0

Galadriel

Yüzüklerin Efendisi üçlemesini o tenha sesiyle açan Galadriel’in Lorien ormanlarına gelmeden önce yaşadığı birçok macera var. Evrenin, sadece kadın olduğu için değil, genel anlamda en özel karakterlerinden biri olan Galadriel, Tolkien’in bilhasa ilgi duyduğu ve üzerine düştüğü bir karakterdi. Aman’da, Valar Ağaçları’nın zamanında doğan Galadriel, güzelliği ile herkesin dillerindeydi. Feanor, onun saçının telini istemiş ama maalesef Gimli kadar şanslı olamamıştı. Reddedilen Feanor’un Silmaril’leri Galadriel’in saçından esinlenerek yaptığı söylenir.

Feanor, Melkor’a savaş açınca Galadriel de Orta Dünya’ya giden Noldor Elflerinden biriydi. Feanor’u ne kadar sevmese de kuzenlerini savaşta yalnız bırakmak istemiyordu. Ha keza onun Orta Dünya’ya olan merakı, yönetmeye olan sevdası ile birleşince zorlu yolculuğa çıkmak onun için bir maceraydı. Galadriel’in Orta Dünya’ya geldikten sonra tümüyle neler yaptığına dair bilgimiz olmasa da epey bir gezdiğini söyleyebiliriz. Özellikle dizide olduğu gibi herhangi bir savaşa katılıp katılmadığını ise bilmiyoruz.

Fingolfin’in izinden gidip zorlu Helcaraxe üzerinden Orta Dünya’ya geçen Galadriel ve diğer Elfler, gelir gelmez ilk olarak Angband kapılarına dayanmış ama içeri giremeyeceklerini anlayınca Lake Mithrim etrafına dağılmışlardı. Galadriel, ilk olarak kardeşi Finrod ile Doriath’daki akrabalarını ziyaret etmek istemişti. Onun Doriath ziyareti, kral Thingol’ün Noldor halkının sebep olduğu akraba katliamını öğrenmesine sebep olmuştu. Aynı zamanda Galadriel, burada binlerce yıl hayatını beraber geçireceği Celeborn ile tanışmıştı.

İlk çağın tamamını nerede geçirdiğini bilmesek de ikinci çağın belirli bir bölümünü Lindon’da geçiren Galadriel, ardından batıya gidip eşi Celeborn ile Eregion’u kurdular. Burada Gil-Galad’ın himayesinde yöneticilik yaptılar. Tam da bu sebeple o sıralarda oraya gelip Elfleri kandırmaya çalışan Annatar hikayesinin bir parçası olur. Eregion sonrası da Khazad-dum içerisinden Anduin’e geçen Galadriel, son yeri olan Lothlorien’e yerleşti. Sonrasında da Celeborn ile buranın önderi haline geldiler.

Galadriel’i savaşçı olarak tarif etmek sanırım kendisini yanlış tanımlamak olacaktır. Galadriel, sadece güzelliğiyle değil sahip olduğu ve birçoklarında olmayan güçleriyle de zamanla evrenin en özel varlıklarından birine dönüşür.

Arwen

Celebrian ve Elrond’un üçüncü çocuğu. Celebrian, Galadriel ile Celeborn’un kızı. Bu da Galadriel’i Arwen’in büyükannesi yapıyor. Bizler Arwen’i Aragorn’a olan aşkıyla tanıyoruz. Arwen, çocukken Imladris’e gelen Aragorn ile tanışıyor ve birbirlerine aşık oluyorlar. Elrond, kızının bir insana aşık olmasını kendi içerisinde üzücü bir şekilde karşılasa da Aragorn’a bir baba gibi davranmış ve aralarındaki ilişkinin de önünü açmıştır. Lakin Aragorn’un yolculuğu ilişkilerinin düğümünü bir türlü çözememelerine sebep oluyordu. Onun Gondor krallığına doğru giden yolculuğu ikisinin arasını açsa da Arwen, ne kadar kararlı olduğunu Aman’a, ölümsüz topraklara gitme şansını Aragorn için bırakarak göstermişti. Orta Dünya’nın binlerce yıllık tarihinde kayda geçen 4 insan ve Elf ilişkisi var. Fakat Arwen ile Aragorn’un ilişkisi, ilk örnek olan Beren ve Luthien ile benzetilebilir. Zaten Aragorn bu sebeple yolculuklarında verdiği molalarda onların şarkısını söyler. Beren, Luthien’i babasından alabilmek için imkansız bir göreve gitmişti. Onu bırakmak istemeyen Luthien de peşinden gidip ve sevdiği adamla ölme pahasına maceraya atılmıştı. Arwen, Aragorn için bir maceraya atılmasa da Aragorn için ölümsüzlüğünden vazgeçer. Bu da aslında “ölme pahasına” eş değer bir karar diyebiliriz.

Eowyn

Eowyn, Eomund ve Theowyn’in ikinci çocuğuydu. Annesi hastalıktan babası da savaştan ötürü ölünce, Eowyn, kral Theoden’in gözetimi altına girer. Zaten Theoden de, aynı filmde de olduğu gibi Eomer ve Eowyn’i kendi çocuğu gibi sever.

Eowyn, inatçı bir kişiliğe sahiptir. Geri planda kalmayı sevmiyor. Gandalf gelip kral Theoden’i büyüden kurtardığında, Edoras halkını Helms Deep’e götüren önderlerden biriydi. Yol boyunca Aragorn’a olan ilgisini açıklamaya çalışan Eowyn, tatlı bir şekilde reddedilince bunu içine gömmüştü. Fakat konu savaşmaya geldiğinde inadı ortaya çıkıyor. Babasına sahada savaşmak istediğini söyleyen Eowyn, red cevabı alınca bir erkek gibi giyinip savaşa katılıyor. Ve hiçbir erkeğin başaramadığını başarıyor: Witch-King’i öldürüyor. Üçüncü çağın başından beri Andor krallığına musallat olan Witch-King, Eowyn’in son darbesi ile ölüyor. Tabii bu onun da ölümüne sebep oluyor lakin Eowyn en azından bir kahraman olarak ölüyor.

Melian

Elena Kukanova

Bir Ainur olan Melian, birinci çağ öncesi diğer Valar gibi Aman’a yerleşmişti. Fakat oradan sıkılan Melian, Elfler Cuiviénen gölü civarında uyanınca, Aman’ı terk etti ve Orta Dünya’ya geçti. Oranın sessizliğinde şarkılar söyledi, vakit geçirdi. Ta ki Elwe ya da sonraki adı Elu Thingol ile karşılaşana kadar. Orome, Orta Dünya’ya gelip Elflere, Valar’ın onları Aman’a davet ettiğini söyledi. Bu davet sonrası Elfler 3’e ayrıldı. Kimisi Aman’a doğru yola çıktı, kimisi yola çıkıp da duraksamak zorunda kaldı, kimisi ise hiç yola çıkmadı. Teleri Elfleri yola çıkıp durmak zorunda kalanlardandı. Kendi halkının lideri olan Thingol, yolculuk sırasında ormanın içine yalnız başına gittiğinde şarkı söylemekte olan Melian ile karşılaştı. Şarkısından çok etkilenen Thingol ona yaklaştı ve elleri birbirine değdiği anda, ikisi de dona kaldı.

Kral, halkı için geri dönmeyince, yolculuk duraksadı. Kimi Elfler yolculuğa devam ederken kimileri Thingol’ü bulmak için geride kalmayı tercih etti. Büyük yolculuk bittiğinde, Melian ve Thingol uyandı. Birbirlerine aşık olduklarını farkeden Melian ve Thingol, Aman’a gitmek yerine kalmayı tercih etti ve Meldoreth ormanında Doriath’ı kurdu. Melian, Doriath’ı güvende tutmak için sihrini kullandı ve Doriath çevresini adı Girdle of Melian olan bir halka ile korumaya aldı. Thingol ya da Melian izin vermediği sürece de kimse bu çemberden içeri giremezdi.

Melian, Doriath düşene kadar Orta Dünya’da kaldı. Nogrod Elflerinin saldırısı ile Doriath dağılana ve Thingol ölene kadar Menegroth’da yaşayan Melian, bu süreçte ikinci çağı etkileyecek birçok olaya istemeyerek de katılmak zorunda kaldı. Hurin’in Çocukları kitabındaki Turin’e ev sahipliği yaptı. Beren ile Luthien kitabındaki Luthien’in de annesi olan Melian, aslında Legendarium tarihinde oldukça önemli bir yere sahip.

Luthien

Melian ve Thingol’ün kızı, aşık bir Elf kızı. Tesadüf ki, o da annesi gibi ormanda tanıştığı bir adama kalbini kaptırdı: Beren. Lakin babası Thingol, güzel Elf kızını bir insana vermek istemedi. Ve Beren’e, asla gerçekleştiremeyeceği bir görev verdi. Melkor’un tacından bir Silmaril getirebilirse, kızını ona vereceğini söyledi. Beren, aşkının büyüklüğünden kaderine boyun eğdi ve yola çıktı. Melkor’a gitmek için sırasıyla kendine destek arayan Beren, en sonunda Nogrothrond’a gidip Finrod’a Barahir’in Yüzüğü’nü gösterdi. Finrod, vakti zamanında verilen sözü tuttu ve Beren ile beraber Angband’e doğru yola çıktı. Fakat yol sırasında Sauron tarafından yakalanıp hapse atıldılar. Onun kötü bir durumda olduğunu hisseden Luthien, ailesinden gizli yola çıktı. Beren ve Finrod’un hapis tutulduğu Minas Tirith adasına geldi. Geldiğinde, Finrod’u ölmüş Beren’i ise güçsüz düşmüş bir şekilde bulan Luthien, sevgisiyle Beren’e nefes oldu ve onu ayağa kaldırarak görevine devam etmesini sağladı.

Luthien, Beren’in görevini tamamlayabilmesi için onunla beraber Angband’e girdi ve büyüsü ile Melkor’u uyuttu. Beren, bıçağı ile Melkor’un tacındaki Silmarillerden birini sökmeyi başardı. Lakin Beren durmadı ve ikincisini de sökmeye çalıştı. Bıçak kırıldı ve fırlayan parça Melkor’un yanağını kesti, uyanmasına sebep oldu. Luthien ve Beren, oradan kaçmaya çalıştılar. Fakat önlerine kurt adam Carcharoth çıktı. Beren, Silmaril’i göstererek Carcharoth’u korkutmaya çalıştı ama kurt adam bunun yerine Beren’in kolunu ısırarak kopardı. Fakat Silmaril’i de yutmuş olan kurt adam acı ile oradan uzaklaştı. O sırada Doriath’dan gelen kartallar da Beren ve Luthien’i alarak oradan uzaklaştılar.

Beren, imkansız görevini tamamlayamasa da Thingol, cesaretinden etkilenir ve kızı Luthien ile evlenmesine izin verir. Ardından Doriath bir asker partisi kurup Carcharoth’un peşine düşer. Onu bulup Silmaril’i midesinden almaya çalışırken kurt, can havliyle Beren’in üstüne atlar ve onu ciddi bir şekilde yaralar. Yaraları yüzünden ölen Beren, Halls of Mandos’a gider. Fakat Luthien, sevdiği adamı bırakmaz ve onun peşinden Halls of Mandos’a gelir. Mandos’un salonların öylesine acı bir şarkı söylemeye başlar ki Valar şarkıdan çok etkilenir ve Luthien’e bir seçenek sunar. Ya Elfler gibi ölümsüz olacaktı ya da ölümsüzlüğünü bırakıp Beren ile kısa bir yaşamı kabul edecekti. Tabii ki Luthien, ölümsüzlüğünü bir köşeye bıraktı ve Beren ile Orta Dünya’da yaşamayı tercih etti. Ve masallarda olduğu gibi mutlu mesut yaşadılar.

Ungloliant

Arda’ya gizlice girmiş kötücül bir ruh mu yoksa bir başka Maiar olduğu belli olmayan, birinci çağın en korkunç yaratığı. Aman’ın güneyinde yaşayan ve bir örümcek görüntüsünde olan Ungoliant aslıda bir dişidir. İleride onun gibi birçok örümceğin annesi olan Ungoliant, açlığının esiriydi. Melkor, ona gelip mücevherler ile besleyeceğini söylediğinde inandı, onunla beraber gizlice Valinor’a gidip ağaçlara saldırdı. Tüm Elf halkının festivalde olduğu bir dönemde gizlice Valinor ağaçlarının yanına gelen Melkor, mızrağı ile ağaçları yaraladı. Ungoliant da ağaçları son damlasına kadar içti, kuruttu. Ardından Melkor ile Helcaraxe üzerinden kaçan Ungoliant,  Angband’a yaklaşırken Melkor’un onu kandıracağını düşündü, ki haklıydı da, sözünü tutmasını istedi. Melkor, tek eli ile mücevherleri ona veriyordu ama Ungoliant ona “çift elinle vereceğine dair söz vermiştin” dedi. Öbür elinde Silmaril’leri tutan Melkor, taşları ona vermek istemedi. Ungoliant, Valinor’un ağaçlarının özünü içince haddiden fazla büyümüş, güçlenmiş, Melkor’u bile devirebilecek kadar kudretli hale gelmişti. Melkor’u yakalayıp deviren Ungoliant, tam onu yenecekken, Melkor’un çığlıklarına yetişen Balrog’lar geldi ve Ungoliant’ı defettiler. Oradan kaçan örümcek, bir daha hiç gözükmedi. Efsanelere göre açlığı o kadar büyüktü ki, kendi kendini yiyerek yok oldu.

Aredhel

Noldor’un beyaz leydisi, Fingolfin ve Anaire’nin çocuğu; Fingon, Turgon ve Argon’un kardeşi. Aredhel de Galadriel ve grubuyla beraber Helcaraxe üzerinden Orta Dünya’ya gelenlerdendi. Turgon, Gondolin’i tamamladığında onunla beraber bu gizli krallığa yerleşti. Lakin geçen 200 sene içerisinde sıkıldı, oradan ayrılmak istedi. Turgon bu isteğine ne kadar keyifsiz yaklaşsa da en sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Aredhel de Gondolin dışına çıkıp kendini ormanlara attı. Sonrasında da özlediği kardeşlerini görmek istedi.

Glorfindel, Ecthelion ve Egalmoth’un eşliğinde yola çıkan Aredhel’in Doriath’a girişi kral Thingol tarafından reddedilince, yolunu tehlikeli olarak sayılan Nan Dungortheb’e çevirdi. Lakin Aredhel ile ona eşlik eden Elflerin yolları burada ayrıldı. Aredhel’i kaybettiler ve uzun yıllar bunu üzüntüsü ile yaşadılar.

Aredhel, Nan Elmoth ormanında gezerken bir Dark Elf olan Eöl onu görür ve güzelliğinden etkilenip ona büyü yapar; kendisine aşık olmasını sağlar. Eöl de aslında Aredhel gibi sıkıldığı için Doriath’dan ayrılan bir Elfti. Güneş ışığının toprağa değmediği karanlık Nan Elmoth ormanında yaşardı. Aredhel’i büyüleyen Eöl, onunla evlendi. Maeglin adında bir çocukları oldu. Maeglin, bir sonraki Idril başlığında karşılaşacağınız, Gondolin’in düşmesine sebep olan Elftir.

Aredhel ve Maeglin, bir süre Eöl ile yaşasalar da artık karanlık onların içini karartıyordu. Güneş görmek istiyorlardı ama Eöl’ün niyeti tam tersiydi. Bu sebeple de Aredhel, oğlu Maeglin’i alıp Gondolin’e geri kaçtı. Tabii ki Turgon onları bağrına bastı. Lakin Eöl yaşananı yediremedi ve Gondolin’e, eşi ve çocuğunu bulmaya geldi. Kral Turgon, Eöl’e Gondolin’e girdiği için artık onu bırakamayacağını, burada eşiyle ve çocuyla mutlu mesut yaşayabileceğini söyledi. Lakin Eöl’ün nefreti gözünü karartmıştı bir kere. Hepsine orada lanet okudu. Askerlerin mızraklarından birini çaldı ve annesini ikna ettiğini düşündüğü hain oğluna mızrağı fırlattı. Lakin mızrak, araya giren Aredhel’e saplandı. Zehirli olan mızrak bir süre sonra Aredhel’in ölümüne sebep oldu. Eöl de bu yaptığı yüzünden Turgon tarafından ölüme mahkum edildi.

Idril

Gondolin ve yüce Noldor kralı Turgon ile eşi Elenwe’nin kızı Idril. Gondolin’deki onlarca masum Elfin kurtulmasını sağlayan yegane kişi de diyebiliriz kendisi için. Bir Edain olan Tuor, Nevrast civarlarında başı boş gezerken Ulmo çıka gelir ve ona Gondolin’i bulması gerektiğini söyler. Yola çıkan Tuor, nehir patikasında Voronwe ile karşılaşır. Noldor Elf’i Voronwe, onu Gondolin’e gizli geçitlerinin içinden geçirerek götürür. Tuor, Gondolin’in kapılarına vardığında kral Turgon onu karşılar ve o anda Tuor, Ulmo’nun ağzıyla konuşup geleceğe dair bir kehanet verir. Bunun üzerine Tuor, Gondolin’e davet edilir ve orada yaşamaya başlar. Zamanla, kralın kızına aşık olan Tuor, onunla evlenir. İkisi, ileride ilk çağın kapanışında büyük rol oynayacak olan Earendil adlı bir çocuğa sahip olur. Earendil de Elrond ve Elros’un babasıdır.

Idril, sevgi dolu bir anne olsa da zamanla artmakta olan karanlığın korkusundan Gondolin şehrinin altına gizli bir geçit yapılmasını ister. Bu geçit için ciddi bir mücadele veren Idril, sonunda istediğini alır. Onu şüphelere düşüren korkuları da zaten ileride haklı çıkar. Idril’e aşık olan ve kıskancından Melkor’a Gondolin’in yerini ispiyonlayan Maeglin yüzünden Gondolin, orta dünyadaki en çetin saldırılardan birinin hedefi olur. Bir gece ansızın gelen Melkor ve yaratıkları, şehri yerle bir eder. Balrog’lar, Ejderler ve yanan binalar arasında kalan halkı kurtaran da Idril olur. Onun güvence olarak yaptırdığı tünel, birçok Elfin oradan kaçmasını sağlar. Bu sebeple Idril’in tarihteki yeri oldukça büyüktür. Gondolin o gece düşmüş olsa da Idril ve Tuor, yanlarında birçok Elf ile kurtulmayı başarır. Aradan geçen uzun bir zaman sonra, Tuor yaşlandığında da ikisi, Valinor’a doğru yola çıkar ve oraya yerleşirler.

Elwing

Elrond’dan bahsetmişken annesinden de bahsetmemek olmaz. Elwing, Beren ile Luthien’in oğlu olan Dior ve eşi Nimloth’un kızıydı. Idril ve Tuor’un oğlu Earendil ile evlendi. Elrond ve Elros adında iki çocukları oldu. İkinci ve üçüncü çağı baştan aşağı değiştiren iki evlada sahip olması dışında Elwing’i öne çıkaran 2 macerası var. İlki, Feanor’un oğullarından kaçırdığı Silmaril hikayesidir. Yukarıda da Melian başlığında anlattığım gibi, Doriath, Nogrod cüceleri tarafından saldırıya uğrayıp kral Thingol öldürülünce, Melian Valinor’a gider ve böylece Doriath’ı çevreleyen koruma kalkanı da ortadan kalkmış olur. Doriath çevresinde bir kalkanın olmaması, içeride hala yaşamaya devam eden herkesin tehlikede olduğu anlamına geliyordu. Haliyle bela onları hemen buldu. Elwing, Silmaril’lerden birini elinde bulunduruyordu. Bunu bilen Feanor’un oğulları Doriath’a saldırarak ikinci bir akraba katliamına sebep oldular. Fakat Silmaril’i bulamadılar.

Doriath’tan kaçan Elwing, Earendil ile evlenir. Fakat Feanor’un çocukları Elwing’i peşini bırakmaz. Onu deniz yamacında yakalayan Feanor’un oğulları Silmaril’i vermesini isterler. O da vermek yerine kendini uçurumdan aşağı atmayı tercih eder. Fakat Vala Ulmo, Elwing’in yardımına yetişerek onu beyaz bir kuşa dönüştürür. Beyaz kuşa dönüşen Elwing de oradan geçen Earendil’in gemisine konar.

Ardından Earendil ve Elwing bir karar alırlar. İyice kaosa yelken açmış olan Orta Dünya’ya dönmek yerine Valinor’a yol almaya karar verirler. Elwing, öleceklerini bilse de artık bunun zorunluluk olduğunu düşünür ve yola çıkarlar. Kimseni bulamadığı, ulaşamadığı bu topraklara da ulaşmayı başarırlar. Earendil yaşananları Valar’a, Elwing de Teleri Elflerine anlatır. Ve böylece War of Wrath olarak adlandırılacak son savaşın temelini atmış olurlar.

Haleth

by alystraea

3 Edain kolundan Haladin’in lideri. Babası Haldad ve kardeşi Haldar savaşta ölünce Haladin’in lideri haline gelen Haleth, Thargelion’da yaşayan halkının hayatta kalmasını sağlayacak çok cesur kararlar aldı. Caranthir, orkları Haladin’in çevresinden kovana kadar 7 gün boyunca halkını birlikte tutmayı başaran Haleth, ardından Caranthir’den davet aldı. Kuzeye gelip Eldar’ın koruması altına girmelerini öneren Caranthir’e rağmen Haleth, bağımsız kalmak için bu daveti reddetti ve halkını alıp Estolad’a doğru yola çıktı. Fakat birçoklarının ölmesine yol açacak bu zorlu yolculukları Estolad’ı da aşarak Brethil ormanlarında bitti. Brethil ormanına yerleşen Haladin, sonrasında House of Haleth olarak bilindi. Halkını özgürlüğe ve yaşam olarak çok daha elverişli bir ortama götüren Haleth hiç evlenmedi. Ölene kadar da onlara liderlik etti.

Morwen

Orta Dünya’daki en acı hikayelerden birinin sahibi olan bir kadın, anne. House of Beor’dan Baragund’un kızı olan Morwen, House of Hador’dan Hurin ile evlenir. İkisinin Turin, Lalaith ve Nienor adında çocukları olur. Turin, ileride orta dünyanın kaderini değiştirecek kişilerden birine dönüşür. Onun kaderini çizen de tabii ki en başta annesidir.

Hurin, insanlarla beraber Elflerin yanında Melkor’a karşı savaşmaya gittiğinde Morwen çocukları ile yalnız kalır. Savaş uzadıkça ve kötü haberler gelmeye başladıkça, Morwen endişelenmeye başlar ama Hurin’in bir şekilde hayatta olduğuna da inanmak ister. Aslında Morwen hislerinde haksız değildi. Hurin, ölmemiş, Gothmog tarafından esir alınmıştı. Fakat Morwen, kocasının dönmeyişi ve ortalarda dolaşan öldü iddialarından ötürü ümidini kaybetmek üzereydi. Üzerine savaşın kaybedilmesi, Melkor’a bağlı yüreği kararmış insanların bölgeye saldırması ve toprakları almaya çalışması ile Morwen artık bir karar almak zorunda olduğunu düşünür. Oğlu Turin’i, Doriath’da Thingol’ün yanına gözleri yaşlı bir şekilde gönderen Morwen, hem onun macerasını başlatmış olur hem de kendi acı dolu günlerinin  temelini atar.

Uzun bir süre bölgede kalmak zorunda kalan Morwen, ardından kızı Nienor’u da yanına alıp Turin’i bulmaya, Doriath’a doğru yola çıkar. Lakin Turin, oradan çoktan gitmişti. Buna rağmen kral Thingol onları bırakmaz, uzun bir süre ağır. Bu sırada Turin, Norgothrond’da yaşıyor, oranın çökmesine sebep olacak yanlış kararlara imza atıyordu. Glaurung ve ork ordusu Norgothrond’a doğru yola çıktığında Turin, Valar’ın ona öğütlediklerini dinlemez ve kral Orodreth’e savaşı dışarıda birebir vermelerini gerektiğini söyler. Onun bu tavsiyesi, koca bir krallığın düşmesine sebep olur. Savaşı acı bir şekilde kaybedeler, Orodreth ölür, Norgothrond da Glaurung’un ganimeti haline gelir.

Morwen oğul özlemi ve merakıyla artık yerinde duramıyordu. Bu sebeple Thingol’ün ona eşlik etmesi için görevlendirdiği Mablung ve kızı Nienor ile beraber Norgothrond’a doğru yola çıkar. İşte bu yolculuk, bir sonun başlangıcıydı. Neler olduğundan habersiz Norgothrond yakınlarına gelen kafile, Glaurung’un tuzağına düşer, sisler içerisinde kalır ve ayrışırlar. O sırada Nienor’u gören ve gözlerinin içine bakarak hafızasını silen Glaurung, anne ile kızının yollarını ebediyen ayırır. Nienor, ormana kaçar, Morwen ise acı dolu kaderiyle yorgun ve argın bir şekilde gezinmeye başlar.

Morwen’i en son gören Hurin’di. Melkor’un eziyet edip lanetlediken sonra saldığı Hurin, Morwen ile çocuklarının mezarının başında karşılaşır. O sırada gün doğmaktaydı. Morwen, kocasına bakar, son cümlelerini kurar ve hayata veda eder.

Niënor

Morwen başlığında da gördüğümüz Nienor’un hikayesi annesinden farklı bitiyor. Nienor, Glaurung onun hafızasını sildikten sonra ormana kaçmıştı. Ormanda başı boş bir şekilde gezerken, Norgothrond’dan kaçan ve kendisine yeniden lanetini bulaştıracağı bir halk bulan Turin ile karşılaşır. Turin, ormanda çıplak gezen bu kızın kardeşi olduğunu anlayamaz. Nienor da hafızası kayıp olduğu için abisini tanımaz. Birbirlerine aşık olurlar ve beraber yaşamaya başlarlar. Turin ona Niniel adını koyar. Niniel bir süre sonra hamile halır. Fakat orta dünyanın sorunları hala bitmemiştir ve artık kapılarına kadar dayanır. Turin, Glaurung’un onlara doğru geldiğini öğrenince onu öldürmek için yola çıkar. Niniel geride kalır. Aynı anneleri Morwen’in geride kaldığı gibi. Turin, Glaurung’u kılıcı Guthrang ile öldürmeyi başarsa da oracıkta bayılır. Onun geri dönmeyişi ise Niniel’i endişeye sokar. O da bu sebeple Turin’i aramaya çıkar. Bulmayı da başarır. Turin bayılmış bir haldedir, Glaurung da ölmek üzeredir. Glaurung, ölmeden önce Niniel yani Nienor’un hafızasını geri getirir ve aslında kardeşinden hamile olduğunu anlamasını sağlar. Bunu duyan Nienor’un kalbi acıyı kaldırmaz ve kendini karnında bebeği ile uçurumdan aşağı atar. Bir süre sonra uyanan Turin de Niniel’in öldüğünü görünce, kendini kılıcının üzerine bırakır ve lanetli yolculuğunu orada bitirir.

Tar-Ancalime

Efsanevi Numenor krallığının yedinci ve ilk yöneten kraliçesi. Altıncı kral Tar-Aldarion’un kızı. Aldarion eşi Erendis ile sorunlar yaşıyordu. Onun sürekli çıktığı gemi yolculukları aralarına soğukluk sokmuştu. Aldarion’un babası Meneldur idi. Meneldur, denize açılmayı çok severdi belli ki bu huyu ona da geçmişti. Aldarion, orta dünyaya gidip Gil-Galad ile tanışan ilk kişiydi. Orta Dünya’da yakaladığı arkadaşlıklar Aldarion’un ilgisini çekmiş olsa ki sürekli gidip gelmeye başlamıştı.

Ancalime dört yaşındayken, babası ona ve eşine veda ederek bir daha yola çıktı. Erendis, bu yolculuğa sert bir şekilde karşılık verdi ve kızını alıp şehri terk etti. Erkeklere kızgınlığı artan Erendis’in evdeki tüm hizmetkarları kadındı. Kızını da erkeklere karşı öğütlüyordu. Ona, erkekler sonumuzu getirmeden hayatın tadını çıkaralım diyordu. Özellikle de ekliyordu; sakın eğilme, eğilirsen daha çok eğilmeni isterler.

Ama her şeye rağmen Ancalime, babasının kızıydı. Ne kadar babasının adını bilmese de 7 yaşındayken her şey baştan aşağı değişti. Birgün tarlada kaşılaştığı bir çocuk ona babasının onun babası ile yelken açıp gittiğini söyledi. Bunu duyan Ancalime, sorgulamaya başladı. Annesine, babasının ne zaman döneceğini sordu; büyük ihtimal hiçbir zaman cevabını aldı. Ama Aldarion birgün geri döndü ve karşılarına çıktı. Ama Ancalime’ye kim olduğunu söylemedi. Sadece, ona tahtın varisi olduğunu söyledi ve tekrar yelken açtı. Kısa bir süre sonra da Meneldur, Ancalime’yi geri çağırdı. Aldarion, kısa bir süre sonra kral olsa da, yelken açıp uzun süre geri dönmediği maceraları devam etti.

Tar-Aldarion, Ancalime 19 yaşında geldiğinde Numenor yasalarını değiştirdi ve kadınlrın da tahta oturabileceğini söyledi. Böylece Ancalime, resmen Numenor’un varisi haline geldi. Böyle olunca, Ancalime’nin kapısında onunla evlenmek için damatlar dizilmeye başladı. Fakat Ancalime kimseyi istemedi, eski tarla hayatına geri döndü.

Onlarca şaşalı hanedan damadı gelip geçti ama Ancalime sevdiği kişiyi yaşadığı yer civarında buldu. Lakin sonradan öğrendi ki, bu kişi, sıradan vatandaş taklidi yapan nüfuslu biriydi: Hallacar. Ancalime, buna ne kadar sinirlense de onunla evlendi. Fakat apaçık ortadaydı ki evliliğin temelleri politikti. Ancalime, tahtın varisi olacak çocuklar doğurmak istiyordu. Aralarındaki ilişkinin babası ve annesinden farkı yoktu. Mutsuzlardı. Ama Ancalime, her şeye rağmen devam etti. Ve yıllar sonra, babası Alderion’un ilanı ile Numenor’un ilk yönetici kraliçesi oldu. 205 yıl boyunca da tahtta kaldı.

Denilene göre, Ancalime, tahttayken Gil-Galad’a ve Noldor’a yapılan yardımları durdurdu. Yıllar sonra da tahtı oğluna bıraktı; 5 sene sonra da hayata veda etti.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Legendarium: Evrenin En İyi Zanaatkarları

Previous article

The Rings of Power – Sevent Episode Review

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.

More in Legendarium