Ukraynalı yönetmen Sergei Loznitsa, yeni filmi Two Prosecutors ile beyazperdeye geri dönüyor. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştiren film, festivalden François-Chalais Ödülü ile döndü. Troçkist olduğu suçlamasıyla bir çalışma kampı sürgünü olan Sovyet fizikçi Georgy Demidov’un aynı adlı romanından uyarlanan yapımın oyuncu kadrosunda ise Aleksandr Kuznetsov, Alexander Filippenko, Anatoli Beliy, Andris Keišs, Vytautas Kaniušonis yer alıyor.
Two Prosecutors, Stalin’in iktidarını mutlak kılmak için uyguladığı “Büyük Temizlik” olarak adlandırılan tasfiye döneminde, mahpushaneden yükselen bir yardım çığlığını ele alıyor. Halkın sindirildiği ve baskın otoriter rejimin olduğu 1937 yılındayız. Bu sırada, ülkesine inançla bakan genç ilçe savcısı Kornev’e bir mahkûmun kendi kanıyla yazdığı bir mesaj ulaşır. Kornev, mahkûmun Sovyetler Birliği İçişleri Halk Komiserliği NKVD tarafından bir komploya uğradığına ikna olur. Uygulanan şiddetin çözümünü Moskova’daki başsavcıya ulaşarak çözmek ister. Bu yolda gözümüze ilişenler, toplumsal çürümeye itilen halk ve sistemsel yozlaşmanın doğurduğu karanlık atmosfer olacaktır.
Hantallık ve Dönemin Yansıması
Two Prosecutors, dönemin ölü bir bedeni andıran soğukluğunu her sahnede vurguluyor. Hücrelerin boğucu havasını demir kapıların boşlukta yankılanan seslerinde sindirmeye çalışıyor. Dökük duvarlar, soluk ışıklar ve rutubetli odalar; özgürlüğü kısıtlanan insanların isteksiz nefeslerini aktarıyor. Stalin‘in iktidarını tehdit etme “potansiyeli taşıyan” insanlar kaderlerine terk edilmiş bir sürgün hayatı yaşıyorlar. Özgürlüğün tek bir bakış açısına indirgendiği sistematik bir istismar dönemi. Atmosferin ve konumun bu ağırlığı filmin tonunu da belirliyor.
Zorlukla yürüyen sistematik işkenceye maruz kalan insanlar, yavaşça kilitlenen kapılar, uzun diyaloglar ve planlar ile kurmacanın gerçekle olan sınırları saydamlaşıyor. Yazılan dilekçelerin ateşe verilmesi için görevlendirilen yaşlı mahkum, bir yardım çığlığının başka bir odada yankılanmasına olanak sağlıyor. Soğuk renklerle örülü, ışığın bile camdan zor sızdığı bu odada sobaya atılıp yakılacak dilekçelerin arasından mümkünü olmayan bir durum gerçekleşiyor. Kanla yazılmış bir not yaşlı adamın dikkatini çekiyor. Genç bir savcının hakikat arzusunda filizlenmek üzere seçiliyor.
Bu imkansıza yakın olan rastlaşmanın gerçekleşmesine olanak sağlayan şeylerden birisi; genç bir ilçe savcısı olan Kornev’in ülkesine duyduğu inanç ve mesleğine olan tutkusu. Kornev, notu yazan mahkumu görmek için mahpushaneye gider. Bu ikilinin rastlaşması aslında daha önce de yaşanmıştır. Ülkenin saygın Bolşevik düşünürlerinden olan mahkum Stepniak, savcı Kornev’in okulunda zamanında konuşma yapmıştır. Kornev’in beslediği dürüst duygular aslında bu doğrultuda bir gerekçe daha kazanır. Kornev, Stepniak’ın uğradığı şiddeti ve sürgün yaşamını onunla bir tutamaz. Tüm bu oluşum aşaması filmin neredeyse ilk yarısını kapsar. Loznitsa, devletin ağır işleyen protokollerini anlatısı üzerinden örneklendirmek ister. Mahpushane müdüründen iznin alınması, gerekçeler, sunulan bahaneler, kapıların açılması ve hatta yeniden kapatılması bile oldukça yavaş bir şekilde gerçekleşir. Devlete sinen hantallık beyazperdeden bizim üzerimize ilişir. Çünkü yetki mekanizması tekelleşmiştir . Prosedürlerin uygulanması belirli şartlar ve arzularla birlikte gerçekleşecektir.
Merkeziyetçilik: Tüm Halk Bir Odada Sıra Beklerken
Loznitsa‘nın kompozisyonları metin ağırlıklı ilerliyor. Her karakter dönemin yozlaşmasını ve klostrofobik atmosferini bize kelimeler üzerinden dökmek istiyor. Dönemin işleyen çarkının içinde yer alanlar da bu anlatının bir piyonu. İçerisinde fazla risk bulunmasa da iyi bir senaryoya şahit olduğumuzu söyleyebiliriz. Two Prosecutors, metin zenginliğinin yanı sıra teknik unsurlarıyla ön plana çıkıyor. Dönemin gri tonlarla bezeli kurşuni soğukluğunu oldukça başarılı bir sanat yönetimi eşliğinde izliyoruz. Sanat yönetmeni Kirill Shuvalov oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Her mekan aslında ne kadar otoriter bir dönemde bulunduğumuzun resmi hüviyetinde. Hikayede bu doğrultuda neredeyse beş mekanda geçiyor. Mahpushane, Moskova yolculuğu, Başsavcılık binası, tren yolculuğu ve yeniden Mahpushane. Bu zincirleme düzen aslında çıkışın yer almadığı bir noktada olduğumuzun göstergesi. Umursamaz davranan devlet yetkilileri ile umursuyor numarası yapan yetkililer derin bir manipülasyon ağı oluşturuyorlar. Saf olanın basmaktan kaçamadığı derin bir çukura benzeyen kanma hali ile karşı karşıyayız.
Savcının mahpushane dışında bulunduğu alanlarda insanların yan yana yer aldığını gözlemliyoruz. Kornev, soğuk mahpus odalarının yanı sıra Moskova yolculuğunda ve başsavcılık binasında insanların kalabalık olduğu alanlarda bulunuyor. Bürokrasinin işlemediği, onay merkezinin tekelleştiği, kayda değer bir yetkiliye ulaşmanın zor olduğu alanlarda insanlar çoğunluk içerisinde buluyorlar kendilerini. İşini görmenin ve karar vericiden yardım istemenin yarattığı kalabalıklara tanık oluyoruz.
İnsanlar, toplumsal sıkışmışlığın bir yansıması oluyor zamanla. Başsavcı yardımcısı görüşme sırasını keyfine göre belirliyor. İnsan zamanının, özgürlüğünün, hürriyetinin umursanmadığı yegane alanlardan birisi burası. Sırasını bekleyen insanlar bir yandan birbirine temas etmemeye çalışarak ironik bir görüntü oluşturuyorlar. Burada beklenen sıranın belirli bir gerçekçiliği olmaması odanın gerçekçiliğini sarsan bir başka unsur.
Kırılma Noktaları ve Ufak Detaylar
Two Prosecutors, bir savcının gözünden hikayesini usulca, kendi dinginliğinde ve sistemin hantallığıyla işlerken belirli kırılma noktalarına uğruyor. Bunlardan ilki Başsavcı ile olan görüşme sekansı. Aleksandr Kuznetsov filmin genelinde olduğu gibi bu sekans boyunca da mükemmel bir performans sergiliyor. Başsavcı ile arasındaki gerilim önemli iniş çıkışlarla şekilleniyor. Diyalogların hukuki dil içeren resmiyeti ile aradaki gerilim gözler önüne seriliyor. Sonucunda Kornev’in tanık olduğu bu durumu mahpushaneye giderek resmileştirmesi isteniyor ve kendisine tren bileti veriliyor. Hikayenin çıtası da aslında burada biraz şekilleniyor. Her şey tahmin edilebilir olsa da tren sekansında tanık olduğumuz kendilerini iş adamı olarak tanıtan iki NKVD ajanı üzerinden bir kırılma anına tanık oluyoruz. Bu iki karakter şeytani bir ritüelin parçasıymış gibi ele alınıyor. Kornev’e çok sevecen ve samimi bir şekilde yaklaşıp içki ile yemeklerinden ikram ediyorlar. Bulundukları kopartmana gitar isteyip şarkılar söylüyorlar. Özgürlüğün ve keyifli bir günün son saatleri gibi de yorumlanabilecek bu anlarda Loznitsa‘nın yakın planları kötücül atmosferi hissettiren bir tonda.
Two Prosecutors, ilk kez bu sekansta tonunu değiştiriyor. Bizi bir çözümleme sekansıyla baş başa bırakıyor. NKVD ajanlarının sahte gülümsemelerini kolayca anlayabiliyoruz. Onları sürekli sahte bir maskeyle görüyoruz. Dolayısıyla içten davranışlarına inanmıyoruz. İkram edilen yemekler ve içkiler sanki planlı bir zehirleme yöntemi gibi düşündürüyor. Kornev’in saflığı ile izleyici onun kimliğine bürünürken kamera birinci bakış açısıyla “iki iş adamına” odaklanıyor. Bu noktada sahnenin karanlık bir yola sapmadan tahmin edilen doğrultuda ilerlemesi beklentileri biraz kırıyor. Zira bu iki iş adamının kötülüğüne sekans içerisinde aslında fazlaca inanıyoruz. Filmin bu sahneye kadar belirli bir manevrada bulunmaması da bir başka etken. Dolayısıyla belirli bir düzlemde ilerleyen anlatının zirve noktasının bu kopartmanda yaşanacağını düşünüyoruz. Loznitsa ise daha tahmin edilebilir bir son yaratmayı tercih ederken bizimle ufak bir oyun oynamış oluyor.
Two Prosecutors, dönemin baskın hegemonyasını iyi bir görsel dille aktarıyor. Uyarlandığı kaynak metni doğrudan yansıtmanın arzusuyla fazla risk almıyor belki de. Dolayısıyla iyi bir düzlem içerisinde işleyen metin bir üst klasmana taşınmıyor. Sergei Loznitsa, otoriter bir rejim içerisinde bürokrasinin ne doğrultuda döndüğünü çarkın içine hapsolanlarla resmediyor.
Ahmet Duvan‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, X ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar