Yönetmenliğini korku filmleri ve mitleri üzerine araştırma yapan ve bu araştırmaları da belgeselleştiren David Prior’un yaptığı the Empty Man, senenin ilk iddialı korku filmlerinden biri. Boom Studios’un çizgi romanına dayanan filmin temeli çok eskilere dayanmaktadır. Gerçek bir alt kültüre dayanan filmin bu kültürü korkuya çevirme şekli ise çok da başarılı değil. Aslında ilgi çekici ve seyircisine gizemi aşılayan bir tempoyla başlayan film sonrasında konuyu dağıtıyor ve ulaşılmak istenen yer bulanıklaşıyor. Temelinde güzel bir hikaye olmasına karşın belgeselci David Prior, ilk kurmaca filminde başarılı olma fırsatını bence kendi elleriyle itiyor.
Kısaca konusuna değinelim… 4 Amerikalı genç ülkelerinden çok uzakta bir yerde dağlara tırmanmakta, kendilerine macera aramaktadır. Maceraları, üyelerden birinin çukura düşmesi ile bölünür. Onu kurtarmaya inen ekip arkadaşlarının bir çeşit transa girdiğini farkeder. Arkadaşlarını bir türlü uyandırmayı beceremeyen ekip, zor da olsa kendilerine bir kulübe bulur ve geceyi çıkarmaya çalışır. Fakat hiçbiri başlarına geleceklerden haberdar değildir. Düşen arkadaşları aşağıda ne gördüyse, o artık onlarla beraberdir. Ve onları kullanarak da medeniyete açılmak üzeredir.
Empty Man, köprü yapan ya da Tanrı ile konuşan adam demek. Eski dönemlerde insanlar Empty Man’e inanır, onun mesajlarını “Tanrı” iletiyormuşcasına dinlerlermiş. Filmde karşılaştığımız şirket olan Pontifex ise rahip demektir. Empty Man’i yaratıp ona inananlar da vakti zamanında rahiplermiş. Film de temelini buradan alarak köprü ve rahipler üzerinden bir hikaye kurmaya çalışıyor. Filmde köprü, bir cesaret ispatlama aracı olarak kullanılıyor. Ancak cesur isimler, yani köprüyü geçebilenler Empty Man’e ulaşabilirler. İlk dağcı da, şehirdeki ilk çocuk da Empty Man’i çağırma cesaretinde bulunabilecek kişilerdi. Dağcı, cesaretini köprüyü “ilk” geçerek kanıtlarken çocuk da köprüde şişeye üfleyerek cesaretini kanıtlıyor. Cesaretlerini kanıtlamaları ile beraber de Empty Man’in mesajlarını almaya başlıyorlar.
Tabii Empty Man’i çağırma cesaretinde bulunan gençler bir bir ortadan kaybolur. Bu ölüm ve kayıp vakalarından birinin akrabası olmasından ötürü de eski bir polis olayı çözmeye çalışıyor. Film; özellikle dağ kısmında hızlı bir başlangıç yaparak ilerisi için güzel bir gerilim aşılasa da ortasından sonra maalesef vaat ettiğini karşılayamıyor. Paranormal bir hikaye olarak başlayan film zamanla psikolojik gerilime dönüyor ve tüm “metafiziksel” gizemini yitirip iyice mantıklı açıklamalara dönüyor. Ve bütün mantıklı açıklamaları da en sonunda anlaşılamayan bir mantıksızlıkla yine bertaraf eden film, sonucunun nereye vardığı belli olmayan bir final yapıyor.
Sözün özü… David Prior; maalesef ilk uzun metraj kurmaca filmi The Empty Man ile elindeki fırsatı iyi değerlendiremiyor. İlgi çekici bir şekilde başlattığı filmi ortasından itibaren dibe doğru çekmeye başlıyor. Paranormal yapısını alıp tarikatlerle, mantıklı açıklamalarla doldurmaya başlayan film finaliyle her şeye tuz biber ekiyor. Sadece gizemini kaybetmekle kalmayan film aynı zamanda yavaşlıyor, keyifsizleşiyor; seyircisinin tadını kaçırıp hiçbir şey anlamadan salondan çıkarıyor. Salon dediğime bakmayın, alışkanlık işte. Keşke eskisi gibi salonlarda olsak da sıkıcı filmleri dahi izleyebilsek.
Comments