0

Bazen bir film izlediğimizde sadece karakterlerin hikâyesiyle değil, kendi hayatımızla da bağlantı kurarız. Genellikle herkesin sevdiği bir film veya kitaba bu kadar bağlanmasının sebebi de budur. Seven Veils, benim için böyle bir filmdi. Gelecekte yönetmen olmayı hedefleyen biri olarak bu filmi izlerken, özellikle kadınların sanat dünyasında karşılaştığı bazı zorlukları ve sessizce taşıdıkları yükleri düşündüm ve en içten hissettim. Film, bu konulara sade ama etkileyici bir şekilde değiniyor.

Seven Veils’ın yönetmeni Atom Egoyan, insan psikolojisi ve geçmişin izleriyle derinden ilgilenen bir yönetmen ve genellikle filmlerinde de bu dokunuşları yaparak kendi imzası haline getirmiş. Bu filminde de, görünüşte bir opera hazırlığı izliyoruz ama aslında derinlerde çok daha kişisel ve evrensel bir hikâye anlatılıyor. Başrol oyuncusu Amanda Seyfried, Jeanine karakterini çok sade ama etkileyici bir şekilde canlandırıyor. Onun bakışlarından, sessizliğinden, yüz ifadesinden karakterin iç dünyasını  çok net bir şekilde hissedebiliyoruz. Bu da filmi daha güçlü yapan etkenler arasında yer alıyor.Seven Veils Film İncelemesi Arakat Mag Atom Egoyan Amanda Seyfried Douglas Smith Rebecca Liddiard

Katman Katman Açılan Bir Kimlik

Filmin ismi olan Seven Veils, aslında Salome’nin meşhur dansından geliyor. Ama burada bu dans, bir gösteriden çok daha fazlasını temsil ediyor. Filmde bu “peçeler” ana karakterimiz olan Jeanine’in benliğini gizleyen katmanları temsil ediyor aslında. Yani geçmişte yaşadığı travmalar, bastırdığı duygular ve unuttuğunu sandığı anılar bu peçelerin altında yatıyor. Film ilerledikçe Jeanine’in de gizlediği bu katmanların birer birer açıldığını görüyoruz. Bu, sahne de oynanan operayla paralel gidiyor. Her prova, her sahne geçişi, onun iç dünyasından bir kapıyı daha aralıyor. Aslında izleyici olarak onunla birlikte geçmişe bir yolculuk yapıyoruz ve bu yolculuk bize şunu düşündürüyor:Bizler de kendi hayatımızda bazı şeyleri unutmak için üzerini örtüyor muyuz?”

Filmde Jeanine sadece bir opera hazırlamıyor, aslında kendi geçmişiyle de hesaplaşıyor. Bu hesaplaşma çok sessiz ama bir o kadar da güçlü. Onun eski video kayıtlarına bakması, sahnede kendi çocukluğundan parçalarla karşılaşması gibi detaylar, geçmişin nasıl kolayca bastırılamayacağını gösteriyor.

Bazı anılar unutulmaz. Ne kadar üstünü örtersen ört, bir gün bir şey onları yeniden hatırlatır. Bir ses olabilir, bir görüntü olabilir ya da bir replik. Film boyunca Jeanine’in yaşadığı da tam olarak bu. Geçmişinin tekrar tekrar kendini hatırlatması. Bu süreç zor, acı verici ama belki de iyileşmek için tek yol bu. Seven Veils, bize hafızanın hem bir yük hem de bir güç olduğunu anlatıyor. Unutmak bazen kolay gibi görünse de, bence hatırlamak insanı daha da güçlü kılıyor.  Bütün film boyunca Jeanine’in sessiz çığlıkları, çoğu zaman bir sözden daha da etkili oluyor.Seven Veils Film İncelemesi Arakat Mag Atom Egoyan Amanda Seyfried Douglas Smith Rebecca Liddiard

Sanatın Hayata Yansıma Şekli

Seven Veils‘in en çarpıcı yönlerinden biri, sanat ve etik arasındaki sınırların sorgulanması. Jeanine’in geçmişte yaşadığı zor bir olay, onun yakın zamanda vefat eden hocası aynı zamanda da eski sevgilisi tarafından sahneye taşınıyor. Bu olay daha sonrasında izni olmadan, bir sanat eseri gibi kullanılıyor. Bu durum izleyici olarak beni filmi izlerken en çok rahatsız eden kısımdı çünkü burada ortaya bir soru beliriyor: ”Sanat ne zaman iyileştirici olur, ne zaman sınırları aşar ve zarar verir? Eğer bir başkasının yaşadığı acı ve travma onun rızası olmadan sahneye koyuluyorsa, bu durum sanatın etik kısımlarının dışına taşmıyor mu?”

Seven Veils bu soruları net bir cevapla olmasa da güçlü örneklerle düşündürtmeyi başarıyor. Özellikle kadınların hikâyeleri söz konusu olduğunda, bu tür etik sorular çok daha görünür hâle geliyor. Çünkü çoğu zaman kadınların yaşadığı acılar, erkekler tarafından anlatılıyor ve bu anlatım onların onayı olmadan yapılabiliyor. Seven Veils, bu sorunu sessiz ama derin bir şekilde ele alıyor.Seven Veils Film İncelemesi Arakat Mag Atom Egoyan Amanda Seyfried Douglas Smith Rebecca Liddiard

İz Bırakan Sessizlikler

Filmin bir sahnesinde genç bir kadın dansçının rahatsız edici bir durum yaşadığı ima ediliyor. Bu durum açık açık gösterilmiyor ama izleyici bunu net bir şekilde hissedebiliyor. Yönetmen burada çok güçlü bir tercih yapıyor, izleyicinin hayal gücüne ve empatisine güveniyor. Bu sahne sessiz geçiyor ama bence etkisi çok büyük, bana Me Too Hareketini anımsattı. Bu sektördeki bir çok kadın yaşadıkları taciz ya da zor anları uzun süre boyunca anlatamadı. Çünkü dinlenmediler, ciddiye alınmadılar ya da suçlandılar.

Seven Veils, bu sessizliğin yükünü anlatıyor. Kadınların susturulması, yalnızca özel hayatlarında değil sanat dünyasında da devam ediyor. Ben bu sektörde yer almak isteyen genç bir kadın olarak bu duruma çok üzüldüm. Kadınların sadece başarılı olmak için değil, bazen görünür olabilmek için bile ekstra çaba göstermesi gerekiyor . Seven Veils, bunu dramatik bir şekilde değil ama gerçekçi ve sade bir dille anlatıyor ve bu sade anlatım, duygunun daha derin hissettirilmesini sağlıyor.

Seven Veils, gösterişli olmayan çok etkileyici bir film. Sahne ışıkları parlak değil, replikler çarpıcı değil ama hissettirdikleri çok güçlü. Film boyunca yaşanan her sessizlik aslında derin bir çığlık etkisinde. Jeanine’in sonunda sahneye ve kendi hikayesine sahip çıkması, beni çok etkiledi. Çünkü artık sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda geçmişiyle barışmaya çalışan bir kadın. Ve bu bana şunu düşündürdü; Gerçekten özgür olmak her zaman kaçmak değil, bazen hatırlayıp yüzleşmek de mümkün olabilir.


Nil Su Çakmak’ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Grand Tour: Uzak Diyarlar Yakın Duygular

Magazine Dreams: Kasların Altındaki Kırılganlık

Nil Su Çakmak
Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü öğrencisi. Film izlemek, hayatının en büyük tutkularından biri. Boş zamanlarını tasarım yaparak değerlendirirken, aynı zamanda yaratıcı bir tasarımcı olarak çalışmalarını sürdürüyor.

    How to Make a Killing: Açgözlülüğün Dağlarında

    önceki yazı

    Moon: Bastırılan, Susturulan ve Tüketilen

    sonraki yazı

    Yorumlar

    Yorumlar kapatıldı.

    Bunlar da ilginizi çekebilir