3
Bizi Instagram'da Takip Et

Daha önce komedi türünde Home Shopper ve animasyon tekniğinde Roborovski adlı iki kısa filmde yönetmenlik yapan Dev Patel‘in ilk uzun metraj denemesi Monkey Man, tam bir tutku projesi olarak karşımıza çıkıyor. Covid’in patladığı dönemden beri Monkey Man‘i hayata geçirmek için didinen ve bu yolda sırf filmi tamamlamak için birçok proje teklifini de reddetmek zorunda kalan Dev Patel, örnek alınması gereken bir özveri ortaya koyuyor. Çünkü kariyerini baltalayabilecek kadar büyük bir risk almasına ve yaşadığı onca şanssızlığa rağmen ortaya çıkardığı film, sinemada deneyimlemek için yaratılmış harika bir aksiyon fırtınası.

Monkey Man Film İnceleme Arakat Mag

Gerçek Bir Başarı Öyküsü

Senaristliğini, yönetmenliğini ve başrolünü aynı anda üstlenen Dev Patel‘in Monkey Man filminin hazırlıkları, Covid öncesine dayanıyor. Fakat virüsün tüm dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte Patel öyle zorluklarla yüzleşmek zorunda kalıyor ki, bu filmi bitirebilmesi mucizenin tam karşılığı oluyor. Hindistan’daki set lokasyonlarından vazgeçmek zorunda kalması, ekipman eksikliğinden dolayı Gopro aksiyon kameraları ve hatta telefon ile bazı sahneleri hayata geçirmesi, üstüne yapımcı verdiği destekten vazgeçmek üzereyken gidip yalvarması derken, Patel bu film ile gerçek bir başarı öyküsüne imza atıyor.

Dev Patel’in Monkey Man için tutkusu ve arzusu ise aslında hep içinde olan o aksiyon yıldızı olma isteğinden doğuyor. Hatta Patel bu durumu şöyle açıklıyor: “Çocukluğumdan beri aksiyon sinemasına kafayı takmış durumdayım. Gece yarısı gizlice alt kata inip Bruce Lee‘nin Enter the Dragon‘da perdeden hayal gücüme sıçrayışını izlemekten, Shah Rukh Khan’ın hayatının aşkını kurtarmak için yüzlerce kötü adamla savaşmasını izlemeye ve ardından intikam türünü zihnimde yepyeni bir seviyeye taşıyan Kore sinemasıyla tanışmaya kadar, bir gün tüm bu kültürlere, tarzlara ve hikâye anlatımına olan sevgimi benim gibi insanlar için bir şeyler yapmak üzere birleştireceğimi biliyordum.”

Dev Patel‘in sınırsız hayal gücünden doğan Monkey Man aslında vizyona dahi girmeyecekti. Direkt olarak Netflix’te yayınlanması planlıyordu. Jordan Peele‘ın (Get Out, Us, Nope) filmi izledikten sonra büyülenmesiyle her şey değişti. Peele‘ın kendi yapım şirketi olan Monkeypaw Productions, Patel‘in Monkey Man‘ini satın aldı ve üstüne Universal Pictures ile anlaşıldı. South by Southwest Film Festival‘de yapılan prömiyerin ardından da Monkey Man, bolca övgü aldı.

Monkey Man Film İnceleme Arakat Mag

Politik Bir Hikaye ve İntikam Arayışındaki, Halkın İçinden Bir Kahraman

Güç ve cesaretin simgesi olan Hanuman efsanesinden esinlenen Monkey Man‘de Patel, bir yeraltı dövüş kulübünde kıt kanaat geçinen ve para için her gece goril maskesi takarak daha popüler dövüşçüler tarafından vahşice dövülen isimsiz bir genç olan Kid rolünde karşımıza çıkıyor. Annesini öldüren, yoksul ve güçsüzleri sistematik olarak mağdur etmeye devam eden yozlaşmış liderlere karşı Kid’in intikam arayışına şahit oluyoruz. 

Dev Patel filmin senaryosunu açıklarken parmak bastığı noktalar ise çok önemli. Patel‘in bu konudaki açıklaması şöyle: “Hayır, bu sadece Londra’da doğan ve kimliği konusunda kafası karışık kahverengi tenli bir adamın hikâyesi değil. Ezilenler için bir marş yapmak istedim. Tüm araçlara sahip olmayan, her an mükemmel espriyi yapamayan bir kahraman – deneyen, başarısız olan, tekrar deneyen ve bir kez daha başarısız olan bir adam. Hafife alınmaya alışmış, öfke kadar acı da duyan, gerçek bir travmayla boğuşan genç bir adam… Ta ki kendisi gibi dışlanmış, mazlum, onu inşa edecek ve ona iyi ve doğru olan için savaşma cesareti verecek başka insanlar bulana kadar.”

Filmin politik açıdan öne çıkardığı mevzuların işlenişi açısından gereken en doğru şekilde yapılıyor. Senaryoda elbette klişeler mevcut, tahmin edilebilir olduğu da söylenebilir. Fakat intikam içeren bir aksiyon filmi için yeterli seviyede derinlik sağlanıyor. Halkı tanımlayan, halkı önemseyen ve sadece kişisel intikamını değil, ülkesinin yaşadığı problemi öne çıkaran bir kahraman. Motivasyonunu politik duruşundan sağlayan genç bir adam. Sahte peygamberlere, sahte politikacılara, yalanlara ve yozlaşmaya karşı ülkesini önemseyen bir kişiliği yaratırken, bunu fazla “milliyetçi” hale getirmeden yapmak zordur. Özellikle Hollywood filmlerinde gördüğümüz bu milliyetçi duruş yerine halkının yanında olan bir kahraman yaratıp onu “zorlama” olarak göstermemek ise önemli bir başarıdır.

Hanuman Efsanesinden Doğan İntikam Meleğinin Kanlı Yolculuğu

Monkey Man, yani Maymun Adam, bilgelik, güç, cesaret, bağlılık ve öz disiplinin sembolü olan Hindu tanrısı Hanuman efsanesinden esinlendiğini söylenebilir. İlahi maymun efsanesinin M.Ö. 1500 ile 1200 yılları arasına dayandığı ve ilk olarak dört kutsal kanonik Hindu metninden biri olarak kabul edilen antik ilahiler koleksiyonu Rigveda’daki bir ilahide ortaya çıktığı söylenmektedir. Sanskrit destanları “Mahabharata” ve “Ramayana”da yer alan Hanuman, özgürlüğün sembolüdür. Fiziksel olarak yenilmezdir ancak son derece insani olan Hanuman, müritlerini “dizginlenmemiş gücün tehlikeli doğası” konusunda uyarır. Efsaneye göre, Hanuman çocukken güneşi yakalamaya çalışırken gökten düşerek çenesini kırmıştır. Müritleri tarafından sevilen Hanuman artık halkına hizmet ederek İlahi Olan’a bağlanmaktadır.

Patel‘in filmi ise bu efsaneyi modern dünyaya taşıyor ve kırık dökük bir genç olan Kid, hizmet etmesi gereken insanlara baskı yapan yozlaşmış, güçlü liderlere karşı güçlü bir silah ve intikam meleği haline geliyor. Film, Sanskritçe bir kelime olan ve “mücadele veya çaba” anlamına gelebildiği gibi “intikam” anlamına da gelebilen kurgusal Hint şehri Yatana’da geçiyor.

Patel‘in yarattığı bu intikam meleğinin yolcuğu ise son derece kanlı. İçerisinde bolca çatışma ve dövüş sahneleri içerken bir aksiyon filmi yaparken en dikkat edilmesi gereken noktalardan biri yaralanma ve şiddeti izleyiciye hissettirmektir. Monkey Man izlerken bunu hissetmek fazlasıyla kolay. Özellikle kamera hareketleri ve yakın plan kullanımı, olayların şiddet dozunu yansıtmakta gerçekten başarılı. Neon bir atmosfer sağlanması ise cabası. Ayrıca renk kullanımı da filmin estetik yapısına fazlasıyla hizmet ediyor ve neon atmosfere katkı sağlıyor. Patel‘in yapısal ve teknik tercihlerinin son derece doğru oluşu, sinemada deneyimlenmesi gerektiği gerçeğini de güçlendiriyor.

Çürük Dış Görünüşünün Altında Öfkeyle Beslenen Bir Adam

Kid karakteri yaralarını sadece alevler içerisinde yanan ellerinde değil, kalbinde, yüreğinde taşıyor. O alevler Kid’in yüreğinde közleniyor. Patel’in karaktere kattığı, karakter üzerinden kurduğu duygusal ve dramatik çatı ise filmi göründüğünden daha da iyi hale getiriyor. Kid’in etrafına kurulan mekanlar, yan karakterler ve mitoloji ise filmin her anında tıkır tıkır işliyor.

Monkey Man, diğer yandan yeniden doğuşu da simgeliyor. Kid film içerisinde oradan buraya sürüklenen, mantığını yitirmiş ve kendini kaybetmiş biriyken, yeniden “geldiği yeri hatırlayan” birine dönüşüyor. O mitolojik ve ruhsal yolculuğun gerçeküstü biçimde aktarılması ise filme taze heyecan katıyor. Hatta Monkey Man‘i hikayesel anlamda klişe noktalarından koparan ve değerini iyice arttıran anların önünü açıyor.

Öfke yerini maneviyata bıraktığında, tekrar birey olmayı, ait olmayı hatırladığında kahramanın yolcuğu en keskin hale gelir. Patel, bunun bilincinde hareket ederken, Monkey Man‘de yarattığı intikam meleğinin izleyicilerle bağ kurmasını kusursuz hale getiriyor.

Bir İlk Film İçin Harika Başlangıç

Filmin çekimleri sırasında kırık bir el, iki kırık ayak parmağı, yırtık bir omuz ve göz enfeksiyonu dahil olmak üzere bir dizi yaralanma yaşayan Dev Patel, ilk film için harika bir başlangıç yapıyor. Hem ne kadar mükemmel bir oyuncu olduğunu tekrar hatırlatıyor, hem yönetmenlik yeteneklerini sergiliyor, üstüne de “aksiyon yıldızı” olma hayallerini gerçekleştiriyor. Kendisinin bu tür içerisinde yeni teklifler alacağının garantisi artık var diyebiliriz.

Batı sineması, Hint sineması ve özellikle Doğu Asya aksiyon filmlerinden ilham alan Monkey Man, sahip olduğu mitolojik anlayışla türün hayranları için harika bir deneyim vaat ediyor. İyi temposu, yoğun şiddet sahneleri, bol kanlı aksiyonu ve estetik görselliği ile sinemada görülmeyi hak eden bir film.

Ferit Doğan‘ın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Daha fazlası için bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Godzilla x Kong: The New Empire: Bazen Büyütmemek Lazım

Road House: Klas, Havalı ve Zevkli

Ferit Doğan
Yüksek Lisans öğrencisi (Radyo, Televizyon ve Sinema). Film eleştirmeni. Senaryo yazarı. Yönetmen.

Godzilla x Kong: The New Empire: Bazen Büyütmemek Lazım

önceki yazı

Kung Fu Panda 4: Serinin En İyisi Değil Ama Eğlenceli

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir

daha fazla Film Eleştirisi