeytan tarikatlarının ve spiritüel olayların zemin olarak kullanılması filmin gerçekçiliğini güçlendiriyor, zekice bir hamle oluyor. Night Owls kurmaca bir gece programı olmasına rağmen dönemin ruhunu iyi bir şekilde yakalıyor ve sırıtmıyor.
Late Night with the Devil, found footage türüne alışık olmadığımız bir biçimde değinerek “buluntu program kaydı” biçiminde sunuluyor. Yaratılan karakterlerin dönemin programlarına uygunluğu filmin ilk yarısını neredeyse bir parodi haline getiriyor. Özellikle Jack ve şeytan tarafılan ele geçirilen kız dışındaki herkes birer tip olarak karşımıza çıkıyor. Ancak neyse ki olayların gidişatının değişimiyle birlikte bu durum değişiyor ve karakterlerin birer tip oluşları bile filmin lehine işlemeye başlıyor.
Senaryonun bir diğer güçlü tarafı ise filmin izleyicilerini de programın izleyicisi haline getirerek bir noktaya dek paranormal olayların gerçekliğini sorgulatması. Carmichael Haig karakteri ile etkileyici ve farklı bir twist örneği sunuyor. Fakat finalde olayların hızla gerçekleşmesi ve tam korkunun yükseldiği anda filmin bitmesi yarım kalmışlık hissi bırakıyor. Biraz daha uzun olabilirmiş diye düşündürüyor. Tabii olayların hızla gerçekleşmesi, dozunu arttırması ve canlı yayının kesilmesi tam da istenilen buluntu film örneğine de uyum sağladığı için bilinçli bir tercih olduğu anlaşılıyor. Senaryo her ne kadar ikinci yarıda korku ile gerilimi hızla arttırıyor olsa da gerçeklik hissiyatı ile efektlere rağmen Late Night with the Devil‘ın korku dozu beklenenin altında kalıyor. Tabii bu izleyiciden izleyiciye değişebilecek bir etken oluyor.
Senaryo Kadar Aktarım Biçimi de Önemli
Late Night with the Devil, sinematografisindeki ve atmosfer yaratımındaki özenli ve nokta atışı kararları ile gayet inandırıcı. 70’lerin formatına uygun program kaydı, zoom hareketleri, yayın kalitesi ve set atmosferiyle büyülüyor, gerçeklik hissiyatını arttırıyor. 70’ler TV programı havası başarılı bir şekilde oluşturuluyor ancak kayıt dışında olanların gösterim formatı tercihi yer yer gerçeklik hissiyatından uzaklaştırıyor. Siyah beyaz tercihi ve format farkı göze batıyor. Yine nostalji hissiyatını arttırmak için pratik ve mekanik özel efektlerin kullanımı güzel bir dokunuş oluyor.
Görsel atmosferin, tv efektinin yaratımı dışında, korku sahnelerinde olabildiğince CGI kullanımından uzak durulmuş gibi gözüküyor. Bazı göze batan efektlerin ise (özellikle elektrik efekti) bilinçli olarak, dönemin teknolojisine uygun havayı vermek için yapmacık biçimde yapıldığını düşündürüyor. Filmin gerçekçi havası gereği ise programın içindeki canlı orkestranın yaptıkları dışında müzik kullanımı bulunmuyor.
Dastmalchian ve Popüler Olmayan Yüzler
Late Night with the Devil‘ın oyuncu kadrosu, son dönemde korku filmlerinin aranan yüzü haline gelen David Dastmalchian dışında popüler olmayan isimlerden meydana geliyor. Fakat oyuncu kadrosunun tamamı tatmin edici bir iş ortaya çıkartıyor. Dastmalchian, programın sunucusu, ünlü Jack Delroy karakteri ile etkileyici bir performans sergileyerek doğru bir tercih olduğunu gösteriyor. Şeytan tarafından ele geçirildiği iddia edilen kıza yani Lilly’e hayat veren Ingrid Torelli ise filmin diğer yıldızı haline geliyor. Ürkütücü ve sinir bozucu olmayı başarıyor.
Late Night with the Devil; orijinal fikri, gerçekçi atmosferi, oyuncu performansları ve found footage türüne dokunuş biçimi ile öne çıkan farklı bir korku-gerilim filmi olarak karşımıza çıkıyor. Festivallerden gelen yorumlar ve beklentiyi arşa çıkaran yorumlar nedeniyle korku dozu beklenenin altında kalıyor ve sonu ile de bir yarım kalmışlık hissi yaratıyor. Ancak bunlara rağmen rahatlıkla The First Omen‘dan sonra senenin iyi korku filmlerinden birisi (şimdilik) oluyor.Buğra Mert Alkayalar‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık filmi için 2 kişiye çift kişilik bilet hediye ediyoruz!
Yapmanız gerekenler ise çok basit;
📌 Bizi takip edin.
📌 Bu tweeti retweetleyin.Kazananlar 9 Mayıs Perşembe günü saat 20:00'da açıklanacaktır. pic.twitter.com/hJ9A1B68pB
— Arakat Mag (@ArakatMag) April 30, 2024
[…] Late Night with The Devil FRAGMAN […]