0

1979 yapımı Alien korku başyapıtları arasında yerini korumaya devam ediyor. Bu kadar yıl geçmesine karşın, yıllara meydan okuyor, insanların gece rüyasına girmeye devam ediyor. İnsanın yabancı bir varlığa olan korkusu, başlangıçtan günümüze kadar devam etmiş bir hakikat. Usta yönetmen Ridley Scott‘ın ikinci uzun metraj filmi, tam olarak bu korkuya oynuyor; 1970’lerin slasher filmleri ile yaratılmış en korkunç yaratık tasarımlarından birini bir araya getiriyor.

Nostromo’nun Keşfi

Film, bir kargo gemisi mürettebatının Dünya’ya dönüş yolu sırasında yabancı bir gezegenden tanımlanamayan bir sinyal almasıyla başlar. Hapishane hücresine benzeyen makine daireleri, muhtemelen karakterlerimiz uzayda donmuş şekilde uyuduğu için onlarca yıldır girilmemiş bir toplantı odası ve rahatsız edici düzeyde beyaz tasarlanmış bir odanın içerisinde uyuyan insanlar karşılıyor bizi. Tasarımlar hiç eski hissettirmiyor. Bu sene filmin 44. senesi olmasına rağmen neredeyse hiçbir şey eski hissettirmiyor aslında. 

Ana karakter Ellen Ripley ve mürettebat, aldıkları sinyal sonrası uyanmaları gerekenden çok daha erken uyanırlar. Onları bu göreve gönderen şirket yönetmeliğince bu sinyali araştırmak zorunda kalırlar. Gezegene iniş sırasında hasar alan keşif gemileri sebebiyle üç kişilik bir ekip sinyali araştırmak için yola koyulur. Mürettebat henüz farkında değildir ama bu bir yardım sinyali değil uyarı sinyalidir. Bu keşif sırasında John Hurt‘un hayat verdiği Kane karakteri böcek benzeri bir yaratık tarafından saldırıya uğrar.

Kabus Başlıyor

Bu noktadan sonra film ton değiştiriyor. Filmin başlangıçtan bu kısma doğru gelen dingin tonunun yavaş yavaş altı açılıyor. Tanımlanamayan yaratığın o ikonik sahnede Kane’in karnını parçalayarak çıktığı sahneden itibaren, artık tamamen başka bir film izlemeye başlıyoruz. O dakikaya kadar ufak sahne geçişleriyle bize tanıtılan ve endişe uyandırmayan Nostromo bile farklı hissettiriyor. Geminin tıpkı Xenomorph‘un kendisi gibi grinin tonlarını kullanan biyomekanik yapısı, bir korku unsuru oluveriyor.

Söz konusu sahnede de ekibimizin verdiği tepkilerin hepsi gerçek bu arada. Ridley Scott ekibe bu sahnede Alien’ın doğacağını söylemiş ama nasıl olacağı konusunu eksik bırakmış. Sonuç da bol bol pratik efekt, tavuk eti ve çığlık!

Film kendisini distopik bir evren üzerine inşaa etmiş olsa da, evren hakkında pek bir bilgi vermiyor. Birkaç diyalog içerisine gizlenmiş ufak ipuçları var elbette. Maaşlarından ve işlerinden şikayet eden mavi yaka işçiler, şirketin gözünde en feda edilebilirler. Bu evrende pek bir işçi hakkı olduğu söylenemez. Karakterlerin geneli böyle ve hepsi tanıdık tipler. İdealist bir kaptan, ekip içerisindeki bir hain, bir bilim adamı, sona kalan kadın karakter vb. Bu noktada filmin dönemdaş filmlerden farklı yaptığı tek şey ana karakter kadının objeleştirilmemesi. Sigourney Weaver‘ın canlandırdığı Ripley, modern Hollywood’un ilk franchise kadın ana karakteri.

Alien (1979)

Popüler Kültür ve Yaratığın Yaratılışı

Sevimli yaratığımız doğduğundan itibaren popüler kültürün bir nesnesi haline geldi. Tasarımın asıl yaratıcısı İsviçreli ressam Hans Ruedi Giger, ya da bilinen adıyla H. R. Giger‘ın tasarım süreciyle ilgili paylaştığı birkaç detay var. Bunlardan birinde, şunları söylüyor: 

Uzaylımın çok güzel, çok estetik bir şey olmasını istedim. Bir canavar yalnızca iğrenç olan değil; bir çeşit güzelliğe sahip olandır.

Bana soracak olursanız, kendisi yaratım sürecinde bunu başarmış diyebilirim. Xenomorph bugün hala güncelliğini koruyan, hikaye anlatmak isteyen için hikayesini anlatabileceği bir araç. Güzel bir yaratık, Giger’ın dediği gibi. Bu güzelliğini de rahatlıkla her hikayeye adapte olabilmesinden alıyor. Herkesin içinde bir yerlerde olan, yabancı bir varlığa karşı olan korkuyu tetikliyor. Bir insana benziyor ama bir o kadar da uzak, bir o kadar da grotesk bir reprodüksiyonu gibi. Bu yüzden belki de, insan kendisine karşı da yaşıyordur bu korkuyu. 

1979 yapımı Alien Disney+‘da yayında.

Uğurcan Çağlayan‘ın diğer yazılarına bakmak için buraya tıklayınız. 

Bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Cadılar Bayramı Havasını Buram Buram Hissedeceğiniz 8 Animasyon Film!

Cadılar Bayramı Havasını Buram Buram Hissedeceğiniz 10 Oyun!

 

8

Uğurcan Çağlayan

Blaga’s Lessons: Bulgaristan’dan Bir Oltalama Hikayesi

Previous article

Wes Anderson’dan 4 Kısa Film!

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like