0

Akla İlk Gelen

Anime dünyasına derinlemesine hakim biri değilim. Fakat izlediğim birçok anime oldu. Çoğunlukla aksiyonu bol, anlamı derin hikayeler izlemeyi tercih ediyorum. Psycho Pass, Sword Art Online ya da Hellsing severek izlediğim, keyifli işler. Fakat klasikler arasında yer almadıklarını biliyorum. Konu animelerden açılınca akla ilk gelen One Piece oluyor genelde. 1999’dan beri devam eden anime 1081 bölüme ulaşmış durumda. Aslında çok fazla önerilmesine ve arkadaşlarımdan birinin kedisinin adının Luffy olmasına rağmen sezon çokluğundan ötürü seriye başlamaya cesaret edemedim. Diziler işte bu yüzden varlar. Birçok dizi ve film, seyirciyi, özellikle de benim gibi yabancı olanları uyarlandıkları kaynaklara yönlendirmeyi başarıyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Netflix’in dizisinden sonra One Piece izlemeyi ciddi bir şekilde düşüneceğim gibi.

Kısaca konusuna değinelim… Korsanların kralı yıllar sonra yakalanıp öldürülürken, idamını izleyen herkese hazinesinin bir yerde saklı olduğunu söyler. Bunu duyan herkes de evrenin her köşesini bu muhteşem tek parça için aramaya başlar. Luffy de bunlardan biridir. Muhteşem tek parçayı bulmak ve korsanların kralı olmak için yola çıkmıştır. Fakat bir sorunu vardır: Ne onu dünyanın ucsuz köşelerine taşıyacak bir gemisi vardır ne de gemide ona eşlik edecek tayfası. O yüzden korsanların kralı olmadan önce sadece korsan olmayı başarmalıdır. Ve tabii ki eksik parçaları da tamamlaması gerekmektedir.

Konudan Bağımsız Herkesi Etkileyecektir

One Piece hakkında hiçbir bilgim yok. Temelde neler olduğu bilsem de hikayeyi ve gidişatını bilmiyorum. Diziyi, konudan tümüyle bağımsız bir yabancı olarak izledim bu sebeple. One Piece hayranları dizi hakkında ne düşünüyorlar bilmiyorum ama dizinin, şaşırtıcı bir şekilde, benim gibi konudan bağımsız herkesi etkileyeceğine eminim. Netflix’in aşırı sol bakışı ile birçok animeyi mahvettiğini düşündüğümde One Piece için de endişeliydim. Sonuçta Death Note’un muhteşem L’ini siyahi yapma cesaretinde bulunmuş bir platformdan bahsediyoruz. Fakat ya derslerini almışlar ya da Amazon’un The Rings of Power rezilliğini görmüş olsalar gerek, animeyi olduğu gibi aktarmayı tercih etmişler.

En başta karakter tasarımları gerçekten harika. Luffy’yi canlandıran Iñaki Godoy birebir animenin kopyası. Luffy’nin o bazen sinir bozucu gülüşünü o kadar güzel yansıtmış ki, son zamanlarda gördüğüm en başarılı casting olduğunu söyleyebilirim. Emily Rudd’un Nami’si ve Mackenyu’nun Zoro’su da oldukça başarılı. Emily Rudd’un One Piece sonrası ciddi bir hayran kitlesi oluşturacağına da eminim. Iñaki Godoy ile beraber Taz Skylar’ın Sanji’si de animenin birebir kopyası gibi. Bir tek Jacob Romero’nun Usopp’u animeden biraz uzak o da animede gereğinden uzun bir burna sahip olmasından ötürü.

Netflix’in hikayeye ne kadar uyduğunu maalesef bilmiyorum. Ufak bir araştırma ile dizinin animedeki birçok sahneyi birebir işlediğini gördüm. Tabii hikayenin hızı ve kurgusu ne kadar doğru onu bilemeyeceğim. Fakat dizinin Mandalorian vari her bölüm yeni bir görevi anlatıyor olması benim gibi MMORPG sevenleri mutlu edecek türden. Konuyu ve hikayeleri bilmiyor olmama rağmen de hikayenin ilerleyişinden hiç rahatsız olmadım. Hatta zamanla kurulan ekibin birbiriyle ısınmasını da oldukça başarılı buldum. İzlerken yüzünüzü güldüren projeler özel projelerdir. Luffy’nin inatla takındığı mutlu tavrı bir şekilde izleyici etkilemeyi başarıyor. Şahsen beni etkiledi.

Sözün Özü

Netflix’in konuya aşırı solculuğu bulaştırmamış olması zaten projenin başarılı olması için yeterli. Bu, hikayeyi birebir işleyecekleri anlamına geliyor. Fakat işledikleri konu yer yer fantastik ögeler içeren bir hikaye. Dizi, bu konuda da oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Luffy’nin elastik yetenekleri, Buggy the Clown’ın parçalanan bedeni, balık adamların makyajları ve daha fazlasıyla dizi, yinelemek istiyorum, şaşırtıcı bir şekilde, her şeyi doğru yapıyor. Sanji’nin çocukken mahsur kaldığı kaya adasındaki yeşil ekran gözlerimi biraz tırmalamış olsa da dizi, geri kalan hiçbir kısımda sırıtmıyor, olması gerektiği gibi ilerliyor. Aksiyon sahneleri animeye yaklaşsa da yer yer çok basit kalıyor. Belki de dizinin tek başarısız olmasa da eksik kalan kısmı bazı aksiyon sahnelerinin sahte gözüküyor olması.

One Piece, Netflix’ten beklenmeyecek kadar iyi ve gördüğüm kadarıyla animeye sadık kalan başarılı bir dizi. Baştan sona her anını keyifle izledim. Luffy’nin gülüşünü, zamanla oluşan ekip ruhunu bana geçirmeyi başardılar. Efektlerinden karakter tasarımına kadar dizi son zamanlarda Netflix’ten çıkmış en iyi iş. Milyonlarca hayranı olan 24 yıllık bir animeyi düşündüğümüzde kalkıştıkları iş oldukça tehlikeliydi. The Rings of Power’da yaşananları gördük. Fakat Netflix, bu çalışmadan alnının akıyla çıkmış. Hayranlarının neler düşüneceğini merak ediyorum tabii ki. Fakat benim gibi konudan tümüyle bağımsız birini kazandıklarını söylemeliyim.

Valerii Ege Deshevykh‘nin bütün yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Varoluşun İçin Kabuğundan Çık: Silo 1. Sezon İncelemesi

Ne Yalnız Ne De Yanlış: Heartstopper 2. Sezon

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Küçük Kasabanın Tetikçisi: The Equalizer 3

Previous article

Büyümenin Gölgeleri: Are You There God? It’s Me, Margaret.

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like

More in Netflix