James Wan’ın yönetmenliğini yaptığı Testere filmi hala ilk günkü gibi aklımda. Korku ve gerilim sinemasına olan merakımı perçinleyen yegane filmlerden biridir. Jigsaw’ın bir anda ayağa kalkması ve kelepçeli Adam Faulkner’ı zifiri karanlığa mahkum etmesini hayatım boyunca unutamam. 13 yaşında bir çocuğun gözünden baktığımızda verilebilecek en acımasız ceza gibiydi. Testere’nin en güzel yanı, hiç bozmadan 7 filme ulaşabilmiş olmasıdır. Her film birbirinden güzel ve etkileyiciydi. Fakat serinin kesinlikle orada bitmesi gerekiyordu. Spiral: From The Book of Saw dahil Jigsaw’ın bile yapılmaması lazımdı. Zaten oldukça uzamış bir serinin üstüne yıllar sonra yapılmış devam filmleri maalesef efsanelere bir şey katmamakla beraber değerini de düşürüyor. Bunu bir çok kez deneyimledik.
Kısaca konusuna değinelim… Jigsaw ölmüştür. Ama onun işlerinden etkilenen yeni biri taklit işlerle polisleri öldürmektedir. Öldürülenlerin de hepsi dedektif Zeke Banks’in içinde bulunduğu karakola aittir. Hem yeni bir katil peydahlanmıştır hem de karakol neden hedef tahtasında kendilerinin olduğunu öğrenmeye çalışmaktadır.
Chris Rock, sıkı bir Testere hayranı olduğu için Spiral: From The Book of Saw pitchingini kendi yapmış. Kendisi ne kadar projenin güzel olacağını düşünse de maalesef her şey hayaldeki gibi olmuyor. Sanırım şunu anlamamız lazım: Testere, günümüz itibariyle artık demode bir fikir. Seri 2004-2010 arası muhteşem bir etki bırakmış olsa da artık konu pek de etkileyici değil. Jigsaw’ın ölmesiyle beraber bütün büyü bozuldu. Tam 10 sene sonra yeniden bir testere filmi yapmak hele hele “copycat” üzerinden kurgulamak maalesef hiç de çekici olmamış; hatta bir kuple de itici olmuş diyebiliriz. Serinin bir hayranı olarak şunu açık bir şekilde söyleyebilirim ki Testere serisi maalesef vadesini doldurmuş bir hikayedir.
Filmin kendi içindeki iyi yanlarına bakalım biraz da. Zaten çok azlar. Chris Rock keşke ilk 7 filmden birinde polis memuru olabilseydi. Babası ile problemleri olan sorunlu polisi harika bir şekilde canlandırmış. Daha karmaşık bir versiyonunu ilk 7 film içerisinde izlemek keyifli olabilirdi. Chris Rock dışında filmde övebileceğim maalesef çok fazla bir şey yok. Oyunculuklar da yönetmenlik de oldukça sıradan ve memur.
Testere serisini güzel yapan şeyin eğer kapanlar olduğunu düşünüyorsanız maalesef yanılıyorsunuz. O kapanların bir felsefesi vardı. Hepsi Jigsaw’ın düşüncelerinin ruhunu taşıyordu ve kurbanını günahlarından arındırmak için oluşturulmuşlardı. Tabii ki burada Jigsaw’ın yaptıklarını olumlamıyorum ama 7 film boyunca yaşanan her şey arındırma üzerine kuruluydu. Spiral, aynı karakol içerisindeki polisleri tek tek öldürerek konuyu sadece intikama indirgemiş ve Jigsaw’ın felsefik değerini köşeye bırakmış. Zaten bir copycat’ten de altını tamamiyle olduracak bir intikam beklenemezdi.
Sözün özü… Spiral: From The Book of Saw; Jigsaw’ın felsefesini kurduğu ruhu, arındırma kapanlarını köşeye bırakıp sadece intikam alan, yalnızca öldürmeye odaklanan bir yapıya sahip. Copycat olmasından ötürü kendisinin bu felsefeyi benimsememesi belki de amaçlanandı ama bu da filmi beğenmememin ana sebebi oldu. Yönetmen, katilin kim olduğundan çok katilin neden katil olduğuna odaklanmak istemiş. İşte bu yaklaşımı da sadece vahşet amaçlayan, anlamını yitirmiş bir film çıkarmış.
Yorumlar