0

Steampunk Bilimkurgu Gösterisi Olarak Başlıyor

Gerçeküstücü Çek sinemasının ustası Karel Zeman’ın vizyonunu taşıyan 1.66:1 formatında özgün bir steampunk bilimkurgu gösterisi gibi başlar anlatı. Ama zamanla yaşananlar Lanthimos’un peşine düştüğü pastoral parçalar üzerinden “seks ve şiddet” tablolarının benzersiz keşfine uzanır. Bu da fazlasıyla serbest bir şekilde ekrana yansır. 

Bella Baxter’ın dirilişi ve natüralist yeniden doğumu niyetine oradan buraya atlaması göz kamaştırıcı görüntülerle karşılık bulur. Poor Things‘in “zavallılar” için aradıkları taşranın aslında bir çeşit yeniden canlandırılmasıdır. Fazlasıyla şiirsel epizotlarıyla yapılanlar da detaycı bir görsellik yoluyla sarsıcı bir illüzyonun üzerine gider. 

Poor Things Filmekimi - Arakat Mag İnceleme

Frankenstein’in Gelini’nin Postmodern Reenkarnasyonu

1818’de Mary Shelley’nin yazdığı roman “Frankenstein’ın Gelini” (The Bride of Frankenstein, 1935) ile Frankenstein, aslında özgün bir seri üretime malzemesi olarak karşımıza çıkar. Orada “feminist Frankenstein filmi” klasiği aslında Universal’ın ilk yıllarında arşivlik hale gelmişti. Burada ise Bella karakterinin fettan, tutkulu ve vahşi hale geldiğini görüyoruz.  

1985’te X Kuşağı’nın The Bride‘da, Frank Roddam’ın Jennifer Beals ve Sting’li modern ‘Eva’ tiplemesi postmodernizmde daha iddialı hali karşımıza çıkıyor. Tiplemeye Z kuşağından kardeş olarak gelen şiir gibi bir yapıyı izliyoruz. Willem Dafoe’nun Dr. Frankenstein’ının Bella Baxter’la ilişkisinin neredeyse “ensest-pedofili”ye kayacak kadar ileri gitmesiyse aslında bir “cinsel istismar” hali olarak yorumlanabilir.

Güzel ve Çirkin Esintileri de Taşıyor

Yönetmen, kaynakları arasında Zeman’ı merkeze yerleştirir. Görsel efektler, yapım tasarımı ve daha fazlası onun “Ölümcül İcat” (Invention for Destruction, 1958) adlı ilk steampunk bilimsel deney filmi klasiğini akla getiriyor. Onun modeli üzerinden bir “Frankenstein’ın Gelini” yinelemesini, şiirsel parçalar eşliğinde bize yansırken görüyoruz. 

Elsa Lanchester’ın Mary Shelley’sinin yerine Emma Stone’un oynadığı Bella, aslında Barbot de Villeneuve’ün 18. yüzyılda yazdığı Güzel ve Çirkin masalından da esintiler taşıyor ve insanın aklına masalın Cocteau tarafından 1946 yılında çekilen ilk uyarlama filmi geliyor.

Poor Things Filmekimi - Arakat Mag İnceleme

Yeni Milenyumda Aranan Frankenstein Filmi Bulundu

Fakat Lanthimos’un esasen Alasdair Gray’in 1992 tarihli İskoç edebiyatı ürünü eserinin sarhoş edici tasarımları burada görsel açıdan doğrudan yansıtılıyor. Bella’nın halet-i ruhiyesi bu sayede aslında bir yerden sonra MeToo döneminin Frankenstein filmi modelini yaratma arayışını göz kamaştırıcı hale getiriyor. 

Burton’ın 28 yıl sonra gelen “Frankenweenie” (2012) yinelemesinden “Franskentein’s Army”ye (2013), “Frankenstein: Ölümsüzlerin Savaşı”ndan (“I, Frankenstein”, 2014) “Victor Frankenstein”a (2015) uzanan seri üretim hamleleri 1990’lardaki Branagh’ın modern uyarlaması kadar iddialı olmamıştı. Laugier’nin serbest Yeni Fransız Aşırılığı ürünü “İşkence Odası” (“Martyrs”, 2008) en kalıcı denemeydi. 

Şiir Gibi Karelerle Göz Kamaştırma Kuralı Koyuyor

Lanthimos, Kutsal Geyiğin Ölümü‘nde (The Killing of a Sacred Deer, 2017) bedensel korku modeli yaratırken Sarayın Gözdesi‘nde (The Favourite, 2018) kendi Barry Lyndon‘ına (1975) imza atarken hep model arayışıyla bunu yapar. Burada da şiir gibi karelerden oluşan, lineer akmayan bir şahesere imza atıyor. Adeta kendi narin bedenini arayan son derece öznel bir deneyimin adını koyuyor.

Robbie Ryan’ın balıkgözü objektifleriyle siyah-beyaz ve renklide sersemleten anlar, “yasaklı bahçe”den kopmuş gibi mitolojik enstantaneler, seyirciyi büyülüyor. Benzersiz görüntülerle Yunan Yeni Dalgası’nın öncüsünün başka bir seviyeye, ustalık dönemine “Kutsal Geyiğin Ölümü” ile İngilizce geçiş yaptığı yerden alıyoruz. Orada da ciddi bir Cronenberg-Kubrick kırması hal vardı. Röntgencilik bu kez animasyon-kurmaca kırması bir hal alıyor. 

Poor Things Filmekimi - Arakat Mag İnceleme

Invention For Destruction ile Kiss Me Monster Arasındaki O Sarsıcı Köprü

Burada ise akım dışı Zeman’a, ülkenin Cocteau’suna Çek Yeni Dalgası’nın öncülüne sürekli tartışılan İspanyol yönetmen Jesus Franco’nun cinsel istismar filmlerinin yapısı cesur bir şekilde ekleniyor! Aslında burada bilimsel deney/Frankenstein filmi görünümlü, Bride of Frankenstein reenkarnasyonlu eklektik bir cinsel fantezi filmi görüyoruz. Epizodik olmasıyla benzersiz hale geliyor.  

Kiss Me Monster” (Küss Mich, Monster, 1969) ile “Ölümcül İcat” (Invention for Destruction, 1958) arasında sarsıcı bir köprü kuruluyor. Bella’nın bir Franco karakteri olarak kült başkaldırısı sarhoş ediyor. Aralara giren şiir gibi epizotlar ise Emma Stone’un cinsel kimlik mücadelesine kadar giden seks hayatını, MeToo ve Obama sonrasında yaşananları daha cesur ve iddialı bir biçimde dile getiriyor. “Zavallılık” altında olabilecek en cinsellik yüklü parçaların bir araya gelip göz kamaştırdığına tanıklık ediyoruz.  

Poor Things Filmekimi - Arakat Mag İnceleme

Hayatını Yaşamak Modelinde Postmodern Arayış

Lanthimos’un bilim-insan ilişkisiyle ilgili İngilizce filmlerine aşinayız. Ancak burada yıkıp dökerken aslında Emma Stone’un kişisel mücadelesini de benzersiz karelerle, balıkgözü ve objektif bozulumunu aşırı geniş bir şekilde gözlemliyoruz. Adeta zavallı şeylerin pastoral dehlizlerle duyusal bir atmosferin parçası olarak bize sunulmasına tanıklık ediyoruz.  

Epizodik anlatı Griffith’in “Hoşgörüsüzlük” (Intolerance, 1916) yıllarından kopmuş gibi değil. Aksine Godard’ın “Hayatını Yaşamak”ı (Vivre Sa Vie, 1962) gibi eklektik ve yapı bozucu. Bu duruş da aslında sarhoş edici evrende model yaratma arayışına dikkat çekiyor. Bella Baxter karakteri yıllar geçtikçe bir feminist/dişi Frankenstein olarak anılacaktır. 

Her Karesi Benzersiz Anlarla Örülü Bir Ustalık Gösterisi

Bir resimli romandan da, bir genelevden de, bir bilimsel deneyden de kopmuş olabileceğine inandıran eklektik mücadele “model” arayışına dikkat çekiyor. Lanthimos; Ryan, Lamprinos ve alternatif bestecilerden öylesine besleniyor ki gerçekten akıl sır erdirmek mümkün değil. Her karesi benzersiz sahnelerle örülü bir ustalık gösterisi Poor Things.  

Şiir gibi, hayran bırakıyor, içine girince çıkmak istemiyorsunuz. Feminist steampunk Frankenstein filmi olarak bu alanda bir başyapıt olacağını söylemek mümkün. İlk izleyişte isimlendiremediğiniz reçeteler koyuyor ortaya. Ancak lineer akışı yıkan, tersine kurulmuş epizodik anlatıyla göz kamaştırıyor.  

Duyusal ve Şiirsel Dönem Atmosferi Eşsiz

Bella’nın finalde Poor Things adının konduğu çizgi romansı evreni, fazlasıyla şehvet ve tutku yüklü. Etrafındakilerle birlikte cinsel hayatına giriş-çıkış ararken ciddi anlamda postmodern bir Frankenstein filmi güncellemesine dönüşüyor. “Frankenstein’ın Gelini”nin android kuşağı için yeniden çekilmesinin düşünüldüğü bir dönemde Lanthimos bu seri üretime karşı çıkıp o alt türde kendi benzersiz başyapıtına imza atıyor. Onu Gyllenhall uyarlayacakken ciddi bir başkaldırı! 

Duyusal ve şiirsel sahneler arasında gövde gösterisi niyetine, orijinalliğini her anında daha da artıran bir film Poor Things Zeman-Franco kırması yapısıyla görsel efekt-yapım tasarımı-kostüm birlikteliğinden çıkarttığı o özenli McNamara usulü özgün dönem atmosferiyle her daim hatırlanacaktır.

Poor Things Filmekimi - Arakat Mag İnceleme

Narin Başyapıt, Kendi Kalbini Arıyor

Film hikaye kurgusuyla eklektik bir şekilde oynama ufuk açıcılığı, bundan aldığı çığır açıcı eylemlerle hatıralarda kalacak. Adeta bir “steampunk bilimkurgu evreni”nde reenkarne olabilen epizodik bir çizgi roman karakteri olan Bayan Frankenstein’ı keşfe çıkıyor. Onun uyanışları ise ormanda masalsı halleriyle tutku ve teknoloji üzerinden çığır açıyor. 

Bu durum aslında yönetmenin en çok görsel efekt içerirken bunu bütçeye yansıtmayan bir duruşla modelleme arzusundan geliyor. Modelinde Egoyan’dan Haneke’ye uzanan röntgencilik her daim var olan bir Yunan sineması ustasının olgun ve eklektik hezeyanları, pastoral ve büyülü! Kendi kalbini arayan Poor Things ikonik isminin de katkısıyla narin bir başyapıta dönüşecektir. 

Kerem Akça‘nın Youtube kanalına abone olmak için buraya tıklayınız.

Arşivimizdeki diğer yazılar için buraya tıklayınız.

Şili Üzerinde Gökyüzü: El Conde

Görsel Açıdan Yaratıcı Bir Bilimkurgu Destanı: The Creator

product-image

Poor Things

8.7

Lanthimos’un esasen Alasdair Gray’in 1992 tarihli İskoç edebiyatı ürünü eserinin sarhoş edici tasarımları burada görsel açıdan doğrudan yansıtılıyor. Bella’nın halet-i ruhiyesi bu sayede aslında bir yerden sonra metoo döneminin frankenstein filmi modelini yaratma arayışını göz kamaştırıcı hale getiriyor.  Lanthimos’un bilim-insan ilişkisiyle ilgili İngilizce filmlerine aşinayız. Ancak burada yıkıp dökme yaparken aslında Emma Stone’un kişisel mücadelesini de benzersiz karelerle, balıkgözü ve objektif bozulumu niyetine aşırı geniş bir şekilde gözlemliyoruz. Adeta zavallı şeylerin pastoral dehlizlerle duyusal bir atmosferin parçası olarak bize sunulmasına tanıklık ediyoruz. Poor Things, Lanthimos’un son harikası.

Kerem Akça

Büyüleyici Bir Samuray Hikayesi: Ghost of Tsushima

Previous article

Ayzek Kadar Kafası Karışık Bir Deneme: Do Not Disturb

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply