0

Marvel’ın Phase 4 macerası dört nala devam ediyor. Dördüncü filmi ile karşımıza çıkan Thor, bunu yapabilen tek kahraman şu ana kadar. Iron Man’in bile 4 tane solo filmi yok. Taika Waititi’nin yönetmenliğini yaptığı Thor: Love and Thunder, Phase 4’ün gidişatı için pek de önemli bir film olmasa da sinemada izlemesi oldukça keyifli bir iş. Aslında 20 senedir kurulan sinematik evrenin teması hakkında bize konuşulacak bazı detaylar da veriyor. Hepsine tek tek değineceğim. Uzun bir yazı olmayacak çünkü üzerine uzun uzadıya yazmaya değer bir film değil. Gidin, izleyin, tadını çıkarıp ayrılın. Ötesi değil…

Kısaca konusuna değinelim… Evrende kapışacak süper güçlü kötü kalmayınca ve Avengers ekibi de dağılınca Thor, Guardians of the Galaxy ile gezegen gezegen gezerek ufak tefek isyanları bastırıp içindeki yalnızlığı kapatmaya çalışır. Tam içindeki sıkıntılar artmışken, Gorr the God Butcher ortaya çıkar ve ona yeni bir macera doğar. Enteresan bir şekilde Mjölnir’e sahip olan Jane’in de Mighty Thor olarak da ortaya çıkması ile Thor, aşk ile ölüm arasında kalı verir. İkisinde de kazanmak istemesi ise birçok sorun doğurur.

Öncelikle şunu söylemek gerek, Love and Thunder, keyifli bir film. Lakin üzerine öyle derinlemesine konuşulacak da bir yapım değil. Yer yer absürt sahnelere kaçan film sizi güldürmek için elinden geleni yapıyor. Üzerine serpiştirdiği iyi oyunculuk ve birkaç iyi sahneyle de heyecanınızı ve merakınızı diri tutmaya çalışıyor. Zengin kadrosu olmasa film aslında çekilecek gibi değil. Lakin Herkül’ün dahi kıskanacağı kollara sahip olan Chris Hemsworth’ü izlemek, Natalie Portman ve Tessa Thopmson’ı ekranda görmek ve Christian Bale’ın neden über bir aktör olduğunu anlamak bile filmin keyifle akmasını sağlıyor.

Filmin üzerine konuşulabilecek 2 noktası var bence. İlki, Gorr’un film boyunca sığındığı “Tanrılar zararlıdır” düşüncesi. Ki haksız da diyemeyiz. Thor dışında Marvel evreninde kendini tanrı olarak adlandıran hiçbir varlığın herhangi bir yararını göremedik. Hele ki bu filmde ne kadar “keyif pezevengi” olduklarının üzerine özellikle düşülmüş. Orgy partiler vermek dışında sorumlusu oldukları toplulukları gram umursamayan tanrıların yok olması, evrene herhangi bir zarar vermez gibi gözüküyor. Hatta film içerisinde Valkyrie, “masum tanrılar ölecek” diyerek görevlerinin temelini açıkladığında bana bir gülme geldi. Lakin Gorr da finalde Marvel evreninin temelini oluşturan, dünyaya gelenin gitmemesinin sebebi olan “sevgiye” yenik düşerek evreni tanrılardan arındırmak yerine kızını geri getirmeyi tercih etti. Birçoklarına göre klişe olarak gelebilir ama eminim ki öyle bir durumda birçoğunuz, sevgiyi tercih edersiniz. Çünkü sevgi her zaman kazanır.

Üzerine konuşmak istediğim bir diğer konu ise filmin siyah beyaz sekansı. Marvel’ın en büyük problemi, ciddiyeti korumakta sorun yaşaması. Infinity War dışında neredeyse her filmde espri yapma ve cıvıklaşma gereksinimi duyan Marvel’ın filmdeki siyah beyaz sekansa biraz daha önem vermesi gerek. Gerek gezegenin tasarımı gerekse ses miksajı ile David Lynch’in Eraserhead filmini hatırlatan bölümdeki aksiyon, gerilim ve oyunculuklar üst düzeydi. Bu sekansta çekimlere, diyaloglara ve karakterlerin ciddiyetine verilen önemi, bütün bir filme yayılmış olarak herhangi bir süper kahraman filminde görmeyi çok isterdim. Düzeltiyorum, Watchmen sonrası herhangi bir filmde. Yıllardır da bunu dile getirmeye devam ediyorum. Çünkü bu bir tercih meselesi. Yapamıyorlar değil, yapmıyorlar. Taika, ne kadar laubali bir kişiliğe sahip olsa da siyah beyaz sekansta ortaya koyduğu iş hala aklımda dolanıyor; uzun bir süre de kalacak gibi.

Sözün özü… Thor: Love and Thunder, bütün tanrıları yok etmek için yola çıkmış Gorr’u durdurmaya çalışan Thor’un Jane ile karşılaşmasını anlatıyor. İkili arasında tekrar filizlenen aşkın sonu maalesef ölüme açılıyor ve Thor, hem tanrıları hem de aşkını kurtarıp kahraman olmaya çalışıyor. Lakin günün sonunu amca ünvanını alarak kapatıyor. Bağıran keçilerin koşturduğu, trip atan bir baltanın olduğu, sürekli bir yerlere ışınlanılan, Christian Bale’ın muhteşem oyunculuğu Chris Hemsworth’ün ise kolları ile ön plana çıktığı film, izleyeni üzmeyecek türden. Ama gelecek sene çoğunuz bu filmi hatırlayamayabilirsiniz.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Thor: Love and Thunder – Film Review

Previous article

The Boys, Season 3 – TV Review

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.