0

Çocukluğumuzun filmlerinden biri olan Charlie’nin Çikolata Fabrikası, farklı bir yorumuyla tekrar karşımıza çıkıyor. Daha önce Gene Wilder ve Johnny Depp‘in canlandırdığı Willy Wonka karakterini günümüzün yükselen yıldızı Timothée Chalamet‘in ellerinde izliyoruz.

Yılbaşı Havası

Daha önce iki defa izlediğimiz Willy Wonka karakterinin ilk defa geçmişine bu kadar detaylı iniyoruz. Gene Wilder ve Johnny Depp‘in birbirinden farklı iki yorumuna şahit olduğumuz karakter, Timothée Chalamet ile kişilik kazanıyor. Tarz olarak Tim Burton‘un yönettiği, Johnny Depp‘in oynadığı 2005 yılındaki versiyonu yerine, Gene Wilder‘ın başrolünü üstlendiği 1971 yılında yayınlanan halini benimseyen filmimiz masalsı dünyasıyla bize kendisini hayran bıraktırmayı başarıyor.

Yılbaşı dönemlerinde ailenizle birlikte izlemek için uygun bir film ararken sürekli geçmişte çıkan filmleri tekrar tekrar izliyorsanız, size iyi bir haberim var. Wonka soğuk bir kış gecenizi ısıtmak için harika bir tercih. Yıllar geçtikçe Evde Tek Başına ve Kutup Ekspresi gibi klasiklerin arasında yerini bulacağına emin olduğum yapım, samimiyetiyle birlikte uzun yıllar kendisinden bahsettirecek.

Farklı Bir Açı

Geçmişini ilk defa bu kadar detaylı izlediğimiz Willy Wonka karakterinin geleceğindeki ”tuhaf” tiplemesinin aksine gençliğinde ne kadar sempatik ve hayalperest olduğunu görmek bize karakterin bambaşka bir tarafını gösteriyor. Genç Willy Wonka’nın insanların tanıdığı ve saygı duyduğu bir çikolata üreticisi olma idealiyle başlayan hikayemiz, şehirdeki bir diğer çikolata üreticisi olan Slugworth ve yandaşlarının Wonka’ya engel olmak istemesiyle birlikte hızlıca şekilleniyor. Filmin içerisinde gördüğümüz bir diğer yan hikayede ise konakladığı bir otelde imzaladığı sözleşme yüzünden başına sürekli işler açılan çikolata mucidimizin olayları iyice kızıştırdığını görüyoruz. 

Film, başından sonuna kadar ne olursa olsun izleyiciyi pozitif tutmayı başarıyor. Çevresindeki karakterlerin umutsuzluğa kapılmalarına rağmen, hayalperestliğiyle birlikte her zaman bir çıkış yolu bulmayı başaran Wonka, kıvrak zekasıyla çoğu noktada kendisine hayran bırakıyor. Olay akışı bazılarına son derece klişe ve basit gelse de, ben bu klişeleri seven taraftayım. Masalsı bir anlatım kullanılan hikayemizde olayların müzikal şeklinde sunulduğunu da göz önüne alırsak, bu klişelerin kullanılmasının son derece doğru olduğunu düşünüyorum.

Filmin içerisinde mizah ögeleriyle karıştırılarak verilen mesajlar ise ayrıca hoşuma gitti. Filmin başından itibaren bir nevi kapitalizm ile mücadele etmeye çalışan Wonka’nın yozlaşmış güvenlik güçleri tarafından engellenmesinden tutun, kapitalizmin kara kutuluğunu yapan kiliseye karşı aldığı aksiyonlar izleyiciyi bir yandan güldürürken, bir yandan da düşünmeye itiyor.

Bir Şölen Havası

Filmi izlemeden önce fragmanlardan gördüğüm kadarıyla iyi olmasını bekliyordum, ama bu kadarı benim için bile sürpriz oldu. Eğer imkanınız varsa, iyi bir perdede izlemenizi tavsiye ederim. Filmin kullandığı renk tonları masalsı anlatısını destekler nitelikte; yaşadığımız dünya ile filmin geçtiği dünyanın hem farklılıklarını hem de benzer noktalarını görselliği ile veren filmimiz, kostümler konusunda da bir o kadar takdiri hak ediyor.

Müzikal seven biri olarak Wonka‘nın oluşturduğu müzikal hava ve kullandığı müzikleri beğendim. Filmin herhangi bir noktasında müziklerin uçup kaçtığını söyleyemem, ama hepsi tatmin etmeyi başarıyor. Tıpkı filmin geri kalan kısmı gibi müzikler de insanın içini ısıtan ve eğlendiren tarzdan. Salondan çıktığınızda tamamen pozitif hislerle ve eğlenmiş bir şekilde çıkacağınızı garanti ederim. Ayrıca belirtmem gerekirse, Timothée Chalamet‘in müzikal kısımlardaki performansından çok emin değildim, ama oyuncu işi gayet iyi şekilde kurtarmış.

Charlie’nin Çikolata Fabrikası hakkında bir yazıda Oompa-Loompa hakkında konuşmadan olur mu? Tabii ki hayır. Hugh Grant‘ın canlandırdığı Oompa-Loompa karakteri kesinlikle filmin gizli yıldızı. Willy Wonka karakterine bir kişilik verirken Grant’in canlandırdığı Oompa-Loompa’ya da bir kişilik eklenmesi harika bir karar. Karakterin ekranda çıktığı her an salonda duyulan kahkaha seslerinden ne denli başarılı bir tercih olduğunu söylemek mümkün.

Detaylar

Paddington filmleriyle tanıdığımız Paul King‘in Wonka‘nın yönetmeni olacağını ilk duyduğumda çok sevinmiştim. Ortaya çıkardığı film ile birlikte beni hayal kırıklığına uğratmadığı için kendisine teşekkür ederim. Yıllarca konuşulacak bir “Yılbaşı Klasiği” ortaya çıkardığını söylemekten mutluluk duyuyorum.

Oyunculuklara gelecek olursak, ben genel olarak herkesin oyunculuğunu yeterli seviyede buldum. Verilen rollerle başrolümüz Timothée Chalamet dışında pek başka birinin parlaması da pek mümkün değil açıkçası. Timothée ise farklı farklı rollerde gösterdiği başarılı performans ile büyülemeye devam ediyor. Benim favori Wonkam Gene Wilder‘dı; şu anlık öyle kalmaya devam edecek gibi duruyor, ama her neslin bir Wonka’sı olduğunu düşünürsek, Timothée‘nin gelecek nesil için harika bir Wonka olduğunu söyleyebilirim. Kim bilir, belki kendisini ileride tekrar bu rolde görürüz?

Son Sözler

Son zamanlarda çıkan filmlerin tersine, Wonka kış günlerinizi ısıtacak samimiyette bir film. Her filmin devasa bütçelerle çekildiği, kafa karıştırıcı senaryoların çoğaldığı bu vakitlerde size tavsiyem, rahat bir kafayla detaylara ve mantığa takılmadan eğlenmenize bakarak Wonka‘yı izlemeniz.

NOT: Şimdiden uyarıyorum, filmi izlerken canınız fazlasıyla çikolata çekebilir.

Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

The Holdovers: Acılar Paylaştıkça Azalır

It’s a Wonderful Knife: Şükretme Üzerine Bir Slasher

Ali Can Bartu Sakarya

The Holdovers: Acılar Paylaştıkça Azalır

Previous article

Leave the World Behind: Kıyamet Ortası Bir Gerilim

Next article

You may also like

Comments

Comments are closed.