0

Adında “The Possesson of” gördüğünüz bütün filmleri izlemiş biri olarak şeytan tarafından ele geçirilen kızlarımız günden güne artıyor. Genç yaşlı ayırt etmeksizin, birileri hep ele geçiriliyor ve biz de filmleri onların adıyla izliyoruz. Hannah Grace de bu ele geçirilen kadınlardan sadece biri. Her defasında aynı hikayeyi işliyorsanız, bunu farklı bir şekilde icra etmeniz gerekir. Yaparken de sınırları bilmek, saçmalamamak gerek. The Possession of Hannah Grace; özel bir film olabilecek iken maalesef vasatlığın kurbanı olmuş. Bu sebeple listelerimde “The Possession of” listelerinin alt sıralarında yer alacak bir film olacak. 

Kısaca konusuna değinelim… Megan, yeni bir başlangıç için morgda çalışmaya başlar. Tek başına çalıştığı gecenin sakin havası yeni gelen ceset ile değişir. Cesetten şüphelenmeye başlayan Megan, etrafında anlamlandıramadığı olayların başladığını fark eder. Megan, zamanla cesedi bıraktığı gibi bulamadığını hatta cesedin değiştiğini fark eder fakat bunu etrafındakilere bir türlü anlatamaz.

Diederik Van Rooijen’nin yönetmenliğini yaptığı film teknik açıdan ilginç detaylara sahip. Normalde çekimleri 2016’da tamamlanan film, düzgün bir yapımcı bulana kadar bekliyor ve tam 3 yıl sonra 2019’da vizyona giriyor. Düşük bütçeli filmleri ile bilinen yönetmen, yine bu filmde de aynı mantığı uyguluyor. Yönetmen; filmin yapımcısı Sony’nin kendi kamerası olan Sony A7S2’yi kullanmış ki bu kamera sokakta insanların elinde görebileceğiniz bir dijital kameradır. Kamera kirasına toplamda 2000 dolar harcanan filmin görüntüleri de gerçekten başarılı. Sony A7SII ilk çıktığında loş ışıkta yaptığı başarılı çekimlerle ilgi çekmiş, birçok özellikle kısa film sinemacısının göz bebeği olmuştu. Hanna Grace de bu kamera ile çekilen uzun metraj örneklerinden biri.

Filmin başrolünde Instagram’da makyaj malzemeleri satan 23 milyon takipçili Shay Mitchell var. Haliyle insan filme biraz önyargılı yaklaşıyor ama kendisi daha önce de Pretty Little Liars’da oynamış biri. O sebeple filmde başrol adına kötü bir oyunculuk yok. Gerisini tartışabiliriz. Özünde, teknik olarak film başarılı bir film. Ama işte olay senaryoda bitiyor.

“The Possession of” filmlerinden şu ana kadar en beğendiğim film Deborah Logan’dır. Özellikle finali ile korku dolu anlar yaşatır. Hannah Grace, 2016 yılında vizyona giren The Autopsy of Jane Doe ile benzerlikler taşıyor. Jane Doe, tek bir odada geçerken Hannah Grace ise koca bir morgda geçiyor. Jane Doe; fantastik kısmı başarılı bir şekilde işlerken Hannah Grace maalesef korkutma ve fantastik kısımda biraz çuvallıyor ki filmin tüm olayı “fantastik” kısmı olduğundan filmin geneline baktığımızda başarılı olduğunu söylemek mümkün değil.

Sözün özü… The Possession of Hannah Grace, ele geçirilme filmleri arasında en aşağılarda yer alacak bir film. Çünkü teknik ve oyunculuk kısmını güzel yapsa da içerik kısmını iyi kuramadığı için film hatırlanacak bir yapım olarak kalmayacak. Korku filmi yapıyorsanız, korkunun yerinde olması gerekir ki Hannah Grace, bunu yeterince iyi yapamıyor. Sinemada yabancı korku izlemek için deneyebilirsiniz ama büyük ümitler beslememenizi öneririm.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Everybody Knows: Suçluyu Herkes Bilecek Mi

Previous article

38. İstanbul Film Festivali’nde Mutlaka İzlemeniz Gereken 25 Film

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.