0

Gelin size tartışılacak bir şey söyleyeyim: DC’nin yaptığı en iyi film Watchmen’dır. Yıllar geçse de bu böyle kalacaktır. Peki neden? DC, film evreninde ne kadar başarısız olsa da çizgi roman olarak hep diğerlerinden farklı olmuştur. Watchmen serisi de, DC’nin hatta çizgi roman aleminin en sansasyonel serisi olabilir. Çizgi romanlarını doğru adapte ettiğinizde, esprileri azalttığınızda ve o DC’nin meşhur havasındaki sıkıntıyı aktardığınızda; filmlerinin iyi olması kaçınılmazdır. Watchmen, çok iyi bir film oldu çünkü Watchmen zaten çok iyi bir çizgi romandı.

Times Dergisinin en iyi 100 roman içerisine aldığı, BBC’nin üzerine makale yayınladığı, hakkında kitaplar ve tezlerin çıktığı bir çizgi romandan bahsediyoruz. Kimilerine göre Watchmen, 80’lerde çizgi roman evreninin değişmesine sebep olmuştur. Peki bu sarı kapaklı çizgi romanı bu kadar önemli kılan nedir? Gelin size biraz Watchmen’dan bahsedeyim.

Watchmen; yazar Alan Moore ve çizer Dave Gibbons tarafından yaratılmış, 1986 ve 87’de 12 sayı olacak şekilde mini bir seri olarak yayınlanmıştı. Çıkış hikayesi de oldukça ilginçtir. Alan Moore, bir süper kahraman romanı yapmak ister ve ilk olarak MLJ Comics kahramanlarına yönelir. Fakat telif sebebiyle hiçbirini kullanamaz. Ardından Charlton Comics kahramanlarına yönelen Moore burada da telif sorunu yaşar. Var olan kahramanları kullanamayan Alan Moore, madem öyle, alın size orijinal kahramanlar diyerek sıfırdan kahramanlar üretir.

Sıfırdan dediğime bakmayın, aslında hepsi Charlton Comics’in kahramanlarından uyarlamadır.

Ozymandias, Thunderbolt’dan;
Night Owl, Blue Beetle’dan;
Komedyen, Peacemaker’dan;
Silk Spectre, Nightshade’den,
Dr. Manhattan, Captain Atom’dan,
Ve Rorschach ise Question’dan uyarlanır.

Peki… Birçok çizgi roman yıllarca yayın hayatına devam etmesine rağmen Watchmen nasıl 12 sayıda bir efsaneye dönüştü. Çünkü Alan Moore dahi bir adamdı ve Dave Gibbons da kendisine takılan “muhteşem” lakabını hak eden bir çizerdi. Watchmen’ın bütün olayı hikayesi ve anlatım dilidir. İçindeki karakterler de öyleseni derin karakterlerdi ki ileride çoğunun tek tek hayatının anlatıldığı romanlar yapılır. Peki Watchmen ne anlatıyor? Nedir bu tantana?

Watchmen; 1980’lerin Amerika’sında geçen alternatif bir geleceğin anlatıldığı yer yer siyasi yer yer de fantastik bir hikayeye sahiptir. Çıkış temeli şudur:

“Ya gerçekten süper kahramanlar olsaydı ve aramızda yaşasalardı?”

1930’larda birkaç kişi bir araya gelip kendilerine Watchmen diyerek bir süper kahraman ekibi oluşturur ve kendilerince adalet sağlamaya başlarlar. Fakat özünde hiçbirinin süper gücü yoktur. Hepsi, halka göre kıyafet giymiş ruh hastalarıdır. Devlet ile ortak çalışan bu ekip zamanı gelince tasviye edilir. Yıllar sonra eski süper kahramanların çocukları, anne ve babalarının kostümlerini yeniden giyer, onlara katılan yeni elemanlarla beraber yepyeni bir Watchmen ekibi kurulur. Bu Watchmen ekibi de devlet ile beraber çalışarak birçok önemli noktada yer alır.

Yeni Watchmen ekibi şunlardan oluşuyordu:

Mason Hollis’in kıyafetini giyen Night Owl II,
Annesinin kıyafetini giyen Silk Spectre II,
Bir önceki ekipte de yer almış olan Komedyen,
Ozymandeas,
Rorschach,
Ve çizgi romandaki tek süper güce sahip olan Dr. Manhattan.

Şimdi; biraz da çizgi romanı farklı kılan noktaları anlatayım. Watchmen bizlere alternatif bir gelecek sunuyor. Nixon’ı koltuğundan eden Watergate Skandalı Komedyen yüzünden hiç yaşanmamış; Amerika, “gerçekten” boşuna girdiği Vietnam’ı Dr. Manhattan sayesinde fethetmeyi başarmıştır. Watchmen ekibi; adaleti sağlamak ve savaşı bitirmek için girdiği bu yolda aslında Rusya ile olan soğuk savaşı daha da körüklemiştir. Amerika artık Nükleer bombaların ucundadır. Watchmen da bu tansiyonu yüksek dönemde, süper güçleri olmayan birkaç çılgının hikayesini anlatır. Hikaye de filmde olduğu gibi Komedyen’in bir gece ansızın öldürülmesi ile başlar. Dedektif olan Rorschach olayı araştırırken flashbackler ve araştırmalar sayesinde gerçekte neler olduğunu görürüz; bütün ekibi yakından tanırız.

Watchmen “acaba süper kahramanlar olsa nasıl olurdu” fikrinden yola çıkarak oldukça karanlık, sıkıntılı bir hikaye sunuyor. Fantastik güçleri olmayan süper kahramanların hikayelerini anlatan roman onların aynı zamanda kendi aralarındaki iletişimlerine ve sorunlarına da odaklanır. Hikayeyi diğer çizgi romanlardan ayıran şey de Alan Moore’un tercih ettiği anlatım dilinin sert ve acımasız olmasıdır. Kahramanlar arası taciz ve tecavüz; göz kırpmadan öldürülen kadınlar ve çocuklar, kendi halkına kurşun sıkan kahramanlar ve daha birçok “kahramanlık” üncanına yakışmayacak detayı ile Watchmen, komiklik yapan Marvel kahramanlarından fersah fersah uzaktadır. Zack Snyder da sağolsun, bunu filminde yansıtmayı başardığı için film gelmiş geçmiş belki de en iyi çizgi roman uyarlamısıdır.

Biraz da karakterlerden bahsedelim.

Adrian Veidt, yani Ozymandias; dünyanın en zeki insanı olarak geçer. Kendisi her şeyi önceden hesaplayabilen, her duruma bir planı olan ultra zengin bir iş adamıdır. Karakter tasarımı da Büyük İskender’den esinlenilerek yapılmıştır.

Daniel Dreiberg, yani Night Owl II; zeki, teknolojik deha ve iyi bir dövüşçü. Takıntılı derecede sevdiği Mason Hollis’in kıyafetlerini giyen Daniel çizgi romanda karşımıza emekli olmuş biri olarak çıkıyor.

Laurie Juspeczyk, yani Silk Spectre II; zeki, çevik, annesi Sally Jupiter’ın bir üst modeli olan güçlü ve kararlı biri.

Edward Blake, yani Komedyen; çizgi romanın en esaslı karakterlerinden biri. Adı Komedyen çünkü hayatı bir şaka olarak algılıyor ve güldüğü şeyler normal bir insanın etik olarak kabul edemeyeceği şeyler. Tam bir psikopat olan Komedyen uzun bir süre devletin paralı suikastçisi olarak çalışır. Hatta şunu demekte fayda var, Komedyen, devlet ile yaptığı iş birliklerinde dünya tarihinin gidişatını baştan aşağı değiştirmiştir.

Dr. Jon Osterman, yani Dr. Manhattan; çizgi romanda süper güce sahip olan tek kişi. Onun süper gücü “durdurulamazdır”. İstediği yerde istediği zamanda olabilir, nefes almaya ihtiyacı yoktur, bir “şeyi” istediği anda moleküllerine ayırabilir. O istediği sürece her şey olur. Kaza sonucu Dr. Manhattan’ı dönüşen Jon Osterman, sadece Watchmen serisinin en önemli karakterlerinden biri değildir, aynı zamanda evreninin de tek mutlak gücüdür.

Walter Joseph Kovacs, nam-ı diğer Rorschach… Eski boksör, mükemmel bir dedektif. Aynı zamanda ruh hastası.

Watchmen serisi o kadar meşhur olur ki Alan Moore ardından “Before Watchmen” serisini yapar ve 1930’lardaki Watchmenların hikayesini anlatır. O ekipteki kadro da şöyledir: MothMan, Put It Justice, Esas Night Owel, Esas Silk Spectre, Captain Metropolis, Dolar Bill ve Komedyen.

Alan Moore, ne kadar büyük bir çizgi roman serisi yaratsa da yıllarca başı DC ile belada olmuştur. Çizgi romanların tutmasıyla DC serinin devamını istemiş, Alan Moore’dan Komedyen’in Vietnam Maceralarını ve Rorschach’in özel maceralarını istemiştir. Alan Moore ise bunların hepsini reddetmiştir. Yıllarca şunu yap bunu yapmam diye diye kavga uzadı gitti. Yıllar sonra bu kavga son buldu. Alan Moore’un içinde yer almadığı bir HBO dizisi yakında ekranlarda yer alacak.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Game of Thrones – 8. Sezon 4. Bölüm İncelemesi

Previous article

Game of Thrones – 8. Sezon 5. Bölüm Analizi

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply

More in DCU