0

Alice Douard‘ın kuir bir çifti merceğine aldığı ilk filmi Love Letters, 2014’ün Paris’ine bir yolculuğa çıkarıyor. Eşcinsel evlilik yasasının oy çokluğuyla kabul edilmesiyle başlayan film, kağıt üzerindeki eşitliğin pratikte ne kadar kırılgan olduğunu göstermekte gecikmiyor. Alice Douard‘ın kendi yaşam deneyiminden süzdüğü bu hikaye, annelik kavramına oldukça duygusal bir bakış sunuyor. Naif bir dille anneliğin yalnızca biyolojiyle değil; tanınma, aidiyet ve mücadeleyle de ilgili olduğunu vurguluyor. Céline’in karısının hamileliğiyle birlikte başlayan evlat edinme süreciyle geçen tüm film, aslında bir annenin devlet nezdinde “var olma” direnişine dönüşüyor. Love Letters, aslında yasalar arasında boşluğa sıkışmış bir sevginin bürokratik duvarlara çarptıkça yankılanan kırılganlığını anlatıyor.

Filmekimi’nde Love Letters‘ı izlerken yaşayacağım bu duygusal rollercoaster etkisini tahmin edemezdim. Céline’in evlat edinmek için topladığı mektuplar aslında kendi anneliğinin kanıtlarını araması gibi. Ama film, bu kanıt arayışını sıkıcı bir dava sürecinden ziyade oldukça kırılgan bir özdeşlik hali gibi anlatıyor. Kuir bir kadının kendine, sevdiğine ve devlete karşı var olma mücadelesine odaklanarak… Duygusal konusuna rağmen, Douard‘ın sinema dili trajik ve mağduriyet odaklı değil. Aksine, filmde mizahın yoğun olduğu, nispeten neşeli tonda bir dil var. Douard bu ölçüyü o kadar dengede yakalıyor ki, hem film hikayenin ağırlığından ödün vermiyor hem de daha insani hissettiriyor.

Love Letters Film İnceleme Arakat Mag 2025 Filmekimi Alice Douard Ella Rumpf Monia Chokri Noemie Lvovsky

Tema ve Çatışma Unsuru

Love Letters; bir kadının, karısının doğuracağı çocuğu evlat edinebilmek için sistemle yürüttüğü bir mücadeleyi konu alıyor. Ama film derinleştikçe ana çatışmada Douard‘ın yasanın tanıdığı aşk ve yaşanan aşk arasındaki uçurumu anlattığını görüyoruz. Céline, karısının hamileliği ilerledikçe anne olma fikrinden uzaklaşıyor gibi. Çünkü bürokratik düzenin soğuk diliyle çevrelenmiş her adım, aşkı tanımlanabilir bir kategoriye dönüştürmeye çalışıyor. Haklarını yeni kazanmış eşcinsel bir çift olmak zaten yeterince zorlayıcıyken Céline; aşkını belgeler, tanık mektupları ve kanıtlarla çevreleyen bir hukuk mücadelesinin içine atılıyor. “Aile” toplumun temel yapı taşı, devlet kurumunun da en büyük propaganda unsurlarından. Fakat kuir bir çift olarak “aile” olabilmek için önce devletin gözünde var olduğunu ispatlamak zorundasın. 

Bu yıpratıcı ispat süreci, Céline’in iç dünyasındaki çatlaklarla karşılaşmasına neden oluyor. Film boyunca “anne” olmanın ne anlama geldiği sürekli yeniden tanımlanıyor. Çünkü Céline için annelik kan bağıyla değil, tanıklıkla kurulan bir ilişki. Douard, bu noktada kuir ebeveynliğin özündeki gerilimi çok iyi yansıtıyor. Görünürlük arzusuyla görünmezliğe itilme korkusu arasında çok ince bir çizgi var ve Céline bunun bunalımını yaşıyor. 

Love Letters, “iyi bir anne” olmanın bile belgelenmeye çalışıldığı bir dünyayı ifşa eden bir film olmasına rağmen karamsar bir havaya sahip değil. Céline’in çevresindeki dayanışma hissi çok organik bir şekilde veriliyor. Arkadaşların desteği ve Nadia’nın kararlı varlığı, sevginin yasaya sığmayan biçimlerini gözler önüne seriyor. Love Letters, bir varoluş biçiminin meşrulaşma çabasını otantik bir zarafetle anlatıyor.

Love Letters Film İnceleme Arakat Mag 2025 Filmekimi Alice Douard Ella Rumpf Monia Chokri Noemie Lvovsky

Karakter Yazımı

Céline, filmin merkezinde duran ama aslında merkezde olamayan bir karakter. Kendisi, anlatının taşıyıcısı ve görünmez öznesi. Kurgu onun etrafında dönerken kendisinin kenarda kalışı hissediliyor. Toplumun ona biçtiği konum ve kendi içinde taşıdığı eksiklik hissi ise bu dışlanmışlıkla veriliyor. Céline, sevdiği kadının bedeninde büyüyen bir çocuğun varlığına hem en yakın hem de en uzak kişi. Hem “anne” hem “hiç kimse” olma hali arasında bir paradoksta.

Nadia için ise hikayenin çatışma kaynağı denebilir. Nadia’nın sessiz sevgisi Céline’in kafa karışıklığını yumuşatsa da, onları görünmez kılan sistemin sürekliliği fark ediliyor. Douard, bu gerilimi kadınlar arasındaki ilişkinin organikliğini bozmadan koruyor. İki kadının arasındaki mesafe çok gerçekçi bir şekilde hesaplanıyor.

Öte yandan, bir yan hikaye olarak işlenen Céline’in annesinin öyküsü de var. Ünlü bir piyanist olması sebebiyle hayatı boyunca Céline’nin yanında varlığını sürdürememiş bir kadın olan Marguerite, geçmişin yükünü üzerinde taşıyan bir karakter. Céline’ye yaklaşımında sevgiyle karışık şaşkınlık ve ne yapacağını bilememe hali hissediliyor. “Anne” kavramına dair kendi kuşağından devraldığı kalıplar, kendini başarısız gördüğü anneliğiyle birleşince kızının deneyimini kavramakta zorlanıyor gibi. Céline ve Marguerite arasında geçen uzlaşma sahneleri, filmin duygusal yoğunluğunun zirve noktalarından.

Douard‘ın karakter portresi, bu içsel zincirleri dikkatlice örüyor. Ella Rumpf‘un harika oyunculuğuyla Céline’in yüzünde bireysel ve kolektif yorgunluğu hissedebiliyorsunuz. Kamera onun üzerinden kuir ebeveynliğin kırılganlığını değil, dayanıklılığını gösteriyor. Love Letters, sadece Céline’in hikayesi değil. Aşkın görünür olma mücadelesinde kendi bedenine, sesine, yönelimine sahip çıkmak zorunda kalan herkesin hikayesi. Ve bu hikaye, yasaların tanımlayamayacağı kadar insani.

Love Letters Film İnceleme Arakat Mag 2025 Filmekimi Alice Douard Ella Rumpf Monia Chokri Noemie Lvovsky

Anlatım Tekniği ve Sinematografi

Love Letters, yapısal olarak lineer gözükse de olaydan çok durum hikayesini andıran bir anlatıya sahip. Filmin, dava sürecinin kronolojik akışından ziyade Céline’in iç dünyasına odaklanan bir yapısı var. Her sahne bir diğerine görünmez bir iplikle bağlı gibi. Filmin sinematografisi de bu anlatı stratejisini harika bir şekilde yansıtıyor. Görüntü yönetmeni Claire Mathon, izleyiciyi kendisinin başyapıtı Portrait of a Lady on Fire‘daki gibi harika bir görsel şölenle karşılıyor.

Renk paletleri, duygusal tonu belirleyen en güçlü unsurlardan biri. Soğuk mavi gökyüzü ve gri, hukuk dünyasının ruhsuzluğunu temsil ederken; ev içinde geçen sahneler, sıcak ışıklandırmalarla ve konforlu bir ev ortamı hissiyle donatılıyor. Paris’in gece hayatından barlarına kadar her kare bir portre kadar estetik. Paris sokaklarının ritmik güzellikleriyle örülü bu filmin her karesi beni adeta ekrana çiviledi. Filmin diğer bir anlatı gücü ise mizah unsuru. Sistemin absürtlüğü, tamamen trajik bir tonda anlatılmak yerine ince bir mizahla örülüyor. Love Letters, biçimsel olarak sade ama anlatısal ve sinematografik olarak oldukça yoğun, saf bir sanat sineması örneği. 

Film İnceleme Arakat Mag 2025 Filmekimi Alice Douard Ella Rumpf Monia Chokri Noemie Lvovsky

Son Söz

Love Letters bittiğinde, salondan dolu gözlerimle çıkarken ağlayan kadınlarla karşılaşınca filmin ifade ettiği çatışmaları daha çok içselleştirdim. Love Letters, bir kadının anne olma hakkını aramasından ibaret bir film değil. Film, aynı zamanda aşkın bürokrasiye sığmayan biçimlerini anlatıyor. Üstelik hiçbir şekilde basmakalıp “Her kadının annelik içgüdüsü vardır.” gibi bir düşünce ekseninde kurulmayan bir senaryoya sahip. Bu; devletin, toplumun, hatta partnerinin bile bakışının gölgesinde kendi sevgisini tanımlama mücadelesi veren bir kadının hikayesi. Douard hikayeyi büyük politik söylemlerle değil, gündelik küçük anlar, kırılganlıklar ve absürtlüklerle gösteriyor.

Céline’in barda uğradığı mizojini sahnesinden sonra da anlaşılacağı üzere, bazen aşk en çok tanınmak istendiğinde yaralanıyor. Love Letters de bu yarayı kabullenmenin ve görünür kılmanın filmi. Bu mektuplar hepimize ait. Filmde geçen Böyle Buyurdu Zerdüşt alıntısı da tüm filmi aslında harika bir şekilde özetliyor:

Raks eden bir yıldız doğurmak için yüreğinde kaos taşımalısın.


Ece Ekşi‘nin diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, X ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Rebuilding: Hayata Yeniden Başla

Father Mother Sister Brother: Çay Bardağındaki Gerçekler

Ece Ekşi
Psikoloji öğrencisi. Sinema, edebiyat ve video oyunları meraklısı. Tutkulu bir blog ve inceleme yazarı.

    Steve: Sert ve Gerçekçi Bir Gün

    önceki yazı

    Blue Moon: Bir Sanatçının Sessiz Çöküşü

    sonraki yazı

    Yorumlar

    Leave a reply

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Bunlar da ilginizi çekebilir