1

Statham’ın Rutin Aksiyon Filmleri

Günümüzde aksiyon sineması denilince aklımıza gelen birkaç isimden biri olan Jason Statham yeni filmi The Beekeeper ile karşımızda. Özel bir suikastçi birliğine bağlı bir karakterin sevdiklerine zarar vermeme yeminini bozuyor ve sisteme karşı bir savaş açıyor. Buraya kadar her şey çok tanıdık, değil mi?

Bundan sonrası daha da tanıdık gelecektir. Çünkü The Beekeeper hem senaryo, hem de aksiyon eylemleri anlamında yenilikten kaçınan ve anlamsız derecede şiddeti kullanmaktan kaçınmayan, eğlenceyi öne çıkartan bir 90’lar B filmi diyebiliriz.

The Beekeeper

Tüm Dünya Anti-Kahramanımıza Karşı

Filmin adı “Arıcı” olmasına rağmen bu isim sadece eylem planındaki hareketlere metaforik bir yaklaşımla yaklaşmak için kullanılıyor. Arıların kovan içindeki davranışları, filmdeki hareket planı ve senaryonun temelini inşa ediyor. Bunu yaparken bu planı saklama ihtiyacı bile duymuyor. Ben neysem oyum ve aksiyona susayanları doyurmaya geliyorum gibi iddialı bir söyleme tutunuyor.

Bu yüzden de aksiyon sahnelerinde şiddetin dozunu üst seviyede tutarak yer yer göz devirilmesine yol açacak gülünürlükteki sahneleri üst üste sıralamaktan çekinmiyor. Statham’ın karakteri bu bağlamda geçmişi hiç irdelenmeyerek plastik bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Aksiyon sinemasında bolca örneğini gördüğümüz tek tabanca karakterlerden biri olarak “adalet”i sağlamak için kuralsızlığını kullanarak korkusuz bir şekilde seyirciyi kendi yanına almayı başarıyor.

Bu vesileyle filmin kötü karakterlerini grileştirmeden dümdüz bir şekilde siyah karakterler olarak önümüzü sunuyor. Özellikle Hunger Games filmlerinden tanıdığımız Josh Hutcherson, bu filmde Derek Danforth karakteriyle günümüzün Z kuşağı diyebileceğimiz, çevresindeki insanları umursamayan ve sadece para kazanma derdinde olan bir kötü karakterle karşımıza çıkıyor. Karakter o kadar umarsız çizilmiş ki, sonuçlar konusunda durup düşünmüyor bile. Film boyunca insanlara emirler yağdırarak “ben problem çözmem, ben parasını veririm” mottosuyla hayatına devam ediyor.

The Beekeeper

Gerçeklik Kaygısının Yitirilişi

Filmin gerçeklik kaygısı bulunmadığı için cüretkar bir şekilde haddini aşarak her noktaya saldırması, eğlence dozunu artıran noktalardan biri oluyor. Siyasiler, iş adamları, güvenlik çalışanları, askerlerin varlığı filmin tek adamı için sadece sayı olarak var oluyor. Çünkü ünvanlar ya da mevkiler karakterimizin yok edici bir anti- kahraman olmasının üstünde bir durum değil. Bu yüzden de mantık aramanın, film içinde kendi seyir zevkinizi baltalayacağını söylemekte yarar var. Film tutarsız olsa da kendi içinde ucuz çözümlerle seyircinin zekasını sınasa da B filmlerin odağındaki aksiyon algısı, sunulan tek vaat olarak filmde gözümüze her anlamda sokuluyor.

Yönetmen David Ayer profesyonel hayatının ilk kısmında uğraşlar verse de, nedense kariyerinin ikinci kısmında para kazanmak dışında başka amacının olmadığını düşündüren bir döngüye girdi. The Beekeeper da bu filmlerden biri olarak yerini alarak listede eksi haneli olarak yerini alıyor. Ayer aksiyon anlamında seyirciyi tatmin ederken, sinemanın diğer gereksinimlerini görmezden gelmeyi başarması, kariyerinin gelecekte de aynı şekilde devam edeceğinin göstergesi gibi.

The Beekeeper

Dünya Bir Cehennem, En Azından Şeytan Bu Sefer Bizim Yanımızda

Sonuç olarak Beekeper, Jason Statham hayranlarının beklentilerini karşılayacak ama sinema ve anlam kaygısı arayışı içindeki seyircinin küçümseyeceği bir film olarak karşımıza çıkıyor. Aksiyon sahnelerindeki kan ve şiddet dozundan dolayı ailelerin filmden uzak duracağını düşünüyorum. Öte yandan sisteme karşı atılan bir tokat olarak yüzümüzde hafif bir tebessüm yaratmayı başarması filmden keyif almanızı sağlayacaktır.

Film bittiğinde yan karakterlerin inandırıcılıktan uzak performansları gözümüze batsa da etik olmayan şekilde keşke dolandırılan herkesin böyle bir intikam makinesi olabilse hayalleri kurduğumuz doğrudur. Bazı filmler genelde bilgisayar oyunları mantığında giderek zorluk seviyesini artırarak filmin sonundaki bonus karaktere, yani bölüm sonu canavarına kadar giden kahramanı konu edinir. The Beekeeper ise size bölüm sonu canavarını veriyor. Hem de mağdurların yanındaki halini!

Haktan Kaan İçel’in, diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Bizi TwitterInstagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip etmek için tıklayınız.

The Killer: Referanslarla Dolu Bir Fincher Estetiği

Dogman: Köpeklerden Kanun Kaçakları Yaratmak

Red Dead Redemption 2: İnsan Yaşıyorken Özgürdür

Previous article

Rebel Moon: A Child of Fire: Bir Star Wars Parodisi

Next article

1 Yorum

  1. […] The Beekeeper: Bölüm Sonu Canavarı Mağdurun Yanında […]

Yorumlar kapatıldı.

You may also like