0
Bizi Instagram'da Takip Et

The Last of Us, iki yıllık aranın ardından yeni sezonuyla geri döndü. Pedro Pascal ve Bella Ramsey rollerini yine üstlenirken, birçok yeni ismin de kadroya dahil olduğunu görüyoruz. İkinci oyunun hikayesi, birkaç sezona yayılarak kapsamlı bir biçimde ele alınacak. Dilerseniz sözü fazla uzatmadan The Last of Us’un ikinci sezon açılışını konuşmaya başlayalım. Ufak bir uyarı yapmak gerekirse, yazımızda bölümden spoilerlar olacağını belirtmeliyiz.

The Last of Us 2 Sezon 1 Bölüm İncelemesi Arakat Mag max Craig Mazin Neil Druckmann Pedro Pascal Bella Ramsey Kaitlyn Dever Naughty Dog Playstation

Tekrar Bir Aradayız

Hikayemiz, bizi ilk sezonun yaklaşık beş yıl sonrasına götürüyor. Joel ve Ellie, Ateş Böcekleri’ne yaptıkları yolculuğun ardından Jackson’a taşınmış ve bir nevi yerleşik hayata geçmişler. Yeni sezon ve yeni hikayemizle birlikte, elbette ilk sezona kıyasla en büyük farklılık genişleyen oyuncu kadrosu oluyor. Her ne kadar hikaye Joel ve Ellie ekseninde gelişse de, biz oyunu oynayanlar biliyoruz ki yeni karakterlerimiz de en az onlar kadar hikayenin ilerlemesinde önemli bir rol oynuyor. Karakterlerin ikinci oyuna kıyasla ilk tanıtılış biçimlerini daha çok beğendiğimi söylemeliyim. Yapılan ufak tefek değişiklikler, karakterleri derinleştirmenin yanında onların doğrudan anlatının bir parçası olduğunu da net bir biçimde gösterebilmiş.

Elbette ilk gözümüze çarpan isim, bölümün açılışını ve kapanışını yapan Kaitlyn Dever’ın canlandırdığı Abby karakteri. Abby sadece The Last of Us değil muhtemelen kurgu dünyalar içerisinde de en çok nefret edilen karakterlerin başında geliyordur. Özellikle sosyal medyada linç kültürünün iyice zirveye çıktığı pandemi döneminde, karakterin seslendirmeni Laura Bailey‘e ölüm tehditleri savurulacak kadar yoğun bir negatif popülarite oluşmuştu. Kaitlyn Dever’ın oyunculuğunu beğenen taraftayım; bölüm içerisinde her ne kadar performansını sergilemeye yetecek kadar sahnesi olmasa da, karakteri canlandıracak olmasından oldukça memnunum. İlerleyen bölümlerde kendisinden daha çok bahsetmemizi sağlayacaktır.

Hikayeye yeni giren karakterlerimizden bir diğeri ise Isabella Merced’in canlandırdığı Dina. Şunu söylemem gerekiyor: Bence kendisi bütün bölümü adeta çalmış vaziyette. Bunu elbette pozitif anlamda söylüyorum. Oyundaki Dina’yı her ne kadar sevsem de, dizideki hâlini çok daha başarılı buldum. Erken incelemelerde oyuncunun performansı övülen başlıca konular arasındaydı ve neden böyle olduğunu şimdi çok iyi anlıyorum. Dina’ya farklı bir derinlik katılmasının yanı sıra, karakterin çok daha sempatik yansıtıldığını görüyoruz. Bir diğer dikkat çekici unsur ise Ellie ile olan kimyalarının oldukça güçlü oluşu. Yaşlarının da aynı olmasıyla birlikte, gençliklerinin getirdiği o biraz başıboşluk ve biraz da eğlence arayışını oldukça başarılı bir şekilde yansıtmayı başarmışlar.

The Last of Us 2 Sezon 1 Bölüm İncelemesi Arakat Mag max Craig Mazin Neil Druckmann Pedro Pascal Bella Ramsey Kaitlyn Dever Naughty Dog Playstation

Duvarların Arkasındaki Yaşam

Yukarıda bahsettiğim yerleşik hayattan biraz daha söz etmek gerekirse, dizide yansıtılan Jackson neredeyse oyundakiyle birebirdi. The Last of Us’ın en büyük başarılarından biri de ilk sezondan bu yana kusursuz prodüksiyon kalitesi sunması. Oyundaki sahneleri birebir şekilde yansıtmayı başarıyorlar. Prodüksiyonun yanı sıra, Jackson içerisinde bir hiyerarşi ve canlı bir topluluk olduğunu izleyiciye aktarmayı da çok iyi başarıyorlar. Bir nöbet düzeni var, yan karakter çeşitliliği dikkat çekiyor ve herkesin topluma bir katkı sunduğunu işleyen bir düzen olduğunu gösteriyor.

Elbette ana hikayemiz, ilk sezonda olduğu gibi Joel ve Ellie üzerinden şekilleniyor. İkilinin, aradan geçen beş yılın ardından geldikleri noktada aralarının pek de iyi olmadığını; gerek izlediğimiz sahnelerden gerekse karakterlerin hal ve tavırlarından gözlemleyebiliyoruz. Joel’in gerek Dina ile konuşması, gerekse bir psikologla gerçekleştirdiği seans, karakterin ruh hâlini anlamamız açısından oldukça etkileyici sahnelerdi. Aslında kendisinin de ne yapacağını tam olarak bilememesi, bir yandan izleyicide merak uyandırırken, diğer yandan ikili arasında ne geçtiğine dair kimsenin izleyiciler dahil en ufak bir fikri yok. Ben bir izleyici olarak bu yaratılan ufak çaplı gizemi sevdim. İzleyici, ortada sandığından daha büyük bir sorun olduğu şüphesine düşse de, evrendeki karakterlere bu durum klasik bir ergen-ebeveyn sorunu gibi yansıtılıyor. Bu da hem gerçekçilik açısından bir tutarlılık sağlıyor, hem de aslında iki karakterin de sorunları çözmekte başarılı olan tipler olmadığı benzerliği sıkça vurgulanıyor.

Her ne kadar The Last of Us dünyasını özel kılan unsur, karakterler arasındaki ilişkilerin özenle işlenmesi olsa da, enfekteler de bu hikayenin önemli bir parçası. Bölümün belli başlı noktalarında buna da ufak ufak değinilerek ilerisi için bir zemin hazırlanıyor. Ellie ve Dina’nın, bölümün ortalarında gerçekleştirdikleri bir keşif sırasında yeni bir enfekte türüyle karşılaştıklarını görüyoruz. Bu türün temel farkı, diğer enfektelere kıyasla bilincinin daha gelişmiş olması. Mantarların da giderek evrimleşen canlılar olduğu gerçeğini hatırlarsak, yıllar geçtikçe yeni mutasyon türlerinin ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Bunun yanında, Jackson içerisinde büyüyen bir cordyceps mantarı yığınına da tanık oluyoruz. Bu da ilerleyen bölümlerde, sınırlar içinde yaşamı tehdit edecek gelişmeler olacağını da bu şekilde görebiliyoruz.

The Last of Us 2 Sezon 1 Bölüm İncelemesi Arakat Mag max Craig Mazin Neil Druckmann Pedro Pascal Bella Ramsey Kaitlyn Dever Naughty Dog Playstation

Yeni İlişkiler & Değişmeyen Tepkiler

Genel olarak toparlamak gerekirse, iyi bir açılış bölümü izledik. Yavaş bir tempoda, yer yer verilen gergin sahnelerle birlikte izleyiciye geçen yıllardaki farklar anlatıldı. Yeni karakterlerin hikayeye dahil olmasıyla anlatıyı destekleyerek senaryoyu da genişletti diyebiliriz. Temel olarak oyunun anlattığı hikayeden şaşmayıp, derinliğini arttıracak gelişmeler olduğunu da söylemek mümkün. Bölümün sonlarında gördüğümüz Ellie-Dina ilişkisinin ilk adımlarının atılması da yine oldukça iyi bir anlatımla gerçekleşti. Hayatın her noktasında illa bir noktadan fırlayıp tek işi başkalarının hayatlarını sorgulamak olan hazımsızların da elbette burada yer aldığını gördük. Hemen ardından Joel’in tepki koymasının ardından Ellie’nin ona çıkışması, yine oyundan birebir alınan sahnelerden bir tanesiydi. Bölüm içerisinde de oldukça fazla easter egg bulunduğunu söylemek de mümkün.

Oyunculuklar konusunda, Pedro Pascal ve Bella Ramsey‘ın bıraktıkları noktadan devam ettiklerini de söyleyebilirim. Her ne kadar Bella Ramsey gereksiz bir biçimde eleştirilse de, ana teması karakterler arasındaki ilişkilerin organik bir biçimde işlenmesi olan hikayede, kimin nasıl göründüğüne bu kadar da takılmamak gerekiyor. İlk sezonda gördüğümüz gibi, ikili arasında muhteşem bir kimya var ve Bella Ramsey de Ellie rolünde oldukça iyi iş çıkarıyor. İkinci oyunun çıktığı dönemlerde de bu konuşmalar sıkça geçiyordu. Abby üzerinden dönen dramalar, kurgu bir evrende hangi karakterin nasıl görünmesi gerektiği gibi verilen boş naralardan ortalık geçilmiyordu. Demek istediğim, bu hikayede çok fazla takmayın; önemli olan tek şey, karakterler arası kimya ve bağların nasıl ilerlediği, nasıl göründükleri değil.

İlk bölümün ardından tam olarak altı bölümümüz kaldı. Her bölümün aşağı yukarı en az bir saat olacağı daha önceden açıklanmıştı. Kalan altı hafta boyunca da, bölüm bölüm olacak şekilde diziyi incelemeye devam edeceğiz. Bunun dışında, YouTube kanalımızda da bölüme dair fikirlerimizi içeren videolar ile The Last Of Us hakkında içerikler üretmeye devam edeceğiz. Haftaya yayınlanacak olan bölüm öncesi beklentileri yükseltmekte fayda var; malum, sezon öncesi gelen incelemelerde en çok beğenilen bölümlerden bir tanesiydi. Lafı daha da uzatmadan, haftaya görüşmek üzere!


Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Dune: Prophecy Sezon Finali: Her Şeyden Önce Kardeşlik

The Penguin: Gotham’ın Suç İmparatorluğu

Ali Can Bartu Sakarya
Dizi, film, oyun ve çizgi roman bağımlısıyım. Popüler kültür içeriklerini derinlemesine tüketiyorum.

44. İstanbul Film Festivali Günlükleri: 4. Gün

önceki yazı

G20: Kamala Harris Başkan Olsaydı

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir

daha fazla max