Pan’s Labyrinth, Hellboy, Crimson Peak gibi filmlerden tanıdığımız, 2017 yılında The Shape of Water ile birlikte hem yönetmenlik, hem de en iyi film dalında Oscar kazanan, kendine has tarzıyla benim gibi çoğu insanın da hayran kaldığı Meksikalı usta yönetmen Guillermo Del Toro, 5 senelik aranın ardından William Lindsay Gresham’ın aynı isimli romanı Nightmare Alley’i uyarlayarak sinemaya geri döndü.
1947 yapımı klasik bir uyarlaması daha olan bu roman Del Toro’nun ellerinde, kendine has tarzıyla önceki filme göre boşlukları doldurulmuş, kitabı henüz okumamama rağmen derinleştirilip zenginleştirilmiş materyallere sahip olduğundan emin olduğum zekice bir senaryosu, işlenmiş kurgusu ve tadı damakta kalan sinematografisiyle şahane bir modern noir’e dönüşüyor.
2021’in izlenmesi gereken en önemli ve vizyon tarihine göre son filmlerinden olan Nightmare Alley, Amerika’da 17 Aralık’ta, ülkemizde ise 4 Şubat itibariyle vizyona giren filmin başrollerini Bradley Cooper, Rooney Mara ve Cate Blanchett paylaşırken Willem Dafoe, Ron Perlman ve Toni Colette gibi isimler ise yardımcı rollerde filmde yer alıyorlar.
Bradley Cooper’ın canlandırdığı üçkağıtçı bir adam olan Stanton Carlisle, gezgin bir karnavalda Toni Colette’in canlandırdığı kahin Zeena ve falcı kocası Pete’e (David Strathairn) kendisini sevdirdikten ve onlardan öğrendiklerinden sonra, 1940’ların New York sosyetesinin kodamanlarını dolandırmaya başlayarak sonunda neye uğrayacağını tahmin bile edemeyeceğimiz olaylar zincirine sokar.
Yazının kalan kısmına geçmeden önce Nightmare Alley sonrası Guillermo Del Toro filmografisi sıralamam;
1) Pan’s Labyrinth | 2006 |
2) Crimson Peak | 2015 |
3) The Devil’s Backbone | 2001 |
4) Nightmare Alley | 2021 |
5) Blade II | 2002 |
6) The Shape of Water | 2017 |
7) Cronos | 1993 |
8) Hellboy | 2004 |
9) Pacific Rim | 2013 |
10) Hellboy II: The Golden Army | 2008 |
11) Mimic | 1997 |
İnsan doğasındaki karmaşa, suç ve suça yatkınlık, karakterlerimizdeki yozlaşmalar, masumiyet ve saflığın vicdani yükü, bilincimiz, inançlarımız ve bunun üzerinde bilgi sahibi olan düzenbazların neleri değiştirebileceğine, bunun ne denli büyüyeceğine, bizleri nasıl savrulmak istediğimiz şekilde; sadece tek bir cümlemizle yönlendirebilecek insanların farkına varacağımız akıl zorlayan bir filmle karşı karşıyayız ki uyarlandığı romanın da bu anlatıya büyük hizmet ettiğini düşünüyorum. Nightmare Alley’e sadece bir film olarak baktığınızda küçük bir şey görüyor olabilirsiniz ama artık binanın çatı katına çıkıp yukardan aşağıya bakmakta büyük faydanın olacağını düşünüyorum. Zira bu paragrafta ne anlatmaya çalıştığım da gayet açık. Din ve din tüccarlığı. İnancın kötüye kullanımı.
Guillermo Del Toro, Nightmare Alley ile bir kez daha yönetmenlik konusundaki başarısını ve iyi bir yönetmenin vizyonunun nelere kadir olduğunu göstermekte hiç zorluk çekmiyor. Renkler konusundaki ustalığı, bu sefer anlattığı hikayenin bir matematik üzerine kurulu olması fakat bunu hissettirmeyip seyircisini bilinçli şekilde bir psikolojik gerilime sürüklemesi takdire şayan. Üstelik önceki filmlerinden referanslar görmek ise kendisini sevenler için eşsiz bir deneyim. Karakterlere derinlik katmaktaki ustalığına değinmiyorum bile. Ezra Grindle olması gerektiğinden daha korkutucu ve zenginliğinin derinliği filme ilmek ilmek işlerken Cate Blanchett’in karakter performansı filmi biraz daha üst seviyeye çıkarıyor. Çok sevmeseniz de Bradley Cooper da rolü için elinden geleni yapıyor kanımca. Kendisinden önce Stanton Carlisle rolünün Leonardo Di Caprio’ya teklif edildiğini ama Adam McKay ile çekeceği Don’t Look Up (2021) için Del Toro ile çalışmayı reddettiğini de buraya ekleyeyim.
BAFTA’da En İyi Sinematografi, En İyi Kostüm Tasarımı ve En İyi Yapım Tasarımı, Oscar’da ise En iyi Film, Kostüm Dizaynı, En İyi Sinematografi, Yapım Tasarımı gibi dallarda aday olan Nightmare Alley’nin aldığı adaylıkları sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Del Toro’nun atmosfer yaratmadaki engin dehasını, onun yapım tasarımı ve eşsiz sinematografi görüşüyle net olarak görebilmekteyiz. En İyi Film dalında Oscar’a aday olması benim için şaşırtıcı olsa da Akademi arasında The Shape of Water etkisi hala devam etmekte anladığım kadarıyla. Bu sene teknik dalda adaylıklarda sonuna kadar DUNE’un arkasında olsam da hemen arkasından destekleyeceğim bir sonraki film kesinlikle Nightmare Alley olurdu ama şimdilik kendisi için bu adaylıklar kafi.
Sözün özü. Nightmare Alley kesinlikle iyi bir sinemada izlenmeyi hak eden, Del Toro’nun iyi bir yönetmen olduğunu bir kez daha gösteren, zengin ve doyurucu bir oyuncu kadrosuna sahip, tadı damakta kalan bir film, tören yaklaşmadan ve 2021 sinema yılını bu filmi izlemeden asla kapatmayın.
Daha iyi filmlerde sinemada görüşmek üzere.. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar