0
Bizi Instagram'da Takip Et

Bağımsız sinemanın yükselen isimlerinden Chris Andrews, ilk uzun metraj filmi HEPSİNİ ALAŞAĞI ET (Bring Them Down) ile sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Andrews’un yönetmen koltuğunda oturduğu bu yapım, atmosferik anlatımı ve derinlikli karakterleriyle dikkat çekiyor. Arakat Mag ve MUBI işbirliği kapsamında Haktan Kaan İçel, yönetmen Christopher Andrews ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. Bu röportajda filmin ilham kaynaklarından yapım sürecine, kırsal bölgelerdeki gerilimlerden bireysel çatışmalara kadar birçok konu üzerine keyifli bir sohbet sizleri bekliyor.

HEPSİNİ ALAŞAĞI ET (Bring Them Down), 28 Mart’ta MUBI‘de gösterime girecek.

Chris Andrews ile Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Üzerine Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag Hepsini Alaşağı Et'in Doğuşu

Hepsini Alaşağı Et’in Doğuşu

Merhaba Chris, film için tebrik ederim. İlk soru olarak bize hikayenin nereden ortaya çıktığını anlatır mısın?

Chris Andrews: İlk uzun metrajım olarak bir film yazmaya çalışıyordum. Maliyeti çok pahalıydı. İngiltere’nin kuzeyinde bulunan Lake District’te yürüyordum. Orası dağlık bir bölge gibi. Ve sadece ne kadar güzel ve dramatik olduğunu ve İngiliz Sineması’nda ne kadar kullanılmadığını düşünüyordum. Ben bunu düşünürken bir çoban, dağda sisin içinden yürüyerek çıktı ve adeta bir western figürü gibi hissettirdi. O an bir şey yakalamış olduğumu düşündüm. O zamanlar çok fazla İncil hikayeleri üzerinde çalışıyordum ve İncil’deki “iyi çoban” kıssasını düşünüyordum. O kayıp ruhu bulmak için yukarı çıktığında ve kendini güvenli ruhlara bıraktığında ovalardan biri gelip sürüyü çalar veya onlara saldırır.

İngiltere’nin kuzeyinde koyunların arka bacaklarını kesen ve onları kan kaybından ölmeye bırakan bir sürü hırsız vardı. Böylece bu üç şeyi bir araya getirdim ve bu bana bir temel sağladı. Gerçekten bir intikam filmi yapmak istiyordum. İntikam gerilimlerini severim. Özellikle 70ler’in Amerikan filmlerine bayılırım ama tüm intikam gerilim filmleri, hep iyi bir adam ve kötü bir adam üzerinedir. Bir doğru yol vardır, bir de yanlış yol. Ve bu benim insan olma anlayışım değil. Ben ne iyi ne de kötü bir adamım. Sadece deneyen, başarısız olan, bazen de başarılı olan ve işleri berbat eden biriyim. Altını çizmek istiyorum: İntikam gerilimi türü, gerçekten insani hissettiren ve hikayenin her iki tarafını da gösteren bir şeydi; ve insanlarda bir acıma duygusu yaratmak için değil, rasyonelleştirmek ve seyirciye bilgi verip hikayeyi bütünsel olarak anlamalarını sağlamak için yapılan bir şeydi.Chris Andrews ile Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Üzerine Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag İlham Kaynakları ve Gerçek Olayların Etkisi

HEPSİNİ ALAŞAĞI ET: İlham Kaynakları ve Gerçek Olayların Etkisi

Daha önceki röportajlarınızdan birinde özellikle meşhur koyun katliamlarının gerçek olaylara dayandığını öğrenmiştik. İrlanda’nın kırsal kesimlerinde komşular arasında çok fazla gerilim olduğunu biliyorum. Hikayeyi daha iyi anlayabilmemiz için bize bu bölgelerdeki hoşgörüsüzlükten bahsedebilir misiniz?

Chris Andrews: Evet, bunu çok belirgin hale getirdim ama başlangıçta hikayeyi Cumbria’da geçecek şekilde yazmıştım. Bu fikirler benim büyüdüğüm yerden geldi ve savaş halindeki iki aile, temelde benim ailemden anne ve baba tarafımı yansıtıyordu. Ben de içinde büyüdüğüm bu çatışmayı keşfediyordum. Bence bu çatışmanın özgüllüğü, onu oldukça evrensel kılıyor. Komşularımızla aramızda böyle anlaşmazlıklar olur. Misal birinin kedisi bahçenize girip ortalığı dağıtır veya birinin köpeği çöp kutularınızı devirir ya da biri yüksek sesle müzik çalar ve ondan sesi kısmasını istersiniz. Ve oraya vardığınızda o kadar sinirlenirsiniz ki, tartışmaya başlarsınız. Bu insanların yaşam şekli hakkında düşünmek gerçekten ilginçti; çünkü kolektif bir sorumlulukları var. Tüm hayvanları dağlarda yaşıyor ve böylece hepsinin dağlarda bir parçası oluyor. Birbirlerinin hayvanlarına baktıkları kolektif bir sorumlulukları var. Birbirlerine göz kulak olurlar. Böyle bir davranış biçimleri var.

Birçoğu 500, 600 ve hatta 700 yıldır beraber yaşıyor. Aileleri bunca zamandır birbirine komşu. Dolayısıyla, birinin yolu ya da çiti dışarı sarktığında ya da biri ormanını kesmediğinde ağaçlar, başkasının arazisine yayılıyor. Bunlar, iletişim kurmakta zorlandığımız için zamanla daha da büyüyen küçük meseleler. Ne de olsa kendini net ifade etmek ve agresif olmamak, kolay kazanılan özellikler değil. Biriyle iletişim kurabilmek, ona bir şey sormak ya da onu ikna etmek gerçekten çok zor. Özellikle de benim geldiğim bu toplumlarda erkekler pek iyi iletişim becerilerine sahip değil; çünkü bu onlara öğretilmemiş. Onlara sorunları sevmeleri öğretiliyor. Sadece yiyorlar, içlerine atıyorlar ve olayların üzerine çok agresif bir şekilde gidiyorlar; ki bu da genellikle olabileceklerden ya da aşağılanmaktan korktukları için oluyor. Bu yüzden aslında yaptığımız şey, adanın bu kısmına özgü olan bu tür dünyaları keşfetmekti. Ama bence bu tür meseleler oldukça evrensel; çünkü nihayetinde çok insani bir deneyimden söz ediyoruz.Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Üzerine Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag Christopher Abbott Kadroya Katılımı ve Karakter İnşası

Christopher Abbott’un Kadroya Katılımı ve Karakter İnşası

Christopher Abbott’u kadroya katmanıza ne vesile oldu ve onunla beraber karakteri inşa edip yerel dili öğrenmek nasıl bir deneyimdi?

Chris Andrews: Christopher Abbott‘u çok seviyorum. “İrlandaca konuşan İrlandalı çobanı kimin oynamasını istersin?” diye sorulduğunda “Christopher Abbott, hani şu Connecticutlı aktör.” dedim ve kimse gülmedi. Bence o olağanüstü bir aktör ve onunla tanışmadan önce onun tüm işlerinde gördüğüm şey, karaktere dönüşen biri olmasıydı. Benim istediğim şey, süreci görmek değil. Birinin rol yapma sürecini görmek istemiyorum. Karakterin kendisini görmek istiyorum; ki bu genellikle oyuncunun karakteri kendi süzgecinden geçirmesiyle mümkün oluyor. Bu yüzden kim olduğumuz, nasıl yaşadığımız ve büyürken edindiğimiz deneyimler hakkında onunla çok şey konuştuk. Ona Michael’dan bahsettim ve karakteri onun içinde organik olarak varmış gibi hissettirecek şekilde şekillendirdik. Ona verebileceğim tüm bilgileri verdim; o da bunları tüketip ihtiyacı olanı aldı ve geri kalan her şey uçup gitti.

(Abbott’un) performansında bir saflık var, kendini bir araç olarak kullanıyor. Ayrıca fiziksel ve duygusal olarak çok zeki. Bu yüzden her şey oldukça doğal bir şekilde vuku buldu. Dil açısından ise bir şeyleri oturtmak için ikimizin de dili öğrenmesi gerekiyordu ve o, benden çok daha iyi bir iş çıkardı. Oyuncuların performansını anlayabilmem için dili öğrenmem şarttı. İkimiz de iki ay boyunca hem dil hem de aksan üzerinde çok çalıştık ve o, bunun üstesinden geldi. Ben ise ilk çekimden sonra dili takip edecek kadar asla anlayamayacağımı fark ettim. Christopher (Abbott) ve Colm (Meaney) ile çalışan lehçe koçum, düzeltilmesi gereken İrlandaca diyalogları düzeltiyordu. Ben sadece sahnenin duygusunu takip ettim.Chris Andrews ile Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Üzerine Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag Filmdeki Şehir-Kırsal Çatışması ve Görünmez Karakterler

Filmdeki Şehir-Kırsal Çatışması ve Görünmez Karakterler

Filmin içinde algılanan bir tür görünmez karakter var. Sence bu, şehrin ihtiyaçlarından ya da kentleşmenin çiftçileri hayatlarını değiştirmeye zorlamasından mı doğuyor? Bana bu durumdan biraz daha bahsedebilir misiniz? Ve sence günümüzde bu sorunlara dikkat çekmek neden önemli?

Chris Andrews: Karakterlerin etrafında herhangi bir şehirleşme görmememiz, gerçekten çok önemliydi. Bir sahnede uzaktaki bir kasabanın ışıkları görünüyordu. Seyircinin onları hissetmesini istedim; açıkçası bu, resmetmek istediğim şeylerden biriydi. Şehirden ne kadar uzakta olduklarını, yaptıkları işin ne kadar zor olduğunu anlamadığımızı ve buna saygı duymadığımızı anlatmak istedim. Çoğu insan, örneğin İngiltere’de bu ölçekteki çobanların çoğu, yılda yaklaşık 15.000 sterlin, yani 17.000 dolar kazanıyor ve bir gün bile izin alamıyorlar. Günde neredeyse 24 saat çalışıyorlar ve bu onların yaşamı haline gelmiş durumda. Nereden baksak çok büyük bir baskı altındalar. Toprakları çok olabilir ama paraları yok. Ve topraklarını paraya çevirmek, kim olduklarını tamamen değiştirmek anlamına gelecektir; ki bu da pek çoğu üzerinde gerçek bir baskı oluşturmaktadır.

Bu insanlar, paralarının çoğunu devlet desteklerinden kazanıyorlar. Çünkü onlar, o manzaranın bekçileri. Eğer dağdaki koyunlar ve o dağa bakan insanlar olmasaydı Cumbria’daki dağlar, insanların dünyanın dört bir yanından görmek için geldikleri gibi görünmezdi. İşte bu yüzden koyun kırkmak için hükümetten para alıyorlar. Bir koyunu kırkmak 1 sterline mal oluyor, yapağı 0.10 sterlin değerinde ve 0.30 sterlin sübvansiyon (devlet desteği) alıyorlar. Yani bir ödeneği her paylaştıklarında, ki paylaşmak zorundalar, 0.70 sterlin zarar ediyorlar. Ve eğer bin koyun varsa bu çok büyük bir para demek. İşte bu durum, biz onu inceledikçe tekrar şu temaya bağlanıyor: Bizler, bireysel bir dünyaya odaklanmış durumdayız ve bunun dışında olanı düşünmüyor, dağları koruyan o insanları gözetmiyoruz. Tabağımıza yemek koyan insanları görmüyoruz. Onları göz ardı ediyoruz.Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Yönetmeni ile Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag Jack Karakterinin Şiddet Motivasyonu

Jack Karakterinin Şiddet Motivasyonu

Bence Barry’nin (Keoghan) karakteri Jack, sevgisiz bir ortamda büyüdüğü için kendini kaybolmuş hissediyor. Bu bağlamda babasına kendini kanıtlamak için bir çaba sarf ediyormuş gibi de görünmüyor. Jack’in eylemleri, daha çok yeni neslin her şeye bir an önce sahip olma dürtüsünün bir yansıması gibi. Peki Jack’in bu şiddet eylemlerini gerçekleştirme motivasyonu nedir?

Chris Andrews: Motivasyonu ailesini bir arada tutmaya çalışmak. Parçalanacaklarından korkuyor; ve bunun ne anlama geldiğinden. O bir çocuk değil; ama bu tür ortamlarda kaldığınızda aileler birlikte yaşar. En nihayetinde çiftliği yöneten kişi o olacak. Sonra da onun çocukları devralacak. Ailesinin dağılması, kendisi ve geleceği için çok büyük sonuçlar doğacağı anlamına geliyor. Ama o, eğer istemiyorlarsa kalmalarına gerek olmayan bir nesilden geliyor. Gidebileceğini düşünüyor. Başka fırsatların varlığına inanıyor.

Son 50 yılda kırsal kesimdeki insanların hareketliliği oldukça dramatik bir şekilde değişti. Bu yüzden sorumlulukları ve daha geniş bir dünyanın çekiciliği arasında sıkışıp kalıyor. İçinde gerçek bir çatışma yaşıyor. Tarlaya gidip kuzeninin “Bu işte iyisin, çoban olmalıydın.” dediği o korkunç şeyi yapana kadar bir çoban olarak kendini oraya bağlı hissetmiyor. Ve o noktada kim olduğunun farkına varıyor. Böyle biri olmak için doğduğunu anlıyor. O da sonuç olarak bu manzaranın bir parçası. Ancak babası, bu çiftliğin büyüklüğünü ve ağırlığını canlı tutmak için umutsuzca çabalıyor. Aslında gerçekten iyi bir çoban değil ve çoban olmanın önemini kavrayamayan biri.

Bu yüzden her zaman daha büyük ve daha iyi şeylere sahip olmaya çalışıyor. Kendini zenginlik üzerinden ve en iyi kamyona sahip olarak kanıtlama derdinde. Jack, dünyevi bir gerçekçiliğe sahip annesi ile umutsuzca kendini kanıtlamaya çalışan ama gitgide dağılan kırılgan babası arasında sıkışıp kalıyor.Chris Andrews ile Hepsini Alaşağı Et Bring Them Down Üzerine Röportaj Barry Keoghan Christopher Abbott Colm Meaney Mubi Mubi Türkiye Arakat Mag Gerçekçi Şiddet ve Günümüz Dünyasına Yansıması

Gerçekçi Şiddet ve Günümüz Dünyasına Yansıması

Neden normal insanlar arasındaki şiddetten bahsetmeye karar verdiniz? Etrafımızda her gün karşılaştığımız şiddet hakkında ne düşünüyorsunuz? Neden bu durumun Hollywood ya da kurmaca hikayelerden daha acımasız ve korkutucu olabildiğini biliyor musunuz?

Chris Andrews: Şu anda kim olduğumuzla ilgili konuşmaya ihtiyaç duyduğumuz ve “Bir savaşı başlattıktan sonra onu durdurmak için ne gerekir?” sorusunu sormamız gerektiği için. Senaryoyu yazmaya başladığımda dünya oldukça farklıydı. Sekiz yıl kadar önceydi. Filmin yapımında ilerledikçe dünya gittikçe daha şiddetli, daha dengesiz hale geliyor ve içinde bulunduğumuz çatışmalar artıyor gibi görünüyordu. İletişim kuramama sorunundan mustariptik. İletişim kurmak konusunda neredeyse isteksizlik yaşıyorduk. Sanırım bu durum, herkesi daha çok korkutuyor ve insanları daha şiddetli şekillerde tepki vermeye zorluyordu. Umarım film, bu ortam içerisinde bizim yerimizin ne olduğunu sorgulatan bir tartışma başlatır. Çünkü hepimizin elinde bir güç var. Başkalarına biraz daha iyi davranabilir ve gezegeni paylaştığımız insanlara biraz daha düşünceli yaklaşabiliriz.


Diğer haberlerimize ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Mickey7 Yazarı Edward Ashton ile Röportaj

Bird: Ken Loach’un Kaldığı Yerden

Haktan Kaan İçel
2008'den beri sinema yazarlığını sürdürüyor.

    Daredevil: Born Again 1. & 2. Bölüm İncelemesi

    önceki yazı

    Encore Cinema: TME Filmleri ile Efsane Filmler Büyük Ekranda!

    sonraki yazı

    Yorumlar

    Yorumlar kapatıldı.

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    daha fazla MUBI