0
Ubisoft‘un son zamanlarda tekrar dirilttiği Prince of Persia markasının yeni oyunu The Rogue Prince of Persia, erken erişime açıldı. Bu yılın başlarında çıkan The Lost Crown ile birlikte serinin eski şaşalı günlerine geri döndüğünü görmüştük. Geçtiğimiz yılların fenomeni Dead Cells‘in geliştiricisi Evil Empire‘ın imzasını taşıyan roguelite türündeki The Rogue Prince of Persia incelememize dilerseniz bir göz atalım!

Benzerlik ve Hikaye

Oyunun en büyük avantajı ve dezavantajı, Evil Empire tarafından yapılmış olması. 2017 yılında çıkış yapan Dead Cells, herkesin takdirini kazanmıştı ve benim de dahil olduğum birçok kişinin roguelite türüne ilgi duymasını sağlamıştı. Avantaj olarak, bu oyunun bu işi yapabilecek en iyi ekiplerden birine verilmiş olması öne çıkıyor. Ancak dezavantaj olarak oyun, kaçınılmaz olarak Dead Cells ile kıyaslanacak diyebiliriz. Böylesine başarılı bir oyunu geçmişte geliştirmiş olunca, beklentiler de doğal olarak oldukça yüksek oluyor.

The Rogue Prince of Persia‘nın hikayesinde, Pers İmparatorluğu’nun Hunlar tarafından kontrol altına alındığını görüyoruz. Bir döngünün içerisinde sıkışan ana karakterimiz “Prens” ise Pers İmparatorluğu’nun tek şansı. Çoğu roguelite oyununda olduğu gibi, hikaye derinliği konusunda pek bonkör davranılmıyor. Oyunda ilerledikçe karşımıza çıkan NPC’lerin anlattıklarıyla hikayenin ayrıntılarına hakim oluyoruz.

The Rogue Prince of Persia Oyun İnceleme Arakat Mag

Mekanikler

Önceki Prince of Persia oyunlarından bildiğimiz tırmanma mekaniği, serinin olmazsa olmazlarından biri. Oyunun platform temelli olması bu özelliği daha da anlamlı kılıyor. Özellikle arka planındaki duvar motiflerini kullanabilmemiz, The Rogue Prince of Persia‘nın akıcılığına katkıda bulunuyor. Yakın dövüş kısmı oldukça keyifli olsa da belirli bir noktadan sonra tekrara düşüyor gibi hissettiriyor. Açılan silahlar ile birlikte yeni dövüş stratejileri düşünmemizi sağlıyor ve bu da içeriği çeşitlendiriyor.

Düşmanlarımızı uzak mesafelerden avlamak için kullanılan menzilli saldırılar iyi düşünülmüş. Kullanılan uzak aksiyonun yenilenmesi için yakın dövüşe girme fikri de tutarlı olmuş. Kaçınma ve tekme atma mekanikleri ise birçok noktada hayat kurtarıyor. Tekme seçeneği, birçok noktada tuzak kurmak için kullanılabiliyor ve eğlenceli anlar yaşatabiliyor. Kaçınma seçeneği ise özellikle kalabalık aksiyon sekanslarında nefes alma şansı sunuyor. Erken erişimde bulunan iki boss dövüşü ise şu an için oldukça yetersiz. Geliştirici ekip, gelecek ilk büyük güncelleme ile çeşitli boss‘ların ekleneceğini de duyurdu.

The Rogue Prince of Persia Oyun İnceleme | Arakat Mag

Sanat Tarafı

Oyunun en özgün özelliklerinden biri görselliği. Fransız-Belçika çizgi roman ekolünden esinlenerek oluşturulan grafikleri, oyuncuya farklı bir deneyim yaşatıyor. Akan sahneleriyle birlikte kendinizi bir animasyonun içerisinde buluyorsunuz. The Rogue Prince of Persia, sanat tasarımı konusunda büyük bir alkışı hak ediyor. Oyunda seslendirme bulunmasa da kullanılan müzikler bu açığı tamamen kapatıyor. Atmosferi ve kullanılan görsel dil ile oldukça uyumlu müzikler de alkışı hak eden bir diğer nokta olmayı başarıyor.

The Rogue Prince of Persia‘yı oldukça beğenmeme rağmen bazı problemleri bulunuyor. Özellikle sık sık yaşanan FPS düşüşleri oldukça can sıkıcı. Farklı bölümlere geçişler sırasında yaşanan düşüşler ise en belirgin problemlerden. Bug konusunda pek sorun yaşamadım. Bir iki bug ile karşılaşsam da büyük sorun teşkil etmiyorlardı. Bir yıl olarak planlanan erken erişim süreci boyunca bu problemlerin çoğu giderilecektir.

The Rogue Prince of Persia Oyun İnceleme Arakat Mag

Son Sözler

The Rogue Prince of Persia, benim gibi roguelite severler için oldukça keyifli ancak türe yeni girecekler için karmaşık gelebilir. Erken erişimde olduğu için tam bir oyun deneyimi sunmuyor. Ancak, geliştiriciler birkaç ay içinde bu eksikleri giderip oyunu çok daha iyi bir hale getirecektir. Dahası, Prince of Persia markası hızla ivme kazanarak yükseliyor ve bu durum, gelecekte Ubisoft‘a olan beklentilerimizi artırıyor.

Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Senua’s Saga: Hellblade II: Kırılmış Bir Zihin

Elden Ring Kısım 2: Bir FromSoftware Mucizesi

Ali Can Bartu Sakarya

Crossing: İstanbul’un Ötekileştirilmiş İnsanları

Previous article

X-Men ’97: Hem Nostaljik Hem Orijinal

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like