0

Max Walker-Silverman‘ın ikinci uzun metrajı olan Rebuilding, Sundance Film Festivali’nde prömiyer yaptığından beri Chloé Zhao gibi pastoral hikaye anlatıcılarının tarzına yakın bulunuyordu. Bu benzetmeyi filmi izleyince hemen anlamak mümkün; zira yönetmen, her şeyini kaybetmiş bir kovboyun hayata tekrar başlama öyküsünü olabilecek en sade şekilde anlatıyor. Başrolde ise minimal oyunculuğu ile daima dikkat çeken Josh O’Connor bulunuyor.

Rebuilding Film İncelemesi Arakat Mag Filmekimi Max Walker-Silverman Josh O'Connor Lily LaTorre Meghann Fahy

Amerikan Taşrasının Nihilistik Huzuru

Dusty, çiftlik işleriyle uğraşan içine kapanık bir kovboydur. Bir gün arazisinde büyük bir yangın çıkması sonucu evi ve işi dahil olmak üzere her şeyini yitirir. Karakter, yaşadığı kaybı henüz anlamlandıramadan bir FEMA kampına gönderilir. Orada aynı onun gibi her şeyini kaybetmiş ve küçük karavanlarda yaşamaya itilmiş insanlarla tanışır. Rebuilding, Dusty’nin kısa süreli olduğuna inandığı bu yeni hayatını ve ailesiyle olan ilişkisini rayına koyma uğraşı hakkında.

Karakterin yersiz yurtsuzluğu, filmin her sahnesine sinmiş gibi. Onun sükunetli kişiliğinin arkasında büyük bir kararsızlık ve endişe var, ama yaşadığı coğrafyanın ketum dinamikleri kendini yeterince ifade etmesine izin vermiyor. Bu açıdan Walker-Silverman, Dusty’yi hem içinde büyüdüğü kültür hem de dağılmakta olan yaşamı ile sınıyor. Ancak bu, ana karakterin büyük dönüşümler yaşadığı bir dram değil. Aksine, aynı çorak arazilerin sessiz uğultusu gibi meditatif bir akışa ve yumuşak bir kurguya yaslı bir iyileşme hikayesi.

Yönetmen, Amerikan taşrasının sunduğu hiçlik duygusunu bir önceki filmi A Love Song‘da olduğu gibi en saf haliyle kullanıyor. Rüzgar esintisi, saman hışırtısı ve toprak kokusunu adeta hissedebildiğiniz bir yönetmenlik kurmak, o bölgenin dingin huzurunu bir sinema enstrümanına çevirmek azımsanacak bir maharet değil. Dolayısıyla, Walker-Silverman‘in kendi bildiği yolu seçmesi ve pastoral anlatıyı iç burkan bir melodram üzerinden işlemesi oldukça doğru bir tercih.

Ancak Rebuilding‘in barındırdığı kararsızlık duygusundan yönetmen pek nasibini alamamış gibi. Şahsen, taşra anlatılarını Zhao‘nunki gibi güçlü bir dramatik çatıya sahip veya Malick‘inki gibi varoluşsal sorgulamalar üzerine kurulu olduğunda seven biri olarak, Rebuilding‘i son derece güvenli ve hazırcevap buldum.

Rebuilding Film İncelemesi Arakat Mag Filmekimi Max Walker-Silverman Josh O'Connor Lily LaTorre Meghann Fahy

Şematik Bir Yaklaşım

Her ne kadar kabul etmek istemesem de, bağımsız filmlerin bile artık formülleri var. Özellikle Sundance’de yarışan yapımlarda sıklıkla gördüğümüz bu şematik yaklaşım, seyirciye sakin bir temponun içinde duygusal bir seyir vadeden bir anlatı geliştirdi. Bunu genellikle kariyerinin başında ve sinemaya bir yönetmenlik egzersizi olarak bakan sanatçılarda görüyoruz.

Artık görsel dilin ritmini kurarken ve kendilerine ait bir estetik oluştururken tökezlediklerinde, ne yazık ki başvurabilecekleri ve çoğunlukla tercih ettikleri festival onaylı bir anlatım rehberi var. Karakterler arasında doğal olması için özellikle çaba sarf edilen sınırlı diyaloglara ve filme ruh üfleyen yas temelli dramatik araçlara dayalı bu formül, festival kültürü ve ödül dinamikleri oturduğundan beri sıklıkla karşımıza çıkmaya başladı.

Walker-Silverman, ilk filmi A Love Song‘da bu engellerden katmanlı bir karakter yazımı ve sahici bir duygusal anlatı ile sıyrılırken Rebuilding‘de ise bir o kadar tökezliyor. Nitekim, filmin senaryosunun ciddi manada matematiksel hamlelere dayalı ve her dikiş izini görebildiğiniz ezbere bir anlatısı var. Nerede gülmeniz veya ağlamanız gerektiğini peşinen söyleyen, karakterlerin serbestçe hareket ettiği anları bile dramatik çatıda işlevsel hale getirmeye çalışan bu yönetmenlik tipi, açıkçası bana fazlasıyla yorucu geliyor.

Referanslardan bahsetmişken, Zhao‘nun Rebuilding ile çok benzer meselelere sahip The Rider‘da imza attığı gri karakter tasarımını ve incelikli kefaret anlatısını hatırlayalım. Daha sonra Amerikan taşrasını Nomadland‘de geçmişle hesaplaşma teması üzerinden olağanüstü bir yaklaşımla anlatan Zhao, Walker-Silverman için büyük bir ilham kaynağı gibi duruyor. Ancak böylesine doğru referanslara sahipken, nasıl hem sinematik bir doygunluktan yoksun hem de kapkalın bir karakter yazımına sahip bir film yaptığını anlamak güç.

Rebuilding Film İncelemesi Arakat Mag Filmekimi Max Walker-Silverman Josh O'Connor Lily LaTorre Meghann Fahy

Hesaplı Bir Konfor Anlatısı

Rebuilding‘in belli bir yetkinlikle kullandığı taşra atmosferini ve zaman zaman büyüleyen görüntü yönetimini bir kenara bıraktığımızda, geriye beklenenden çok daha inceliksiz bir film kalıyor. Öyle ki, Dusty’nin eski eşiyle, kızıyla ve sahip olduğu komüniteyle olan ilişkisi, karakterin ağırbaşlılığından yararlanarak olabilecek en kestirme yollarla kuruluyor.

Walker-Silverman, Amerikan bağımsızlarının olmazsa olmazı “Daima bir umut var.” mesajına sahip ve her açıdan basmakalıp bir iyileşme öyküsü anlatıyor. Nitelikli bir sinema izleyicisinin ilk bakışta tüm kodlarını çözebildiği bu sinemacılık anlayışı, kutunun dışında düşünmeye bir an olsun cesaret edemediği için sıradanlaşmaya mecbur kalıyor.

Dusty’nin ifadesizliğinin ardındaki endişeyi daha iyi anlamayı, komünitenin dayanışma hissine ikna olmayı, aile ilişkilerinin boğaz düğümletmekten öte bir işlevi olduğunu düşünmeyi çok isterdim. Ancak Rebuilding, tam bir festival odaklı konfor filmi olarak çabuk tüketip yine bir o kadar hızlı unutacağınız bir sıçrama projesi olmuş. Walker-Silverman‘in bu rampayı ne için kullanacağını merak etmekle beraber, yine bu kadar alışıldık bir projeye girişmemesini umuyorum.

Rebuilding, vaadinin arkasını belli bir yere kadar doldurabiliyor ancak halihazırda beklenenden fazlasını asla sunamıyor. Filmin yumuşak duygusundan ve sakin anlatısından elbette etkilenenler olacaktır, ancak bu seyir deneyiminin fazlasıyla hesaplı bir şekilde önüme sunulmasından şahsen pek memnun değilim. Bağımsız sinemacıların seyircinin konfor alanına yaslanmayıp ana akımdan ayrılan bir yönleri olmalı diye düşünüyorum, çünkü diğer durumda anlatım özgürlüğü açısından aradaki sınırlar gitgide daralmaya başlayacak.


Tunahan İbiş’in diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, X ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Father Mother Sister Brother: Çay Bardağındaki Gerçekler

The Secret Agent: Kaç, Kaçabilirsen!

Tunahan İbiş
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği öğrencisi. Tam zamanlı izleyici, yarı zamanlı sinema yazarı ve editör.

Father Mother Sister Brother: Çay Bardağındaki Gerçekler

önceki yazı

Steve: Sert ve Gerçekçi Bir Gün

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir