0

2000 yılında çektiği Future Hunter sonrası 9 sene ortalarda gözükmeyen yönetmen Andre Ovredal, Troll Hunter gibi başarılı bir found footage örneği ile geri dönmüştü. Şimdi ise tam 6 sene sonra yepyeni ve başarılı bir işle geri döndü. Korku sinemasında kendini geliştirmeye çalışan yönetmen anlaşılan o ki Troll Hunter sonrası kendisine çok şey katmış. The Autopsy of Jane Doe düşük bütçesine rağmen son zamanlarda izleyebileceğiniz en başarılı gerilim filmlerinden biri. Yönetmen Andre Ovredal, filmi 2013’te izlediği The Conjuring filminden esinlenerek yazmış. Filmi izler izlemez aklına senaryo fikri gelen yönetmen hemen ajansını aramış ve film için hazırlıklara geçilmiş.

İçinde birçok insanın ölü bulunduğu evde olay yeri inceleme ekibi toprağın altında başka bir ceset daha bulur. Ceset hemen otopsiye gönderilir ve polislerin sabaha bir açıklama yapabilmesi için ölüm sebebinin bulunması istenir. Amerika’da kimliği belli olmayan kişilere ya da cesetlere Jane Doe ya da Joe Doe denir. Morgda babası Tommy (Brian Cox) ile beraber çalışan Austin (Emile Hirsch) hemen işleme koyulur ve Jane Doe’nun otopsisi başlar. Fakat gelen ceset baba ile oğulun daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir cesettir ve otopsi ilerledikçe gariplikler ardı sıra gerçekleşmeye başlar.

The Autopsy of Jane Doe

3.uzun metraj filmine göre çok daha profesyonel bir kadro ile çalışan yönetmen oyuncularından epey memnun kalmış. Filmin bir bölümündeki asansör sahnesini öve öve bitiremeyen yönetmen oyuncuların performansına hayran kaldığını açıkladı. Aynı şekilde filmin tamamını ceset olarak oynayan Olwen Catherine Kelly de başarılı bir iş çıkarmış diyebiliriz. Güzelliği ve pürüzsüz bedeni ile ilgiyi üzerine çekmeyi başaran manken yönetmenin de en övündüğü noktalardan biri. Estonya yapımı film festivallerde gösterildikten sonra vizyona girdi ve büyük bir ilgi gördü. 

Andre Ovredal, yönetmenlik konusunda kendini epey bir geliştirmiş. Gerilim filmlerinin olmazsa olmazı alt açılar, yakın çekimler ve tek mekanlarda bol bol kullanılan detay çekimleri harika bir şekilde kullanan yönetmen, çekimleri ile gerilim düzeyini ikiye katlamış. Fakat filmin en başarılı yanı senaryosu. Gizemi her dakika daha da katlanan ve son ana kadar cevapların bulunamadığı bir senaryo yazan yönetmenin “neden hala ölmedik” sorusuna cevap vermiş olması da şahsımı mutlu etti. Filmlerde kötü adama karşı aciz durumda olan baş kahramanların bir türlü ölmeyişi gibi mantıksızlığa yönetmen kendince bir çare bulmuş ve bunu filmin sonuna kadar korumayı başarmış. Senaryo adına, ve belki de oyunculuk adına en büyük sıkıntı ise filmin temposunun yer yer düşmesi. Olağanüstü bir durum yaşamasına karşın olağan hareketler yapan karakterler biraz mantıksız dursa da bunlar dışında film dört dörtlük.

The Autopsy of Jane Doe, başından sonuna kadar sizi ekranda tutmayı başarıyor. Gizem, gerilime baskın çıktığı için filmi merakla izliyor “acaba ne olacak” soruları eşliğinde gözünüzü alamıyorsunuz. Başarılı oyunculuk, kaliteli senaryo ve üst düzey çekimleri ile film korku sinemasını adına başarılı bir örnek; ileride kesinlikle hatırlanacak bir çalışma.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

İlk Türk Vampiri: Drakula İstanbul’da

Previous article

Özgürlüğün Yolu: American Honey

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like