0

Gazeteci ve Pulitzer ödüllü roman yazarı JR Moehringer, 2005 yılında anılarını yazdığı The Tender Bar’ı yayınladı ve ne yazık ki, George Clooney’nin çoğunlukla kayıtsız ve ruhsuz bir tarzda film versiyonunu yönetmesine yol açtı. Oscar ödüllü senarist William Monahan (THE DEPARTED, 2006) tarafından uyarlanan film, Golden Earring’nin “Radar Love” şarkısının hoparlörler de patlamasıyla başlayan ve JR’nin çocukluğundan yetişkinliğine kadar uzanan hikayesini anlatıyor. Young JR (Daniel Ranieri’nin ilk oyunculuk deneyimi), becerikli bekar annesi (LilyRabe) birlikte mali zorluklar yaşadıkları için  şehirden, JR’nin huysuz büyükbabasının (Christopher Lloyd) Long Island’daki evine geri dönmek zorunda kalırlar. Annesi ile bir eve taşınmak zorunda kalma konusunda biraz morali bozuk olsa da, genç JR, evi toplanma yeri olarak kullanan çok sayıda aile üyesi ile birlikte yaşama konusunda heyecanlıdır. Ayrıca The Dickens adlı mahalle barını işleten Charlie Amca’nın (Ben Affleck) kanatları altına alınır.

Filmin ilk yarısı, ikinci yarısından çok daha ilginç ve eğlenceli geçiyor. Çocukluğunun hikayesi çekici genç Daniel Ranieri’nin gözünden – Yale’e Tye Sheridan kılığında gitmeden önce – anlatılıyor. Bu genç delikanlı, hafif eksantrik büyükbabasının evinde annesiyle (bencil babası onlardan uzaklaşmış, gece geç saatlerde bir radyo talk-show sunucusunun mobil hayatını yaşıyor) yaşıyor. Evleri canlı ve hareketli bir ortama sahip. Sakinleri (ne sakini?) arasında hayatına en çok dokunan şef, genç adamı kabul eden ve onun bariz akademik yeteneklerini teşvik eden iyi, işçi sınıfı bir müşteriyle dolu yerel bir bar işleten karizmatik, dünyevi bilge amcası “Charlie”. JR yetişkin erkek rol modeli olarak Charlie amcayı seçer ve bu sayede okumaya karşı ilgi kazanır. JR’a yazar olma hayali kurması için ilham veren asıl şey budur. Charlie Amca ile birlikte her zaman mevcut olan sigarası, birası ve günün kitabına ek olarak, bar müdavimleri JR’in yolculuğun en önemli yan parçaları olmuştur. Ama ne yazık ki, bu adamların iyi seçilmiş gömlekleri dışında herhangi bir şey sundukları söylenemez.
Yine de ilk yarım saat bitiyor ve filmin geri kalanı ilk aşkı ile olan mücadelesine ağırlık veren bir  gencin oldukça sönük hikayesi ile karşılaşıyoruz. Tye Sheridan (MUD, 2012) JR rolünü üstlendiğinde, genç Daniel Ranieri’nin parlak gözlerini ve istekli ruhunu hemen özlüyoruz. Sheridan’ı oldukça kısır bir oyuncu olarak buluyorum. Tutkulu sözler söylüyor ama oyunculuğu bunların hiçbirini ekrana yeterince yansıtmıyor ve maalesef performanslarıyla öne çıkamıyor.

JR, Yale’e giderken yaşlanmanın gerçekleriyle yüzleşiyor. Sınıf arkadaşı Sidney (Brianna Middleton) ile romantik bir ilişki içindeyken, durumunun gerçeklerine kör tipik bir genç adamdan biraz daha fazlasıdır. JR’ın New York Times’daki üniversite sonrası görevi, bize çok az şey sunuyor. JR’nin işe girdiği yada  işle ilgilendiğinden bile emin olamıyoruz.

Diyalog söz konusu olduğunda yükün çoğunu film müziğe bırakmış durum böyle olunca akılda kalıcı diyaloglar göremeden filmi bitirmiş oluyoruz. Herkesin büyürken rol modelleri vardır. Affleck’in Amcası Charlie, biz gençken hayattan daha iri görünen o iyi niyetli yetişkinlerden biridir. Onun sonsuz tavsiyesi, bazıları iyi, bazıları ise iyi olmasa da…Hepimizin emin olduğu şey okuma ve öğrenme sevgisini aşılamak. Bir gence aktarılabilecek en önemli özelliklerden biri budur. Filmin eksikleri bu mesajda değil elbette, bunlar daha çok yavan hikaye anlatımıyla ilgili.

6

Erdi Yunus G.

2021 Yılının Kazananları

Previous article

Dönüşümün Artistik Kaosu: Bliss

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply