0

Dünya prömiyerini 2023 Cannes Film Festivalinde yapan Inshallah a Boy, Ürdünlü yönetmen Amjad Al Raşit‘in ilk uzun metraj filmi. Amjad Al Raşit, 2016’da Screen International tarafından gelecek vadeden beş yetenekten biri olarak seçilmişti. Inshallah a Boy’da da gelecek vadeden yeni ve heyecan verici bir sesin gelişinin habercisi olma özelliğiyle ön plana çıkıyor.

Inshallah a Boy, aynı zamanda Ürdün’den Cannes’da prömiyeri yapılan ilk uzun metrajlı film olma özelliğine sahip. Filistinli genç oyuncu Mouna Hawa‘nın etkileyici performansı filmi bir üst boyuta taşıyan detaylardan yalnızca biri.

Ürdün’den Gelen Feminist Bir Kıpırtı

Olay örgüsünün ve kırılma noktasının doğacak bir erkek çocuğuna bağlı olarak şekilleneceği Inshallah a Boy, kocasını aniden kaybeden genç bir kadın olan Naval’ın evini ve kızını kazanmak için yaşadığı koşturmacalı serüveni ele alıyor. Hayatı Ürdün’deki yasalara göre şekillenen Naval’ın bir erkek çocuktan yahut yeni ve ‘hayırlı’ bir kocadan başka bir çaresi bulunmuyor.

Bu çatlak oluşuma filmde meydan okuyan tek karakter zengin bir Hristiyan ailenin kızı olan Lauren. Zamanla kesişen olumsuzluklar silsilesi Naval ve Lauren’i bir araya getirdiğinde, Naval da ses çıkaran bir karaktere dönüşüyor. Bu ses çıkarma, meydan okuma Lauren kadar belirgin hatlı seyretmese de Naval, günün sonunda mücadeleden hiç vazgeçmeyen bir portre çiziyor. Öyle ki Lauren bir noktada durdurulmuş, güçleri elinden alınmış ve sessiz bir hale bürünürken Naval karakterinde sürekli değişen ve umut vadeden kıpırtılar görüyoruz.

Lauren’in karakter gelişimi tek bir çizgi halinde ve sürprizsiz ilerlerken; Naval bizi ilerleyen her dakikada şaşırtmacalı hamleleriyle heyecanlandırıyor. Yönetmen Amjad Al Raşit, Naval’ın abisi, kızı, patronu, kocasının kardeşinin yönelimlerine, karakter gelişimlerine film boyunca sadık kalmış. Onlarda en ufak bir sürprize yer vermeyen bir tekdüzelik koymuş. Tüm bunlar yaşanırken değişen ve inançlarına, tabularına meydan okuyan bir kadın karakter etrafında şekillendirmiş senaryoyu. Bu bağlamda Inshallah a Boy, iki kadın karakter içermesi, diyaloglarında bir derinlik olması ve bu diyalogların eril fantezilerden bağımsız olarak kişisel bir konumda olması hasebiyle Bechdel testinden de rahatlıkla geçiyor.

Inshallah a Boy

Umut Her Zaman Var

Yönetmen Amjad Al Raşit film boyunca tek bir an bile sabit kamerayı tercih etmemiş. İlk dakikadan filmin sonuna kadar hareketli kamerayla ve üçüncül kişi bakış açısıyla Naval’ın peşinden koşturur dururuz. Son ana kadar senaryo Naval’ın üstüne yük bindirerek, bu yükü sürekli artırarak ilerler. Küçük bir soluklanmaya, nefes boşluğuna izin vermez. Mutfaktaki fare, sürekli çalan telefon, evine her gün borç hatırlatmaya gelen kayınbirader, borçlar, Naval’a yas tutacak bir süre tanımaz. Her yandan sıkıştırılan dev bir şehre hapsolmuş gibidir Naval.

Seyirci olarak bizlere de rahatlatacak kırıntılar vermeyi reddeder Amjad Al Raşit. Yalnız, dul ve çalışan bir kadın olmanın yükünü Naval ile beraber bizim de taşımamızı ister gibidir. İşinde, evinde dur durak bilmeyen felaketlerle yoruluruz adeta. Öyle ki Naval’ı yolda bile huzur içinde yürütmeyen bir sapığı vardır. Tüm bu sarmal filmin sonlarına doğru Naval’dan gelecek iyileşme hamleleriyle çözülmeye başlar. Seyirciyi rahatlatma konusunda son derece cimri davranan senaryoda basit ama kaçınılmaz aksiyonlar bile bizi şaşırtmaya yeter. Naval’ın nihayet kullanmaya yeltendiği fare zehrini bir olasılık pırıltısı metaforu olarak kullanır yönetmen Amjad Al Raşit. 

Inshallah a Boy

İnşa Etmenin Dayanılmaz Hafifliği

Etrafındaki herkesin ona hatırlatıp durduğu, her fırsatta sıkıştıran borcuna rağmen Naval pikabı satmaya yanaşmaz. Üstelik araba kullanmayı bile bilmiyordur. Yönetmen Amjad Al Raşid pikabı Naval’ın geleceğe dair potansiyeli olarak simgelemişti belki de. Pikap geçmişine dair olsa da, geçmişe rağmen gelecek için atacağı adımın ilk basamağıydı. İş arkadaşının araba kullanmayı öğretme teklifini yalnızca bir kere kabul etse de son raddede o yardım elinden de vazgeçip kendi tırnaklarıyla kazımak istedi kendi yazgısını.

Her daim koşturmaca içinde olan Naval ve onunla birlikte içimizde yeşeren mücadele ruhu senaryonun son noktasına kadar peşimizde olmaya devam eder. Tomris Uyar‘ın da dediği gibi ”Yırtına bozula düzelecek bu dünya.” Naval belki yetişecek bu sona belki yetişemeyecek. Bu sorunun cevabını senaryodan alamayacağız. Tek bildiğimiz şey Naval’ın düşe kalka, ite kaka, yırtına bozula inşa etmeye çalıştığı o adil yaşamı arzuladığı.

Elif Yetim’in diğer yazılarına bakmak için buraya tıklayınız.

Bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterbox aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Fantastiğe Fransız Dokunuşu: The Animal Kingdom

Trajikomik Bir Örgütlenme: A Difficult Year

Fantastiğe Fransız Dokunuşu: The Animal Kingdom

Previous article

Yeni Nesil Bir Rashomon Melodramı: Monster

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like